'Trafik Güvenliği İle Alakalı Kurullar İyi İşlemiyor'
Dünya Sağlık Örgütü, trafik güvenliğinde sorunlu 10 ülke arasında Türkiye’yi de gösteriyor ve bir takım projelere teşvik ediyor.
Karayolları Trafik ve Yol Güvenliği Derneği Genel Başkan Yardımcısı Semih Baydar, Türkiye’de trafik güvenliği konusunda en büyük eksikliğin Başbakan başkanlığında toplanması gereken Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu ve Trafik Şurası’nın uzun süredir toplanamaması ile Karayolları Trafik Kanunu’nun bir türlü Meclis Genel Kurulu'na getirilememesi olduğunu söyledi.
Türkiye, trafik kazaları nedeni ile ağır faturalar ödeyen ülkeler arasında yer almaya devam ediyor. Semih Baydar, "Yaklaşık yılda kaybedilen can sayısı 10 bin civarında, günlük can kaybının 28 kişi olduğunu düşünürsek gelişmiş ülkelere göre bu rakamın çok yüksek oranlarda olduğu görülür." ifadesini kullandı. Baydar, Türkiye’deki bu tabloyu araştırıp Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Derneği olarak incelediklerini, trafik güvenliği konusunda kurum ve kuruluşlar her ne kadar yeni çalışmalar yapıyor olsa da başlı başına bazı eksiklikleri tespit ettiklerini belirtti.
Devletin bu konudaki yükümlülüğüne işaret eden Baydar, Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu ve Trafik Şurası’nın işlevini yerine getirmeyişinin başlıca sorun olduğunu vurguladı. Ayrıca 2004 yılından beri bir türlü Meclis Genel Kurulu'na getirilemeyen Karayolları Trafik Kanunu’nun artık bir an önce görüşülüp karara bağlanmasının önemini kaydetti.
Karayolları Trafik ve Yol Güvenliği Derneği Genel Başkan Yardımcısı Semih Baydar, trafik güvenliği konusunda çalışmalar yaptıklarını ve hazırladıkları raporları uluslararası toplantılara sunduklarını ifade etti.
Baydar, karayolu trafiğinin 4 temel unsura dayanılarak yürütüldüğünü aktararak şunları söyledi: “Bunlar; Eğitim, Denetim, Altyapı(Mühendislik), İlk Yardım ve Acil Sağlık Hizmetleri. Uluslararası literatürde 4E olarak değerlendirilir. Bu konularda görevli resmi kurum ve kuruluşlar, otomobil, akaryakıt ve lastik firmaları, sigorta ve nakliye şirketleri, yazılı ve görsel medya kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının birlikte bir koordinasyon içinde çalışmaları büyük önem arz etmektedir. Ancak gerçekte arzu edilen koordinasyonun sağlanmadığını görmekteyiz. Sosyal afet halini alan trafik sorununun çözümü için tüm bu kesimlerin etkin, koordine halinde ve dengeli bir şekilde harekete geçmesi gereklidir. Bu sorunun toplumsal sahiplenme ile çözülebileceği unutulmamalıdır.” Baydar, Yasama, Yürütme ve Yargı'yı denetlemesi gereken 4. güç basına da büyük görev düştüğünü söyledi.
Trafik güvenliğini sağlamakta en önemli görevin devletin yaptırım gücüne ve koordinasyonuna düştüğünü anlatan Baydar, dernek olarak özellikle de bu konudaki eksikliklerden dert yandıklarını dile getirdi. Derneğin çalışmaları ve resmi yazışmalara göre, trafik konusuna eğilmek için oluşturulan kurullar ya ağır işliyor ya da istenilen önceliği görmüyor. Buna göre, bakanlıklar arası koordinasyonu sağlamak, önerileri değerlendirip karara bağlamak, kararların uygulanması için gerekli koordinasyonun belirlenmesi amacıyla Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu kuruldu. Bununla ilgili karar 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 4. maddesine dayanılarak, Bakanlar Kurulu'nun 30.07.1997 tarih ve 97/9750 sayılı kararı ile çıkarıldı ve 14.08.1997 tarih ve 23080 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı. İlgili yönetmeliğin 7. maddesinde bu kurulun her yıl Mayıs ve Kasım aylarında Başbakanın başkanlığında toplanması, Başbakanın gerekli gördüğü hallerde olağanüstü toplanması öngörülüyor. Kurulun bugüne kadar iki kez toplanabildiğini ifade eden Baydar, AK Parti hükümetleri döneminde ise hiç toplanmadığını ifade etti.
