Ersu Hızır: 'Aziz Kocaoğlu İle Örgüt Kurmadım'

İzmir Büyükşehir Belediyesi davasında, örgüt şemasına göre 3. sırada yer alan kilit sanık Ersu Hızır, hakkındaki iddiaları ile ilgili geniş savunma yaptı.

Örgüt kurmakla suçlansa bile böyle bir örgütün varlığından haberdar olmadığını söyleyen Hızır, "Kurduğum ve üyesi olduğum bir örgüt bulunmamaktadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin hiyerarşik yapısı yasal olarak belirlenmiştir. Memurlar, sözleşmeliler ve işçiler olarak belediyenin çalışanları sınıflandırılmaktadır. Bugüne kadar ifadelerimiz alındı. Geçen süreçte yargılama süreci ciddi bir şekilde etkilenmeye çalışıldı. Birlikte örgüt kurduğumuz iddia edilen Aziz Kocaoğlu, önce Bornova Belediye Başkanlığı, daha sonra Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçilmiştir. Bu güne kadar yargılaması yapılan bürokratlar da dahil hepsiyle çalıştım. Kocaoğlu, tekrar başkan seçilince yapılan görev değişiklikleri ile bu sürece gelindi. Davanın belediye çalışanlarını 'örgüt' sınıfına sokan bölümü temizlik hizmetleri ihalesindeki yaşanan olay nedeniyledir. Gizli ihbarcı, mektup ihbarı gibi nedenlerle de soruşturmalar genişletildi. Bana iki ayrı kategoride suç isnat edildi. Birincisi örgüt lideri olmaktır. Aktif olarak görevde bulunduğum süreçte görev aldım. Örgütün olmadığı yerde örgüt üyeliğini de kabul etmiyorum. Yaşanan anlaşmazlık nedeniyle görevimden ayrıldım. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile karşılıklı olarak idari ve cezai olarak açtığımız dava devam ediyor" dedi.

"KOCAOĞLU İLE NASIL ÖRGÜT KURALIM"

Operasyonun ardından basında "gizli tanık, ihbar mektubu var" sözlerinin yer aldığını anlatan Hızır, şunları söyledi: "Halen yanlış algı süreci devam ediyor. İki arkadaşın birbirini tehdit etmesiyle (kendisi ve eski Genel Sekreter Yardımcısı Ferda Eser arasındaki mesajlaşmayı hatırlatarak) sürecin örgüt kapsamına alındığı anlatıldı. Avukat Ercan Demir, gizlilik nedeniyle sürecin 'örgüt' kapsamına alınmasının yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını öğrendi. Daha sona da Başkan Kocaoğlu yine Demir'in parelelinde örgütün başka meseleden kaynaklandığını anlattı. Ne yazık ki kamuoyu bu süreçte yanlış bilgilendirildi. Kocaoğlu ile bu kadar uyuşmazlık varken nasıl birlikte örgüt kurup birlikte çalışalım. Geçen süreçte ben ve bazı arkadaşlarım suçlandı. Yani ben hem kendisini ihbar eden, gizli tanık hem de sanık olacağım. Bu kabul edilebilir bir durum değil." Ersu Hızır ayrıca, "İddianamede yer alan tapeler eksik ve yanlıştır. Ev aramalarında, müzik seti hoparlörünün içine kadar arama yapılan başka arkadaş var mı bilmiyorum? Hakkımdaki anlamsız ifadeler basına servis edildi. Medyada çıkan 'yurt dışına kaçarken yakalandı' sözleri de kişilik haklarıma saldırıdır" ifadelerini kullandı.

İddianamede yer alan işler ve çalışmalarla ilgili de bilgi veren Hızır, önce Buca Toplu Konutları Yangın Merdiveni İhalesi hakkında konuştu.

