Bitlis’teki Tarihi Evler Bir Bir Yok Oluyor
Bir zamanlar Bitlis'te sayıları binlerle ifade edilen tarihi evlerden günümüze 244'ü tescilli 435 kültür varlığı ulaşabildi.
Ağır kış şartları, kaloriferli evlerin rahatlığı ve yaşanan hızlı göç nedeniyle evler bir bir boşaltıldı. Bitlis’te idari yöneticilerin her fırsatta dile getirdiği "Bitlis evleri, kente turist çekecek" sözlerine rağmen, tarihi Bitlis evleri bir bir yıkılıyor. Yılların verdiği hızlı göç ve değişen yaşam tarzları yüzünden birçok aile yaşadıkları tarihi evleri boşaltarak ya kaloriferli evlere ya da kenti terk ederek batı metropollerine taşınıyor. Bu durumu yaşayan ev sahiplerinden biri de 65 yaşındaki Adem Bahçe, evin ne zaman yapıldığı hakkında net bir bilgi veremeyen 65 yaşındaki Adem Bahçe, 150 yıldan fazla olduğunu söylediği tarihi bina ile ilgili şu cümlelere yer veriyor: "Eski imparatorluklar zamanından kalma evde dedem, babam, ben ve çocuklarım yaşadık. Her köşesinde hatıralarımız var. İlk yapıldığında tek katlı olan binanın üst katına ilerleyen yıllarda bir kat daha attık. Tamamı taş olan bu evin bakımı çok zor. Ayrıca eskiden büyük aileler halinde yaşanırdı ama şimdi evlenen kendi evine çekiliyor. Evden her çekilenle beraber nüfusumuz azaldı. Ekonomik zorluklardan dolayı da evin tamiratını yaptıramadık. Bu yüzden tarihi evimiz gözlerimizin önünde yıkılmaya başladı.
" Bitlis'teki tarihi evlerin bir ortak sıkıntısı da çoğunun tescilli olması ve SİT alanı içinde bulunması. Tescilli ya da SİT alanına dahil edilmiş olan evlerin izinsiz olarak tadilatının yapılması halinde yapanlar hakkında davalar açılıyor ve cezalar veriliyor. Anıtlar Yüksek Kurulu'ndan izin alınarak yapılması durumunda ise gerek bürokratik işlemlerin çok olması, gerek tamirat ve tadilat süresinin buna bağlı olarak uzaması ile masrafların katlanması gibi etkenler de birleşince Bitlis'in tarihi evleri yıkılmayla yüz yüze geliyor. 65 yaşındaki Adem Bahçe’nin "Eski imparatorluklar zamanından" kalma dediği tarihi yapıların bir başka sorunu ise mirasçı sayısının fazla olması. Yapımının üzerinden 100 yıl geçen evlerin birçoğunun 100'den fazla hissedarı bulunuyor. Bu da tamirat ve tadilatı imkânsız hale getiren etkenlerden birisi. Başka bir ev sahibi Sacit Kaman tarihî evlerden birinin sahibi. 82. mirasçıdan biri olan Kaman'ın en önemli sıkıntısı ortakları ile bir araya getirip tarihî evini onaramamak. Kaman, içine düştüğü sıkıntıyı şöyle özetliyor: "Benim de eski bir evim var. Aslında sadece benim demek doğru değil. Biz tam 90’na yakın mirasçıyız. 120 yıllık tarihi olan ev bize dedelerimizden kalmış. Şu anda yıkılmaya yüz tutmuş durumda. Evi onaramıyoruz. Çünkü mirasçılardan biri 'ben yapacağım' dediğinde diğerleri biz de ortağız diyor. Onun için evin tadilatı için kimse müracaatta bulunmuyor. Ev ilgisizlikten dolayı yıkılmaya başladı.
