Türkiye-körfez İşbirliği Konseyi 1. İş Forumu Gala Yemeği

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)'nin Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi 1.

Türkiye-körfez İşbirliği Konseyi 1. İş Forumu Gala Yemeği
  İş Forumu katılımcıları onuruna verdiği Gala yemeğine katıldı. Burada konuklara seslenen Babacan, 'Aynı coğrafyayı, ortak bir inancı paylaşan, köklü bir tarihe ve kültüre sahip ülkelerimiz arasında işbirliği kültürünün, diyalog ortamının daha da geliştirilmesine büyük önem atfediyoruz 'dedi

Four Seasons Otel`de verilen yemeğe, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, İslam Ticaret ve Sanayi Odası (FGCCC) Başkanı Şeyh Salih Kamil, Körfez İşbirliği Konseyi ( KİK ) Genel Sekreter Yardımcısı Abdullah Bin Cuma Al - Shibli, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ve konsey üyeleri katıldı

Burada bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 'Aynı coğrafyayı, ortak bir inancı paylaşan, köklü bir tarihe ve kültüre sahip ülkelerimiz arasında işbirliği kültürünün, diyalog ortamının daha da geliştirilmesine büyük önem atfediyoruz. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği`nin ev sahipliğinde bugün startını verdiğimiz Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi İş Forumu ekonomik ve ticari ilişkilerimiz açısından bir mihenk taşı olacaktır, buna inancım tamdır. Bu iş forumu süresince ulaştırmadan enerjiye,tarımdan inşaata çok farklı sektör ve konuların ele alınacağı paneller düzenlenecek, ülkelerimiz arasındaki yatırım ve ticaret potansiyelinin geliştirilmesi için istişareler yapılacak. Bu tür organizasyonların en kısa sürede somut neticeler vermesi kuşkusuz son derece önemli olacak. Bu vesileyle de iş forumunun organizasyonunda emeği geçen herkese saygılarımı ve teşekkürlerimi özellikle arz etmek istiyorum 'diye konuştu

Türkiye ve Körfez ülkeleri arasında köklü dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin bulunduğuna dikkat çeken Babacan, 'Aramızdaki bu bağları pekiştirmek, ilişkilerimize stratejik bir bakış açısı ve derinlik kazandırmak, işbirliğimize yeni ufuklar açmak istiyoruz. Bu irademizin Körfez ülkelerindeki kardeşlerimiz tarafından paylaşıldığını görmekten de büyük memnuniyet duyuyoruz. Türkiye, Körfez ülkeleri ile pek çok bölgesel ve küresel konuda yakın bir istişare ve diyalog içerisindedir. Bölgemizde istikrarınsağlanması için, güvenlik ve barışın kalıcı olarak tesisi ve korunması için, refahın artması için Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında güzel bir format, güzel bir mekanizma oluşturulmuş durumda 'dedi

Ortaklaşa sürdürülen işbirliğinin devam edeceğini belirten Babacan, 'Benim Dış İşleri Bakanlığım sırasında 2008 yılında kurmuş olduğumuz Yüksek Düzeyli Stratejik Diyalog mekanizması ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin sadece ekonomik alanla sınırlı kalmaktan çıkarmış, siyasi ve kültürel alanlarda ilişkilerimizin gelişmesi açısından güçlü bir temel teşkil etmiştir. Bu olumlu zeminde çalışmalarımızı ülkelerimizin karşılıklı çıkarları ve halklarımızın ortak yararı temelinde beraber sürdürmeye kararlıyız.Körfez İşbirliği Konseyi ile tesis ettiğimiz stratejik diyalog, Türk-Arap Forumu bünyesinde sürdürdüğümüz çabaları takviye eden ve Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleriyle ilişkilerimizi daha üst boyutlara taşımamızı sağlayan bir mekanizmadır. Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleriyle siyasi ilişkilerimizin mükemmel seviyede bulunması bizi ziyadesiyle memnun etmektedir. Güçlü siyasi diyalogumuza paralel şekilde, aramızdaki ekonomik ve ticari ilişkilerin de karşılıklı daha da geliştirilmesi ve mümkün olan en üstseviyelere yükseltilmesinde bizim hükümet olarak kararlılığımız tamdır. Ortak irademiz ve çabalarımızla bu konuda hızlı ve somut adımlar atabileceğimize inanıyoruz 'şeklinde konuştu

Babacan, '2010 yılı Ekim ayında Kuveyt`te gerçekleşen toplantıda kabul edilen 2011-2012 Ortak Eylem Planı`nın başarıyla uygulamaya konulmasından da son derece memnunuz. Bu süre zarfında ilişkilerimizi somut projelerle geliştirmek amacıyla kurulmasını kararlaştırdığımız alt-komiteler faaliyete geçmiştir ve alt-komitelerin toplantılarını önümüzdeki dönemde de düzenli şekilde devam edecektir. Ayrıca ticaret, yatırımlar, tarım, gıda güvenliği, ulaştırma, iletişim, enerji, sağlık, turizm, çevre, kültür veeğitim alanlarında işbirliğimizi derinleştirecek kayda değer adımlar da atılmaya başlanmıştır 'dedi

Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Sınırların, yerel ile uluslararası gibi ayrımların yavaş yavaş ortadan kalktığı, sermayenin rahatlıkla bir ülkeden diğerine akmaya başladığı bir dönemdeyiz. Bugün Lübnan`daki, Kuveyt`teki bir banka gelip Türkiye`deki bir banka, bir şirket kurabiliyorsa, ortaklık kurabiliyorsa, Türk bankaları Bahreyn`de, Suudi Arabistan`da şube açabiliyorsa, kısacası eskinin sınırları, engellemeleri yerine artık serbestlik, uluslararası işbirliği, ortaklık gibi kavramlar ekonomilerin, ülkelerin geleceğini tayin etmeyebaşlamış demektir. Hükümet olarak biz Türkiye`nin tarihi ve kültürel ilişkilerinin olduğu coğrafya ile ilişkilerimizi daha da geliştirmek istiyoruz. Tüm bu coğrafyanın tek bir ekonomik çevre olabileceğine kuvvetle inanıyoruz. Sınırların anlamını kaybettiği insanların, ürünlerin, sermayenin ve enerjinin rahatça hareket ettiği bir geleceğin hayalini taşıyoruz. Arnavutluk`tan yola çıkan bir kişinin Kuveyt`e kadar, Bahreyn`den yola çıkan bir kişinin Fas`a herhangi bir hudut, herhangi bir sınır tanımadan rahatçahareket edebilmesi vizyonumuzun temelidir. Bununla insanı, barışı, güvenliği ve refahı önceleyen bir coğrafya oluşturmak istiyoruz.'Körfez ülkelerini birbirine bağlayacak demiryolu ağına da değinen Babacan, 'Türkiye olarak, Körfez eye ile Körfez ülkeleri arasında güzel bir format. mekanizma oluşturulmuş durumda 'dedi

Ortakla Körfez ülkelerini birbirine bağlayacak bir demiryolu ağının kurulmasına özel önem atfediyoruz. Bu ağın ülkemize uzatılması aramızdaki coğrafi mesafeleri kısaltacak, Körfez`i sadece Türkiye`ye değil, aynı zamanda Avrupa`ya ve Orta Asya`ya bağlayacaktır. Türkiye ve Körfez ülkeleri büyük bir potansiyele sahiptir. Önümüzdeki dönemde nüfus artış hızının yavaşlaması ve göçün önündeki engeller nedeniyle [Batı Avrupa gibi] bazı bölgelerde nüfus hızla azalacak. Bu eğilimin aksine bölgemizde nüfus artmayadevam edecek. Türkiye ve Körfez ülkelerinin toplam nüfusu Birleşmiş Milletlerin verilerine göre 119 milyon civarında. Bu rakamın 2050 yılında 168 milyona yükseleceği tahmin ediliyor. Bu da bölge ekonomisinin büyüme bağlamında büyük bir potansiyel taşıdığının en belirgin göstergesidir 'dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 'Bazı yatırım bankalarının tahminlerine göre Körfez İşbirliği Konseyi`nin 2050 yılındaki gayri safi yurt içi hasılasının 4 trilyon doları geçeceği tahmin ediliyor. Türkiye`nin ise 6 trilyon dolarlık bir ekonomi olması bekleniyor. Bir bütün olarak bakacak olursak KİK+Türkiye 10 trilyon dolar büyüklüğe sahip bir bölge haline gelecek. Eğer KİK+Türkiye tek bir ülke olsaydı, 2050 yılında dünyanın en büyük beşinci ekonomisi konumunda olacaktı. Dolayısıyla biz bugün birolabilirsek, işbirliğimizi daha da geliştirebilirsek insanlarımızın refahı katlanarak artacak, daha müreffeh bir geleceğe sahip olabileceğiz. Hızla gelişen ve çeşitlenen ticari ve ekonomik ilişkilerimiz ülkelerimizi ve halklarımızı yakınlaştırmaktadır. 2002 yılında yaklaşık olarak 1,5 milyar dolar mertebesinde olan ticaret hacmimiz 9 yıl gibi kısa bir sürede (2011 yılında) 11,9 milyar dolara yükselmiştir. Ancak şunu özellikle belirtmek istiyorum ki ülkelerimizin büyüklükleri ile, sahip olduğu potansiyel ilekıyaslandığında ticaret hacmimiz son derece düşük seviyededir 'diye konuştu

