BDP’li Ayhan: Cezaevinde Yaşananlar Ağır Koşulların Neticesi

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan, kendisinin de tutuklu bulunduğu Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 13 mahkumun yanarak hayatını kaybettiği olayın, ağır, yaşanamaz cezaevi koşulları ve yönetimin keyfi uygulamaları neticesinde meydana geldiğini söyledi.

Ayhan, “Koşullar düzeltilmediği sürece buna benzer olayların her an için tekrar gelişebileceği kaygısını taşımaktayım.” dedi.

Yazılı açıklama yaparak cezaevindeki olumsuz koşulları sıralayan Ayhan, Şanlıurfa E Tipi Cezaevi’ni Guantanamo’ya benzettti. İbrahim Ayhan, “Ben de yaklaşık olarak 20 aydır URFATANAMO cezaevinde tutsak olarak tutulmaktayım. İlk günden itibaren buradaki cezaevi şartları ile cezaevi yönetiminin haksız ve keyfi uygulamalarına dair kamuoyunda ve yetkili merciiler nezdinde bir duyarlılık oluşturmaya çalıştım. Başta Adalet Bakanlığı, TBMM İnsan Hakları Komisyonu, il cezaevi izleme komisyonu, İHD, MAZLUMDER, Urfa Barosu ve basın yayın kuruluşlarına buradaki olumsuz cezaevi koşulları ile keyfi uygulamaları mektupla bildirerek bu konuya duyarlılık gösterilmesini istedim. Hatta en son olarak bu en son yaşanan talihsiz olaydan bir hafta önce Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin’e cezaevi faksı kanalı ile mektup gönderdim. Urfa cezaevindeki diğer tutsaklar da benzeri başvuruları yapmışlardır. Tüm bu girişimlere bir cevap verilmediği gibi cezaevi koşulları ve uygulamaları her geçen gün daha da ağırlaşmıştır.” dedi.

Cezaevindeki olumsuz koşulları sıralayan Ayhan, “1960 yıllarda yapılan cezaevinin gerçek kapasitesi 275 iken şimdi bin 50 tutsak cezaevinde tutulmaktadır. Koğuşların kapasitesi 6 kişi iken şimdi ise 18-20-25 kişi bu koğuşlarda kalmaktadır. Örneğin C-15 koğuşu 15 metrekare alanda iki katlı olarak yapılmıştır. Bu tür koğuşlarda üç adet ranza mevcut olup bu ranzalarda 6 kişi yatabilmektedir. C-15 koğuşundaki diğer 12 kişi ise yerlere konulan yataklar ki bu yatakların bir kısmı tuvalet kapılarına kadar konulmuştur.” ifadelerini kullandı. Cezaevinde konferans salonu ile benzeri mahiyetteki ortak yaşam alanlarının kapasite artırımı için yıkılarak koğuşlara dönüştürüldüğünü kaydeden Ayhan, şöyle devam etti: “Böylelikle tutsakların kanunlarda ve yönetmeliklerde kendilerine tanınmış sosyal etkinlik yapma hakkı filen ellerinden alınmıştır. Daha komiği bir kısım disiplin cezaları tutsaklara verilirken 'sosyal etkinliklerden men cezası’ adı altında cezaevi idaresince cezalar verilmektedir. Gasp edilen ve olmayan bir haktan men cezası verilmesi Karadeniz fıkralarına konu olacak bir uygulama olsa gerek.” Merkezi soğutma, ısıtma sistemleri ile yemeklerin hijyenik olmamasına kadar bir çok sıkıntı olduğunu aktaran İbrahim Ayhan, açık ve kapalı görüşlerin yönetmeliklere aykırı şekilde süre olarak sınırlandırıldığını öne sürdü. Tutsak ailelerinin getirdiği kitapların kargo kanalı ile gönderilmesinin istendiğini anlatan Ayhan, “Bu ailelere ek bir maddi külfet getirmektedir. Cezaevi idaresinin neden bu kitapları elden almadığının da bir mantıki ve yasal izahı yapılmamaktadır.” değerlendirmesinde bulundu. Ayhan, şunları kaydetti: “Acımız büyüktür. Yaşamını yitiren tutsaklara Allah'tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına da başsağlığı diliyorum. Yine benzer gerekçelerle çocuk koğuşunda çıkan isyan sonucunda yaralanan tutsaklara da acil şifalar diliyorum. Koşullar düzeltilmediği sürece buna benzer olayların her an için tekrar gelişebilineceği kaygısını taşımaktayım. Yaşadığımız bu acılara yeni acıların eklenmemesi, cezaevinde kalan tutsakların insani şartlarda kalmalarını sağlamak, adaletin gerçekleşmesi için bu olayda sorumluluğu olan yetkililerin gerekli cezaya çarptırılması için tüm kesimleri ve kamuoyunu duyarlı olmaya davet ediyorum.”