Abdülhamid'in Fotoğrafı Hala Muhafaza Ediliyor

Bealwie Camisi İmamı El Attas: 'Bölgedeki Müslümanlar o dönem Osmanlı Sultanı'nın ağzından çıkacak sözlere bakardı' 'Ne zaman yardıma ihtiyaç olsa Osmanlı Sultanı'na giderlerdi'

Abdülhamid'in mirasını hala yaşatıyor ve kendilerine gönderilen ilk Malayca Kur'an-ı Kerim'i muhafaza ediyor. Osmanlının son dönemlerinde Sultan II. Abdülhamid'in İttihad-ı İslam siyaseti çerçevesinde bölge Müslümanları ile bağlantıya geçilerek Hilafete bağlanmış ve bölge Müslümanları Osmanlıyı ve Türkiye'yi unutmamış. Osmanlıdan ve Türklerden miraslara özel bir önem veren Müslümanlar, bu eserleri halen muhafaza ediyor.

Baalwie Camisi imamı Seyyid Hasan El Attas, babasının yaptırdığı camide bu eserlerin en kıymetlilerini muhafaza ederek, sergiliyor. an El Attas, bu köşede Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin kabrinin bir fotoğrafının yanı sıra, Osmanlı-Türk kültürüne has eserler ve Osmanlı Devlet Arması'nı sergiliyor. Ayrıca bu köşede Osmanlı Sultanlarının fermanlarından da bir örnek bulunuyor. Caminin giriş kısımında bulunan ve dikkat çeken tarihi bir Osmanlı asker zırhı ise müzenin en nadide parçalarından biri olarak dikkati çekiyor.

El Attas, daha önce bu zırhın yaklaşık 100 yıllık olduğuna inandıklarını, ancak kendilerini ziyaret eden bir Türk tarih profesörünün bu zırhın 200-300 yıllık tarihi olduğunu söylediğini aktarıyor. Caminin arka kısmına geçildiğinde ise muhafazalı bir odada el yazması onlarca Kur'an-ı Kerim'i muhafaza eden El Attas, ellerindeki en nadide parçanın Osmanlı döneminden kalma, yüzlerce yıllık el yazması Kur'an-ı Kerim'in bir nüshasını gösteriyor.

El Attas, el yazması Kur'an-ı Kerim'i gösterirken, 'Kuran-ı Kerim Mekke ve Medine'de indi, Mısır'da okundu ve İstanbul'da yazıldı' ifadesini kullandı.

-Sultan Abdülhamid sevgisi hala yaşıyor-
Sultan Abdülhamid'in bölge Müslümanları için hazırlattığı Malayca tefsirli Kuran-ı Kerim'in kendileri için önemli olduğunu vurgulayan El Attas, Kur'an'ı Kerim'in Malay alfabesiyle hazırlanarak basıldığını söylüyor. El Attas bu Kur'an-ı Kerim'in ilk kez Osmanlı tarafından 1903 senesinde bölge Müslümanları için hazırlandığını kaydediyor ve Malayca hazırlanan Kur'an-ı Kerim'in bölgede hızla çoğaltıldığını ve Müslümanlara ulaştırıldığını anlatıyor. Bölge Müslümanlarının Osmanlı'ya hususi bir önem verdiğini vurgulayan El Attas, bir talebesinin gümüş üzerine değerli taş ve elmaslarla hazırladığı Osmanlı hilalini gösteriyor. El Attas, caminin arka bölümünde özel bir odada muhafaza ettikleri dönemin Halifesi Sultan II. Abdülhamid'in büyük bir portresini de gösteriyor. Yağlı boya ile hazırlanmış tabloyu işaret eden El Attas, Osmanlı Sultanı ve Halifesinin yeryüzündeki tüm Müslümanların temsilcisi olduğunu söylüyor. 'Bu bölgenin Türkiye ile ilişkileri yeni değil' diyen El Attas, bölge ile Türkiye arasında yüzyıllara dayanan bir bağ olduğunu vurguluyor. El Attas, 'bölgedeki Müslümanların o dönem Osmanlı Sultanının ağzından çıkacak sözlere baktığını' belirtiyor ve bölge Müslümanlarının sık sık İstanbul'a gittiğini anlatıyor. Parmağındaki tuğrayı gösteren El Attas, bölge Müslümanlarının ne zaman yardıma ihtiyacı olsa Osmanlı Sultanına yardım istemeye gittiğini kaydediyor.