Her şeyin usule ve kanuna uygun olduğunu savunan Hızır, şöyle dedi: "İhalesiz olarak aynı yükleniciye ihaleyi vermek zaten suç olmadığı gibi, yeniden ayrı bir ihaleye çıkmak da belediyenin yasadan kaynaklanan tercih nedenidir. Ayrıca konutlara 15 santimlik eksik seramik döşenmesi konusunda ise, görevlendirilen kişiler işin ehli kişilerdir. Kontrol edenler 'resmi yazı' ile durumu bildirmişlerdir. Benim orada ayrıca gidip tespit etmem söz konusu değildir. Zaten mühendis ve tekniker arkadaşlarımız olayı rapor etmiş, şirket de gerekli belediye zararını karşılamıştır" diye konuştu.

Hızır, İZULAŞ'a ait özel araç, cep telefonu ve bilgisayarları şahsi malıymış gibi kullandığı yönündeki iddialara da cevap veredi, şunları söyledi: "Bilirkişi raporunda bir sıkıntının olmadığı ortaya çıktı. İZULAŞ'ta yönetim kurulu başkanlığı yaptım. Genel Sekreterlik görevimin devam ettiği zaman da kullanmayı sürdürdüm. Amortisman bedelini zaten belediyeye ödedim. Başkan da zaten bu kullanmaların 'görev gereği' olduğunu söyledi.

Ayrıca kullandığım terim iddianamede "As Kopalı" diye geçmiş. Buna yanlış anlamlar ifadeler yüklemeye başladılar. Ama bunun gerçek anlamı "ESHOT Paso'dur". İddianamede örgüt yöneticisi olduğumu ifade ederken suçlamaları sonradan öğrendim." Öğretmenler Günü'nde şal alımı ile ilgili de Hızır, "Şal alımlarının yapıldığı zamanlarda ben METRO A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanıydım. Belli günlerde dağıtmak için almıştık. Yönetim kurulu olarak bu kararı almıştır. Zaten genel kurulda da bu alımların ibrası yapıldı" dedi.

İŞLER, İDDİALARI REDDETTİ

Özel Kalem Müdürü Levent İşler savunmasında, makamı gereği ihalelerle ilgili bilgisinin ve yetkisinin bulunmadığını belirterek, "Çankaya Katlı Otopark ihalesi ile ilgili Pervin Şenel Genç ile yaptığım görüşmeda bana başkanın durumunu sordu. Ben de kendisine uygun olmadığını söyleyerek 'şimdi müsait değil' dedim. O da bana 'Başkan'a not iletecektim. İstersen sana söyleyim' dedi.

Ben de kendisine zarf ile not göndermesini söyledim. Ve söylediği not iki saat sonra zarf içinde geldi ve ne olduğunu bilmeden Başkan'a verdim. Eğitimimi Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bursu ile okudum. Yıllarca yine o genel müdürlük bünyesinde sivil memur olarak çalıştım. O zaman da çok gizli ibareli evrakları alma yetkim vardı. Bunu alışkanlık haline getirdim. Kapalı zarf ile ilgili bilgi istememin gerekçesi budur. Özel kalem müdürü direk Başkan'a bağlıdır. Bilgi notlarını. Görüşme taleplerini Başkan'a iletir. Bu görevi yapmasaydım görevi ihmal etmiş olurdum. Bu zamana kadar hiçbir şekilde örgütte yer almadım, üye olmadım" dedi.

NEGEHAN GENÇ. "MÜDÜR DEĞİLİM"

Konser ihalelerine fesat karıştırdığı iddiasıyla bir süre cezaevinde kalan ve daha sonra tahliye edilen Nagehan Genç, "Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi'nin müdürü değilim. Benim hakkımda sürekli 'müdür ve sorumlu' diyorlar. Benim oradaki görevim sadece 'idari personel' konumundadır. Türk Hava Yolları'ndan emekli bir kişiyim. Belediye şirketi İzelman'da denetim kurulu üyesi olarak maaş alıyorum. Sanat merkezinde müdürlük yok. Orada resmi işlem yapılmaz. Ben gelen gidenle ilgilenirim. Faaliyetlerin düzenli halde gerçekleştirilmesi için çalışıyorum" dedi.

