Ak Parti'li Hüseyin Çelik'ten Demokrasi Dersleri

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "28 Şubat sürecinde Mesut Yılmaz ihaleye çıkartılan hükümetin başbakanı oldu ve o gün intihar etti, bitti. DYP'nin de akıbeti farklı değil" dedi.

Ak Parti'li Hüseyin Çelik'ten Demokrasi Dersleri
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, DE-VA Konferans Salonu'nda düzenlenen 'Bürokratik Cumhuriyetten Demokratik Cumhuriyete Türkiye' konulu konferansa katıldı. Konferansta konuşan Çelik, '20 yıl boyunca üniversitede hocalık yaptım bir gün bile oturduğumu hatırlamıyorum. Genellikle siyasette de oturmam, bugün benim için bir ilk olacak ' dedi

'İlkokuldan itibaren bize cumhuriyeti hep demokrasi diye yutturdular. Böyle bir şey yok aslında ' diyen Çelik, 'Yani bize anlattıkları şey demokrasiydi. Cumhuriyeti bize demokrasi diye anlattılar. 'Halkın kendi kendini yönetmesi, halkın karar alma mekanizmalarına katılması' dediler. Sonra büyüdükçe etrafımıza baktık cumhuriyet tek çeşit değilmiş ' şeklinde konuştu

'TIRTILI KELEBEĞE DÖNÜŞTÜRMEYE ÇALIŞIYORUZ '
Çelik, Türkiye'de demokrasi tarihine ilişkin bilgiler vererek, 'Bizim pratiğimiz, uygulamamız, totaliter cumhuriyetle bürokratik cumhuriyet arasında gidip gelmiştir. Bugünkü görünümümüz hala demokratik cumhuriyet görünümü değil. Bürokratik cumhuriyetten, demokratik cumhuriyete geçmeye çalışıyoruz. Aslında Türkiye'de yaşanan tartışma ve sancıların temel sebebi, Türkiye'nin bürokratik cumhuriyetten demokratik cumhuriyete geçme arzusudur. Bu yöndeki gayrettir, çabadır ve reform sürecidir. Yani biz tırtılıkelebeğe dönüştürmeye çalışıyoruz. Tırtıl çok iticidir biliyorsunuz ama kelebek çok daha munistir. Bu arada bu sancı yaşandı, transformasyon sürecinde sıkıntı yaşandı ' ifadelerini kullandı

'Toplumların değişmesi bir anda olmaz ve kanunla hiç olmaz ' diye konuşan Çelik, 'Kanun değişikliği yaparsınız, toplum o kanunların temelinde özellikle meselelere muhatap olur, zamanla bu bir zihniyete dönüşür. Ama sabahtan akşama bu olmaz. Sadece kanun değişikliğiyle bir şeyi değiştiremezsiniz. Gönüllere yerleştirmekle bir şeyi gerçek manada sevdirmiş olmazsınız. Bu işler bir memlekette tek başına Anayasa'yı değiştirerek, sadece yasaları değiştirerek olmuyor. Bu bir süreç meselesidir ' dedi.

'DELİLİĞİN STANDART OLDUĞU YERDE AKILLILIK SAPMADIR '
Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı dönemde yaşadığı bir anısını paylaşan Çelik, Ankara'da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenlerinde bilinenin aksine, 'çocuklara öpücük gönderdiğini ' söyleyerek, 'Biz asker denetlemeye gelmiş general falan değiliz, çocuk bunlar ve bugün çocuk bayramı. Biz çocuklara iki el salladık, o ponpon taşıyan çocuklar, orası gelincik tarlasına döndü. İşte bayram bu. Tabi bu gazetecilerin garibine gitmiş. Bana bu sorulunca 'arkadaşlar deliliğin standart olduğu yerdeakıllılık sapmadır' dedim. Bir deli standardı oluşturulmuş ve bizi buna alıştırmışlar ' şeklinde konuştu

'Kokar yakıt ' diye tabir edilen tezekten bahseden Çelik, 'Bizim burnumuza yıllar yılı alıştırmışlar bazı kokuları ' dedi

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, 'Öğrenilmiş çaresizlik' kavramını tanımlayarak, 'Yıllar yılı bize yanlışları öğrettiler ve doğru olarak benimsettiler. Biz öğrenilmiş çaresizlikle buna boyun eğdik ' diye konuştu

'MİLİTARİSTLİK ÜNİFORMA MESELESİ DEĞİLDİR '
28 Şubat 1997'deki post modern darbeye ilişkin değerlendirme yapan Çelik, Turgut Özal'a kadar komutanlar dışında kimsenin aklına sivil cumhurbaşkanı adayı gelmediğini belirtti. Asker olup militarist zihniyette olduğu gibi sivil olup militarist olanlar bulunduğunu anlatan Çelik, 'Militaristlik üniforma meselesi değildir. 28 Şubat rezaletine bakın. Büyük büyük gazetelere şu manşetleri atacaksınız dediler, hemen attılar. Yargı mensuplarına brifing verilecek, 'emriniz olur' hemen gidiyorlar. Ali Kalkancı,Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, telekızlar, uyuşturucu baronları irticanın hortlatıcıları diye televizyonlarda boy boy gösterildi. Bunlara hep şahit olduk. Hatırlayacaksınız o gün TOBB'dan TESK'e, TİSK'ten işçi sendikalarına varana kadar herkes selam durdu ' ifadelerini kullandı.

