Tekelioğlu: Farklılıkları Bir Arada ve Barış İçinde Yaşatmış Bir Milletiz
AK Parti İzmir Milletvekili ve Avrupa Birliği(AB) Uyum Komisyonu Başkanı Prof.Dr. Mehmet Tekelioğlu, “Biz farklılıkları bir arada ve barış içinde yaşatmış bir milletiz." dedi.
İnsanları dillerine, renklerine, cinsiyetlerine göre değerlendirmediklerini kaydeden Tekelioğlu, ' Bu ayrımcı, küçültücü ölçütler bizim kültür ve medeniyet havzamızda varlık alanı bulamamıştır.” diye belirtti.
Nefret Suçları Platformu temsilcileri, ' Nefret Suçları Yasa Kampanyası ' çerçevesinde AK Parti İzmir Milletvekili ve AB Uyum Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu ' nu ziyaret etti. Ziyarette platformun kampanya koordinatörlüğünü yürüten Murat Köylü, Sosyal Değişim Derneği Genel sekreteri Levent Şensever, Uçan Süpürge Derneği üyesi Selen Doğan, Kaos GL Derneği üyesi Hayriye Kara, Pembe Hayat Derneği üyesi temsilen Kemal Ördek bulundu.
Platform koordinatörü Murat Köylü, nefret suçunun öncelikle kimlikle ilgili bir konu olduğunu dile getirdi. Platformuoluştururken, bütün mağdur taraf ve dernekleri kapsayacak bir yapı kurmaya özen gösterdiklerini belirten Köylü, amaçlarının ise ayrı ayrı mücadele eden dernekleri bir çatı altında birleştirmek, kamunun gündemine getirmek olduğunu söyledi. Köylü, “Nefret suçu can yakıcı bir sorun. Küresel bir sorun. Kimlikler çeşitlenince bu suç artmaktadır. Nefret suçlarının yasal tanıma kavuşturulmasını istiyoruz.” ifadesini kullandı.
Değişik ülkelerin sivil toplum örgütleri ile ilişki içinde olduklarını vurgulayan Levent Şensever ise ' önyargı ' saikiyle işlenen suçlara nefret suçu denildiğini vurgulayarak şöyle konuştu: “Bu yeni bir kavram. İlk kez ABD ' de kullanıldı. 56 AGİT ülkesi, mağduriyetleri ortadan kaldırmaya dönük olarak kendi yasalarında düzenleme yaptı. İlaveten AGİT, 2007 ' de Atina ' da katılımcı ülkelere tavsiye kararı aldı. AB, 19 Nisan 2007 ' de Almanya dönem başkanlığı sırasında, alınan bir kararla, nefret suçlarına ilişkin düzenleme yapmalarını üye ülkelere zorunlu kıldı. Burada ırk, dil, din, ten rengi, kin ve nefreti kışkırtan söylem ve eylemler konu edilmektedir. Yani bu farklılıkların hiçbiri başka farklılıklardan nefret etmeyi gerektiren bir unsur olamaz. Türkiye bu kararların bazılarının altına imza atmıştır.”
Şensever, soykırım ve benzeri konuların nefret suçlarından ayrı olduğuna dikkat çekerek, aralarındaki farkı, soykırımın uluslararası hukukun nefret suçlarının ise iç hukukun konusu olduğunu belirtti.
Şensever, sözlerine şöyle devam etti: “Türk Ceza Kanunu'nda ' önyargı ile işlenen suçlara ' ağırlaştırıcı cezalar getirilmelidir. Çalışmalarımız yeni olduğu için, bu çok boyutlu meselenin karakterini, örneklerini yeteri kadar bilemiyoruz. Çalışmalarımız bilmek, toplumu aydınlatmak ve yasal düzenleme yapmanın koşullarını hazırlamaya dönüktür. Kamunun ilgili kademeleri ile birlikte, eğitimden, soruşturma ve yargı boyutlarına kadar beş aşamalı bir eylem planı ortaya çıkarılabilir. '
AB Uyum Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Tekelioğlu ise ideal bir toplumda bu tarz problemlerin olmaması veya son derece sınırlı olması gerektiğini vurguladı. Tekelioğlu şunları dile getirdi: ' Bize düşen mevcut veya olması muhtemel toplumsal sıkıntıları, sağlıklı çözümlerle aşmak için, gereken yasal düzenleme ve uygulamaları yapmaktır. Biz bu konularla ilgili olmak zorundayız. Biz tarih boyunca farklılıkları bir arada ve barış içinde yaşatmış bir milletiz. Biz insanları, dillerine, renklerine, cinsiyetlerine göre değerlendirmedik, değerlendirmeyiz. Bu ayrımcı, küçültücü ölçütler bizim kültür ve medeniyet havzamızda varlık alanı bulamamıştır. Biz realitesini kabul ettiğimiz ötekini, ötekimizi kendi varlığımızın imkanı, zenginliği olarak görürüz. Bu anlayış, yaşayan canlı algı olarak devam etmektedir. 2. Dünya Savaşı'nda Yahudilere karşı geliştirilen ve zaman zaman korkunç örneklerle başka azınlıklara karşı yönelen nefretin şiddete dönüşmesini halâ görmekteyiz. Müslümanlar ve bizim oradaki yurttaşlarımız, trajik boyutta can yakıcı sıkıntılarını yaşıyorlar. '
Nefret Suçları Platformu temsilcileri, ' Nefret Suçları Yasa Kampanyası ' çerçevesinde AK Parti İzmir Milletvekili ve AB Uyum Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu ' nu ziyaret etti. Ziyarette platformun kampanya koordinatörlüğünü yürüten Murat Köylü, Sosyal Değişim Derneği Genel sekreteri Levent Şensever, Uçan Süpürge Derneği üyesi Selen Doğan, Kaos GL Derneği üyesi Hayriye Kara, Pembe Hayat Derneği üyesi temsilen Kemal Ördek bulundu.