Konuşmasında `Serbest Ticaret Anlaşması`na değinen Bakan Babacan, 'Karşılıklı ticaret hacmimizin daha da artarak potansiyelini gerçek manada yansıtabilmesi için Serbest Ticaret Anlaşması`nın en kısa sürede imzalanması gerekiyor. Bu bağlamda, gerek Türkiye, gerek tüm Körfez bölgesi için geniş ticaret ve yatırım fırsatları sunacak olan Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerinin uzun bir süreden buyana yapılamayan 5. tur müzakerelerin ivedilikle gerçekleştirilmesi faydalı olacaktır. Ekonomik işbirliğimiziderinleştirecek ve tüm Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin ortak çıkarlarına hizmet edecek bu anlaşmanın daha fazla vakit kaybedilmeden sonuçlandırılması için ortak çabalarımızı yoğunlaştırmamız gerektiğine inanıyorum. Ayrıca, karşılıklı yatırım ve ticaret heyetleri ziyaretlerine ülkelerimizce ağırlık verilmesi Türkiye ile Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkilere yeni boyutlar kazandıracaktır. Bu nedenle, ülkelerimiz arasındaki İş Konseylerinin daha sık ve düzenli olarak bir arayagelmeleri yerinde olacaktır. Bu Forum kapsamında, Türkiye ve Körfez İşbirliği Konseyi üyeleri arasındaki yatırımların ve ticaretin geliştirilmesi yönünde somut adımlar atılmasını temenni ediyoruz 'şeklinde konuştu.

Yapılan son reformlarla birlikte Türkiye`nin yatırım mekanizma oluşturulmuş durumda 'dedi

Ortakla cazibesi ile Körfez ülkeleri arasında güzel bir format, güzel bir ülke haline geldiğini belirten Babacan, 'Özellikle son yıllarda birbiri ardına uygulamaya koyduğumuz ekonomik reformlar neticesinde Türkiye`deki yatırım ortamı son derece cazip hale gelmiştir. Bunun bir yansıması olarak, Körfez bölgesi işadamlarının artan oranda Türkiye`ye yatırım yapma arzularını memnuniyetle karşılıyoruz. Özellikle finans ve bankacılık, inşaat, taşımacılık, enerji ve tarım gibi pek çok alanda firmalarımız güzelprojelere, ortaklıklara imza atabilirler. Ayrıca üçüncü ülkelerde firmalarımızın, işadamlarımızın beraber çalışabileceklerini de ben ayrıca vurgulamak istiyorum. Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri ile enerji alanında işbirliği geliştirmeye de büyük önem atfediyoruz. Enerji konusunun stratejik diyalog mekanizmamızın önemli bir boyutunu oluşturabileceğini düşünüyorum. Zira Türkiye hidrokarbon kaynakları bakımından zengin Hazar Havzası, Orta Asya ve Orta Doğu ülkeleri ile tüketici pazarları arasında bir transitülke konumundadır. Bu konumun getirmiş olduğu sorumluluk ile hidrokarbon kaynaklarının kesintisiz ve güvenilir güzergâhlardan sevkıyatını sağlamak üzere doğu-batı ve kuzey-güney eksenlerinde çeşitli projeler geliştiriyoruz. Ceyhan, Körfez`deki kardeşlerimizin Türkiye`deki yatırım alanlarından birini teşkil edebilir. Ayrıca, Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin ülkemizde elektrik enerjisi alanında yatırım yapmasını arzu ediyoruz 'diye konuştu

Turizm alanın da önemli mesafelerin alındığını ifade Babacan, 'Turizm halklarımızı birbirine yakınlaştırmakta, kültürler arası kaynaşmaya vesile olmaktadır. Ticaret alanında olduğu gibi turizmde de önemli bir mesafe kaydettik. 2002 yılında Körfez ülkelerinden ülkemize gelen turist sayısı sadece 44 bin iken bu rakam 2011 yılında 200 binin üzerine çıkmıştır. Halklarımız arasındaki bağların güçlendirilmesi için turizm alanında da aramızdaki işbirliğini geliştirmekte fayda mütalaa ediyoruz. KİK ülkelerindendaha fazla genç kardeşimizi Türk üniversitelerinde görmeyi, üniversitelerimiz, akademik ve kültürel kuruluşlarımız arasında daha fazla işbirliği yapılmasını arzu ediyoruz. Eğitim ve kültürel alanlarda karşılıklı işbirliği olanaklarının çeşitlendirilerek arttırılması Körfez İşbirliği Konseyi üyesi ülkeler ile Türkiye arasındaki mevcut güçlü ilişkileri daha da pekiştirecek, siyasi düzeydeki diyalogumuzu halklarımıza yansıtacaktır 'dedi

