'Bürokratik Cumhuriyetten Demokratik Cumhuriyete'' Konferansı
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik: ''Türkiye sancılı bir dönemden geçiyor. Güçler ayrılığının yerli yerine oturması için bir mücadele var. Yaşanan sancı aslında bürokratik cumhuriyetten demokratik cumhuriyete geçişin sancıları. Asla karamsarlığa kapılmayın. Türkiye yarınlarda çok daha iyi olacaktır'' ''Bizim hükümetten önce yargı bağımsız değil, bakımsız yargıydı. Fiziği düzeltildi, kimyasının düzeltilmesi gerekir. Kimyasını düzeltirken de gürültü çıkabilir'' dedi.
Aydın Üniversitesi'nde düzenlenen '''Bürokratik Cumhuriyetten Demokratik Cumhuriyete'' konulu konferansta konuşan Çelik, herkesin Nevruz Bayramını kutlayarak sözlerine başlamak istediğini söyledi. Çelik, ''Türk devletinin başında 'cumhuriyet' ibaresinin olması gerçekten Türkiye'yi cumhuriyet yapar mı?'' diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Anayasamızda Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik bir sosyal hukuk devletidir. Teoride bu böyle ama tek başına isim olayı bitirir mi? Eski bir hukuk kuralı vardır. Yani isim değiştirmekle gerçeği değiştirmezsiniz. Namık Kemal'in bir örneği var, 'Simsiyah bir zenci kadını Gülbeyaz adı vererek beyazlatamazsınız' demiş. Dolayısıyla isim ve resimden ziyade öz mana ve içerik önemlidir. Uygulama önemlidir. Bir ülkenin kanunlarının güzel olması da yetmez. Konfüçyüs der ki, 'Hükümdar adil olursa kanuna gerek yoktur'. İstediğiniz kanunu çıkarın onu uygulayacak bir mantalite yoksa kanunun bir anlamı yoktur. Bize gelince nedir bürokratik cumhuriyet? Bütün bürokratik cumhuriyetlerde parlamentolar vardır. Seçimle gelirler. Suriye'de Hafız Esad referandum yapardı. Yüzde 99.9 çıkardı. Yıllar yılı tek partili dönemde bizim seçimler de böyleydi''
-''Bürokratik cumhuriyet tek tip düşünmeye mecbur eder''-
Hüseyin Çelik, Türkiye'nin darbeler döneminde kötü bir virüs kaptığını ifade ederek, şunları kaydetti: '' yazar meclisin duvarında. Ancak halk ister 400, ister 600 milletvekiliyle iktidar yapsın bürokratik cumhuriyet halkın önüne takozlarla engeller koydu. Siz bir idari işlem yaparsınız, Danıştay bunu iptal eder. Bunlar bürokratik cumhuriyeti yaşatacak şekilde şekillendirilmiş. Hükümet bir karar alıyor. Danıştay yerindelik incelemesi yapıyor. Bu yerindelik denetiminde 10 yıllık AK Parti iktidarında bu ülkenin zararı 600 milyar dolardır.'' Bürokratik cumhuriyetin devamının Danıştay gibi kurumlar eliyle devam ettirilmeye çalışıldığını savunan Çelik, ''Tek parti iktidarı döneminden itibaren devlet ideolojisi oluşturuldu ve herkese kabul ettirilmeye çalışıldı. Bürokratik cumhuriyette tek tip giyinme, herkese aynı şeyleri düşünme mecburiyeti getirilir. Herkes aynı tornadan geçmiş şekle sokulmaya çalışılır. Milli Eğitim Bakanlığı büyük bir torna tezgahı olarak algılanmış. Eğitilmesi gereken kişiler ise adeta bürokratik cumhuriyet tarafından kereste gibi görülmüştür'' diye konuştu.
