Maden İş Genel Başkanı Akçul: İş Kazaları Kanayan Yaramız

Maden İş Genel Başkanı Nurettin Akçul, iş kazalarının hala kanayan yaraları olduğunu söyledi.

Maden İş Genel Başkanı Akçul: İş Kazaları Kanayan Yaramız
Akçul, bu konuda sendikalara büyük görev düştüğünü belirtti.

Afşin-Elbistan Termik Santralleri’nde görev yapan işçilerin sorunlarıyla ilgilenmek ve onları motive etmek amacıyla bölgeye gelen Maden İş Genel Başkanı Nurettin Akçul, Maden İş Elbistan Şubesi'nde açıklama yaptı. Basın mensuplarıyla görüşen Akçul, maden sahalarında meydana gelen işçi ölüm oranlarında Türkiye’nin dünyada birinci sırada olduğunu kaydetti.

Akçul, “Dünya birinciliğini koruyor olmamızın nedeni iş kazalarını önleme kültürü eksikliğimizden kaynaklanıyor.” dedi.

Maden-İş Sendikası Elbistan-Afşin Şubesi’ni de ziyaret eden ve yöneticilerle görüşen Genel Başkan Akçul, şunları söyledi: “İş kazaları son zamanlarda arttı. Maden iş kolundaki ölümlü iş kazalarında dünya birincisiyiz. Bu hepimizin bir ayıbıdır. Ben bunu iş kazalarını önleme kültürümüzün olmayışına bağlıyorum. İşverenler de iş kazalarını önleme tedbirlerini ve çalışmalarını bir maliyet olarak görüyorlar. Ama orada çok büyük yanılgıları var. Bir bedenin, bir ömrün bedeli olmamalı diye düşünüyorum. Bir insan hayatının bedeli olmamalıdır.” Hiçbir işverenin yanında çalıştırdığı insanların ölümüne göz yummak istemeyeceğini vurgulayan Akçul, şunları dile getirdi: “Bu toplumumuzda yerleşik bir anlayış. Kadercilik ve nemelazımcılıkla insan hayatını biraz hafife alma gibi bir anlayışın eseri. İşverenlerimiz de bu konuyu tamamen maliyet ayağı ile düşünüyor. Önlemlerin maliyeti hep öncelikleri oluyor. Önlemenin maliyeti, iş kazaları sonrasında ödenecek tazminatlarının yarısı kadardır. Bunu yapsalar ölümlü kazaların çok azalacağını düşünüyorum. Bir de fenni nezaretçilik sistemi diye bir sistem var. Bu sistemin de tartışılması gerekiyor. Fenni nezaretçi maaşını işverenden alır. İşverenin emrindeki bir insanın o iş yerindeki eksiklikleri, kusurları işverene gelip aktarması, bunlara tedbir alınmasını istemesi biraz sıkıntılı bir durum oluyor. Fenni nezaretçiler usulen, kağıt üzerinde sorumluluk taşıyor ama görevlerini tam olarak yapamıyorlar. Bu fenni nezaretçilik sisteminin yeniden sorgulanması lazım. Fenni nezaretçinin maaşını ortak bir fondan, Çalışma Bakanlığı’na bağlı birimden alması lazım. Böylelikle fenni nezaretçi hakem durumuna çekilebilir. Yoksa fenni nezaretçi işverene bağlı, işverenden maaşlı bir fenni nezaretçi o iş yerindeki kusurları direkt olarak işverene aktaramaz.” Akçul, şendikalara bu konuda çok iş düştüğünü kaydederek, şöyle konuştu: “Sendikanın önemi de burada başlıyor. Sendikacılık sadece ücret anlamında düşünülmemelidir. Bizim yeni sendikacılık anlayışımız da budur. Ücret olmazsa olmazımızdır ama işçi sağlığı ve iş güvenliğine de önem vermeliyiz. Ağırlığımızı biraz da buralara vermeliyiz. Sendikalı olmayan iş yerlerinde bu kazaların oranı daha fazla. Sürekli ve yerinde denetim dediğimiz şey sendikalar aracılığıyla daha kolay oluyor. Bu tür iş yerleri gözden uzak ve kırsal bölgelerde oluyor. Denetim imkanı hemen hemen hiç yok denecek düzeyde. Sendikalı iş yerlerinde ise temsilcilerimiz aracılığıyla bu konudaki gelişmeleri ve tehlikeli durumları anında tespit ediyor ve işverenlere uyarı çekiyoruz. Çalışma Bakanı’nın bu konudaki duyarlılığından eminim. Bunu demeçlerinde de görüyoruz. İş kazalarına verdiği önemi ve bunu aza indirme gayretini biliyoruz, yeni bir düzenleme yaptığını söylüyor. Bu yeni çalışmanın fenni nezaretçilik sistemini yeniden sorgulayacak bir düzenleme olacağını tahmin ediyorum. Biz de bunu kendisinden bekliyoruz. Mevcut durumdan daha iyi bir düzenleme yapılacağını bekliyoruz. Türkiye Maden-İş Sendikası’nın yeni anlayışı işçinin arasında olmak, onlarla bir aile bağı geliştirmek istiyoruz. Gayretlerimiz ona yönelik. Daha iç içe olmayı planlıyoruz. Toplu sözleşmelerde ya da seçimlerde gelip oralarda gözükmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Arkadaşlarımızla birebir ikili ilişkiler geliştiriyoruz. Özel sorunları dinliyoruz. Onları motive ediyoruz. Ağır bir iş kolunda çalışıyorlar, bunu orada çalışanlar bilir. Sendikalarından da çok şey beklerler. Ankara’dan tepeden inme bir sendikacılık artık uymuyor. Benim anlayışıma hiç uymuyor. Fırsat buldukça bölgelerimizi tarıyoruz.”