Sahte Belgeyle İki Kişiyi, Pkk'ya Yardımdan Andıçlamışlar (özel)

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, Diyarbakır 7.Kolordu Komutanlığı yaptığı döneme ait bir yargılamaya ilişkin dikkat çekici bilgiler ortaya çıktı.

Sahte Belgeyle İki Kişiyi, Pkk'ya Yardımdan Andıçlamışlar (özel)
Bu bilgilere göre 7. Kolordu Komutanlığı tarafından, DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'na, teröristin üzerinden çıktığı ileri sürülen bir belgeden dolayı suç duyurusunda bulunuldu. Selahattin ve Mehmet Emin Altındağ hakkında, 'Yasadışı PKK terör örgütüne yardım yataklık yapmak' suçlamasıyla dava açıldı. Ancak yargılama sırasında mahkemeye Diyarbakır Kulp 2. İç Güvenlik Tabur Komutanlığı tarafından gönderilen cevapta, Koçerin adlı bayan terörist ile diğer teröristlerin üzerinden herhangi bir silah, malzeme ve dokümanın ele geçirilmediği bildirildi. Belgeyi inceleyen kriminal polis laboratuvarı 4 adet belgedeki yazılar ile Nafis Çapan, Abdurrahman Çakay ve Nizamettin Özturan'ın mevcut mukayese yazıları arasında fark olduğunu ve yazıların bu kişilerin elinden çıkmadığına karar verdi.

Balyoz davası kapsamında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt, tanık sıfatıyla ifade verecek. Fakat Büyükanıt'ın Diyarbakır'da Kolordu Komutanlığı yaptığı dönemde mahkemeye sunulan bir belgenin doğru olmadığı ortaya çıktı. Astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve PKK itirafçısı Veysel Ateş'in 40 yıl hapis cezasına çarptırıldığı Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde bir kitabevinin bombalanması olayında dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'ya 'tanık' sıfatıyla ifade veren Diyarbakırlı işadamı Mehmet Ali Altındağ'ın çocukları Selahattin ve Mehmet Emin Altındağ hakkında 'Yasadışı PKK terör örgütüne yardım yataklık yapmak' suçlamasıyla dava açıldı. Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı tarafından DGM Cumhuriyet Başsavcısı Nihat Çakar'a gönderilen 'gizli' damgalı yazılarda, Koçerin adlı bir kadın terörist üzerinde çıkan dokümanlarla ilgili adli işlem yapılması istendi. Kulp Jandarma Komando Bölüğü ve 2. İç Güvenlik Tabur Komutanlığı tarafından yapılan operasyonda çıkan dokümanların incelenmesi sonucunda bazı şahıslara ait isimler ile telefon numaraları tespit edildiği belirtildi. Bunun üzerine 4 Nolu DGM'de 'Sanıklar Selahattin ve Mehmet Emin Altındağ'ın PKK örgüt mensupları ile ilişki kurup görüşmeler yaptıkları 350 bin Mark para vererek yardımda bulundukları, bu hususun 5.6.1998 tarihinde Kulp ilçesinde ölü ele geçen bir örgüt üyesi üzerinde çıkan kağıt ile anlaşıldığı ' denerek dava açtı.

TERÖRİSTLER ÜZERİNDEN BİR ŞEY ÇIKMADI


Mahkeme, Diyarbakır Kulp 2. İç Güvenlik Tabur Komutanlığı'ndan operasyonda ölü terörist ele geçip geçmediği, varsa bunlara ait bilgiler istedi. 4 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığına gönderilen Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Fevzi Turan imzalı 'gizli' ibareli yazıda ise '27 Mayıs 1998 tarihinde düzenlenen 'Şehit Piyade Asteğmen Hamit Sütmen-2 Operasyonu'nda Diyarbakır'ın Lice ilçesinde teröristlerle çıkan çatışmada 1 erkek toplam 7 terörist ölü olarak ele geçirilmiştir. Koçerin adlı bayan terörist ile diğer teröristlerin üzerinden herhangi bir silah, malzeme, doküman ele geçirilmemiştir. Ayrıca çatışma bölgesinin Lice ilçe merkezine uzaklığı, zor arazi yapısı ve ulaşım imkanlarının olmaması dolayısıyla Cumhuriyet Savcılığınca herhangi bir adli işlem (otopsi vb.) yapılması mümkün olmamıştır. ' ifadeleri kullanıldı.

