KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun Özel Temsilcisi Özersay'dan Açıklama
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun özel temsilcisi Kudret Özersay, ''Kıbrıs müzakerelerinde pek çok kişinin söylediğinin ve tahmin ettiğinin aksine, 1 Temmuz'da Güney Kıbrıs Rum yönetiminin AB dönem başkanlığıyla ilgisi olmayan bir başka tıkanıklık yaşanıyor'' dedi.
Özersay, Orhangazi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nce Ördekli Kültür Merkezi'nde düzenlenen, ''Kıbrıs'ta 44 Yıl Sonra Müzakere Edilmeyen Ne Kaldı-'' konulu konferansa katılmadan önce gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Rum tarafından AB dönem başkanlığından bağımsız bir biçimde müzakere sürecinin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan bir tıkanıklık yaşandığını belirten Özersay, ''Kıbrıs müzakerelerinde pek çok kişinin söylediğinin ve tahmin ettiğinin aksine, 1 Temmuz'da Güney Kıbrıs Rum yönetiminin AB dönem başkanlığıyla ilgisi olmayan bir başka tıkanıklık yaşanıyor'' diye konuştu.
Özersay, tıkanıklığın esas nedenlerinden birinin müzakere sürecinin yöntemiyle ilgili olduğuna dikkati çeken Özersay, ''Bu müzakereler 'Kıbrıslı süreç' olarak tanımlanıyor. Yani sadece özüne değil, aynı zamanda yönetimine de Kıbrıslı Türk ve Rumların birlikte karar verdiği bir süreç'' dedi.
Özersay, gelinen noktada, Kıbrıslı Türkler ve Rumların temsilcilerinin bundan sonraki aşamanın ne olacağı ve müzakerenin nasıl devam etmesi gerektiğini konuştuklarına değinerek, şöyle devam etti:
''Ama henüz bir anlaşmaya varmış değiller. Yani müzakerelerin özüne, müzakere masasındaki 6 başlığa ilişkin olarak müzakere yapılmıyor şu anda. Müzakerelerin yönetimine ilişkin bir müzakere yapılıyor. Eğer taraflar bundan sonra sürecin nereye evrileceği konusunda bir anlaşmaya varırlarsa, öze dair müzakereler devam edecek. Bu konuda bir anlaşmaya varamazlarsa, özellikle 1 Temmuz arifesinde iki taraf arasında güven artırıcı önlemlere yönelik olarak görüşmeler başlayacak. Teknik komitelerle ilgili görüşmeler yapılacak. Bu teknik komiteler de Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm bulunmasına ilişkin komiteler değil. Bunlar Kıbrıs'ta iki devlet arasında, iki taraf arasında yaşanan sıkıntıların, gündelik sıkıntıların aşılmasına yönelik olarak kurulan komiteler. Bunlardan biri, örneğin bir tarafta suç işleyip diğer tarafta saklanan kişiler konusunda birbirlerine bilgi vermeleri, bilgi teatisinde bulunmaları. Bir diğeri adada bulunan dini mabet ve mekanların restorasyonuyla ilgili iki tarafın yaptığı işbirliği.''
-''Müzakerelerin geleceği yeni süreçte ortaya çıkacak''-
Teknik komitelerin bugün iki taraf arasında pek de olmayan güvenin tesis edilmesi için yeni bir döneme gireceğine işaret eden Özersay, şunları söyledi:
''Bu yeni dönem, yeni bir görüşme ve konuşma aslında. Ama başka bir maksatla, kapsamlı çözümü bulma maksadıyla değil. Kapsamlı çözüm müzakerelerinin geleceği, Rum tarafında yapılacak olan başkanlık seçimleri ertesinde kimin seçildiğine bağlı olarak başlayacak olan yeni süreçte ortaya çıkacak. Yeni süreç başladığında taraflar oturarak yeni sürecin şartlarının ne olacağını, hangi yöntemlerle müzakere edeceklerini ve nasıl bir ortaklık kuracaklarını, Kıbrıs'ta nasıl bir çözüm istediklerini yeniden konuşmak durumunda kalacak. Kıbrıs Rum kesiminde başlayacak başkanlık seçimlerinden sonra, yeni bir süreç başlayacak. Bugün geldiğimiz noktada Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm müzakerelerinin konuları özüne dair bir müzakere yapılmıyor. Birleşmiş Milletlerin mekik diplomasisiyle müzakerenin nasıl yapılabileceğine ilişkin bir müzakere yapılıyor diyebiliriz.''
-''Rum tarafına tarih ve takvim veren Türkiye değil''-
Özersay, bir gazetecinin ''Yakın zamanda çözüm bekliyor musunuz-'' sorusuna karşılık, çözümün yakın zamanda olup olmayacağının pek çok faktöre bağlı olduğunu belirtti.
Yaşadıkları en önemli sıkıntılardan birinin, müzakere masası tarafları arasındaki eşitsizlik olduğunu vurgulayan Özersay, şunları kaydetti:
''Bu eşitsizliğin Rum tarafı üzerinde yarattığı kapsamlı çözüme yönelik isteksizliktir. Rum tarafı, adada çözümsüzlüğe rağmen, yasal hükümet muamelesi gördüğü için AB'ye tam üye kabul edilip, Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerini olumsuz yönde etkileyen bir güce sahip olduğu için ve şimdi de dönem başkanlığını çözümsüzlük durumuna rağmen alabilecek olduğu için bütün bunlar çözümsüzlüğü teşvik eden ya da çözümü teşvik etmeyen unsurlar. Bunla ilgili sıkıntı yaşanıyor. Rum tarafına bir tarih ve takvim veren Türkiye değil. Aslında Kıbrıs müzakerelerinde muhatap Kıbrıs Türk tarafıdır. Türkiye değildir. Esasen Kıbrıslı Türklerle karşılıklı olmak kaydıyla bir al ver egzersizine girmeyi kabul ettiği andan itibaren Kıbrıs Rum tarafıyla, Kıbrıs sorununun çözülmesi mümkündür.' '
Kaynak: AA
Rum tarafından AB dönem başkanlığından bağımsız bir biçimde müzakere sürecinin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan bir tıkanıklık yaşandığını belirten Özersay, ''Kıbrıs müzakerelerinde pek çok kişinin söylediğinin ve tahmin ettiğinin aksine, 1 Temmuz'da Güney Kıbrıs Rum yönetiminin AB dönem başkanlığıyla ilgisi olmayan bir başka tıkanıklık yaşanıyor'' diye konuştu.