Hakimin, "Ömer Devrim Ergin'i tanır mısın?" sorusuna Genç, "Orada etkinlik yaptığı için kendisini tanırım. Yaptığım görüşme de sanatçıların alacakları ücret konuşmasıdır. Zaten onlar salonu kiralamak istiyorlardı" diye konuştu.

Bir ihaleyle ilgili 'gizli bilgilerin organizatörlere verilmesi' konusunda ise Genç, "İhale iptal edildiği zaman bana bilgi verirler" dedi.

Hakimin "O zaman orada yetkiniz ve göreviniz yoksa size niye bilgi veriyorlar. Ben onu anlamadım." ifadesine ise, "Zaten bilinen bir ihaleydi. Konuşmalara konu olan ihalenin bilgileri üzerinden açıklama yaptım. Gizli bilgileri kimseye söylemedim" ifadeleri kullandı.

Grand Plaza Genel Müdür Vekili, eski Raylı Sistem, Etüd Proje ve Destek Hizmetleri Daire Başkanı Işık Çelikoğlu, hiç bir zaman görevini kötüye kullanmadığını söyledi.

Suç örgütünü iddianameyi okuduktan sonra öğrendiğini anlatan Çelikoğlu, polis sorgusunda bile bunun kendisine anlatılmadığını belirtti.

Örgütün sadece kanunla belirlenen belediye örgütü olduğunu vurgulayan Çelikoğlu, "Tabiri caizse sokağa çöp atanla bile kavga ederim. Bunun için tartaklanmışlığım bile vardır" dedi.

Hakındaki Balkan Halk Dansları Festivali, Buca Toplu Konutları gibi suçlamalara da yanıt veren Çelikoğlu, "Kendimi, 90 kilometre hız limiti olan bir yolda 90 kilometre hız yaptığı için ceza yemiş birisi gibi hissediyorum. Bize yapılan suçlamalar zaten Sayıştay sorgusunda vardı. Sayıştay'ın ilamında toplu konutlar yok. Kimseye kişi borcu çıkartılmadı. Aklandı ve yargılama sonucunda kamu zararı ve suç unsuru tespit edilmedi. Bilirkişi, kendisine teslim edilen evrakların içinde 'ruhsatları' bulamadığı için binalara 'ruhsatsız' dedi.

Büyükşehir Belediyesi'nin kendi kendine ruhsat verebilme yetkisine rağmen biz ilçe belediyemize başvuru yaptık.Eksik evrakımız olmadığı için süreci devam ettirdik. Belediye yasal yolları aşarak bizden 'sığınak raporu' gibi raporlar istedi. Bu taleplere karşı kanunen gerekmese de belgeler elimizde olduğu için tamamladık ve gönderdik. Ben bu işlerin projelerinin yapılması sırasında görevdeydim. Sonraki zamanlarda olanlardan haberim olmadı. Belediye, kendi encümeninin olur raporuna rağmen müracaatımızı kabul etmedi.Büyükşehir hakkında savcılığa suç duyurunda bulundu. Hakkımızda çeşitli davalar açıldı fakat biz beraat ettik. Daha sonra yasal hakkını kullanan Büyükşehir ruhsatını verdi. Tek suç suçum kanunları uygulamak" diye konuştu.

ESHOT tarafından gerçekleştirilen durak ihalesine fesat karıştırdığı, örgüt üyeliği ve görevi kötüye kullanmaktan bir süre cezaevinde kalan İzdeniz Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Vekili Zeliha Gül Şener, "Bilirkişiler bilirkişi görevlerine uygun değil. Bilirkişi raporları savcılık raporu olarak önümüze geldi. Bu kişiler gerçekten bilirkişi mi, yoksa o günün koşullarına göre yetkilendirilmiş kişiler mi belli değil. Görevimin hiçbir noktasında kanunlara aykırı işlem yapmadım. Hakkımda bana 'suç örgütüne üye' olduğum ile ilgili bir soru sorulmadı. Ben belediye örgütünün üyesiyim" dedi.