BELGEDEKİ YAZILAR 3 FARKLI ŞAHIS TARAFINDAN YAZILMIŞ


Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı tarafından mahkemeye sunulan belge üzerinde Kriminal Polis Laboratuvarının yaptığı inceleme sonucunda da belgedeki yazıların farklı üçüncü bir şahıs olmak üzere 3 farklı şahıs tarafından yazılmış oldukları kanaatine varıldı. 4 adet belgedeki yazılar ile Nafis Çapan, Abdurrahman Çakay ve Nizamettin Özturan'ın mevcut mukayese yazıları arasında fark müşahede edildiği ve yazıların bu kişilerin elinden çıkmadığı kanaatine varıldığı ifade edildi.

Raporda, 'Tetkik konusu belgelerden 1 sıra numaralı belgede basılı olan ve içeriği tarafımızca 'ERNK...1995' olarak okunan mühür izi ile evvelce tetkik için tarafınızca laboratuvarımıza gönderilen belgelerin laboratuvarımızda alıkonulan fotokopileri üzerlerinde bulunan mühür izleri ile fotokopi üzerinden teşhis ve tespit olunabilen bulgular kadarıyla yapılan karşılaştırmaların da çeşitli özellikler yönünden aralarında fark görülmüş, bahse konu 1 sıra numaralı belgede basılı olan mühür izinin laboratuvarımızda fotokopileri bulunan belgelerde mühür izleri basılı olan mühürler ile basılmadığı kanaatine varılmıştır. ' denildi. Diyarbakır 4 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi, sanıklara isnat edilen suçu işledikleri yolunda her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilmediğinden beraatlerine karar verdi.

'BÜYÜKANIT VE ÇETİN DOĞAN ÇALIŞMALARIMIZI HAZMEDEMİYORDU '

Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Mehmet Ali Altındağ, o dönem Türkiye'nin her tarafının karanlık olaylar yaşadığını, bölgenin ise daha fazla karanlık olaylara sahne olduğunu vurguladı. Altındağ, 'Bir yandan PKK, bir yandan JİTEM, bir de bunların paralelinde o günün MİT'in Bölge Başkanları, Kolordu ile beraber çalışıyorlardı, onların emrindeydi. Basın olarak her yazdığımız kaydediliyor. Yazdıklarımız hiçbirinin işine gelmiyordu. Her hafta yazılarımızdan dolayı savcılıktaydık. Uzlaştırıcı bir politika, inançlı bir politika yürütüyorduk, bu şeytan üçgeni içinde. ' dedi.

1997 yılında iki çocuğunun uyduruk bir belgeden yargılandığını, sözde 350 bin markı PKK'ya verdiklerinin ileri sürüldüğünü anlatan Altındağ, 'Bir yanda PKK ile çarpışıyoruz, bir yandan da derin devlet ile uğraşıyoruz. Çatışma sırasında ölen bir kadın teröristin üzerinde bu belge görülmüş. Bu belge PKK adına Amed eyalet başkanlığına yazılmış. Bununla ailemizi sorguladılar. Bütün bunlar sahte çıktı. Mahkeme beraat kararı verdi. Beraat edince mahkeme heyeti başka yere tayin edildi. ' diye konuştu.

Sahibi olduğu Altındağ Dinlenme Tesisleri'ne bir saldırı yapıldığını anlatan Altındağ, hedefin kendisi olduğunu, ancak kurşunun ulaşamadığını ifade etti. Altındağ, şöyle devam etti: 'Sonra bir itirafçı ile jandarma yüzbaşı geldi, albayın emridir gel bir çayımızı iç dediler. Cenazeler ortada, götürüp infaz edeceklerdi. Benim resmi polis korumam vardı, o beni yalnız gönderemem dedi. O gece hayatımı kurtardı. Yoksa beni de beraber öldüreceklerdi. JİTEM bölgesiydi saldırının yapıldığı yer. '

Çalışmalarını dönemin MİT'i, DGM Başsavcısı Nihat Çakar, Diyarbakır 7. Kolordu Komutanı Yaşar Büyükanıt, Asayiş Bölge Komutanı Çetin Doğan'ın hazmedemediğini savunan Altındağ, devlet yanlısı çok ciddi PKK ile mücadele yaptıklarını vurguladı. Şemdinli olayında ifade verdiği için çok tehdit aldığını, iki defa ise öldürülmek istendiğini de açıklayan Altındağ, Meclis ve AK Parti'nin o dönem yüreklilik yaparak konunun üzerine gidemediğini savundu.