Diğer bir kurul olan Trafik Şurası da, bugüne kadar sadece iki kez toplanabilmiş. Karayolu ulaştırması alanında görevli resmi kurum ve kuruluşlar ile özel sektör temsilcileri sivil toplum örgütleri, üniversiteler, tasarım kuruluşları ile medyanın yer aldığı Trafik Şurası’nın ilki Başbakan Mesut Yılmaz başkanlığında 1991 yılı Temmuz ayında, ikincisi ise Trafik yılı olarak ta ilan edilen 2004 yılı ekim ayında yapılmış.
TRAFİKTE SORUNLU 10 ÜLKE ARASINDA TÜRKİYE DE VAR
Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ)’nün bu konudaki çalışmalarına da değinen Baydar, örgütün trafik güvenliğinde sorunlu 10 ülke arasında Türkiye’yi de gösterdiğini ve trafik güvenliği projeleri uygulaması yaptırdığından bahsetti. Baydar, DSÖ’nün trafik sorununun çözümünde devlet, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün bir araya gelerek çözümleri birlikte planlayıp çalışma yapmalarını ve uygulamaları koordineli bir şekilde birlikte yürütmelerini önerdiğinin altını çizdi.
"KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU, 2004'TEN BERİ MECLİS GENEL KURULUNA GETİRİLEMEDİ"
Diğer önemli bir çalışma ise 2004 yılından beri TBMM Genel Kurulu'ndan geçirilemeyen ve zamanında görüşülemediğinden kadük olan ‘Karayolları Trafik Kanunu’. Bu konuyla ilgili olarak da 2004 yılındaki çalışmalara dernek olarak katıldıklarını anlatan Baydar, sözlerine şöyle devam etti: “TBMM alt ve üst komisyonlarında görev aldığımız ve yasanın bir kaç maddesinde değişiklik ve ilaveler önerdiğimiz yasa, Meclis Genel Kurulu'na inmiş, ancak 320. sıralarda yer aldığı ve süresi içinde görüşülemediğinden 2007 yılı Aralık ayı başında kadük olmuştur. Yasa, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından geri çekilmiş, üzerinde 150 kurum ve kuruluşa görüş sorularak çalışmaların sürdürüldüğü, henüz TBMM' ye sunulacak duruma gelmediği öğrenilmiştir.”
Türkiye, trafik kazaları nedeni ile ağır faturalar ödeyen ülkeler arasında yer almaya devam ediyor. Semih Baydar, "Yaklaşık yılda kaybedilen can sayısı 10 bin civarında, günlük can kaybının 28 kişi olduğunu düşünürsek gelişmiş ülkelere göre bu rakamın çok yüksek oranlarda olduğu görülür." ifadesini kullandı. Baydar, Türkiye’deki bu tabloyu araştırıp Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Derneği olarak incelediklerini, trafik güvenliği konusunda kurum ve kuruluşlar her ne kadar yeni çalışmalar yapıyor olsa da başlı başına bazı eksiklikleri tespit ettiklerini belirtti.
Devletin bu konudaki yükümlülüğüne işaret eden Baydar, Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu ve Trafik Şurası’nın işlevini yerine getirmeyişinin başlıca sorun olduğunu vurguladı. Ayrıca 2004 yılından beri bir türlü Meclis Genel Kurulu'na getirilemeyen Karayolları Trafik Kanunu’nun artık bir an önce görüşülüp karara bağlanmasının önemini kaydetti.
Karayolları Trafik ve Yol Güvenliği Derneği Genel Başkan Yardımcısı Semih Baydar, trafik güvenliği konusunda çalışmalar yaptıklarını ve hazırladıkları raporları uluslararası toplantılara sunduklarını ifade etti.