Zaten mirasçıların her biri Türkiye'nin değişik illerinde oturuyor. Bunlardan vekâlet almak neredeyse imkânsız gibi." Mustafa Kemal Atatürk'ün son kez 10 Kasım 1916 yılında Bitlis'e geldiğinde silah arkadaşları Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, İzzettin Çalışlar ve Osman Senai ile birlikte, halkın sorunlarını dinlediği ve bir süre istirahat ettiği tarihi ev, Bitlis'in Müştakbaba Mahallesi'nde bulunuyor . 1899 yılında Ahmet Ağa adına Hamdi Usta tarafından yapılan tarihi evde, Osmanlı ve Selçuklu mimarisi ve kültürünü anlatan geometrik şekiller ve süslemeler ve elişleri görenleri hayran bırakıyor. Giriş kapısında haremlik selamlık kapı tokmağı bulunuyor. Erkekler ve kadınlar için ayrı ayrı olan bu tokmaklarlardan çıkan farklı sesle eve gelen misafirin kadın veya erkek olduğu anlaşılıyor. Kapı üzerinde bulunan Hz. Süleyman mühürleri, geometrik şekiller ve Selçuklu tuğraları bulunan evin içinde bir de taştan yapılmış doğal buzdolabı bulunuyor. Ayrıca evin içerisinde her odada ve mutfakta ayrı banyo olması o zamanın yaşam tarzını gözler önüne seriyor. Odalarda ise cevizden yapılma işlemeler ve kök boyası ile yapılmış süslemeler eve ayrı bir güzellik katıyor. Evin geniş ve ferah olması nedeniyle dönemin Valisi Kazım Dirik Paşa'nın bu evde 1924-1926 yılları arasında belli bir süre kalarak yönetimi buradan yaptığı belirtildi. Evin içinde halen eski eşya ve giyimlerin kalması da eski Bitlis kültürünü andırıyor. Bitlis'te 113 yıl önce yapılan tarihi ve manevi ev, geçen bunca zamana karşı ayakta durmuş ancak duvarlarda birçok çatlama ve taş ayrışmaları başlamış. Odalarda bulunan ağaç işlemeler ve tavan süslemeleri ise yavaş yavaş özelliğini kaybetmeye başlamış. Tavanda çürümelerin başladığını söyleyen ev sahibi 50 yaşındaki Emrullah Kalkan, evin acilen koruma altına alınmasını ve onarılmasını istedi. Bitlis Kültür Müdürlüğü yetkilileri ise Bitlis'teki tarihi evlerin yaşatılması için ellerinden geleni yaptıklarını söylüyor. Yetkililer, "Proje kapsamında inceleme ve ön bilgiler yapıldıktan sonra evlerin ihtiyacına göre gerek proje yardımı gerekse de yapı yardımı yapılıyor. Bitlis'in tarihî evleri, çoğunlukla kesme taştan, çamur harçlı, düz, toprak, dolgu damlı bir veya iki katlı. İlk katlar toprak ikinci katlar ise genelde sal taşı adı verilen taşlarla ya da tahta döşemeyle yapılmış. Bitlis’teki mimari yapılarda göze çarpan en büyük özellik, duvarların kalın, kapıların küçük sahanlıklı oluşu. Bitlis evlerinde bulunan bir başka özellik ise tuvaletler evden bağımsız değil de modern evlerdeki tuvalet ve lavabolara benzer özellikler taşıyacak şekilde evlerin içinde kullanılmış. Bitlis evleri genellikle 2 katlı olarak inşa edilmiş. Giriş katındaki bir oda ahır, diğer oda kiler olarak kullanılıyor.
" Bitlis'teki tarihi evlerin bir ortak sıkıntısı da çoğunun tescilli olması ve SİT alanı içinde bulunması. Tescilli ya da SİT alanına dahil edilmiş olan evlerin izinsiz olarak tadilatının yapılması halinde yapanlar hakkında davalar açılıyor ve cezalar veriliyor. Anıtlar Yüksek Kurulu'ndan izin alınarak yapılması durumunda ise gerek bürokratik işlemlerin çok olması, gerek tamirat ve tadilat süresinin buna bağlı olarak uzaması ile masrafların katlanması gibi etkenler de birleşince Bitlis'in tarihi evleri yıkılmayla yüz yüze geliyor. 65 yaşındaki Adem Bahçe’nin "Eski imparatorluklar zamanından" kalma dediği tarihi yapıların bir başka sorunu ise mirasçı sayısının fazla olması. Yapımının üzerinden 100 yıl geçen evlerin birçoğunun 100'den fazla hissedarı bulunuyor. Bu da tamirat ve tadilatı imkânsız hale getiren etkenlerden birisi. Başka bir ev sahibi Sacit Kaman tarihî evlerden birinin sahibi. 82. mirasçıdan biri olan Kaman'ın en önemli sıkıntısı ortakları ile bir araya getirip tarihî evini onaramamak. Kaman, içine düştüğü sıkıntıyı şöyle özetliyor: "Benim de eski bir evim var. Aslında sadece benim demek doğru değil. Biz tam 90’na yakın mirasçıyız. 120 yıllık tarihi olan ev bize dedelerimizden kalmış. Şu anda yıkılmaya yüz tutmuş durumda. Evi onaramıyoruz. Çünkü mirasçılardan biri 'ben yapacağım' dediğinde diğerleri biz de ortağız diyor. Onun için evin tadilatı için kimse müracaatta bulunmuyor. Ev ilgisizlikten dolayı yıkılmaya başladı.
