Kamu-Sen Başkanlar Kurulu İstişare Toplantısı

Türkiye Kamu-Sen tarafından Antalya'nın Manavgat ilçesinde düzenlenen Kamu-Sen Başkanlar Kurulu İstişare Toplantısı'na katılan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs'ta Türk ve Rum toplumları arasında uzlaşmanın olmamasının tek nedeninin Rum kesiminin uzlaşmaz tutumu olduğunu söyledi.

Kamu-Sen Başkanlar Kurulu İstişare Toplantısı
Rum kesiminin önce Birleşmiş Milletler'den, daha Sonra ise Avrupa Birliği'nden cesaret bulduğunu belirten Eroğlu, Rum Kesimi'ni dünyanın 'şımarık çocuğu' olaraknitelendirdi

Toplantının açılış konuşmasını yapan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, "Türkiye Kamu-Sen bildiği yolda emin adımlarla yürümeye devam ediyor. 20 yıl önce bir avuç Türkiye sevdalısının kurduğu, bugün 400 bin aşkın üyesi olan her şartta memurların gerçek temsilcisiyiz. Türkiye olarak tarihi günle yaşıyoruz. Ekonomik, tarihi ve sosyal dönüşümler içindeyiz. Bu günlerde ülke olarak riskler avantajlardan daha fazla. Coğrafyamızda meydana gelen olaylar dönüşümü işaret ediyor. Bölgemize huzur ve barışgetirmenin peşine düşmeliyiz. Türklere zulüm eden Ermeniler ve Yunan için uyguladığımız sıfır sorun politikasını tarih ve kültür birliği içindekilere de yapmalıyız. Kendisi gibi düşünmeyenleri bertaraf etmek isteyen anlayış ülkemizde de yer buluyor. Bu hayırlı değildir. Küresel güçlerin uyguladığı bu anlayışın ucu bir gün bize de dokunabilir. Türkiye'nin yeterince düşmanı vardır. Yeni düşmanlar edinmemeliyiz. Son günlerdeki anlayış, güçlünün yanında olmak şeklinde olmuştur. KKTC'nin varlığının Sonaerdirilmesi dahil teklif edilmesi gündeme gelmiştir. Kamu-sen KKTC'nin bağımsız ve müstakil bir devlet olarak ilelebet yaşamasından yanadır. Bu devlet Rumların siyasi emellerine alet olmak için kurulmadı. Şehitler Kıbrıslı soydaşlarımızın huzur ve mutluluk ve barış içinde yaşamaları için verildi.

Bizim bu konudaki rehberimiz Rauf Denktaş'tır. Bu topraklar üzerinde yaşayan insanları millet yapan değerlerimiz vardır. Son günlerde Türkiye Cumhuriyeti'nin fikri altyapısı oyuluyor. Devletin altyapısı, Atatürk'ü,Gençliğe Hitabesi, milli bayramları, bölünmez bütünlüğe karşı içeriden ve dışarıdan saldırılar artıyor. Çocuklarımızın her sabah büyük bir inançla okuduğu milli kimliğe vurgu yapan, büyüklere saygı ve küçüklere sevgi içeren öğrenci andı kaldırılmak isteniyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin Sonsuza dek hür ve bağımsız yaşamasının özetleyen Gençliğe Hitabe'nin kaldırılması isteniyor. Geçmişi olmayan, hafızasını silen bir millet haline gelmesi isteniyor" dedi.

