CHP Grup Toplantısı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bütün sorunları çözebilecek kapasitede olduğunu belirterek, Parlamento çatısı altında dışarıdan gazel okumanın doğru olmadığını söyledi.
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçen hafta Türkiye’nin temel sorununu çözmek için bir yol haritası önerdiklerini ve bu yol haritasının kamuoyunda düşünülenden daha fazla etki oluşturduğunu söyledi.
Yol haritasının sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da etkiler oluşturduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “İstediğimiz şudur; 30 yıldır bu ülkede çözülemeyen bir sorun var. Hangi şehit ailesine gitsem, hangi şehit annesi ile konuşşam, kullandıkları ortak bir cümle var. En son şehit olan gencimizin annesi de aynı şeyi söylüyor; 'İnşallah bu son olur, başkasının çocuğu da ölmez.' 'Bu son olsun' diyoruz. Bir yol haritası önerdik. Eğer bu Türkiye’nin temel sorunu ise, bu temel sorunu çözmek için biraraya gelelim dedik. Çözelim bu sorunu. Türkiye'nin gündeminden bu sorunu çıkaralım. Bunu söyledik” diye konuştu.
Siyaset kurumunun çözüm üretmek zorunda olduğunu ve toplumu çağresizliğe, umutsuzluğa itmenin siyaset kurumunun görevi olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, 30 yıldır sorunun çözülmemesinde bir gariplik olduğunu kaydetti.
Sorunun 30 yıldır çözülememesinden dolayı sorumlu birilerinin olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Birşeyler yapmamız lazım. Gencecik çocukları babalar mezarlara koyacak, anneler ağlayacak ve hep beraber seyredeceğiz. Hep beraber şunu söyleyeceğiz; 'Anneler ağlamaz...' Olmaz. Lafla peynir gemisi yürümüyor. Oturup düşünmek ve çözüm üretmek lazım. Bunun için yola çıktık. Eğer siz sorunu gerçekçi sağlıklı teşhis ediyorsanız. Soruna çözümde üretirsiniz. Çıkış yolumuz buydu. Bizden sonraki kuşaklar, bu acı döneme tarihin penceresinden baktıklarında, siyaset kurumu çözüm üretmedi, bize sorun devrettiler demesinler… Biz onlara güzel bir miras bırakmalıyız. Gelecek kuşaklara umut vadeden bir Türkiye bırakmalıyız” dedi.
"30 YILDIR DEVAM EDEN BU SORUN ETNİK BİR ÇATIŞMAYA DÖNÜŞMEDİ"
Unutulmaması gereken temel bir noktanın olduğunu ve 30 yıldır bu sorunun hiçbir zaman etnik bir çatışmaya dönüşmediğini belirten Kılıçdaroğlu, bu ülkenin insanlarının sağ duyulu olduğunu söyledi.
Bu ülkenin insanlarının geleceği ve gerçeği gördüklerini belirten Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: “Bu ülkenin insanları çatışmak istemiyorlar. Bir arada barış içinde huzur içerisinde yaşamak istiyorlar. Biz barışa da, huzura da katkı yapmak istiyoruz. Sorunu aşmak istiyoruz. Siyasetçinin görevi toplumu ayrıştırmak değil, müşterek alanları geliştirmektir. Bir arada yaşamayı huzur içerisinde yaşamayı, özgürce yaşamayı sağlamaktır siyasetçinin görevi… Bu açıdan bakıldığında CHP tarihi misyonu gereği Türkiye’nin temel sorunları konusunda çözüm üreten bir partidir. Her zaman yer yerde bir sorun var ise, o soruna en sağlıklı yol haritalarının çözümünü üreten parti CHP’dir. Çünkü biz Mustafa Kemal’in şu sözünü hiç unutmadık: 'Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır.' Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaksa bunun mücadelesini vereceğiz. Soruna teslim olmak değil, sorunu teslim almak zorundayız. Soruna teslim olursanız, başka yerlerde sorunlar çözülür. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar olmasını istiyoruz. Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur. Biz testi kırılmadan önce yol göstermek istiyoruz. Gelin diyoruz bir araya. Bizim isteğimiz budur. Gelin biraraya konuşalım söylediğimiz cümle budur. Biraraya geleceğiz konuşacağız. Toplumu bölmeyeceğiz, ayrıştırmayacağız ve birşeyi hafızalardan silmeyeceğiz. Uludere'de 34 yurtdaşımız öldürüldü. İki Ak Parti yetkili kalktı, taban tabana zıt açıklamalar yaptı. Ciddi kırılmadır o… Başbakana çağrıda bulundum; 'Kimden yanasın sen?' Taban tabana zıt olan iki söylem var. Sen Başbakan olarak hangi söylemden yanasın. Bunun yanıtını almış değiliz. Bunun yanıtını sadece ben değil, bu ülkenin tamamı sormak zorundadır. Söylediğimiz neydi. Bir araya gelip konuşalım. Bir ülkenin siyasetçileri bir araya gelip konuşmazlarsa, o ülkede siyaset kurumu puan kaybeder. Bir ülkenin siyasetçileri temel sorunlar çerçevesinde biraraya gelip konuşmazlarsa çözüm üretemez ve halka umutsuzluk vadederler.” “Gelin konuşalım demek şuç mudur?” diye konuşan Kılıçdaroğlu, “Ne zamandan beridir konuşmak suç oldu. Davete icabet etmek lazım. Niye bunlar bizi davet ediyorlar çağırıyorlar. Ülkede terör var. Sorun var. Binlerce kişi yaşamını yitirdi. Biz konuşmayacağız da kim konuşacak. Hiçbir zaman şunu söylemedik. Gelin konuşun ben anlatacağım. Hayır onu söylemedik. Gelin benim projem var bunu dayatacağım. Onu da söylemedik. Sizin projeniz var, dayatacaksanız onuda kabul etmeyiz. Ne yapacağız; Oturacağız ve konuşacağız. Çözümü koyacak ortaya. En temel sorunu çözmeye çalışıyoruz. Eğer siz meşru bir zeminde biraya gelmezseniz konuşmazsanız, başka yerlerde çözüm üretilirse bu Türkiye’nin geleceği için hayırlı bir iş değildir. Nerede konuşalım diyoruz biz; TBMM’nin çatışı altında diyoruz. Milli idarenin tecelli ettiği bu çatı altında oturalım konuşalım diyoruz. Başka yerlerde değil. Eğer bu ülkede milli iradenin tecelli ettiği bir çatının altında biz biraraya gelip Türkiye’nin en temel sorunlarını konuşmayacaksak nerede konuşacağız. Sorun budur” dedi.
"PARLAMENTONUN ÇATISI ALTINDA DIŞARIDAN GAZEL OKUMAK DOĞRU DEĞİLDİR"
Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamentosu kendi sorunlarını çözebilecek kapasitede olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Biz biraraya gelmeyelim konuşmayalım. Ne yapacağız. Dışarıdan konuşacağız. Parlamentonun çatısı altında dışarıdan gazel okumak doğru değildir. Oturacağız beraber uygarca tartışacağız” dedi.
Sorunun kaynağının baskılardan kaynaklandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, totaliten rejimlerim çözüm üretemeyeceğini ve demokrasilerde çözüm üretileceğini söyledi.
Daha önce kendisinin darbe hukuku ile hesaplaşılması gerektiğini söylediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, darbe hukukuna teslim olanların bu ülkeye demokrasi getiremeyeceklerini belirtti.
12 Eylül’de darbesinin getirdi 105 yasanın ve kanun hükmünde karar namenin hala yürürlükte olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bunlarla yol alamayız. Bunlarla demokrasi gelmez. Bunlarla bu topluma özgürlük gelmez. Değişmesi lazım. Eğer samimi isek, bu ülkeye demokrasiyi istiyorsak bu konularda bunun mücadelesini vermemiz lazım. Hukukun üstünlüğü konusunda hep beraber mücadele etmeliyiz” diye konuştu.
Demokrasi demokrasi diyenlerin darbe hukukunun arkasına saklandıklarını söyleyen Kılıçdaroğu, darbe hukukundan nemalananların darbecilerle aynı olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan’a da çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, “Kimseye morg kapısında bekliyorsunuz deme, kimseye ölü seviciler deme. Biz çağrı yapıyoruz. Aynı çağrıyı sende üslupla yap. Niçin kavga ediyoruz. Hangi gerekçe ile kavga ediyoruz. Biz kavga ediyoruz arkadan şehitlerimiz geliyor. Eğer bu kavgayla şehit sayısı artacaksa, bunun sorumluluğu birilerindedir. Bu sorumluluk ağır bir sorumluluktur. Bunun vebali var. Bunun vebalin altında kalırsınız. 30 yıldır soruna biz çözeceğiz diyorsak, halka umut veriyorsak bu umudu yeşertmek lazım. Yazık günahtır bu ülkenin insanlarına. Yazık günahtır analara. Umudumuzu yitirmeyeceğiz. Hiçbir zaman yitirmeyeceğiz. Sorunun çözümü vardır” dedi.