'DARBELERE İHTİLAL DEMEK 'İHTİLAL' KELİMESİNE BÜYÜK SAYGISIZLIK '
Sivil bürokrasiye yargının da dahil edilmesi gerektiğine işaret eden Çelik, Mahmut Esat Bozkurt'un Türk yargısının cumhuriyet dönemindeki şekillendirici şahsiyeti olduğuna dikkat çekerek, 'Maalesef adliye koridorların onun habis ruhu dolaşıyor. Hukukçulara dediği şey şudur: 'Sizin birinci vazifeniz hukuk falan dağıtmak değil, siz rejimin korucularısınız.' Yani milleti, halkı, bireyi devlete karşı koruyan, bireyin hakkını devlete karşı koruyan değil, devleti bireye karşı koruyan bir anlayış vardı ' dedi. Eskiden darbelere 'ihtilal' denildiği vurgulayan Çelik, 'Bunlara ihtilal demek, ihtilal kelimesine büyük bir saygısızlık olur. İhtilal halk hareketidir. İhtilal alttan gelir. Bu darbe, Ku-De-Ta (hükümet darbesi)'dır ' şeklinde konuştu

'CUMHURİYET BOYUNCA 5 GRUP ÖTEKİLEŞTİRİLDİ '
Cumhuraanda olmaz ve kanunla hiç olmaziyet boyunca 5 grubun ötekileştirildiğine dikkat çeken Çelik, 'Gayrimüslimleri ötekileştirmişiz, varlık vergisi, 6-7 Eylül Olayları utanç vesilesidir. Kürtleri ötekileştirmişiz. Kürt yok demişiz. Karlar kart etmiş, kurt etmiş demişiz. Dilini yok saymışız. Alevileri ötekileştirmişiz. Alevilik, Türkiye ve dünya gerçeği. Sen onu yok saydığın zaman yok olmuyor. Mütedeyyin insanları gayri memnun vatandaş yapmışsın. Vatandaşları gayri memnun yapmışsın. Ama Haso, Memo'lar1950'de CHP'ye öyle bir sille çekti ki 62 yıldır acısını çekiyorlar ' şeklinde konuştu

Ankara'daki bir iş adamının evinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile aralarında geçen diyalogu Çelik, şu sözlerle aktardı: 'AK Parti'nin kuruluşu sırasında Başbakan görüşmeler yapıyor. Bana da 'Hüseyin Bey belli partilerden de belli duruşu olanlarla birlikte siyaset yapmak istiyoruz' dedi. Uzun uzadıya konuştuk. Ben de 'Devlet adına milletin üzerinde mi, yoksa millet adına devlette mi siyaset yapacaksınız? Millet adına siyasete talipseniz sonuna kadar arkanızdayım' dedim. '

'MESUT YILMAZ, 28 SÜRECİNDE İHALEYE ÇIKARTILAN HÜKÜMETİN BAŞBAKANI OLDU VE O GÜN İNTİHAR ETTİ '
Hüseyin Çelik, millet adına siyasetten vazgeçen ve tarihe gömülen birçok parti bulunduğunu kaydederek, 'Anavatan, yıllarca parladı parladı, sonra bitti. Milletin partisi olmaktan çıkar, bürokrasinin partisi olursanız, bitmeye mahkumsunuz. 28 Şubat sürecinde Mesut Yılmaz ihaleye çıkartılan hükümetin başbakanı oldu ve o gün intihar etti, bitti. DYP'nin de akıbeti farklı değil ' dedi.

'BİZ GÖKKUŞAĞI GÜZELLİĞİNDE BİR TOPLUMUZ ' '
Biz gökkuşağı güzelliğinde bir toplumuz ' diyen Çelik, 'Gökkuşağı bütün renkler bir arada olduğu için güzeldir. Mavinin sarıya, sarının kırmızıya, kırmızının yeşile dönüşme mecburiyeti yoktur demokratik toplumlarda. Demokratik toplum ve cumhuriyette devlet, orkestra şefidir. Herkes kendi enstrümanını çalar. O farklı güzellik ve özelliklere sahip olan sesleri devlet mekanizması bir armoniye dönüştürür. Orkestra şefi becerikli olursa farklı seslerden armoni çıkar. Türkiye'de bugüne kadar her taraftan sesgelmesinin, kakafoni çıkmasının sebebi budur. Maalesef devlet iyi orkestra şefliği yapmıyor ' değerlendirmesinde bulundu

'ÖTEKİLEŞTİRMEK BİZE KAN VE GÖZYAŞINA MAL OLDU '
Çelik, Hz. Adem'den beri bütün insanları farklı yaratıldığını belirterek, 'Yaratılış bizi bu kadar farklı yaratırken, biz insanlara diyoruz ki, 'ya sen benim gibi ol ya da ben sana hayat hakkı tanımam.' Bunu yapamazsınız, ötekileştirerek bir yere varamazsınız. Ötekileştirmek bize kan ve gözyaşına mal olmuştur. Mutsuzluğa ve gayri memnun vatandaşlara mal olmuştur, halen olmaya da devam ediyor. Biz bürokratik cumhuriyet anlayışını, kafasını, mentalitesini, kanunlarını ve kurumlarını bir tarafa bırakacağız.Mutlak surette demokratik bir cumhuriyet olmak zorundayız. Kenarından kıyısından demokratik cumhuriyet değil ileri demokrasiye sahip bir cumhuriyet olmak zorundayız ' dedi.

'Maddi ve manevi olarak kimse karamsarlığa kapılmasın ' diyen Çelik, şunları kaydetti: 'Türkiye'de yaşanan Ergenekon'u da, Balyoz'u da, darbe eylem planları da, son günlerde yaşanan tartışmaların hepsinin özünde, Türkiye'nin tırtıl vaanda olmaz ve kanunla hiç olmazaziyetinden kelebek vaziyetine geçmeye çalışması yatıyor. Bu sıkıntılı, sancılı oluyor. Her doğum sancılı oluyor. Hep birlikte bunu kolaylaştırmamız gerekiyor. '
Kaynak: İHA