Zaten mirasçıların her biri Türkiye'nin değişik illerinde oturuyor. Bunlardan vekâlet almak neredeyse imkânsız gibi." Mustafa Kemal Atatürk'ün son kez 10 Kasım 1916 yılında Bitlis'e geldiğinde silah arkadaşları Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, İzzettin Çalışlar ve Osman Senai ile birlikte, halkın sorunlarını dinlediği ve bir süre istirahat ettiği tarihi ev, Bitlis'in Müştakbaba Mahallesi'nde bulunuyor . 1899 yılında Ahmet Ağa adına Hamdi Usta tarafından yapılan tarihi evde, Osmanlı ve Selçuklu mimarisi ve kültürünü anlatan geometrik şekiller ve süslemeler ve elişleri görenleri hayran bırakıyor. Giriş kapısında haremlik selamlık kapı tokmağı bulunuyor. Erkekler ve kadınlar için ayrı ayrı olan bu tokmaklarlardan çıkan farklı sesle eve gelen misafirin kadın veya erkek olduğu anlaşılıyor. Kapı üzerinde bulunan Hz. Süleyman mühürleri, geometrik şekiller ve Selçuklu tuğraları bulunan evin içinde bir de taştan yapılmış doğal buzdolabı bulunuyor. Ayrıca evin içerisinde her odada ve mutfakta ayrı banyo olması o zamanın yaşam tarzını gözler önüne seriyor. Odalarda ise cevizden yapılma işlemeler ve kök boyası ile yapılmış süslemeler eve ayrı bir güzellik katıyor. Evin geniş ve ferah olması nedeniyle dönemin Valisi Kazım Dirik Paşa'nın bu evde 1924-1926 yılları arasında belli bir süre kalarak yönetimi buradan yaptığı belirtildi. Evin içinde halen eski eşya ve giyimlerin kalması da eski Bitlis kültürünü andırıyor. Bitlis'te 113 yıl önce yapılan tarihi ve manevi ev, geçen bunca zamana karşı ayakta durmuş ancak duvarlarda birçok çatlama ve taş ayrışmaları başlamış. Odalarda bulunan ağaç işlemeler ve tavan süslemeleri ise yavaş yavaş özelliğini kaybetmeye başlamış. Tavanda çürümelerin başladığını söyleyen ev sahibi 50 yaşındaki Emrullah Kalkan, evin acilen koruma altına alınmasını ve onarılmasını istedi. Bitlis Kültür Müdürlüğü yetkilileri ise Bitlis'teki tarihi evlerin yaşatılması için ellerinden geleni yaptıklarını söylüyor. Yetkililer, "Proje kapsamında inceleme ve ön bilgiler yapıldıktan sonra evlerin ihtiyacına göre gerek proje yardımı gerekse de yapı yardımı yapılıyor. Bitlis'in tarihî evleri, çoğunlukla kesme taştan, çamur harçlı, düz, toprak, dolgu damlı bir veya iki katlı. İlk katlar toprak ikinci katlar ise genelde sal taşı adı verilen taşlarla ya da tahta döşemeyle yapılmış. Bitlis’teki mimari yapılarda göze çarpan en büyük özellik, duvarların kalın, kapıların küçük sahanlıklı oluşu. Bitlis evlerinde bulunan bir başka özellik ise tuvaletler evden bağımsız değil de modern evlerdeki tuvalet ve lavabolara benzer özellikler taşıyacak şekilde evlerin içinde kullanılmış. Bitlis evleri genellikle 2 katlı olarak inşa edilmiş. Giriş katındaki bir oda ahır, diğer oda kiler olarak kullanılıyor.