Kaynak: İHA
Yol haritasının sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da etkiler oluşturduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “İstediğimiz şudur; 30 yıldır bu ülkede çözülemeyen bir sorun var. Hangi şehit ailesine gitsem, hangi şehit annesi ile konuşşam, kullandıkları ortak bir cümle var. En son şehit olan gencimizin annesi de aynı şeyi söylüyor; 'İnşallah bu son olur, başkasının çocuğu da ölmez.' 'Bu son olsun' diyoruz. Bir yol haritası önerdik. Eğer bu Türkiye’nin temel sorunu ise, bu temel sorunu çözmek için biraraya gelelim dedik. Çözelim bu sorunu. Türkiye'nin gündeminden bu sorunu çıkaralım. Bunu söyledik” diye konuştu.
Siyaset kurumunun çözüm üretmek zorunda olduğunu ve toplumu çağresizliğe, umutsuzluğa itmenin siyaset kurumunun görevi olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, 30 yıldır sorunun çözülmemesinde bir gariplik olduğunu kaydetti.
Sorunun 30 yıldır çözülememesinden dolayı sorumlu birilerinin olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Birşeyler yapmamız lazım. Gencecik çocukları babalar mezarlara koyacak, anneler ağlayacak ve hep beraber seyredeceğiz. Hep beraber şunu söyleyeceğiz; 'Anneler ağlamaz...' Olmaz. Lafla peynir gemisi yürümüyor. Oturup düşünmek ve çözüm üretmek lazım. Bunun için yola çıktık. Eğer siz sorunu gerçekçi sağlıklı teşhis ediyorsanız. Soruna çözümde üretirsiniz. Çıkış yolumuz buydu. Bizden sonraki kuşaklar, bu acı döneme tarihin penceresinden baktıklarında, siyaset kurumu çözüm üretmedi, bize sorun devrettiler demesinler… Biz onlara güzel bir miras bırakmalıyız. Gelecek kuşaklara umut vadeden bir Türkiye bırakmalıyız” dedi.
"30 YILDIR DEVAM EDEN BU SORUN ETNİK BİR ÇATIŞMAYA DÖNÜŞMEDİ"
Unutulmaması gereken temel bir noktanın olduğunu ve 30 yıldır bu sorunun hiçbir zaman etnik bir çatışmaya dönüşmediğini belirten Kılıçdaroğlu, bu ülkenin insanlarının sağ duyulu olduğunu söyledi.
Bu ülkenin insanlarının geleceği ve gerçeği gördüklerini belirten Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: “Bu ülkenin insanları çatışmak istemiyorlar. Bir arada barış içinde huzur içerisinde yaşamak istiyorlar. Biz barışa da, huzura da katkı yapmak istiyoruz. Sorunu aşmak istiyoruz. Siyasetçinin görevi toplumu ayrıştırmak değil, müşterek alanları geliştirmektir. Bir arada yaşamayı huzur içerisinde yaşamayı, özgürce yaşamayı sağlamaktır siyasetçinin görevi… Bu açıdan bakıldığında CHP tarihi misyonu gereği Türkiye’nin temel sorunları konusunda çözüm üreten bir partidir. Her zaman yer yerde bir sorun var ise, o soruna en sağlıklı yol haritalarının çözümünü üreten parti CHP’dir. Çünkü biz Mustafa Kemal’in şu sözünü hiç unutmadık: 'Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır.' Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaksa bunun mücadelesini vereceğiz. Soruna teslim olmak değil, sorunu teslim almak zorundayız. Soruna teslim olursanız, başka yerlerde sorunlar çözülür. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar olmasını istiyoruz. Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur. Biz testi kırılmadan önce yol göstermek istiyoruz. Gelin diyoruz bir araya. Bizim isteğimiz budur. Gelin biraraya konuşalım söylediğimiz cümle budur. Biraraya geleceğiz konuşacağız. Toplumu bölmeyeceğiz, ayrıştırmayacağız ve birşeyi hafızalardan silmeyeceğiz. Uludere'de 34 yurtdaşımız öldürüldü. İki Ak Parti yetkili kalktı, taban tabana zıt açıklamalar yaptı. Ciddi kırılmadır o… Başbakana çağrıda bulundum; 'Kimden yanasın sen?' Taban tabana zıt olan iki söylem var. Sen Başbakan olarak hangi söylemden