Abant Platformu'nda Hrant Dink Üzerinden Özgürlük Tartışması Yaşandı
Kurulduğu 1998 yılından beri Türkiye'nin önemli meselelerini tartışan Abant Platformu'nda, bu kez misafir aydınların gözüyle Türkiye tartışılıyor.
Toplantıda Hrant Dink ve ifade özgürlüğü üzerine tartışmalar yaşandı. Ermeni gazetecinin 'Hrant sonrasında konuşanlar tutuklandı' demesi üzerine söz alan Cemal Uşak, "O hain saldırı sonrası ben de konuştum, ama hala buradayım. Bu kanı yanlıştır." dedi.
Uşak, TMK hazırlanırken dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un empoze eden görüşleri sonrasında puşi ve rozet takanların dahi örgüt üyesi olması şeklinde düzenlemelerin yapıldığına dikkat çekti. Today's Zaman Genel Yayın Müdürü Bülent Keneş ise Türkiye'ye hiçbir zaman demokrasinin gelmediğini söyledi.
'Türkiye Üzerine Farklı Bakışlar' konusuyla başlayan Abant Platformu'nda 'Demokratikleşme, Türkiye'nin Demokratik Dönüşümü' başlıklı oturum yapıldı. Boğaziçi Üniversitesi'nden Vangelos Kechriotis, bir telefon görüşmesi yaptığı gerekçesiyle öğrencisinin tutuklandığını savundu. Silahlı bir jandarmanın öğrencinin yanında durmasının kendisine ilginç geldiğini dile getiren Kechriotis, "Bir pankart açtığı için içeriye alınan öğrenciler var. Eğitim haklarından geri kalıyorlar. Prof. Büşra Ersanlı da tutuklandı. O da BDP akademisinde ders verirken bazı notlar almış. Bu notlar terörist bir faaliyet olarak adlandırıldı. Bir partiden davet aldım ama orada alacağım notlar ileride tutuklanmama sebep olabilir diye endişe ettim. İlerde Türk vatandaşı olmayı düşünüyorum, ama bunlar beni endişelendiriyor." diye konuştu.
Şehir Üniversitesi'nden Richard Peres de kürtajla ilgili tartışmaları hatırlatarak 'tuhaftı' dedi.
Peres, demokrasinin halkın sesini dinlemek olduğunu ifade etti.
Bahçeşehir Üniversitesi'nden Sean Michael Cox, "Çoğunluğun demokrasisi bu ülkede çok güçlü." ifadesini kullandı. Türkiye toplumunun, homojen olmadığını anladığını belirten Cox, "Bunu derinleştirerek de hissediyor. Uzlaşı ve çoğulculuğa dayalı bir demokrasi gerekir." şeklinde konuştu.
Kolombiya Büyükelçi Vekili Alicia Quijano, merkeziyetleştirilmiş bir açıdan her şeyin Başbakan'ın ağzından çıktığı tespitini yaptı. Bilgi Üniversitesi'nden Diane Sunar, 40 yıldır Türkiye'de yaşadığını hatırlatarak, toplumlarda grup içinin grup dışına düşmanca bakması durumunun söz konusu olduğunu söyledi.
Türk ailesinde, siyasi partilerinde çok hiyerarşik bir yapı olduğunu ifade eden Sunar, "Grup liderine büyük bir adanma var. Bu kültürün bir parçası. Aynı grupta sadakat var. Yukarıdan aşağı ve tersi yönde bir koruma mevcut." değerlendirmesinde bulundu.
"KONUŞMALARDA TEDİRGİNLİK VAR"
Agos Gazetesi'nden Lili Gasparian, Ermeni bir gazeteci olduğunu söyledi.
Türkiye'yi tarafsız şekilde değerlendirebilmek için Ermenistan yerine Fransa'da Türkoloji eğitimi aldığını dile getiren Gasparian, şöyle devam etti: "Türkiye'de bir demokrasi ve ifade özgürlüğü ortamı vardı. Hrant'ın ölümünün ardından bu ortam daha da genişledi ve herkes konuştu, fazlasıyla özgür şekilde konuştu.
Ancak, iki yıl önce konuşan o insanların hepsi hapiste. Konuşanlar hapse girmeye başladı.