"SAYIŞTAY BİZİ HAKLI BULDU"

Durak ihalesinde Sayıştay'ın kendilerini hakkı bulduğunu söyleyen Şener, Buca Toplu Konut İhaleleri ile ilgili de yasa dışı bir karar almadığını söyledi.

Hakimin, "750 yeni ihalesine kim çıktı? Teknik şartname değişikliğe uğradı mı?" sorusuna Şener, "ESHOT'taki kişilere suç yüklemek için ihale mevzuatını bilmek, uygulamak, şirketin çalışma esasının bilinmesi gerekiyor. Rapor yanlış. Yanlış rapora göre iddianame hazırlandı.Bu ihalede encümen ihale komisyonudur. Bizler yasal olarak komisyonda yer alırız. Komisyon üyeleri evrakları inceler. Büyükşehir Belediyesi bize 7 yıllık kiralama yetkisi verdi. Bunun dışında detayı belediye belirler. Ayrıca durakların nerelere konulacağı ile ilgili UKOME kararının olmadığı ifade ediliyor. Aslında UKOME kararının hangi hususlarda aranacağı belirlenmiştir. Belediye lehine yapılacak bir çalışmada UKOME kararı aranmaz. Bu karar taksi ve dolmuş güzergahları ile ilgili alınır. Yaptığımız iş durak ihalelerinin kiralanmasıdır. Buradaki reklam alanlarını kullanmak için önce buraya durak yapılması gerekiyor. Özellikle bu sektörde işler uluslararası şirketler tarafından yürütülmektedir. Biz zaten 'böyle bir işimiz var' diyerek yaklaşık 27 firmadan yaklaşık maliyet teklifi istedik. Arkadaşlar bunun araştırmasını yaptı. Teknik şartname ile birlikte fiyat araştırması yapıldı. Fiyat az geldiği için muammen bedel düşük geleceği gerekçesiyle yeni bir bedel oluşturuldu.İhaleye katılan hiçbir firma muamen bedelin altında bir bedel veremez. En yüksek verene iş yaptırılacaktır. Piyasanın kabul edebilir bir rakamı olduğu için zaten ihaleye iki firma katıldı.

Mektubu bize gönderen şirket aynı zamanda öneri getirirken normal işleyen durak ihalesini de yenileyin diyor. Bir şirket kurumun nasıl çalışacağına, ne karar vereceğine karar veremez" dedi.

İdari şartname ve sözleşmede 'durakların yerlerinin değiştirilebileceği, kaldırılabileceği ve firma tarafından itiraz edilemeyeceğine' yönelik ibarelerin bulunduğunu anlatan Şener, "Bu özel bir işlemdir. Bu işler tüm Türkiye'de böyle yapılır. Güzergah değiştiği anda durak yeri de değişir. Bilirkişi 'durak yerlerini neden değiştirdin' diye soruyor. İzmir'de metro inşaatı yapılıyor. İnönü Caddesi'nde yapılan çalışmalar sonrası güzergahlar değişti. Kazı alanında kalan ama depoya kaldırılan en az 15 durak var. Firma bunları ödüyor. Çünkü ihaleyi alırken yapılan sözleşmede bunu kabul etti. Şartname ve sözleşme idare lehine bir çalışmadır. Emniyet bize yazı ile sordu ama kimse bize 'burada işler nasıl oluyor' diye kimse 'gel anlat' demedi. Yanlış bir çıkarım var. Toplam 394 durağı nasıl çıkarttığını anlamaya çalışıyoruz. Bizim bunu masa başında uygulamadan anlayan kişilere anlatmamız gerekiyor. Evrak üzerinde anlatarak olmaz. Bir durağın yeri ileri ya da geri gidebilir. Bu konuda usulsüz bir işlem yoktur. Beraatımı talep ediyorum" diye konuştu.

Kaynak: İHA