Baydar, karayolu trafiğinin 4 temel unsura dayanılarak yürütüldüğünü aktararak şunları söyledi: “Bunlar; Eğitim, Denetim, Altyapı(Mühendislik), İlk Yardım ve Acil Sağlık Hizmetleri. Uluslararası literatürde 4E olarak değerlendirilir. Bu konularda görevli resmi kurum ve kuruluşlar, otomobil, akaryakıt ve lastik firmaları, sigorta ve nakliye şirketleri, yazılı ve görsel medya kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının birlikte bir koordinasyon içinde çalışmaları büyük önem arz etmektedir. Ancak gerçekte arzu edilen koordinasyonun sağlanmadığını görmekteyiz. Sosyal afet halini alan trafik sorununun çözümü için tüm bu kesimlerin etkin, koordine halinde ve dengeli bir şekilde harekete geçmesi gereklidir. Bu sorunun toplumsal sahiplenme ile çözülebileceği unutulmamalıdır.” Baydar, Yasama, Yürütme ve Yargı'yı denetlemesi gereken 4. güç basına da büyük görev düştüğünü söyledi.
Trafik güvenliğini sağlamakta en önemli görevin devletin yaptırım gücüne ve koordinasyonuna düştüğünü anlatan Baydar, dernek olarak özellikle de bu konudaki eksikliklerden dert yandıklarını dile getirdi. Derneğin çalışmaları ve resmi yazışmalara göre, trafik konusuna eğilmek için oluşturulan kurullar ya ağır işliyor ya da istenilen önceliği görmüyor. Buna göre, bakanlıklar arası koordinasyonu sağlamak, önerileri değerlendirip karara bağlamak, kararların uygulanması için gerekli koordinasyonun belirlenmesi amacıyla Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu kuruldu. Bununla ilgili karar 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 4. maddesine dayanılarak, Bakanlar Kurulu'nun 30.07.1997 tarih ve 97/9750 sayılı kararı ile çıkarıldı ve 14.08.1997 tarih ve 23080 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı. İlgili yönetmeliğin 7. maddesinde bu kurulun her yıl Mayıs ve Kasım aylarında Başbakanın başkanlığında toplanması, Başbakanın gerekli gördüğü hallerde olağanüstü toplanması öngörülüyor. Kurulun bugüne kadar iki kez toplanabildiğini ifade eden Baydar, AK Parti hükümetleri döneminde ise hiç toplanmadığını ifade etti.
Diğer bir kurul olan Trafik Şurası da, bugüne kadar sadece iki kez toplanabilmiş. Karayolu ulaştırması alanında görevli resmi kurum ve kuruluşlar ile özel sektör temsilcileri sivil toplum örgütleri, üniversiteler, tasarım kuruluşları ile medyanın yer aldığı Trafik Şurası’nın ilki Başbakan Mesut Yılmaz başkanlığında 1991 yılı Temmuz ayında, ikincisi ise Trafik yılı olarak ta ilan edilen 2004 yılı ekim ayında yapılmış.
TRAFİKTE SORUNLU 10 ÜLKE ARASINDA TÜRKİYE DE VAR
Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ)’nün bu konudaki çalışmalarına da değinen Baydar, örgütün trafik güvenliğinde sorunlu 10 ülke arasında Türkiye’yi de gösterdiğini ve trafik güvenliği projeleri uygulaması yaptırdığından bahsetti. Baydar, DSÖ’nün trafik sorununun çözümünde devlet, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün bir araya gelerek çözümleri birlikte planlayıp çalışma yapmalarını ve uygulamaları koordineli bir şekilde birlikte yürütmelerini önerdiğinin altını çizdi.
"KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU, 2004'TEN BERİ MECLİS GENEL KURULUNA GETİRİLEMEDİ"
Diğer önemli bir çalışma ise 2004 yılından beri TBMM Genel Kurulu'ndan geçirilemeyen ve zamanında görüşülemediğinden kadük olan ‘Karayolları Trafik Kanunu’. Bu konuyla ilgili olarak da 2004 yılındaki çalışmalara dernek olarak katıldıklarını anlatan Baydar, sözlerine şöyle devam etti: “TBMM alt ve üst komisyonlarında görev aldığımız ve yasanın bir kaç maddesinde değişiklik ve ilaveler önerdiğimiz yasa, Meclis Genel Kurulu'na inmiş, ancak 320. sıralarda yer aldığı ve süresi içinde görüşülemediğinden 2007 yılı Aralık ayı başında kadük olmuştur. Yasa, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından geri çekilmiş, üzerinde 150 kurum ve kuruluşa görüş sorularak çalışmaların sürdürüldüğü, henüz TBMM' ye sunulacak duruma gelmediği öğrenilmiştir.”