Eğitimde anlamsız formüllerin ve kişisel çıkarların peşine düşüldüğünü söyleyen Koncuk, "4+4+4 ile 50 bin ilkokul öğretmeni heba edilmek isteniyor. Biz imam hatiplerin orta kısımlarının açılmasını, Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatının seçmeli ders olarak okutulmasını herkesten daha fazla isteriz. Hatta bu konuda geç kalındığını iddia ediyoruz. 20 yıldır grevli toplu sözleşmeli mücadele veriyoruz. Toplu sözleşmeli grevli siyasete katılma için mücadele ediyoruz. Bu hakları almak için 20 yıldırmücadele ediyoruz. Ne var ki bir kez bile alanlara inmemiş, çalışanın hakkı için mücadele etmemiş hormonlu bir sendika hükümet tarafından anlaşma masasına oturtuluyor. Al gülüm ver gülüm masada sözde hak aranıyor. İş bırakanları ispiyonlayan, toplu sözleşme kanununun üstüne konan ve yattıkça büyüyen hormonlu sendika toplu sözleşme tiyatrosunda figüran olarak seçiliyor. Kendi anlayışlarına uygun sendikayı buldular, palazlandırdılar, şimdi onlarla al takke ver külah sendikacılık oynayacaklar. Kamu-Sen'inbu oldu bittiye göz yummasını isteyenler yanılgı içindedirler. Bizlere toplu sözleşme masasını kapatanların meydanlara giden yolu kapatmaya güçleri yetmez ve yetmeyecektir" diye konuştu

Koncuk sözlerini şöyle tamamladı:

"Bizim kapımız kin ve düşmanlık kapısı değil, kim gelirse kucaklamaya hazırız. Birlik ve beraberlikten yanayız. Bizler birlik ve beraberlik içinde olduğumuz sürece bizi kimse yıkamayacaktır. Bizim bir felsefimiz var. Bu memurumuzun hakkını ve devletimizin kaynaklarını kimseye yedirmeyeceğiz. Bizler vatanımıza ve devletimize bağlılığımızdan asla taviz vermeyeceğiz. Biz biriz, iriyiz. Gün gelecek devran dönecek, her şey değişecektir. Gücü ele geçirince zalimlerden olmayacağız. Bizler düzen, haksızlıklarkarşısında asla pes etmemek ve asla susmamaktır. Yatarak büyüyen sendikalardan yetkili sendika emanetini geri almaktır."

"KKTC'DEN SELAM GETİRDİM"
KKTC'den selam getirdiğini belirten KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ise, konuşmasının ilk bölümünde hükümet, sendika ve işverenler hakkındaki düşüncelerini açıkladı.

Eroğlu, "İş gücü ve emeğin haklarının korunması en az sermayenin haklarının korunması kadar önemlidir. KKTC'nin şartlarından dolayı asli görevleri yerine Kıbrıs sorunu gibi karmaşık konularla ilgilendiğini görmekteyiz. Görüşlerini serbestçe dile getirmeleri demokrasinin gereğidir. Ama siyasi faaliyetlerde bulunmalarından dolayı asligörevlerini yerine getiremediler. Sendikaların temsil ettikleri ülkelerin çıkarlarını düşünmelerinin yanı sıra devletin çıkarlarını da düşünmeliler. Çatışan kültür insanlığı hiçbir yere götürmedi ve götürmeyecek" dedi.

Konuşmasının ikinci bölümünde Kıbrıs sorununa değinen ve Kıbrıs'taki gelişmeleri geçmişten bugüne gözler önüne seren Eroğlu, şunları söyledi:

"Kıbrıs'ta temel problem uzlaşı kültürünün olmamasıdır. Rumların uzlaşmaz tavırlarıdır. 1955'te EOKA ilk bomba attığında lise 2'nci sınıf öğrencisiydim. Genç bir doktor ve siyasetçi olarak Kıbrıs sorununun içindeyim. 1959-60 yıllarında başlayan görüşmeler hala devam ediyor. Kıbrıs sorunu kronikleşmiş ve kronikleştirilmiş bir sorundur. Bunda Kıbrıslı Türklerin bir sorumluluğu yoktur. Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken, Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti uzlaştırıcı oldu. 15 Temmuz darbesinden Sonra Türkiye'ye BarışHarekatı davetiyesi yapılmıştır. 1974 Barış Harekatı hem senin ve hem benim hayatımı kurtarmıştır. Darbe yapıldıktan Sonra güneyde komünist avı başladı.