yanasın. Bunun yanıtını almış değiliz. Bunun yanıtını sadece ben değil, bu ülkenin tamamı sormak zorundadır. Söylediğimiz neydi. Bir araya gelip konuşalım. Bir ülkenin siyasetçileri bir araya gelip konuşmazlarsa, o ülkede siyaset kurumu puan kaybeder. Bir ülkenin siyasetçileri temel sorunlar çerçevesinde biraraya gelip konuşmazlarsa çözüm üretemez ve halka umutsuzluk vadederler.” “Gelin konuşalım demek şuç mudur?” diye konuşan Kılıçdaroğlu, “Ne zamandan beridir konuşmak suç oldu. Davete icabet etmek lazım. Niye bunlar bizi davet ediyorlar çağırıyorlar. Ülkede terör var. Sorun var. Binlerce kişi yaşamını yitirdi. Biz konuşmayacağız da kim konuşacak. Hiçbir zaman şunu söylemedik. Gelin konuşun ben anlatacağım. Hayır onu söylemedik. Gelin benim projem var bunu dayatacağım. Onu da söylemedik. Sizin projeniz var, dayatacaksanız onuda kabul etmeyiz. Ne yapacağız; Oturacağız ve konuşacağız. Çözümü koyacak ortaya. En temel sorunu çözmeye çalışıyoruz. Eğer siz meşru bir zeminde biraya gelmezseniz konuşmazsanız, başka yerlerde çözüm üretilirse bu Türkiye’nin geleceği için hayırlı bir iş değildir. Nerede konuşalım diyoruz biz; TBMM’nin çatışı altında diyoruz. Milli idarenin tecelli ettiği bu çatı altında oturalım konuşalım diyoruz. Başka yerlerde değil. Eğer bu ülkede milli iradenin tecelli ettiği bir çatının altında biz biraraya gelip Türkiye’nin en temel sorunlarını konuşmayacaksak nerede konuşacağız. Sorun budur” dedi.
"PARLAMENTONUN ÇATISI ALTINDA DIŞARIDAN GAZEL OKUMAK DOĞRU DEĞİLDİR"
Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamentosu kendi sorunlarını çözebilecek kapasitede olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Biz biraraya gelmeyelim konuşmayalım. Ne yapacağız. Dışarıdan konuşacağız. Parlamentonun çatısı altında dışarıdan gazel okumak doğru değildir. Oturacağız beraber uygarca tartışacağız” dedi.
Sorunun kaynağının baskılardan kaynaklandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, totaliten rejimlerim çözüm üretemeyeceğini ve demokrasilerde çözüm üretileceğini söyledi.
Daha önce kendisinin darbe hukuku ile hesaplaşılması gerektiğini söylediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, darbe hukukuna teslim olanların bu ülkeye demokrasi getiremeyeceklerini belirtti.
12 Eylül’de darbesinin getirdi 105 yasanın ve kanun hükmünde karar namenin hala yürürlükte olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bunlarla yol alamayız. Bunlarla demokrasi gelmez. Bunlarla bu topluma özgürlük gelmez. Değişmesi lazım. Eğer samimi isek, bu ülkeye demokrasiyi istiyorsak bu konularda bunun mücadelesini vermemiz lazım. Hukukun üstünlüğü konusunda hep beraber mücadele etmeliyiz” diye konuştu.
Demokrasi demokrasi diyenlerin darbe hukukunun arkasına saklandıklarını söyleyen Kılıçdaroğu, darbe hukukundan nemalananların darbecilerle aynı olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan’a da çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, “Kimseye morg kapısında bekliyorsunuz deme, kimseye ölü seviciler deme. Biz çağrı yapıyoruz. Aynı çağrıyı sende üslupla yap. Niçin kavga ediyoruz. Hangi gerekçe ile kavga ediyoruz. Biz kavga ediyoruz arkadan şehitlerimiz geliyor. Eğer bu kavgayla şehit sayısı artacaksa, bunun sorumluluğu birilerindedir. Bu sorumluluk ağır bir sorumluluktur. Bunun vebali var. Bunun vebalin altında kalırsınız. 30 yıldır soruna biz çözeceğiz diyorsak, halka umut veriyorsak bu umudu yeşertmek lazım. Yazık günahtır bu ülkenin insanlarına. Yazık günahtır analara. Umudumuzu yitirmeyeceğiz. Hiçbir zaman yitirmeyeceğiz. Sorunun çözümü vardır” dedi.