İfade özgürlüğü var diyoruz, ama hep bir tedirginlik var içimizde. Acaba iki yıl sonra benim de başıma bir şey gelebilir mi demeden edemiyorum. Şimdi de insanlar konuşuyor. Ancak kendisini ifade edenler, oluştuğu söylenen özgürlük ortamı veya hükümetin başlattığı açılım çerçevesinde konuşmuyor. Tamamen cesur insanlar Her Şeye Rağmen seslerini yükseltiyor.""BAŞBUĞ EMPOZE ETTİ"Gazeteciler Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Cemal Uşak, Gasparian'ın konuşması sonrasında söz alarak eleştirilere cevap verdi. Uşak, "Hrant hakkında konuşanlardan biriyim. Ancak ben hapiste değilim. İfade ve basın özgürlüğü noktasında sorunlar var demek istiyorsanız haklı olabilirsiniz. Ancak 2005'te birçok kimsenin tutuklu olmasına sebebiyet veren Terörle Mücadele Kanunu (TMK) formüle edilirken yapılan tartışmaları da hatırlamak lazım. Şimdi tutuklu olan dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 'bu düzenlemeler yetersiz, devlet korumasız kalıyor' diye empoze edercesine bir takım görüşler ileri sürmüştü. Rozet ve puşi takanların dahi örgüt üyesi olduğu şeklinde yapılan düzenlemelerin o konuşmadan sonra yasaya eklendiğini düzeltmek lazım." diye konuştu.
"TÜRKİYE'YE HİÇBİR ZAMAN DEMOKRASİ GELMEDİ"
Today's Zaman Genel Yayın Müdürü Bülent Keneş, Türkiye'ye hiçbir zaman demokrasinin gelmediğini söyledi.
Geçmişteki yaşananları anlatan Keneş, 1960'da gerçekten demokrasi gelmiş olsaydı gitmeyeceğini vurguladı.Geçmişte yaşanan darbelere gönderme yapan Keneş, bu ülkede halen demokrasinin gelmediğini, sandıktan çıkan bir siyasal iktidar ile memlekete demokrasinin geldiğinin asla düşünülemeyeceğinin altını çizdi. Kurumlarda demokrasinin ilkelerinin yerleşmesi gerektiğini belirten Keneş, bunu ne Menderes'in ne Özal'ın ne de hali hazırda 'ileri demokrasi' diyen iktidarın gerçekleştiremediğini söyledi.
Demokrasinin garanti altına alınmadığı için mevsimsel olarak gelip gittiğini anlatan Keneş, demokratik yollarla gelenlerin de gitmek istemediğini, her yolu denediğini, hukuku, askeri soktuklarını, toplumsal kaos çıkarmaya çalıştıklarını ifade etti.
Mevcut iktidarın demokratik yollarla geldiğini, ama demokratik yollarla gidecek mi bunu sorgulamak gerektiğini dile getiren Keneş, "Memlekete demokrasi geldi demek daha erken. Belki bir seviye atlandı. Bu konuda son derece negatif, karamsar bir algıya sahibim." şeklinde konuştu.
Uşak, TMK hazırlanırken dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un empoze eden görüşleri sonrasında puşi ve rozet takanların dahi örgüt üyesi olması şeklinde düzenlemelerin yapıldığına dikkat çekti. Today's Zaman Genel Yayın Müdürü Bülent Keneş ise Türkiye'ye hiçbir zaman demokrasinin gelmediğini söyledi.
'Türkiye Üzerine Farklı Bakışlar' konusuyla başlayan Abant Platformu'nda 'Demokratikleşme, Türkiye'nin Demokratik Dönüşümü' başlıklı oturum yapıldı. Boğaziçi Üniversitesi'nden Vangelos Kechriotis, bir telefon görüşmesi yaptığı gerekçesiyle öğrencisinin tutuklandığını savundu. Silahlı bir jandarmanın öğrencinin yanında durmasının kendisine ilginç geldiğini dile getiren Kechriotis, "Bir pankart açtığı için içeriye alınan öğrenciler var. Eğitim haklarından geri kalıyorlar. Prof. Büşra Ersanlı da tutuklandı. O da BDP akademisinde ders verirken bazı notlar almış. Bu notlar terörist bir faaliyet olarak adlandırıldı. Bir partiden davet aldım ama orada alacağım notlar ileride tutuklanmama sebep olabilir diye endişe ettim. İlerde Türk vatandaşı olmayı düşünüyorum, ama bunlar beni endişelendiriyor." diye konuştu.
Şehir Üniversitesi'nden Richard Peres de kürtajla ilgili tartışmaları hatırlatarak 'tuhaftı' dedi.
Peres, demokrasinin halkın sesini dinlemek olduğunu ifade etti.
Bahçeşehir Üniversitesi'nden Sean Michael Cox, "Çoğunluğun demokrasisi bu ülkede çok güçlü." ifadesini kullandı. Türkiye toplumunun, homojen olmadığını anladığını belirten Cox, "Bunu derinleştirerek de hissediyor. Uzlaşı ve çoğulculuğa dayalı bir demokrasi gerekir." şeklinde konuştu.
