Bakan Dinçer’den 'taban Puanı' Açıklaması

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, “Oyunun bir yerinde kuralları değiştirmek doğru bir şey değil" dedi.

Milli Eğitim Bakanı Dinçer, Başkent Öğretmenevi'nde düzenlenen iftar yemeğinde, eğitim muhabirleriyle buluştu.

İftar yemeğinin ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Dinçer, üniversite giriş sınavlarındaki baraj puanlarına ilişkin tartışmaların hatırlatılması üzerine, bu konunun üniversiteye girişi önemli derecede etkileyeceği kanaatinde olmadığını dile getirdi.

Üniversiteye girişte baraj puanlarının düşürülmesini daha çok vakıf üniversitelerinin istediğini belirten Dinçer, “Normal şartlarda, belki uzun vadede baraj puanına bile ihtiyaç olmayabilir. Niçin? Üniversitelerin kontenjanı bellidir. Her birinin toplum içindeki konumu bellidir. Bizim öğrenci arzımız da bellidir. Dolayısıyla seçen öğrencilerden yüksek puanlı olanlar üniversiteye gireceğine göre, bence taban puanına ihtiyaç bile duyulmayabilir. Ama böyle bir yapının kurgulanması için önceden bir hazırlık yapmak gerekir. Genel kanaatim, bir süreç tanımlanmışken ve o süreç tamamlandıktan, oyunun kuralları tanımlandıktan sonra, oyunun bir yerinde kuralları değiştirmek doğru bir şey değil. Çok adil bir şey değil. Böyle bir taban puanı düşürmek olacaksa da benim şahsi kanaatim onun gelecek yıl düşürülmesi daha doğru olacaktır” ifadelerini kullandı.

Bakan Dinçer, taban puanlarının düşürülmesine niçin ihtiyaç duyulduğuna ilişkin, şunları kaydetti: “Tercihlerin az olduğu alanlarda çok düşük puanlarla öğrencilerin girmesi söz konusu olacağı için eğitimin niteliği bir zafiyet doğabilir mi diye bir endişe taşınabilir. Biz böyle bir sorunu öğretmen atamalarında yaşıyoruz. ’12-27 puanla öğretmen oldu’ gibi eleştiriler alıyoruz zaman zaman. Bir alanda çok az kontenjan ayrılmıştır ama öğretmen adayı sayısı çok fazladır. Dolayısıyla da en yüksek puanlı olanlar ancak girebilirler. Bir alanda ise alan ihtiyacımız yüksektir ama bu kez aday sayımız azdır. Kaç kişi varsa onlar girerler. Onun için taban puan koymayı tercih ediyorum. Bu sene benim şahsi kanaatim oyunun kuralının değişmemesi daha doğru olur ama YÖK bu konuda ne karar verecek bir fikrim yok.” Bir gazetecinin, “Üniversite giriş sınavında 32 net yapamayan bir öğrenci liseden mezun olmayı hak etmiyor mu, ya da sınavdaki soruların niteliğinde bir sorun mu var?” şeklindeki sorusuna ise Dinçer, “Aslında bizim sınavlarımızın niteliğiyle ilgili bir sorun yok fakat bizim sınavları okuma konusunda bir sorunumuz var. Herkesin bütün soruları doğru yaptığı bir sınav olsaydı ve eğitimi sistemimiz o kadar başarılı olsaydı. Üniversite kapasitemiz, üniversite arzımız da mezun ettiğimiz öğrenciden düşük olsaydı ne yapacaktınız? Bu sınavlar Milli Eğitim Bakanlığı’nın lise mezunu öğrencilerin bilgi ve yeteneğini ölçmek için yapılan sınavlar değil. Bizim yaptığımız SBS’de orta öğretimdeki bir çocuğun sahip olması gereken bilgi ve yeteneği ölçen bir sınav değil. Biz bu sınavlarda çocukları elemek için sınav yapıyoruz” cevabını verdi.

Sınav yöntemini bütünüyle değiştirmeyi planladıklarını hatırlatan Dinçer, “Biz öğrenciyi seçmek ve denemek için imtihan yapmaktan hızla uzaklaşacağız. Eğitimi sisteminin niteliğini ölçmek için de sınavlar yapacağız. Bu sene pilot bir uygulama da yaptık. Bazı okullarda çocuklarımıza merkezden imtihanlar yaparak onların bilgi ve yeteneklerini, ön gördüğümüz kazanımlarına sahip olup olmadıklarını ölçen imtihanlar yaptık. Bir hazırlık yapıyoruz şimdiden. İleride Seviye Belirleme Sınavları’nın (SBS) gerçekten seviye belirlemek için yani Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim seviyesini belirlemek ve çocuklarımızın öngördüğümüz kazanımları elde edip etmediğini tespit etmek için yapmak yolunda hazırlık yapıyoruz. Elenen çocuklara bakıp oradan eğitim sistemiyle hakkında sonuçlar çıkarmak metodolojik olarak doğru değil” ifadelerini kullandı

Kaynak: İHA