Oslo’da Arabulucu İngiliz İstihbaratıydı

Kandil’de Karayılan’la röportaj yapan Avni Özgürel: Oslo görüşmelerini İngiliz istihbaratı organize etti

Kandil'de Murat Karayılan'la röportaj yapan Radikal yazarı Avni Özgürel, Taraf Gazetesi'nden Neşe Düzel'e Karayılan'a yaptığı röportajın perde arkasını anlattı.

İşte o röportaj:


“Oslo görüşmelerinin tutanakları sadece üç yerde var. Bir, bu görüşmeye aracılık eden İngiltere 'de var. Görüşmeleri İngiliz İstihbaratı organize etti, kayıtları onlar yaptı. İki, Karayılan 'da var. 'Edilen her sözden haberdarım ' diyor. Üç, MİT 'te var.”

“PKK ile görüşmelerde Talabani devrede! Barzani 'yi çok Ankara yanlısı görüyorlar. Ankara 'ya fazlasıyla endeksli bir Barzani Türkiye açısından avantaj ama PKK için dezavantaj. Talabani 'ye daha fazla itibar ediyorlar. Talabani 'nin telkinlerine daha açıklar.”

“Avni Bey 'Merak etmişsinizdir. Mesaj Bağdat 'tan geldi ' dedi. Belli ki Talabani 'den gelmişti. Ona da Ankara 'dan gelmiş. Mesajda, 'Karayılan 'ın yakın koruması tarafından zehirlendiği, söyleniyor. Tıbbi yardımımız olur mu, ne yapalım? ' diyor.”

“Karayılan, Silvan olayını örnek verdi ve PKK içinde kimi unsurların barışı provoke etmiş olabileceği ihtimalini ilk kez söyledi. Bu çok önemli! 35 yıldır ilk kez PKK 'nın bir numarası, barışa çok yaklaşılmışken, PKK 'nın barışı sabote ettiğini söylüyor.”

“Oslo süreci, Milli Güvenlik Kurulu kararıyla başlatılmış. Karayılan, 'KCK operasyonları da Oslo görüşmeleriyle birlikte başladı. KCK operasyonu başladığında biz uyanmalıydık. Barışın hançerleneceğini anlamalıydık. Ama anlayamadık ' diyor.”

NEDEN AVNİ ÖZGÜREL

Türkiye gerçekten yorucu bir ülke; ümitsizlikten ümide, çareden çaresizliğe, başarıdan başarısızlıklara hızla geçiyor. Kürt sorununda da bir süredir tamamıyla güvenlik politikalarına dönüldü ve siyaset katledildi derken, birdenbire siyasi çözümün çok güçlü hamleleri gelmeye başladı. CHP ve AK Parti Kürt sorununun çözümü için el ele verdi. Hiç beklenmedik bir anda Kürtçe seçmeli ders, okulların 2012 müfredatına yetiştirildi. Hükümetin önemli isimleri, on aydır avukatlarıyla ve ailesiyle bile görüştürülmeyen Öcalan 'ı ev hapsine çıkarmaktan söz etmeye başladılar. Peki, Türkiye 'de bunlar olurken Kandil 'de neler oluyor? Kandil 'in yönetimi ne düşünüyor. Gazeteci-yazar Avni Özgürel, Kandil 'e gitti ve iki gün kaldığı Kandil 'de Murat Karayılan 'la müthiş bir röportaj yaptı. Bu konuşmayı, yeni kurduğu “birleşikbasın.com” isimli internet sitesinde yayınlayan Avni Özgürel 'le, KCK-PKK 'nın en tepedeki ismi olan Karayılan 'la yaptığı görüşmeyi, bu konuşmalardan edindiği izlenimlerini, Karayılan 'ın açıklamalarının bir barış mesajı olup olmadığını, PKK 'nın barışı sabote eden Silvan eylemini Kandil 'in nasıl değerlendirdiğini, Silvan provokasyonunu kimin yaptığını, bantları sızdırılan Oslo görüşmelerinin ve hazırlanan protokolün perde arkasını, devletin PKK ile görüşüp görüşmediğini, görüşmelerde kimlerin arabulucu olduğunu, Talabani ve Barzani 'nin sorunun çözümünde üstlendikleri rolleri, barış sürecinin bundan böyle hangi zeminde yürüyeceğini, PKK 'nın silah bırakmaya hazır olup olmadığını, barış sürecini tekrar başlatmak için Kandil 'in şartlarının neler olduğunu, Türkiye 'nin bu kez barışa yakın olup olmadığını konuştuk. “İktidar Oyunu” isimli son kitabında Osmanlı 'dan Cumhuriyet 'e bu ülkede yaşanan iktidar savaşlarını anlatan ve bu topraklarda siyasetin zihniyetini ortaya koyan Avni Özgürel, “İşaret Taşları”, “Osmanlı 'ya Hasret” kitaplarının da yazarı.

NEŞE DÜZEL: Murat Karayılan 'la görüşme yapmayı siz mi istediniz yoksa sizi davet mi ettiler?

AVNİ ÖZGÜREL: Ben istedim. Çünkü “PKK 2012 'de silah bırakacak diye yazmıştım ben. Ama bir sürü olay oldu... Oslo görüşmelerinin bantları ortalığa saçıldı, KCK operasyonları yapıldı, Silvan yaşandı, Uludere faciası oldu... Ben de “Ne oluyor, silah bırakma işi yattı mı?” deyip, kendi iddiamın peşine düştüm. Zira 2012 geçirilirse, Kürt sorununun çözümü artık bir başka bahara kalır, cumhurbaşkanlığı ve yerel seçimlerin yapılacağı 2014 sonrasına sarkar.