Askeri alanda yapılan anlaşmaları hatırlatan Babacan, 'Askeri alanda bütün Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri ile ikili işbirliği anlaşmalarını imzaladık. Bu da, özellikle savunma sanayi alanında işbirliğimizin geliştirilmesi için elverişli bir zemin sunmaktadır. Türkiye`nin geliştirdiği savunma sanayi ürünleri Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin savunma alanındaki ihtiyaçlarının karşılanmasına önemli katkılarda bulunabilecek niteliktedir. Bu amaçla, ülkelerimiz arasında savunma sanayi işbirliğianlaşmalarının da biran önce akdedilmesini arzu ediyoruz 'şeklinde konuştu

Türkiye`deki istihdam artışına dikkat çeken Babacan, 'İstihdam artışı kadar önemli olan bir diğer konu da gelir dağılımıdır. Türkiye`de gelir dağılım mekanizma oluşturulmuş durumda 'dedi

Ortaklaı 2002`den bu yana düzelmektedir. Fakirlikle, yoksullukla mücadele alanında da önemli başarılar elde ettik. Şu anda Türkiye`de günlük geliri 1 doların altında olan bir nüfus kalmadı. Hatta günlük geliri 2,15 doların altında olan nüfusun toplam nüfusa oranı sadece binde 2`dir. 2002 yılında günlük geliri 4,30 dolar ve altında olan nüfusun toplam nüfusa oranı %30 iken bu oran 2009 yılında %4`e inmiştir. Yoksulluk oranlarındaki söz konusu düşüş Türkiye`nin kalkınmasının geniş kitlelere ve özellikleyoksul kesime olumlu bir şekilde yansıdığını göstermektedir 'dedi

Yabancılara gayrimenkul satışına ilişkin çalışmaların sürdüğünü ifade eden Babacan, 'Şu anda Türk vatandaşı olmayanların gayrimenkul satın almaları ile ilgili olarak daha esnek bir çerçeve üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca Hazinemiz yatırımcı tabanın genişletilmesi ve risklerin daha etkin bir şekilde yönetilmesi için kira sertifikası ihracı üzerinde çalışıyor. Yasal düzenlemenin ve hemen akabinde de ilk ihracın bu yıl içerisinde gerçekleşmesini arzu ediyoruz. 2023 yılı geldiğinde Türkiye`nin GSYH`nin 2trilyon doları, kişi başına gelirin ise 25 bin doları aşmasını ve Türkiye ekonomisinin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almasını hedefliyoruz. Bununla birlikte İstanbul`un dünyadaki ilk on finans merkezi içinde yer almasını arzu ediyoruz. Kriz sonrası dönemde, uluslararası ekonomi ve finans dünyası, güvenli merkezler aramaktadır. Böyle bir dönemde, bölgesel ve küresel sermaye için İstanbul`u bir cazibe merkezi haline getirmek ve ihtiyaç duyulan yapısal değişiklikleri gerçekleştirmek üzereçalışmaya başladık. Önümüzdeki dönemde fiziki ve hukuki altyapının tesisi, iş yapma ortamının ve insan kaynağının geliştirilmesi çalışmaları İstanbul`un rekabet gücünü yükseltmek üzere hayata geçirilecektir 'diye konuştu

Babacan sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bu projenin hayata geçirilmesi için göstereceğimiz gayret Türkiye`nin daha etkin, sağlıklı ve hızlı işleyen bir adalet sistemine sahip olmasına, vergi sisteminin basitleştirilmesine ve etkinleştirilmesine önemli bir katkı sağlayacaktır. İstanbul, uluslararası kuruluşların bölgesel merkezi olmak için avantajlı bir coğrafi konumlamaya sahiptir. Ayrıca İstanbul`un uygun bir altyapıya ve uçuş bağlantılarına sahip olması, çalışanlara yüksek bir yaşam kalitesi sunması gibi faktörler bu kuruluşların bölgemerkezlerini İstanbul`da açmasını teşvik edici faktörlerdir. Bu konuda yakın zamanda önemli gelişmelere şahit olduk. Dünya Bankası`nın üyesi olan International Finance Corporation (IFC) Washington D.C. dışındaki ilk operasyon merkezi olarak İstanbul`u seçmiştir. İstanbul ayrıca, Cenevre, Kopenhag ve Viyana gibi rakip kentleri geride bırakarak Birleşmiş Milletler Nüfus Fonunun (UNFDA) Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölge Bürosuna ev sahipliği yapmaya hak kazanmıştır. EBRD, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasıİstanbul`da bölgesel bir ofis açtı. Özel sektör tarafında da benzer gelişmelerin yaşandığına şahit oluyoruz. Örneğin Coca Cola 92 ülkedeki operasyonlarını İstanbul`daki ofisi üzerinden yönetiyor.'Yapılan bu konuşmanın ardından TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan`a katkılarından dolaydm mekanizma oluşturulmuş durumda 'dedi

Ortaklaı bir plaket takdim etti

 
Kaynak: İHA