Haşim Kılıç: Yargıdaki Reformlar, Geçmişten İntikam Alma Aracı Olarak Kullanılmamalı - Ankara
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Türkiye'de hak ve özgürlükler konusunda yükselen bir bilincin varlığının göründüğünü söyledi.
Yargıda yapılacak reformların geçmişten intikam alma aracı olarak kullanılması gibi bir yanlışlığa düşülmemesi gerektiğini belirten Kılıç, halkın mutluluğu adına, evrensel değerlerle bütünleşmiş her türlü siyasi ve ideolojik etkiden arındırılmış hızlı ve etkin bir yargı ihtiyacının reform projelerini gerçekleştirmeyi zorunlu kıldığını ifade etti.
Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen 'Uluslararası Yargı Reformu Sempozyumu', Ankara JW Marriott Otel'de başladı.
Sempozyumda konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, yargının topluma sunduğu yegâne ürünün adalet olduğunu belirtti.
Bu ürünün alternatifinin olmadığına dikkat çeken Kılıç, adalet hizmetlerinin; onarıcı niteliği, üretim kalitesi ve zamanında dağıtımının varlığı ile güç kazandığını belirtti.
Adaletin iyi dağıtılmamasının kaos ve vicdanları isyana sürükleyeceğini vurgulayan Kılıç, yargının ve onun aktörleri olan hakim, savcı ve avukatlara ilişkin sorunların başlangıç noktasının ise hukuk eğitimi olduğunu ifade etti.
"Hukukçu, bireyleri, toplumu devleti, kurumları, kültürleri, alışkanlıkları ve doktrinleri, kendi parametreleri içinde mütemadiyen keşfetmek ve bu olguların aralarındaki uyumu her seferinde yeniden sorgulamak zorundadır." diyen Kılıç, hukuk fakültelerinde sürdürülen teknik bakış, yoğunluklu eğitim anlayışının buna imkân vermediğini belirterek bunun hukukçunun analiz etme, yenileme ve hukuku reel dünyaya oturtma konusundaki iradesini zayıf bıraktığını kaydetti.
"YARGININ YORUM ALANI DARALTILDI"
Türk yargı dünyasında yaşanan en büyük sorunun, uygulama sürecinde yaşanan olumsuzluklardan kaynaklandığını dile getiren Kılıç, hâkimin tarafsızlığının sağlanamaması, mesleki eğitimdeki eksikliklerin evrensel değerlere uzaklık gibi nedenlerin uygulamada toplumu ikna edecek güçlü kararların çıkmasına imkan vermediğini belirtti.
Boşluğun siyaset kurumlarınca yasal düzenlemeler yapılarak doldurulduğunu ve yargının yorum alanının daraltıldığını ifade eden Kılıç, "Bunu bir şekilde yargıya olan güvensizlik olarak da tanımlayabilirsiniz. Yargının hesabını veremediği sınır tanımaz uygulamalar, ağır bedeller ödenmesi sonucunu doğurmuş, anayasa ve yasalarda radikal değişimlerin yapılmasının haklı nedenini oluşturmuştur. Dün yargının siyaseti kuşatma nedenlerine karşı çıktığımız gibi bugün de siyasetin yargı kuşatmasına izin vermeyeceğiz." dedi.
Hâkimlerin yasaların ve kuralların dili olduğuna dikkat çeken Kılıç, bu dil nasıl kullanılırsa hukuk devletinin de ona göre oluşacağını ve gelişeceğini söyledi.
Hâkimin iç dünyasındaki endişe, kaygı, korku, ideolojik baskı, dostluk ve düşmanlık duygularından arındırılmasının, tarafsızlığının olmazsa olmaz koşulu olduğunun altını çizen Kılıç, şöyle devam etti: "Vicdanlar üzerinde oluşan bu işgaller kalkmadıkça, bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşumunu sağlamak mümkün değildir. Hukuk, siyasal kültürel ve sosyal hayatı dönüştüren çok güçlü bir araçtır. Bu aracın dönüştürücü gücünü toplumu hizaya sokan, vesayetçi bir anlayış için değil, insan onurunu huzura erdiren haklı ve özgürlüklerin adil dağıtımında tüketmeliyiz. Yargıda yapılacak reformlar, 'geçmişten intikam alma' aracı olarak kullanılması gibi bir yanlışlığa da düşülmemeli. Aktörleri değişmiş yeni vesayet odaklarının oluşmasına imkân vermeyen samimi değişimlere inanmak istiyoruz. Toplumun ve dünya barışının buna ihtiyacı var."
"SORUNLARI ÇÖZMÜŞ BİR YARGI HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN DAHA RAHAT YAŞANMASINI SAĞLAR"
Bağımsızlık ve tarafsızlık sorunlarını çözmüş bir yargının, adil, makul ve ölçülü kararlarıyla uygulama sorunlarının ortadan kalkacağını, oluşan güven ikliminde hak ve özgürlüklerin daha rahat yaşanmasının sağlanacağını anlatan Kılıç, Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak bireysel başvurunun, olumlu bir sürecin başlangıcı olacağını umut ettiğini ifade etti.
Bu yeni sürecin başarı şansının hâkimlerin uygulamalarıyla yüksek yargının birikmiş dosya mağduru olma yükünden kurtulması için yapılacak reformlara bağlı olduğunu dile getiren Kılıç, hukuk sistemi gelişirken, yeni mazlum ve mağdur yaratılmaması gerektiğini vurguladı. Farklılıklarla bir arada yaşamanın yolunun başkalarının hak ve özgürlüklerini savunma erdeminin gösterilmesine bağlı olduğunun altını çizen Kılıç, "Bilinmelidir ki bir mazlumun seher vaktinde döktüğü bir damla gözyaşının tanıdık silahların gücünden daha etkili olduğunu, geçmişte yaşadıklarımız bize göstermiştir. Bunları yeniden yaşamak istemediğimizi belirtmek isterim." ifadelerini kullandı .
Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen 'Uluslararası Yargı Reformu Sempozyumu', Ankara JW Marriott Otel'de başladı.
Sempozyumda konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, yargının topluma sunduğu yegâne ürünün adalet olduğunu belirtti.
Bu ürünün alternatifinin olmadığına dikkat çeken Kılıç, adalet hizmetlerinin; onarıcı niteliği, üretim kalitesi ve zamanında dağıtımının varlığı ile güç kazandığını belirtti.
Adaletin iyi dağıtılmamasının kaos ve vicdanları isyana sürükleyeceğini vurgulayan Kılıç, yargının ve onun aktörleri olan hakim, savcı ve avukatlara ilişkin sorunların başlangıç noktasının ise hukuk eğitimi olduğunu ifade etti.
"Hukukçu, bireyleri, toplumu devleti, kurumları, kültürleri, alışkanlıkları ve doktrinleri, kendi parametreleri içinde mütemadiyen keşfetmek ve bu olguların aralarındaki uyumu her seferinde yeniden sorgulamak zorundadır." diyen Kılıç, hukuk fakültelerinde sürdürülen teknik bakış, yoğunluklu eğitim anlayışının buna imkân vermediğini belirterek bunun hukukçunun analiz etme, yenileme ve hukuku reel dünyaya oturtma konusundaki iradesini zayıf bıraktığını kaydetti.
"YARGININ YORUM ALANI DARALTILDI"
Türk yargı dünyasında yaşanan en büyük sorunun, uygulama sürecinde yaşanan olumsuzluklardan kaynaklandığını dile getiren Kılıç, hâkimin tarafsızlığının sağlanamaması, mesleki eğitimdeki eksikliklerin evrensel değerlere uzaklık gibi nedenlerin uygulamada toplumu ikna edecek güçlü kararların çıkmasına imkan vermediğini belirtti.
Boşluğun siyaset kurumlarınca yasal düzenlemeler yapılarak doldurulduğunu ve yargının yorum alanının daraltıldığını ifade eden Kılıç, "Bunu bir şekilde yargıya olan güvensizlik olarak da tanımlayabilirsiniz. Yargının hesabını veremediği sınır tanımaz uygulamalar, ağır bedeller ödenmesi sonucunu doğurmuş, anayasa ve yasalarda radikal değişimlerin yapılmasının haklı nedenini oluşturmuştur. Dün yargının siyaseti kuşatma nedenlerine karşı çıktığımız gibi bugün de siyasetin yargı kuşatmasına izin vermeyeceğiz." dedi.
Hâkimlerin yasaların ve kuralların dili olduğuna dikkat çeken Kılıç, bu dil nasıl kullanılırsa hukuk devletinin de ona göre oluşacağını ve gelişeceğini söyledi.
Hâkimin iç dünyasındaki endişe, kaygı, korku, ideolojik baskı, dostluk ve düşmanlık duygularından arındırılmasının, tarafsızlığının olmazsa olmaz koşulu olduğunun altını çizen Kılıç, şöyle devam etti: "Vicdanlar üzerinde oluşan bu işgaller kalkmadıkça, bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşumunu sağlamak mümkün değildir. Hukuk, siyasal kültürel ve sosyal hayatı dönüştüren çok güçlü bir araçtır. Bu aracın dönüştürücü gücünü toplumu hizaya sokan, vesayetçi bir anlayış için değil, insan onurunu huzura erdiren haklı ve özgürlüklerin adil dağıtımında tüketmeliyiz. Yargıda yapılacak reformlar, 'geçmişten intikam alma' aracı olarak kullanılması gibi bir yanlışlığa da düşülmemeli. Aktörleri değişmiş yeni vesayet odaklarının oluşmasına imkân vermeyen samimi değişimlere inanmak istiyoruz. Toplumun ve dünya barışının buna ihtiyacı var."
"SORUNLARI ÇÖZMÜŞ BİR YARGI HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN DAHA RAHAT YAŞANMASINI SAĞLAR"
Bağımsızlık ve tarafsızlık sorunlarını çözmüş bir yargının, adil, makul ve ölçülü kararlarıyla uygulama sorunlarının ortadan kalkacağını, oluşan güven ikliminde hak ve özgürlüklerin daha rahat yaşanmasının sağlanacağını anlatan Kılıç, Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak bireysel başvurunun, olumlu bir sürecin başlangıcı olacağını umut ettiğini ifade etti.
Bu yeni sürecin başarı şansının hâkimlerin uygulamalarıyla yüksek yargının birikmiş dosya mağduru olma yükünden kurtulması için yapılacak reformlara bağlı olduğunu dile getiren Kılıç, hukuk sistemi gelişirken, yeni mazlum ve mağdur yaratılmaması gerektiğini vurguladı. Farklılıklarla bir arada yaşamanın yolunun başkalarının hak ve özgürlüklerini savunma erdeminin gösterilmesine bağlı olduğunun altını çizen Kılıç, "Bilinmelidir ki bir mazlumun seher vaktinde döktüğü bir damla gözyaşının tanıdık silahların gücünden daha etkili olduğunu, geçmişte yaşadıklarımız bize göstermiştir. Bunları yeniden yaşamak istemediğimizi belirtmek isterim." ifadelerini kullandı .