Kürt sorununun çözümünden neyi kastediyorsunuz?

Birincisi, PKK 'nın dağdan inmesini ve silahların bırakılmasını kastediyorum. İkincisi, Kürtçenin okullarda eğitim müfredatına dâhil edilmesidir, ki seçmeli ders de olsa bu kısmen yapılıyor şimdi. Üç, dağdakiler için kapsamlı bir af projesinin devreye sokulmasıdır. Dört, Öcalan 'la ilgili ev hapsine geçilmesidir. İşte çözüm denen, bütün bunların bir takvime bağlanmasıdır. Kandil 'e barış işinin yatıp yatmadığını konuşmak için gittim. Toplam dört gün kaldım, iki gün Kandil 'de yattım.

Kandil 'de nerede kaldınız?

Bir evde kaldım. Kandil denen yer bin kilometrekarelik bir alan. Orada yerel halkın yaşadığı köyler var. Suriye hududundan başlayıp İran hududuna kadar uzanan ve derinliği12 kilometre olan bir coğrafya bu. Bu bin kilometrekarelik alanının tamamını PKK kontrol ediyor. Giriş çıkışları o denetliyor.

Kandil 'de kaç gerilla var?

Orada edindiğim izlenim ve bilgiye göre, beş bin civarında silahlı unsur var Kandil 'de. Türkiye 'de de bu sayı üç bin kadardır.

Sekiz bin silahlı insan, öyle mi?

Tabii canım...

Örgütün en tepedeki ismi Murat Karayılan 'la Kandil 'de yaptığınız konuşmaları yeni kurduğunuz “birleşikbasın.com” isimli internet sitenizde yayınlıyorsunuz. O konuşmaların ötesinde sizin kişisel kanaatiniz ne? Karayılan 'la görüştükten sonra bir süredir yaşananlar hakkında ne düşündünüz?

Bir kere şunu düşündüm. Türkiye, Kürt 'üyle, Türk 'üyle, Ankara 'sıyla PKK 'sıyla bugüne dek ayağına her gelen her barış şansını kaçırmış. Kaçırılan fırsatlar yüzünden de ne kadar çok çocuk ve genç ölmüş. Artık böyle bir ortamı sürdürmeyi ne Kürt ne Türk hiç kimse içine sindiremez. Zaten 13 askerimizin şehit düştüğü Silvan hadisesinin Karayılan 'da ne kadar büyük bir sarsıntı meydana getirdiğini gördüm.

Niye sarsılmış Karayılan?

“O kadar kötü bir zamana denk geldi ki” diyor. Bir tarafta Oslo müzakereleri tamamlanmış, bir protokol hazırlanmış. Bunlar “bitti bu iş, artık barış oldu” demişler. Sadece Ankara 'dan, protokole “tamam” demesini bekliyorlar. İşte tam o sırada Silvan hadisesi yaşanıyor, 13 askerimiz şehit oluyor ve Türkiye 'de yer yerinden oynuyor. BDP ve PKK dâhil herkes, her şey farklı bir yere savruluyor. O gün Başbakan Erdoğan, “barış süreci bitti” diyor ve tamamen güvenlik politikalarına dönüyor. Silvan 'ın, Karayılan 'ın şahsında ne kadar sert bir etki meydana getirdiğini gördüm ben.

Karayılan, barış sürecinin kırılma noktası olan Silvan 'la ilgili size, “Silvan 'ın bize de, sürece de büyük zararı oldu” demiş. Bildiğim kadarıyla ilk kez söylüyor bunu. Niye söyledi bunu sizce?

Silvan eyleminin, örgütün ve kendisinin bir kararı neticesinde gerçekleşmediğini söyledi Karayılan. “Yerel unsurlar yaptı, kontrol edemedim” dedi. Yerel unsurlar dediği, örgütün o bölgedeki elemanları. “Ama bu olay, Türkiye 'de Başbakan tarafından bizim kararımız olarak algılandı. Oysa benim ve yönetimin böyle bir kararı yok. Biz, bu iş bitti, çözüldü. Protokol kabul edilecek ve barış gelecek derken Silvan yapıldı ” diyor Karayılan. Düşünün ki, Oslo müzakereleri üç buçuk yıl sürüyor ve Silvan oluyor.

Karayılan, Silvan 'ın bir provokasyon olabileceğini mi düşünüyor?

Evet. Silvan 'ın kendisi tarafından araştırıldığını, soruşturulduğunu da gösteriyor bu zaten.

Bu provokasyonu kimin yaptığına dair bir fikri var mı sizce?

Söylediğinden benim anladığım PKK 'nın içindeki unsurlar! Bu unsurlar, Türkiye 'yle de irtibatlı olabilir. Barış olmasın diye Türkiye 'de uğraşan unsurlarla, barışı engellemeye çalışan PKK 'nın içindeki elemanların irtibatı neticesinde Silvan gerçekleşmiş olabilir. Türkiye 'de barış sürecine karşı çıkanlar nasıl var ise ve bunların bazı provokasyonlarıyla Ankara zaman zaman nasıl boşluğa düşüyorsa, PKK 'nın bünyesinde de kimi unsurların barış sürecini asla arzu etmediğini onlar da biliyorlar. Bunu bu cümlelerle ifade etmiyorlar ama, Silvan 'ın provokasyon olabileceğini, PKK 'nın içinde bazı insanların barış sürecini provokasyonla akim kılabileceğini düşünüyorlar