Şeker İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök
Şeker-İş Sendikası, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından geçen yıl kasım ayında gerçekleştirilen özelleştirme ihalesinde Türkşeker'e ait şeker fabrikalarının özelleştirmesini mercek altına aldı.
Şeker-İş Sendikası'ndan yapılan açıklamaya göre, portföy B grubunda yer alan Elazığ, Malatya, Erzincan ve Elbistan şeker fabrikalarının 266 milyon dolara Kolin-Limak Ortak Girişim Grubu, C portföyünde yer alan Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba şeker fabrikalarının ise 656 milyon dolara Ak-Can Şeker'e satılmasıyla ilgili ihale süreci takibe alındı. Açıklamada, "Yapılan incelemelerde söz konusu ihalelerin şeffaflıktan uzak, ciddiyetle bağdaşmayan ve kamuyu zarara uğratan bir mantıklayapıldığını tespit etmiştir" denildi. "Şeker-İş Sendikası olarak yaptığımız ciddi araştırmalar, portföy B ve C grubu fabrikalarının ihale sürecinde ihaleye katılan şirketlerin ilk yazılı teklifleri ile son teklifleri arasında büyük uçurumların olduğu sonucunu ortaya koymuştur" ifadelerinin yer aldığı açıklamada, "Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, gerçeklerden ve bilgiden yoksun ihale mantığıyla bir kez daha sınıfta kalırken, kamuyu da zarara uğratmıştır" iddiasında bulunuldu.
Şeker-İş Sendikası Başkanı İsa Gök konuyla ilgili açıklamasında, 14 Eylül 2011 tarihinde kamuoyuna duyurulan Şeker Fabrikaları Portföy B ve C grubu ihalelerine aralarında Kolin- Limak, Pankobirlik, Konya Şeker, Özaltın İnşaat, Ak-Can Gıda, Safi Şeker, Şölen Çikolata, Siyah Kalem Mühendislik ve Sınırlı Sorumlu Pancar Ekicileri Kooperatifi gibi kuruluşların teklif verdiğini hatırlattı. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın ihale öncesi yaptığı değer tespiti değerlendirmesinde Elazığ, Erzincan, Elbistan veMalatya'nın bulunduğu portföy B grubu fabrikalarına 257 milyon 856 bin dolar, portföy C fabrikalarına da 407 milyon 375 bin dolar referans değer belirlediği bildirilen açıklamada şöyle denildi: " Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın yaptığı değer tespitinde portföy B grubu fabrikalarında, özellikle de arazi tartışmalarının en çok yaşandığı Malatya ile Elazığ Şeker fabrikalarının kapanması öngörüldü.
Bu iki fabrikanın bulunduğu arsaların toplu konut, sanayi/ticaret tesisi gibi rant amaçlı işlevler için kullanılması iradesi açıkça ortaya konurken, özelleştirmenin hangi mantıkla yapıldığı da bir kez daha belirginleşmiş oldu. Devam eden süreçte İhale Tespit Komisyonu her iki portföyün değerini düşüktespit etmesine rağmen Kolin-Limak ortaklığı 257 milyon dolarlık değer biçilen portföy B grubu fabrikaları için Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na yazılı olarak alay edercesine 10 milyon dolarlık teklif sundu. Diğer yazılı ilk tekliflerin neredeyse onda biri kadar ve portföy grubu için belirlenen 'geçici teminat' tutarı kadar olan bu teklife rağmen Kolin Limak Ortak Girişim Grubu ihale sürecine dahil edilmiş ve 10 milyon dolarlık teklifini her nasılsa 266 milyon dolara yükselterek ihaleyi kazanan olmuştur. Diğer yandan portföy B grubu ihalesinin bir benzeri, portföy C grubu ihalesinde de yaşanmıştır. Şöyle ki; ihale öncesi verilen ilk yazılı tekliflerde Kolin-Limak Ortak Girişim Grubu 15 milyon dolar, Ak-Can Gıda 100 milyon dolar, Safi Şeker 240 milyon dolar, Torunlar Gıda 300 milyon dolar teklif verirken, 15 milyon dolar teklif veren Kolin-Limak ihaleden men edilmesi gerekirken, ÖİB'nin imtiyazıyla diğer firmalarla ihale sürecine dahil edildi. Yapılan açık artırma sonucunda 2009 yılında portföy C grubuihalesini 606 milyon dolara kazanan Ak-Can Gıda Şirketi, 2011 yılında 656 milyon dolara kazandı. Ak-Can Gıda, 100 milyon dolarlık ilk yazılı teklifiyle her ne hikmetse Kolin-Limak Ortak Girişim Grubu gibi kendisinden üç kat yüksek yazılı teklif veren firmaları geride bırakarak ihaleyi hanesine yazdırmasını bildi. İşte akıllara ve mantıklara sığmayan bütün bu gelişmelerden sonra ihaleyi ÖİB'nin mi yoksa adı geçen şirketlerin mi kazandığı halen soru işareti olarak durmaktadır."
