Türk Kızılayı Genel Başkanı Akar: '' Hatay Sınırında 7 Adet Çadır Kentimiz Var''

Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, ülkelerindeki olaylardan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriye vatandaşlarıyla ilgili ''Hatay sınırında 7 adet çadır kentimiz var, burada şu an itibariyle 14 bine yakın misafirimizi ağırlıyoruz'' dedi

Akar, Türk Kızılayı Derneği Zonguldak Şubesini ziyaretinde yaptığı açıklamada, Türk Kızılayı olarak Suriye'deki ''ısınan havadan'' etkilenen ve göçmen durumuna düşen kişileri ağırlamak için her türlü tedbiri aldıklarını söyledi. Kapasitelerinin Suriye'den gelenleri ağırlamaya yeterli olduğunu ifade eden Akar, şöyle konuştu: ''Hatay sınırında 7 adet çadır kentimiz var, burada şu an itibariyle 14 bine yakın misafirimizi ağırlıyoruz. Tabi bu devletimizin patronajı altında olmaktadır. Kamplarımızın idaresi ve sorumluluğu valiliğe aittir. Fakat lojistiği Kızılay tarafından sağlanmaktadır. Çadırların kurulması, yemeklerin verilmesi, giyeceklerin temini, psikososyal, hatta eğitim desteği Türk Kızılayı tarafından verilmekte. Tabii ekstrem hadise var, önümüzdeki günlerde daha fazla misafirimizin Hatay sınırından Türkiye'ye geçmesi gibi husus bekleniyor. Bu sayının 500 bine kadar tırmanabileceği çeşitli senaryolara göre öngörülmektedir. Bundan bir müddet evvel Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un insani işlerden sorumlu yardımcısı Valerie Amos Türkiye'ye geldi ve bizimle özellikle görüşme yaptı. Kapasitemizi öğrendi. Bu kapasitemize göre tedbir alacaklarını söylediler.'' Uluslararası bazı örgütlerin yanı sıra ABD ve büyükelçiliklerinin de Türk Kızılayıyla istişarede bulunarak bölgede alınacak tedbirleri kendi açılarından tespit ettiğini ifade eden Akar, şunları söyledi: ''En son dün Prens Faysal Bin Abdülaziz başkanlığındaki Suudi Arabistan Kızılay'ı heyetini ağırladık. İşbirliği sözleşmesi imzaladık. Bunun içerisinde genel olarak bütün konular var. Ayrıca, çok açık ve net şekilde Hatay'daki misafirleri ağırlamakta yardımcı olmak istediklerini söylediler. Her türlü maddi ve manevi katkıyı vermek istediklerini belirttiler. Biz de bu yardım taleplerinden memnun olduğumuzu ilettik. Uluslararası önemli bir yardımı da almış olduk. 1991'de Saddam zulmünden kaçan 500 bin Peşmerge Türkiye'ye sığınmıştı. O zaman bunları ağırlamıştık. Şimdi de yine benzer akım olursa ve umduğumuzun üzerinde göçmen akışına sahne olursa sınırımız, devletimizle birlikte gelecek olanların her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya gayret edeceğiz.''

Çadır stoğu

Kızılayın 50 bin çadır stoğunun tamamının Van'a götürüldüğünü hatırlatan Akar, şöyle devam etti: ''Ayrıca 4 bin 500 Mevlana Evi ve 2 bin de konteyner kurduk. Bizim dışımızda gelenlere birlikte 80 bin çadır kuruldu. Çadır stoklarımızı orada harcadık. Çadır üretim fabrikalarımız var. Kapasitemizi ikiye katlamak suretiyle üretimlerimizi arttırdık. Şu anda 10 bin çadırımız tekrar oldu. Bir ihale açtık. Dışarıya fason olarak da çadır yaptırıyoruz. Devletimiz bize 25 bin çadır üretilmesi için tahsisat ayırdı. Çadır üretimine ilave yapıyoruz. Çadır stoğumuzu en kısa zamanda 50 binlere, 100 binlere doğru tırmandıracağız. Gelen misafirlerimiz için 8 bin çadırımızı Hatay'a yolladık. Yeni çadır kentler kuruyoruz. Bir yandan da üretimimize devam ediyoruz.''

''Artık yurt dışından kan ürünü ilaçlar temin etmeyeceğiz''

Türk Kızılayının dünyanın en önemli kan sistemini kuran kuruluşlardan birisi olduğunu ifade eden Akar, kan merkezlerinin dünyanın en ileri teknolojisiyle donatıldığını söyledi. Bu konuda geri oldukları ülkelerin ilerisine geçtiklerini vurgulayan Akar, şunları kaydetti: ''Fransa'dan ileri geçerek bulaşıcı hastalık riskini 4 milyon 500 binde 1'e indirdik. Fransa'da bir yılda 39 vaka yakalandı. Bizde aşağı yukarı 5 yılda 1 vaka yakalandı. Bu, Türk Kızılayının ne kadar titiz, önemli ve özverili çalıştığının ifadesidir. Halkımıza da teşekkür ediyorum. Bu kötü hastalıkların bulaşmasının azlıklarından birisi de vatandaşımızın yaşam ve inanç şeklidir. İnancımız ve yaşam biçimimiz, bulaşıcı hastalıkları büyük ölçüde engellenmektedir. Ben güvenilir vatandaşlarımızı sürekli kan vermeye davet ediyorum. Kan vermek dinimize de çok uygun. Çok büyük sevap. Bağışladığınız kanın hangi hastaya şifa olacağını bilemezseniz. Bu çok büyük sevaptır.'' Akar, Türkiye'nin kan ihtiyacının 1 milyon 800 bin ünite olduğunu vurgulayarak, ''Geçen yıl biz bunun 1 milyon 250 bin ünitesini sağladık. Bu yıl ise 1 milyon 500 bin ünitesini karşılayacağız. Ondan sonraki yılda 1 milyon 800 bin üniteye ulaşmak suretiyle artık Türkiye'deki kanın son damlasına kadar tamamını Türk Kızılayı tarafından karşılanmasını gerçekleştireceğiz. Artık yurt dışından döviz vererek kan ürünü ilaçlar temin etmeyeceğiz. Fabrikalar kurmak suretiyle kanın plazmasından istifade edip ilaç sanayini de bu şekilde kuracağız'' diye konuştu.
Kaynak: AA