Kolombiya Büyükelçi Vekili Alicia Quijano, merkeziyetleştirilmiş bir açıdan her şeyin Başbakan'ın ağzından çıktığı tespitini yaptı. Bilgi Üniversitesi'nden Diane Sunar, 40 yıldır Türkiye'de yaşadığını hatırlatarak, toplumlarda grup içinin grup dışına düşmanca bakması durumunun söz konusu olduğunu söyledi.
Türk ailesinde, siyasi partilerinde çok hiyerarşik bir yapı olduğunu ifade eden Sunar, "Grup liderine büyük bir adanma var. Bu kültürün bir parçası. Aynı grupta sadakat var. Yukarıdan aşağı ve tersi yönde bir koruma mevcut." değerlendirmesinde bulundu.
"KONUŞMALARDA TEDİRGİNLİK VAR"
Agos Gazetesi'nden Lili Gasparian, Ermeni bir gazeteci olduğunu söyledi.
Türkiye'yi tarafsız şekilde değerlendirebilmek için Ermenistan yerine Fransa'da Türkoloji eğitimi aldığını dile getiren Gasparian, şöyle devam etti: "Türkiye'de bir demokrasi ve ifade özgürlüğü ortamı vardı. Hrant'ın ölümünün ardından bu ortam daha da genişledi ve herkes konuştu, fazlasıyla özgür şekilde konuştu.
Ancak, iki yıl önce konuşan o insanların hepsi hapiste. Konuşanlar hapse girmeye başladı.
İfade özgürlüğü var diyoruz, ama hep bir tedirginlik var içimizde. Acaba iki yıl sonra benim de başıma bir şey gelebilir mi demeden edemiyorum. Şimdi de insanlar konuşuyor. Ancak kendisini ifade edenler, oluştuğu söylenen özgürlük ortamı veya hükümetin başlattığı açılım çerçevesinde konuşmuyor. Tamamen cesur insanlar Her Şeye Rağmen seslerini yükseltiyor.""BAŞBUĞ EMPOZE ETTİ"Gazeteciler Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Cemal Uşak, Gasparian'ın konuşması sonrasında söz alarak eleştirilere cevap verdi. Uşak, "Hrant hakkında konuşanlardan biriyim. Ancak ben hapiste değilim. İfade ve basın özgürlüğü noktasında sorunlar var demek istiyorsanız haklı olabilirsiniz. Ancak 2005'te birçok kimsenin tutuklu olmasına sebebiyet veren Terörle Mücadele Kanunu (TMK) formüle edilirken yapılan tartışmaları da hatırlamak lazım. Şimdi tutuklu olan dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 'bu düzenlemeler yetersiz, devlet korumasız kalıyor' diye empoze edercesine bir takım görüşler ileri sürmüştü. Rozet ve puşi takanların dahi örgüt üyesi olduğu şeklinde yapılan düzenlemelerin o konuşmadan sonra yasaya eklendiğini düzeltmek lazım." diye konuştu.
"TÜRKİYE'YE HİÇBİR ZAMAN DEMOKRASİ GELMEDİ"
Today's Zaman Genel Yayın Müdürü Bülent Keneş, Türkiye'ye hiçbir zaman demokrasinin gelmediğini söyledi.
Geçmişteki yaşananları anlatan Keneş, 1960'da gerçekten demokrasi gelmiş olsaydı gitmeyeceğini vurguladı.Geçmişte yaşanan darbelere gönderme yapan Keneş, bu ülkede halen demokrasinin gelmediğini, sandıktan çıkan bir siyasal iktidar ile memlekete demokrasinin geldiğinin asla düşünülemeyeceğinin altını çizdi. Kurumlarda demokrasinin ilkelerinin yerleşmesi gerektiğini belirten Keneş, bunu ne Menderes'in ne Özal'ın ne de hali hazırda 'ileri demokrasi' diyen iktidarın gerçekleştiremediğini söyledi.
Demokrasinin garanti altına alınmadığı için mevsimsel olarak gelip gittiğini anlatan Keneş, demokratik yollarla gelenlerin de gitmek istemediğini, her yolu denediğini, hukuku, askeri soktuklarını, toplumsal kaos çıkarmaya çalıştıklarını ifade etti.
Mevcut iktidarın demokratik yollarla geldiğini, ama demokratik yollarla gidecek mi bunu sorgulamak gerektiğini dile getiren Keneş, "Memlekete demokrasi geldi demek daha erken. Belki bir seviye atlandı. Bu konuda son derece negatif, karamsar bir algıya sahibim." şeklinde konuştu.