Bakan Günay'ın Açıklaması

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, yurt dışına kaçırılan eserlerin Türkiye'ye dönmesi için çalışmaların sürdüğünü belirterek, ''Son birkaç yıl içinde 4 binden fazla eser getirdik. Bunlardan 3 bin küsürü son 3-4 yıl içinde geldi'' dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Antalya'nın Demre ilçesindeki Myra Antik Kenti'nde devam eden restorasyon çalışmalarını inceledi. Myra-Andriake Kazıları Başkanı Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik'ten çalışmalar hakkında bildi alan Günay, antik tiyatronun sahne bölümünde restore edilen yeri gezdi. Bir aslan figürünün fotoğraflarını çeken Günay'a gezisi sırasında Demre Kaymakamı Yusuf İzzet Karaman, Demre Belediye Başkanı Süleyman Topçu, Beymelek Belediye Başkanı Osman Güngör de eşlik etti.

Bakan Günay, incelemelerinin ardından gazeteciler yaptığı açıklamada, her yılın başında dünyanın neredeyse bütün ülkelerinde tanıtım çalışmalarına başladıklarını kaydetti.

Ünlü turizm fuarlarında Türkiye'yi tanıttıklarını belirten Günay, nisan ayı itibariyle fuarların Sonuçlanacağına işaret etti. Fuarlarda şu ana kadar görülen ilgiden memnun kaldıklarını anlatan Bakan Günay, şöyle konuştu:

''Erken rezervasyonlar var. Belki bazı ülkelerde Son dakikaya kalacak görüntüler ortaya çıkıyor. Geçen yıl dünya ortalamasının iki katı bir seyir izlemiştik. Bu yıl da tahmin ediyorum ki yine aynı şekilde 30 milyonların üzerinde bir seyir elde edeceğiz. Hedef kitlemizi biraz geliştirmeye çalışıyoruz. Kültür turizmi, termal turizm, sağlık turizmi, kongre turizmi gibi, yeni alanları fuarlarda öne çıkarmaya çalışıyoruz. Türkiye'yi sadece bir sıcak iklim ülkesi, kum, deniz, güneş ülkesi olmanın yanı sıra başka özellikleriyle tanıtmaya ve daha prestijli bir turizm ülkesi haline getirmeye çalışıyoruz.''

-Yurt dışına kaçırılan eserler-

Bakan Ertuğrul Günay, bir gazetecinin başka ülkelere kaçırılan tarihi eserlerin geri getirilmesine yönelik çalışmaları sorması üzerine, geçen yıl Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağıyla Türkiye'ye getirilen ''Yorgun Herakles'' heykeli ve 90 yıl aradan Sonra Almanya'dan getirilen sfenksin kamuoyunun dikkatini çektiğini anlattı.

Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Son birkaç yıl içinde 4 binden fazla eser getirdik. Bunlardan 3 bin küsürü Son 3-4 yıl içinde geldi. Şu anda dünyanın hangi müzesinde, hangi başka ülkesinde, bizden, herhangi bir belgeye dayanmadan giden eser varsa hepsini takip ediyoruz. Bizimle işbirliği yapmak isteyen bir müzeye, bir arkeoloji kuruluşuna aldıkları, belgeye dayanmayan eserin iadesini talep ederek, işbirliği projesine cevap veriyoruz. Bizim tutumumuz artık dünyada bilinmeye başladı.

En azından Türkiye'den artık yasa dışı eser almama konusunda daha dikkatli herkes. Yasa dışı alınmış eserleri Türkiye'ye getirme konusunda çeşitli ülkelerle müzakere yapıyoruz. Sanıyorum 2012, 2013, 2014 yıllarında çok sayıda önemli, Türkiye'nin ciddi biçimde Son yıllarda takip ettiği eserleri, sadece Roma eserleri, sadece antik dönem eserleri değil, belki Selçuklu, Osmanlı eserlerini de Türkiye'ye getirme konusunda önemli gelişmeleri inşallah gerçekleştireceğiz.''

Bakan Günay, bir gazetecinin, ''Bu eserler arasında Noel Baba'nın kemikleri de var mı-' sorusuna da, ''Noel Baba'nın kemikleri biraz uzunca bir hikaye. O, çok bin yıla kadar dayanıyor. O da gündeme gelecek. Daha önce hem ben hem de Kazı Başkanı sayın Çevik bir ara gündeme getirdik. İtalya'da büyük yansımaları oldu. En azından o yansımaların bile, Noel Baba'nın mezarının ve doğum yerinin Türkiye olduğunu öğretmesi bakımından faydası oldu. O da tartışılacak'' diye yanıt verdi.

Ertuğrul Günay, ören yerlerine, kazılara ve müzeler büyük önem verdiklerini de belirterek, şöyle konuştu:

''Eski yıllarda yabancı bilim adamları, yüzümüze bakarak, 'Bu eserleri ne yapacaksınız- Siz Türkiye'dekileri ne yaptınız ki şimdiye kadar ya kirece çevirdiniz heykelleri ya da değerli eserleri piyasaya sundunuz' diyorlardı. Şimdi Gaziantep'te yapılan müze örneği, Eskişehir'de yapılan müze örneğimiz, İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Antalya'da kazılara, ören yerlerine, restorasyona, müzelere verdiğimiz yeni önem, artık bu iddiaları çürüttü. Türkiye tarihi eserlerine, tarihi mekanlarına sahip çıkan, bunları en güzel biçimde dünya standartlarına uygun halde sergileyen ülkelerden biri olmaya başladı.

Bu da bizim taleplerimize daha büyük haklılık kazandırıyor. Gelen yabancı, Zeugma Müzesi'ni görmüşse ya da İstanbul'daki arkeolojik çalışmaları görmüşse ya da Antalya'daki, İzmir'deki kazıları görmüşse, artık Türkiye'nin, tarihine bir batılı ülkenin verdiğinden daha fazla önem verdiğini görebiliyor. O da bizim taleplerimizi daha haklı, daha güçlü hale getiriyor.' '