Darbe Mağdurları Konuştu

12 Eylül askeri darbesine ilişkin davanın ilk duruşması 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüşülmeye başlarken, o yıllara tanıklık edenler bir daha darbe yaşamak istemiyor.

Darbe Mağdurları Konuştu
12 Eylül sürecinde Tokat Ülkü Ocakları Başkanı olan İl Genel Meclis Üyesi Özdemir Kal,12 Eylül 1980 İhtilali’nin anlayışlarına göre ülkücü hareket vurulan bir darbe olduğunu söyledi.

Darbeyi ülkücülerin geleceklerini engellemek amacıyla dış birlikçi güçlerle birlikte yapılmış bir hareket olarak düşündüklerini ifade eden Kal, “O gün nasıl Amerika’daki yöneticiler ‘Türkiye’de ihtilali bizim çocuklar yaptı’ dediyse, bugün aynı zihniyetin uzantıları o ihtilali yaptıranlara o ihtilalde bulunan insanları yargılatmaktadırlar. 12 Eylül sabah namazı akabinde 5 jandarma ve 2 polis aracı ile evimiz basıldı. Biz o sırada evimizde değildik. 2 ay kaçak konumunda gezdik. Kaçak gezmemizin sebebi devletimize karşı olan güvensizliğimizden değil, ihtilali yapanların ne maksatla yaptıklarını bilmek adınaydı. O zamanki merhum liderimiz Alparslan Türkeş de uzun bir müddet bizlerle birlikte kaçak konumundaydı. Liderimiz teslim olduktan sonra bizler de teslim olduk. Garnizonlarda yattığımız dönemlerde bizleri sağcı, solcu diye gruplara halinde ayırdılar. Bu insanları bir arada yatırıp güya birleştirip kardeş etme yolunda hareket ettiler. Ama inanan insanlarla inanmayan insanların bir arada olması o insanlar için manevi bir işkencedir. İşkence zaten o zaman başlamış oldu. Gece 00.00’dan sonra arkadaşlarımız sırtlarına kalın elbise giyerek idareden gelecek işkenceci insanların hangi isimleri okuyacağını, kimleri işkenceye götüreceklerinin hesabını ve korkusunu yaşıyorduk. İşkenceye götürülen arkadaşlarımız geldiklerinde ya bir yerleri sakat kalıyordu ya da ağrı, sancı içerisinde hayatta kalmaya çalışıyorlardı. Yüz kişiden 60’ı tescillenmiş sicilli bir hale getirilmişti. O arkadaşlarımızın hala sabıkaları devam etmekte, işten atılmışlardır. Ben de öğretmen olduğum halde mesleğim elimden alındı. Hükümlü, sakıncalı insanlar olarak toplumda adlandırılmışızdır. 12 Eylülleri yaşadığımız dönemlerde masaların altına saklanarak sadece kendilerini korumak adına hareket ettiklerini gören ve yaşayan insanlarız. Bugün o insanların iş başında olmaları, Amerika ile beraber o insanları yargılama sevdasına düşmelerini sadece popülist bir politika olarak değerlendiriyoruz. Allah ülkemize bir daha o günleri göstermesin” dedi.

Filistin askısı denilen işkence gördüklerini belirten Kal, “O şartları yaşayan arkadaşlar bilir. Hala hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor. Anlatmak da istemiyorum zaten. O askıya asılan kişinin 1 dakikadan fazla dayanma şansı maalesef yoktu. Bir dakika sonra bayıldıktan sonra su dökerek ayıltıp aynı şekilde devam ediyorlardı. ‘Bu suçu ben yaptım, siz söyleyin, biz o şekilde imza atalım’ dediği halde bile bunu kabul etmiyor. Olayın oluş şekli ile senin ifadenin bir birini doğrulaması gerekiyor ki mahkeme önünde onlarda suçlu konuma düşmesinler. Bu düşünce insanlarımızı mahvettiler, yok ettiler. Allah onlara bir daha fırsat vermesin, bunları anlatmak bize acı veriyor. Bu sadece sembolik bir yargılama olacak. Hiçbir sonuç çıkacağını düşünmüyorum” diye konuştu.

Tokat’ta Bağımsız milletvekili olan Kuyumcular Derneği Başkanı Yaşar Gençay ise o dönemde insanları sağcı solcu diye bölündüğünü, ötekinin ise her zaman ülkenin düşmanı olarak gösterildiğini belirterek, “Bir tarafı ‘faşist, komünist, ülkeyi satıyor’ diye kandırdılar. Sonuçta bu liderlik kompleksi, başbakan olma kompleksi idi siyasi partilerde. Bu sıkıntıları ülke insanın yansıttılar. Darbe yapıldı, herkes alkışladı. Bu ülkede oy kullananların yüzde 99 askeri alkışladı. Çünkü beklentisi vardı. Düzletirse asker düzeltir bu sonucu kötüyü gidiyor diye. Benim kanaatim olması gerekendi. Eğer olmasa idi belki bugün biz bu bayrağı gönderde taşıyor olmayacaktık. Belki ülkemiz parçalanacaktı. Buraya varmadı, bugün güzellikleri yaşıyoruz. Arkasından inkar etmeye gerek yok. Eziyet görmüş, biri emir vermiş ise, birileri idam edilmiş ise, hatalar yanlışlar olmuşsa, suçlusu da varsa bugün cezasını çekmeli. Ona hemfikirim. Ama dün alkışlayıp da bugün aynı insanın arkasında durmamak hata olur. Bence o gün gerekli idi, günahı ve sevabı ile yapıldı. Allah bir daha darbeyi göstermesin o günleri göstermesin. Ölen insanları 15 yaşında çocuğun silah alıp da kral kesildiği günleri gördük. Evimizde silahla basılıp soygun yapıldığı günleri gördük. Darbenin olmasından yana bir insan değilim. Darbe olmasın, ülke demokrasi ile yönetilsin” şeklinde konuştu.