-Osmanlı vesikalarında Singapur ve civarı-
El Attas, Camideki küçük müzelerinde Türkiye'den gelen birçok eser olduğunu söyleyerek, o dönemlerde gelmiş olan bazı Osmanlıların halen bölgede yaşadığını belirtiyor. El Attas, bölgede ayrıca Sultan II. Abdülhamid döneminde gelen iki tane Osmanlı hanım Sultanının kabirlerinin bulunduğunu söylüyor. Tarihçiler ise bulunan kabirlerden birinin Sultan Abdülhamid zamanında gönderilen Osmanlı Şehbenderi Ahmed Ataullah Efendi'ye diğerinin ise o dönem Singapur'u da içine alan bugün Malezya topraklarında olan ve Singapur'a bir köprüyle bağlı olan Cahor Sultanının kardeşiyle evlendirilen ve Çerkez cariyesi Rukiye Hanım'a ait olduğunu savunuyor. Osmanlı Devleti ile bölge Müslümanları arasında ilişkiler daha eski tarihlere dayansa da Sultan Abdülhamid'in İttihad-ı İslam siyaseti çerçevesinde zirveye ulaştı. O dönemde Japonya'ya giden ve Kuşimoto açıklarında batan Ertuğrul Fırkateyni'nden, Çin'in Şanghay kentine gönderilen Miralay Enver Paşa heyetine kadar birçok resmi Osmanlı heyeti Singapur limanına uğramış ve bölgedeki Müslümanlarla temasa geçerek Hilafet merkezi ile bağlantılarını sürdürmüş. Bunların yanı sıra dönemin meşhur seyyahlarından Kazan Tatarı Abdürreşid İbrahim de bölgeye gidiyor, buradaki izlenimlerini ve bölge Müslümanlarını da Alem-i İslam adlı eserinde anlatıyor. -Osmanlı Bürokratının Singapur anıları- Bölgedeki temaslarını ayrıntılı bir şekilde kaleme alan bir Osmanlı bürokratı olan Mustafa Bin Mustafa ise uzun soluklu yaptığı Asya seyahatinde Cahor ve Singapur civarında dönemin Cahor Sultanı tarafından bir yıl misafir ediliyor. Günümüzde olduğu gibi o dönemde önemli limanlardan olan Singapur limanına ilk gelişini anlatan Mustafa, bölgede kısa süreli olarak kalmak istediğini ancak Osmanlıya verilen önemden ötürü Cahor Sultanı Ebu Bekir Han'ın kendisini 12 ay misafir ettiğini anlatıyor. Birçok seyahatname ve dönemi anlatan vesikada Cuma hutbelerinin Sultan Abdülhamid adına okunduğu kaydedilirken, bölge Müslümanlarının Hacca gitmeden evvel mutlaka Osmanlı Halifesini ziyaret ettiği kaydediliyor. Mustafa seyahatnamesinin sonunda bölge Müslümanlarının Osmanlıya olan muhabbetinden bahsediyor ve Ebu Bekir Han'ın 'teklif ve ısrarı' nedeniyle bölgede kaldığını anlatıyor ve şöyle devam ediyor: 'Kendilerinin teklif ve ısrarı üzerine 12 ay kadar yanlarında bulundum, hakkımda son derece teveccühleri oldu. Bu müddet içinde de hem konuştuğu dili öğrendim, hem de müsaadeleri ile idareleri altında bulunan ve yeni idaresine geçen memleketlerin bazısını gezdim. Çin ve Japonya'ya gitmek istediğimde de bırakmadılar, beni hayat boyu maiyetlerinde bulundurmak istediler. Fakat arz ettiğim yerleri gezmenin en mühim maksadım olduğunu beyan edince de, mani olmak istemediler, müsaade ettiler.'

-Malay Düğünü-
Civardaki Müslümanların dini nikahlarının kıyıldığı camide, kadı olarak adlandırdıkları din görevlileri resmi nikahın yanı sıra dini nikah kıyıyor ve çiftlere dini nikah cüzdanı veriyor . İslam kültürüne uygun olarak yapılan merasimin ardından Caminin ortasına hazırlanmış çeyiz çifte veriliyor ve davetlilere yine Cami içerisindeki yemekhanede misafirlere yemek ikram ediliyor.
Kaynak: AA