Özersay, tıkanıklığın esas nedenlerinden birinin müzakere sürecinin yöntemiyle ilgili olduğuna dikkati çeken Özersay, ''Bu müzakereler 'Kıbrıslı süreç' olarak tanımlanıyor. Yani sadece özüne değil, aynı zamanda yönetimine de Kıbrıslı Türk ve Rumların birlikte karar verdiği bir süreç'' dedi.
Özersay, gelinen noktada, Kıbrıslı Türkler ve Rumların temsilcilerinin bundan sonraki aşamanın ne olacağı ve müzakerenin nasıl devam etmesi gerektiğini konuştuklarına değinerek, şöyle devam etti:
''Ama henüz bir anlaşmaya varmış değiller. Yani müzakerelerin özüne, müzakere masasındaki 6 başlığa ilişkin olarak müzakere yapılmıyor şu anda. Müzakerelerin yönetimine ilişkin bir müzakere yapılıyor. Eğer taraflar bundan sonra sürecin nereye evrileceği konusunda bir anlaşmaya varırlarsa, öze dair müzakereler devam edecek. Bu konuda bir anlaşmaya varamazlarsa, özellikle 1 Temmuz arifesinde iki taraf arasında güven artırıcı önlemlere yönelik olarak görüşmeler başlayacak. Teknik komitelerle ilgili görüşmeler yapılacak. Bu teknik komiteler de Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm bulunmasına ilişkin komiteler değil. Bunlar Kıbrıs'ta iki devlet arasında, iki taraf arasında yaşanan sıkıntıların, gündelik sıkıntıların aşılmasına yönelik olarak kurulan komiteler. Bunlardan biri, örneğin bir tarafta suç işleyip diğer tarafta saklanan kişiler konusunda birbirlerine bilgi vermeleri, bilgi teatisinde bulunmaları. Bir diğeri adada bulunan dini mabet ve mekanların restorasyonuyla ilgili iki tarafın yaptığı işbirliği.''
-''Müzakerelerin geleceği yeni süreçte ortaya çıkacak''-
Teknik komitelerin bugün iki taraf arasında pek de olmayan güvenin tesis edilmesi için yeni bir döneme gireceğine işaret eden Özersay, şunları söyledi:
''Bu yeni dönem, yeni bir görüşme ve konuşma aslında. Ama başka bir maksatla, kapsamlı çözümü bulma maksadıyla değil. Kapsamlı çözüm müzakerelerinin geleceği, Rum tarafında yapılacak olan başkanlık seçimleri ertesinde kimin seçildiğine bağlı olarak başlayacak olan yeni süreçte ortaya çıkacak. Yeni süreç başladığında taraflar oturarak yeni sürecin şartlarının ne olacağını, hangi yöntemlerle müzakere edeceklerini ve nasıl bir ortaklık kuracaklarını, Kıbrıs'ta nasıl bir çözüm istediklerini yeniden konuşmak durumunda kalacak. Kıbrıs Rum kesiminde başlayacak başkanlık seçimlerinden sonra, yeni bir süreç başlayacak. Bugün geldiğimiz noktada Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm müzakerelerinin konuları özüne dair bir müzakere yapılmıyor. Birleşmiş Milletlerin mekik diplomasisiyle müzakerenin nasıl yapılabileceğine ilişkin bir müzakere yapılıyor diyebiliriz.''
-''Rum tarafına tarih ve takvim veren Türkiye değil''-
Özersay, bir gazetecinin ''Yakın zamanda çözüm bekliyor musunuz-'' sorusuna karşılık, çözümün yakın zamanda olup olmayacağının pek çok faktöre bağlı olduğunu belirtti.
Yaşadıkları en önemli sıkıntılardan birinin, müzakere masası tarafları arasındaki eşitsizlik olduğunu vurgulayan Özersay, şunları kaydetti:
''Bu eşitsizliğin Rum tarafı üzerinde yarattığı kapsamlı çözüme yönelik isteksizliktir. Rum tarafı, adada çözümsüzlüğe rağmen, yasal hükümet muamelesi gördüğü için AB'ye tam üye kabul edilip, Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerini olumsuz yönde etkileyen bir güce sahip olduğu için ve şimdi de dönem başkanlığını çözümsüzlük durumuna rağmen alabilecek olduğu için bütün bunlar çözümsüzlüğü teşvik eden ya da çözümü teşvik etmeyen unsurlar. Bunla ilgili sıkıntı yaşanıyor. Rum tarafına bir tarih ve takvim veren Türkiye değil. Aslında Kıbrıs müzakerelerinde muhatap Kıbrıs Türk tarafıdır. Türkiye değildir. Esasen Kıbrıslı Türklerle karşılıklı olmak kaydıyla bir al ver egzersizine girmeyi kabul ettiği andan itibaren Kıbrıs Rum tarafıyla, Kıbrıs sorununun çözülmesi mümkündür.' '