Platform koordinatörü Murat Köylü, nefret suçunun öncelikle kimlikle ilgili bir konu olduğunu dile getirdi. Platformuoluştururken, bütün mağdur taraf ve dernekleri kapsayacak bir yapı kurmaya özen gösterdiklerini belirten Köylü, amaçlarının ise ayrı ayrı mücadele eden dernekleri bir çatı altında birleştirmek, kamunun gündemine getirmek olduğunu söyledi. Köylü, “Nefret suçu can yakıcı bir sorun. Küresel bir sorun. Kimlikler çeşitlenince bu suç artmaktadır. Nefret suçlarının yasal tanıma kavuşturulmasını istiyoruz.” ifadesini kullandı.
Değişik ülkelerin sivil toplum örgütleri ile ilişki içinde olduklarını vurgulayan Levent Şensever ise ' önyargı ' saikiyle işlenen suçlara nefret suçu denildiğini vurgulayarak şöyle konuştu: “Bu yeni bir kavram. İlk kez ABD ' de kullanıldı. 56 AGİT ülkesi, mağduriyetleri ortadan kaldırmaya dönük olarak kendi yasalarında düzenleme yaptı. İlaveten AGİT, 2007 ' de Atina ' da katılımcı ülkelere tavsiye kararı aldı. AB, 19 Nisan 2007 ' de Almanya dönem başkanlığı sırasında, alınan bir kararla, nefret suçlarına ilişkin düzenleme yapmalarını üye ülkelere zorunlu kıldı. Burada ırk, dil, din, ten rengi, kin ve nefreti kışkırtan söylem ve eylemler konu edilmektedir. Yani bu farklılıkların hiçbiri başka farklılıklardan nefret etmeyi gerektiren bir unsur olamaz. Türkiye bu kararların bazılarının altına imza atmıştır.”
Şensever, soykırım ve benzeri konuların nefret suçlarından ayrı olduğuna dikkat çekerek, aralarındaki farkı, soykırımın uluslararası hukukun nefret suçlarının ise iç hukukun konusu olduğunu belirtti.
Şensever, sözlerine şöyle devam etti: “Türk Ceza Kanunu'nda ' önyargı ile işlenen suçlara ' ağırlaştırıcı cezalar getirilmelidir. Çalışmalarımız yeni olduğu için, bu çok boyutlu meselenin karakterini, örneklerini yeteri kadar bilemiyoruz. Çalışmalarımız bilmek, toplumu aydınlatmak ve yasal düzenleme yapmanın koşullarını hazırlamaya dönüktür. Kamunun ilgili kademeleri ile birlikte, eğitimden, soruşturma ve yargı boyutlarına kadar beş aşamalı bir eylem planı ortaya çıkarılabilir. '
AB Uyum Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Tekelioğlu ise ideal bir toplumda bu tarz problemlerin olmaması veya son derece sınırlı olması gerektiğini vurguladı. Tekelioğlu şunları dile getirdi: ' Bize düşen mevcut veya olması muhtemel toplumsal sıkıntıları, sağlıklı çözümlerle aşmak için, gereken yasal düzenleme ve uygulamaları yapmaktır. Biz bu konularla ilgili olmak zorundayız. Biz tarih boyunca farklılıkları bir arada ve barış içinde yaşatmış bir milletiz. Biz insanları, dillerine, renklerine, cinsiyetlerine göre değerlendirmedik, değerlendirmeyiz. Bu ayrımcı, küçültücü ölçütler bizim kültür ve medeniyet havzamızda varlık alanı bulamamıştır. Biz realitesini kabul ettiğimiz ötekini, ötekimizi kendi varlığımızın imkanı, zenginliği olarak görürüz. Bu anlayış, yaşayan canlı algı olarak devam etmektedir. 2. Dünya Savaşı'nda Yahudilere karşı geliştirilen ve zaman zaman korkunç örneklerle başka azınlıklara karşı yönelen nefretin şiddete dönüşmesini halâ görmekteyiz. Müslümanlar ve bizim oradaki yurttaşlarımız, trajik boyutta can yakıcı sıkıntılarını yaşıyorlar. '