Açık arttırma ihalesi öncesi yapılan görüşmelerde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na B grubu portföyü için 10 milyon dolar teklif veren Kolin-Limak şirketini ve C grubu portföyü için 100 milyon dolar veren Ak-Can şirketini bu ciddiyetsiz tekliflerinden dolayı ihaleden men etmesi gerektiği savunulan açıklamada, "Niçin açık artırma sürecine dahil ettiniz? Adı geçen şirketler açık artırma sürecinde nasıl oldu da bir anda yazılı tekliflerinin çok çok üstüne çıkmış ve ihaleleri kazanmıştır? Bu şirketlerinkulağına birileri bir şeyler mi fısıldamıştır? Bu nasıl bir özelleştirme, bu nasıl bir ihale mantığıdır? Kamuoyunu yanıltmakla, kamu zararına neden olmakla görevinizi kötüye kullandığınız ve suç işlediğinizin farkında mısınız?" denildi.
Türkşeker'in yapısını bilen insanların bu ihale sürecinde yer alması gerektiği bildirilen açıklamada, "Kamuoyunu yanıltan ve ciddiyetsiz yaklaşımlarla üretim ve yatırımın devamlılığını hedefleyen bir özelleştirme mantığını ayaklar altına alan, ihaleye şüphe düşüren girişimlere yönelik bugüne kadarki söylemlerimiz bizi bir kez daha haklı kılmıştır" denildi.
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Gök, açıklamalarına şöyle devam etti: "257 milyon dolar değer biçilen bir portföye 10 milyon dolar yazılı teklif veren şirketin yaklaşımı Türkiye'nin katma değeri en yüksek ürünü şekerden, şeker üretiminden ve sektörden ne anladığını, ne anlayamayacağını ortaya koymuştur. Konu gerçekten ciddi bir konudur. İhale sürecinde açıkça suç işlenmiştir. ÖİB'nin adeta yangından mal kaçırırcasına sat-kurtul mantığıyla ülkemiz menfaatleri ile örtüşmeyen ve şekerin önemini bilmeden alelacele satış sevdası ileride ülkemiz açısından telafi edilemeyecekzararlara neden olacaktır. Türkiye ekonomisine milyarlarca dolarlık katma değer sağlayan, milyonlarca insanın ekmek yediği şeker fabrikaları birkaç insanın rant ve çıkarları sevdasına kamu ihale ciddiyetinden uzak bir sürecin sonunda satılmak istenmektedir. Atalarımızın temellerini attığı, Türk çiftçisinin, işçisinin alın teri, emeği ve tüyü bitmemiş yetimin hakkının olduğu bu fabrikaların ve eu ihale sürecine dahil edilmiş ve 10 milyon dolarlık teklifini heşekerin böyle bir ihaleden sonra geleceği varmıdır? Şeker-İş Sendikası olarak ülkemizin geleceği adına siyasi karar vericileri, işçiyi, çiftçiyi sektörden ekmek yiyen milyonları aldatan, doğru bilgilendirmeyen ve yanlışa sevk eden her türlü girişimin ve yaklaşımın karşısında olacağımızı, yanlışlara karşı doğruları anlatmaktan kaçmayacağımızı ve her türlü hukuki haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı bir kez daha duyurmak istiyoruz. "
Şeker-İş Sendikası Başkanı İsa Gök konuyla ilgili açıklamasında, 14 Eylül 2011 tarihinde kamuoyuna duyurulan Şeker Fabrikaları Portföy B ve C grubu ihalelerine aralarında Kolin- Limak, Pankobirlik, Konya Şeker, Özaltın İnşaat, Ak-Can Gıda, Safi Şeker, Şölen Çikolata, Siyah Kalem Mühendislik ve Sınırlı Sorumlu Pancar Ekicileri Kooperatifi gibi kuruluşların teklif verdiğini hatırlattı. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın ihale öncesi yaptığı değer tespiti değerlendirmesinde Elazığ, Erzincan, Elbistan veMalatya'nın bulunduğu portföy B grubu fabrikalarına 257 milyon 856 bin dolar, portföy C fabrikalarına da 407 milyon 375 bin dolar referans değer belirlediği bildirilen açıklamada şöyle denildi: " Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın yaptığı değer tespitinde portföy B grubu fabrikalarında, özellikle de arazi tartışmalarının en çok yaşandığı Malatya ile Elazığ Şeker fabrikalarının kapanması öngörüldü.
