Balyoz Mütalaası, İddianameyi Destekler Nitelikte

Darbe planları yapıldığı ileri sürülen Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları ile birbiri ardına açılan davalardan Çetin Doğan'ın da sanıkları arasında yer aldığı 365 sanıklı Balyoz davasında sona yaklaşıldı.

Balyoz davasının duruşmalarına çıkan Cumhuriyet Savcıları Savaş Kırbaş ile Hüseyin Kaplan, bundan sonra karar aşamasının geleceği anlamına gelen esas hakkındaki mütalaayı mahkemeye sundu. İki savcı, 920 sayfadan oluşan mütalaayı, 30 CD'lik delil klasörü ile birlikte mahkemeye sunduktan sonra dönüşümlü olarak özet halinde okudu.Balyoz davasında bugün savcılık makamı tarafından mahkemeye sunulan 920 sayfalık mütalaanın, dava iddianamesini destekler nitelikte olduğu ve aynı iddiaları içerdiği görüldü.

Mütalaanın 898'inci sayfasına kadar soruşturmaların ne amaçla açıldığı, hangi sanıklar hakkında hangi suçlamalar yapıldığı ve bu suçlamaların hangi delillerle desteklendiği bilgilerine yer verildi.

898'inci sayfada yer alan 'Sonuç, değerlendirme ve talep' bölümünde "Plan (Balyoz) seminerine ait ses kayıtlarının çözümleri dava dosyasındaki deliller ışığında bir bütün olarak incelendiğinde, Balyoz Sıkıyönetim Komutanlığı isimli yapılanmanın nihai amacının, devlet kontrolünü ele geçirmek olduğu, bu amaca giden yolun ise hepsi birbirine bağlı birden çok aşamadan oluştuğu anlaşılmıştır." ifadesine yer verildi.

İSTİHBARAT FAALİYETLERİ
Bu aşamadan sonraki aşamaların tamamında ihtiyaç duyulacak olan bilgi toplama, fişleme, idhar (yığınak) noktalarından çıkarılarak mühimmatın dağıtılması ve tüm istihbarat çalışmalarının yapıldığı anlatıldı. Gelinen noktaların ortaya konması ve planın ne aşamada olduğunun görülebilmesi adına 'Balyoz Harekat Planının Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo' ismi ile jenerik bir senaryo şeklinde bir plan seminerinde müzakere edildiğinin de görüldüğü anlatıldı.

ASKERİ MÜDAHALE İÇİN ZEMİN HAZIRLAMA
İllegal Balyoz yapılanmasının, askeri darbe için ülkeyi günden güne kaos ve kargaşa ortamına çekerek ortamı şekillendirme planladığı, bu amaçla da Oraj, Suga, Çarşaf ve Sakal eylem planlarının hazırlandığı belirtildi. Ayrıca "Halkın askeri bir müdahalenin zaruri olduğunu düşünür hale gelmesini sağlamanın da planların birer parçası olduğu görülmektedir." denildi.

VE ASKERİ DARBE AŞAMASI
Daha sonra da 1. Ordu Komutanlığı komutasındaki yapılanmanın, önce olağanüstü hal ve ardından da sıkıyönetim ilan ederek bir müdahale ile Türkiye Cumhuriyeti hükümetini görevden uşaklaştırmayı planladığı kaydedildi. Ayrıca darbe sonrasında önceden belirlenen kişilerin, teşkil edilecek birimlerce gözaltına alınacakları ve tutuklanacakları, kapatılmak üzere belirlenen basın yayın kuruluşu, vakıf, dernek gibi yerlerin faaliyetlerine son verileceği, belirlenen şahıs ya da kurumların mal varlıklarına ve devlet ekonomisine el konulacağının görüldüğüne de mütalaada yer verildi.

Bu aşamaya kadar iddianamede yer alan iddialarla paralellik gösterdiği gözlenen mütalaada, yürütme görevinin Milli Mutabakat hükümetine bırakılacağı ve bu hükümetin de cunta tarafından belirlenen programın uygulanacağının anlaşıldığı bildirildi.

Fişlenen TSK personelinin ilişiğinin kesilmesi ve MİT'in başına muvazzaf bir general ile kilit noktalarına da belirlenen müzahir personelin getirileceği, belirlenen politikaların hayata geçirilmesi ve belirlenen kadroların göreve getirilmesine kadar bu şekilde devam etmesinin amaçlandığının anlaşıldığı kaydedildi.

ÇETİN DOĞAN'IN MEVCUT HÜKÜMETTEN DUYDUĞU RAHATSIZLIK
Mütalaanın bundan sonraki bölümünde ise genel bir değerlendirme yapıldı. Dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın, 3 Kasım 2002 seçimlerinde çoğunluğu alarak hükümet kuran partinin (AK Parti) kimliği, kadrosu ve yönetim tarzından rahatsızlık duyduğu kanaati aktarıldı.Doğan tarafından, '28 Şubat sürecinde elde edilen kazanımlardan istifade edilememesi ve 2002 seçimlerinde AKP’nin tek parti olarak iktidara gelmesi ile beraber, ülkede hızlı bir zemin kayması yaşanması nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti devletinin laiklik karşıtı ve irticai unsurların etkisine girmeye başladığı ve bu nedenle Balyoz Komutanlığının İç Hizmet Kanunu'nun kendisine verdiği Türkiye Cumhuriyet’ini kollama ve koruma görevinin gereği olarak bu harekat planını hazırlayıp' kurulan hükümetin bir darbeyle yıkılması ve yerine Milli Mutabakat Hükümeti adı altında yeni bir hükümetin kurulması yönünde çalışma başlatıldığı ifade edildi.Bu kapsamda da 1. Ordu Komutanlığı bünyesinde bazı generaller, Harp Akademileri Komutanı İbrahim Fırtına ve Donanma Komutanı Özden Örnek ile temas kurulup anlaşma sağlandığı belirtildi. Sanıkların ordu bünyesindeki askeri hiyerarşi dışında bu amaçla bir yapılanma oluşturdukları, kurulan bu suç örgütünün darbe yaparak hükümeti yıkmaya yönelik olduğu belirtilen mütalaada, ancak dönemin Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının dâhil olmadıklarının anlaşıldığı belirtildi.

İCRAİ FAALİYETLER
Sanıkların savunmalarına ve plan seminerinin sanıklarca iddia edilen amacına göre söz konusu suçlarda korunan hukuki yararın, ülkenin bütünlüğü, yasal bir hükümetin ve yasama organının varlığı olduğu belirtildi. Suçların koruduğu bu hukuki yarar dikkate alındığında bu görüşe itibar etmenin mümkün olmadığının değerlendirildiği belirtilen mütalaada, "Belki bu görüş, TSK dışındaki bir silahlı suç örgütü veya başka oluşumlar için savunulabilir. Ancak TSK içindeki böyle bir yapılanma için savunmak mümkün değildir. Zira tank ve topun sokağa çıkmasından sonraki sonuç ya ülkenin bölünmesi, ya düzenin değişmesi ya da karşı gurubun egemenliği ele almasıdır." denildi.Bu üç sonucun da ülkeyi bir uçuruma yuvarlayacağı ifade edilen mütalaanın bu bölümünde, "Ülkeyi kollama görevi olan bir kurumun önemli bir bölümünün başındaki komutanın astlarıyla beraber böyle bir plan yapması ve hazırlıklarını 'fişlemeler, atılacaklar, alınacaklar, tutuklanacaklar' şeklinde sürdürmesinin, soruşturma konusu suçların icrai harekelerinin başlaması için yeterli olduğu değerlendirilmiştir." ifadelerine yer verildi.