-''Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak istiyoruz''-
Çelik, cumhuriyetin tek başına yetmeyeceğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak gibi bir durumumuz var. Yoksa 'Muz Cumhuriyeti' olarak devam ederiz. Hiç kimsenin bunu tercih ettiği kanaatinde değilim. Türkiye sancılı bir dönemden geçiyor. Güçler ayrılığının yerli yerine oturması için bir mücadele var. Yaşanan sancı aslında bürokratik cumhuriyetten demokratik cumhuriyete geçişin sancıları. Asla karamsarlığa kapılmayın. Türkiye yarınlarda çok daha iyi olacaktır. Türkiye demokratik açıdan da daha iyidir. Hukuk sistemimiz açısından da daha da iyidir.'' Hukuk sisteminde bazı yanlışlıklar olduğuna dikkati çeken Çelik, ''Hukukta da zaman zaman yanlışlıklar yaşanıyor. 12 Eylül 2010 referandumuyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısı değişti diye hukuk sistemimiz yargı sistemimiz güllük gülistanlık olmadı. Yargı bağımsız olmalı. Bizim hükümetten önce yargı bağımsız değil, bakımsız yargıydı. Fiziği düzeltildi, kimyasının düzeltilmesi gerekir. Kimyasını düzeltirken de gürültü çıkabilir. Alışkanlıkları yok etmek, paslı çivileri çıkarmak zordur. Gacır, gucur ses yapıyor. Bu memlekette bu paslı çivileri çıkarmak zorundayız. Birçok yanlışlığa bizi alıştırmışlar, bunlar bize doğru olarak benimsetilmiş, biz bunları doğru olarak kanıksamışız'' şeklinde konuştu.
-''Bürokratik cumhuriyet tek tip düşünmeye mecbur eder''-
Hüseyin Çelik, Türkiye'nin darbeler döneminde kötü bir virüs kaptığını ifade ederek, şunları kaydetti: '' yazar meclisin duvarında. Ancak halk ister 400, ister 600 milletvekiliyle iktidar yapsın bürokratik cumhuriyet halkın önüne takozlarla engeller koydu. Siz bir idari işlem yaparsınız, Danıştay bunu iptal eder. Bunlar bürokratik cumhuriyeti yaşatacak şekilde şekillendirilmiş. Hükümet bir karar alıyor. Danıştay yerindelik incelemesi yapıyor. Bu yerindelik denetiminde 10 yıllık AK Parti iktidarında bu ülkenin zararı 600 milyar dolardır.'' Bürokratik cumhuriyetin devamının Danıştay gibi kurumlar eliyle devam ettirilmeye çalışıldığını savunan Çelik, ''Tek parti iktidarı döneminden itibaren devlet ideolojisi oluşturuldu ve herkese kabul ettirilmeye çalışıldı. Bürokratik cumhuriyette tek tip giyinme, herkese aynı şeyleri düşünme mecburiyeti getirilir. Herkes aynı tornadan geçmiş şekle sokulmaya çalışılır. Milli Eğitim Bakanlığı büyük bir torna tezgahı olarak algılanmış. Eğitilmesi gereken kişiler ise adeta bürokratik cumhuriyet tarafından kereste gibi görülmüştür'' diye konuştu.
-''Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak istiyoruz''-
Çelik, cumhuriyetin tek başına yetmeyeceğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak gibi bir durumumuz var. Yoksa 'Muz Cumhuriyeti' olarak devam ederiz. Hiç kimsenin bunu tercih ettiği kanaatinde değilim. Türkiye sancılı bir dönemden geçiyor. Güçler ayrılığının yerli yerine oturması için bir mücadele var. Yaşanan sancı aslında bürokratik cumhuriyetten demokratik cumhuriyete geçişin sancıları. Asla karamsarlığa kapılmayın. Türkiye yarınlarda çok daha iyi olacaktır. Türkiye demokratik açıdan da daha iyidir. Hukuk sistemimiz açısından da daha da iyidir.'' Hukuk sisteminde bazı yanlışlıklar olduğuna dikkati çeken Çelik, ''Hukukta da zaman zaman yanlışlıklar yaşanıyor. 12 Eylül 2010 referandumuyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısı değişti diye hukuk sistemimiz yargı sistemimiz güllük gülistanlık olmadı. Yargı bağımsız olmalı. Bizim hükümetten önce yargı bağımsız değil, bakımsız yargıydı. Fiziği düzeltildi, kimyasının düzeltilmesi gerekir. Kimyasını düzeltirken de gürültü çıkabilir. Alışkanlıkları yok etmek, paslı çivileri çıkarmak zordur. Gacır, gucur ses yapıyor. Bu memlekette bu paslı çivileri çıkarmak zorundayız. Birçok yanlışlığa bizi alıştırmışlar, bunlar bize doğru olarak benimsetilmiş, biz bunları doğru olarak kanıksamışız'' şeklinde konuştu.