Bu iki fabrikanın bulunduğu arsaların toplu konut, sanayi/ticaret tesisi gibi rant amaçlı işlevler için kullanılması iradesi açıkça ortaya konurken, özelleştirmenin hangi mantıkla yapıldığı da bir kez daha belirginleşmiş oldu. Devam eden süreçte İhale Tespit Komisyonu her iki portföyün değerini düşüktespit etmesine rağmen Kolin-Limak ortaklığı 257 milyon dolarlık değer biçilen portföy B grubu fabrikaları için Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na yazılı olarak alay edercesine 10 milyon dolarlık teklif sundu. Diğer yazılı ilk tekliflerin neredeyse onda biri kadar ve portföy grubu için belirlenen 'geçici teminat' tutarı kadar olan bu teklife rağmen Kolin Limak Ortak Girişim Grubu ihale sürecine dahil edilmiş ve 10 milyon dolarlık teklifini her nasılsa 266 milyon dolara yükselterek ihaleyi kazanan olmuştur. Diğer yandan portföy B grubu ihalesinin bir benzeri, portföy C grubu ihalesinde de yaşanmıştır. Şöyle ki; ihale öncesi verilen ilk yazılı tekliflerde Kolin-Limak Ortak Girişim Grubu 15 milyon dolar, Ak-Can Gıda 100 milyon dolar, Safi Şeker 240 milyon dolar, Torunlar Gıda 300 milyon dolar teklif verirken, 15 milyon dolar teklif veren Kolin-Limak ihaleden men edilmesi gerekirken, ÖİB'nin imtiyazıyla diğer firmalarla ihale sürecine dahil edildi. Yapılan açık artırma sonucunda 2009 yılında portföy C grubuihalesini 606 milyon dolara kazanan Ak-Can Gıda Şirketi, 2011 yılında 656 milyon dolara kazandı. Ak-Can Gıda, 100 milyon dolarlık ilk yazılı teklifiyle her ne hikmetse Kolin-Limak Ortak Girişim Grubu gibi kendisinden üç kat yüksek yazılı teklif veren firmaları geride bırakarak ihaleyi hanesine yazdırmasını bildi. İşte akıllara ve mantıklara sığmayan bütün bu gelişmelerden sonra ihaleyi ÖİB'nin mi yoksa adı geçen şirketlerin mi kazandığı halen soru işareti olarak durmaktadır."
Açık arttırma ihalesi öncesi yapılan görüşmelerde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na B grubu portföyü için 10 milyon dolar teklif veren Kolin-Limak şirketini ve C grubu portföyü için 100 milyon dolar veren Ak-Can şirketini bu ciddiyetsiz tekliflerinden dolayı ihaleden men etmesi gerektiği savunulan açıklamada, "Niçin açık artırma sürecine dahil ettiniz? Adı geçen şirketler açık artırma sürecinde nasıl oldu da bir anda yazılı tekliflerinin çok çok üstüne çıkmış ve ihaleleri kazanmıştır? Bu şirketlerinkulağına birileri bir şeyler mi fısıldamıştır? Bu nasıl bir özelleştirme, bu nasıl bir ihale mantığıdır? Kamuoyunu yanıltmakla, kamu zararına neden olmakla görevinizi kötüye kullandığınız ve suç işlediğinizin farkında mısınız?" denildi.
Türkşeker'in yapısını bilen insanların bu ihale sürecinde yer alması gerektiği bildirilen açıklamada, "Kamuoyunu yanıltan ve ciddiyetsiz yaklaşımlarla üretim ve yatırımın devamlılığını hedefleyen bir özelleştirme mantığını ayaklar altına alan, ihaleye şüphe düşüren girişimlere yönelik bugüne kadarki söylemlerimiz bizi bir kez daha haklı kılmıştır" denildi.
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Gök, açıklamalarına şöyle devam etti: "257 milyon dolar değer biçilen bir portföye 10 milyon dolar yazılı teklif veren şirketin yaklaşımı Türkiye'nin katma değeri en yüksek ürünü şekerden, şeker üretiminden ve sektörden ne anladığını, ne anlayamayacağını ortaya koymuştur. Konu gerçekten ciddi bir konudur. İhale sürecinde açıkça suç işlenmiştir. ÖİB'nin adeta yangından mal kaçırırcasına sat-kurtul mantığıyla ülkemiz menfaatleri ile örtüşmeyen ve şekerin önemini bilmeden alelacele satış sevdası ileride ülkemiz açısından telafi edilemeyecekzararlara neden olacaktır. Türkiye ekonomisine milyarlarca dolarlık katma değer sağlayan, milyonlarca insanın ekmek yediği şeker fabrikaları birkaç insanın rant ve çıkarları sevdasına kamu ihale ciddiyetinden uzak bir sürecin sonunda satılmak istenmektedir. Atalarımızın temellerini attığı, Türk çiftçisinin, işçisinin alın teri, emeği ve tüyü bitmemiş yetimin hakkının olduğu bu fabrikaların ve eu ihale sürecine dahil edilmiş ve 10 milyon dolarlık teklifini heşekerin böyle bir ihaleden sonra geleceği varmıdır? Şeker-İş Sendikası olarak ülkemizin geleceği adına siyasi karar vericileri, işçiyi, çiftçiyi sektörden ekmek yiyen milyonları aldatan, doğru bilgilendirmeyen ve yanlışa sevk eden her türlü girişimin ve yaklaşımın karşısında olacağımızı, yanlışlara karşı doğruları anlatmaktan kaçmayacağımızı ve her türlü hukuki haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı bir kez daha duyurmak istiyoruz. "