EOKA'ya karşı olanları öldürmeye başladılar. Harekat Rumlar'ın da hayatını kurtardı. Darbeyi yapan Yunanistan ve Yunanistan'daki cuntadır. Bunlar Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak istediler. 1963'ten 1974'e kadar Kıbrıs'ın yüzde 3'üne sığınmış bir toplum olarak yaşadığımızı mal ve mülklerimizden uzaklaştırıldığımızı söylersem ne kadar zor şartlar altındayaşadığımızı anlarsınız. Ne anavatansız KKTC ne de KKTC olmadan Türkiye Cumhuriyeti olmaz. Biz biriz, beraberiz. Barış Harekatı'nda ben seferi hastanede doktordum. 5-6 yıl mücahit doktor olarak görev yaptım. Bize bugünümüzü Türkiye Cumhuriyeti sağladı. Biz bugün rahat rahat dolaşabiliyoruz. Anavatansız KKTC olamaz. Türkiyesiz Kıbrıs Türk halkı bu topraklarda rahat yaşayamaz. Bunun için gençlerimizi eğitiyoruz. Bunun için Kıbrıs'ta Türkiye'ye söz söyletmeyen bir gençlik yetiştirmeninçabasındayız. Sayın başkanın Denktaş hakkındaki tespiti çok önemlidir. Rumların uzlaşmazlığı bize başka yol bırakmaz. Seferi hastanede görev yaparken sığınıklardan çıkarak seferi hastaneye koşmaları benim en sıkıntılı anlarımdır. 2. Barış Harekatı'nın başlamasından önceki gece bir hoca gelerek Allah'tan bir şey isterim, ben şehitlik mertebesini isterim dedi.

Harekat başladıktan Sonra ilk havan topu üstüne düşmüş ve paramparça olmuş. Ben elbisesinden tanıdım. Akşam olunca eşi gelince bana geldisarıldı. 'Hüseyin'e bir şey oldu mu?' dedi.

Bende ne diyebilirim sadece 'İstediği oldu' dedim. Harekatın Son günü Kayserili bir asker şehit olmuş. Komutanlar, 'Şehidi ailesine göndereceğiz. Hazırlar mısınız' dediler. Hazırlarken ceplerini karıştırdım bir mektup çıktı. Mektupta 'Oğlum Kıbrıs'a gitmek için Mersin'e gitmişsin, annenle ben şehit olman için gece gündüz dua ediyorum'. Oğlunun şehit olmasını isteyen anne babalar vardı. Gençlere hep söylerim anavatan olmazsa biz yoktuk şimdi. Rauf Denktaş uzunsüre müzakere etti, Talat Bey müzakere etti. Şimdi ben sürdürüyorum. Geçen perşembe günü genel sekreterin temsilcisinin yanında 'bu bizim lider olarak Son toplantımızdır' dedik."

"RUMLARIN UZLAŞMA NİYETLERİ YOK"
Eroğlu, "Eğer BM GK kararları ilan etmesiydi, Rumlar AB'ye üye olmasaydı sorun çözülürdü. Böyle bir yapıda olan Rumların bizimle anlaşacağını düşünür müsünüz? Onların tuzu kuru. Klerides müzakere masasında olup hiçbir anlaşmaya imza atmaz. Dünya bu gerçeği görmeli. 77 Denktaş Makarios anlaşmaları rafa kaldırıldı. 85'te Denktaş-Klerides anlaşması meclisten geçti ama Rumlar reddetti. Son Annan Planı. Ben karşıyım. Annan Planı'nı da Rumlar reddetti. Biz Rumların uzlaşmasını dünyaya anlatamadık. Talat Beymüzakerelere başladı.

Benim dönemimde yapılan müzakereler için genel sekretere beni suçlayamaz. Biz önerileri yaptık. Rumlar sabit durdu. Hep daha fazla ne alırız dediler. Sadece almayı drüşünen bir tarafla anlaşmak zor. Rumların istediğini verirsek bize yaşayacak toprak kalmaz" dedi .