'Yaşar Büyükanıt Döneminde Kuzey İrak'a Yapılan Operasyon Rezil Rüsvay Edildi'
Prof.Dr. Deniz Ülke Arıboğan, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt döneminde Kuzey Irak'a yapılan başarılı operasyonun rezil rüsvay edildiğini söyledi. O dönem kendisinin Büyükanıt ile görüştüğünü ve askerin çekilmeye başladığını öğrendiğini aktaran Arıboğan, ancak Amerikalı yetkililerin, "Türk askeri oradan çekilsin" açıklamalarının ardından çekilme haberlerinin duyulması üzerine muhalefet partilerinin hükümeti suçladığını belirtti.
Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın düzenlediği programa katılan Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, 'Yeni Enformasyon Çağında Diasporanın Rolü ve Önemi' konulu bir konferans verdi. Bir anısını anlatan Arıboğan, şöyle dedi:
' Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile bir vesileyle görüşmeye gitmiştik. Tam o sırada Kuzey Irak'a kara operasyonu yapılıyordu. Bu meşhur Emre Taner ordayken başlatılan kara operasyonu. Emre Taner ile askerin arasını biraz açmıştı o dönemde. Bir eğitim programı için birkaç kişi gitmiştik. Tam tarihini hatırlamıyorum, üç gün sonra falan biz çekilmeye başladık, çekilmeyi tamamlayacağız dedi. Ben de tabi birikmiş sorularımı sordum. Niye bu kadar yoğun kış şartlarında böyle birşey başlatıyorsunuz. O zaman çok eleştiriliyordu, vay bir anda kış şartlarında askeri soktu diye. Hocam dedi, bir mayın şeyinden kurtuluyoruz. Kar dedi üstüne bastığınız zaman, o basıncı alıyor mayın tehlikesini bertaraf ediyor. İki, biz çok avantajlıyız dedi. Onlar dedi, üstünde başında bir donanımı yok. Bizimkiler her şeyiyle donanımlı gidiyorlar, onlar mecburen mağaralara saklanıyorlar. Çıkıp ortalıkta savaşmalarına imkan yok. İki saat içinde donarak ölürler zaten. Biz bile bu kadar yoğun bir şekilde giydirilmiş kuşatılmış askerimizi tutamıyoruz orada, sürekli değiştirerek şey yapıyoruz dedi. Mağaraların içerisine çok tehlikesiz bir biçimde, hakikaten kayıpsız çıktık oradan, bombaları bırakıyoruz dedi ve aslında çok avantajlı şartlarımız. Bahar olduğunda kola kol mücadele oluyor falan dedi. Çekiliyoruz ama dedi, daha fazla kış şartlarını zorlayamayız dedi. Hedeflerimize ulaştık çekiliyoruz, çekilmeye başladık dedi. Ha iyi falan dedik biz de. İki gün sonra Amerikan Büyükelçiliği 'Türk askeri oradan çekilsin' ya da Savunma Bakanlığı'ndan bir yetkiliydi. Evet biz zaten çekiliyorduk ve o gün çekilme tamamlanmak üzereydi. O da onu biliyor, uydudan takip ediyor zaten. Bu arada, bir anda bizim iki muhalefet partimiz, kıyameti koparmaya başladı 'Amerikalılar dediği için çekildiğiniz de ordan onu yaptınız da hükümet Amerikalıların emrinde operasyon yapıyor, şudur budur.' ve o çok başarılı Kuzey Irak operasyonu rezil rüsvay edildi. Çıkıp da böyle bir operasyon yaptık olmadı. Zavallılar, sürekli , 'vallahi Amerikalılar dedi diye çıkmadık, biz aslında ordan çıkıyorduk, iyi yaptık aslında falan', rezil oldu gitti operasyon. Şimdi bu çok önemli bir şey. Medya kanallarını kullanabiliyorsanız her şey yapabilirsiniz. Kimin kazandığını ilan edebilirsiniz. '
' MALI SATAN BİR TOPLUM DEĞİLİZ '
Bütün hayalinin, Türkiye'nin sanayi toplumu olduğunu görmek olduğunu dile getiren Arıboğan, ' Kendi televizyonunu üreten, radyosunu, buzdolabını üreten bir ülke olabilir miyiz? ' diye düşündüğünü ifade etti.
Bütün ideallerinin bunun üzerine inşa edildiğini belirten Arıboğan, ' Savaş uçağı, deniz altı üreten, uydu fırlatabilen bir ülkeye dönüştük. Her şey üretebiliyoruz. Sanayi toplumunu fazlasıyla yakaladık. Burdaki temel mesele, biz otobüsü yakaladık ama otobüs gidiyor başka yere. Başka devletler, başka araçlara binmişler ve başka yerlere gitmişler. Sanayi sonrası denilen başka bir uygarlığa sıçramışlar. ' dedi.
' Önce malı talep eden toplumduk, sonra ürettik, şimdi malı satabilen toplum olmanın zamanı. ' diyen Arıboğan, malı satabilen bir toplum olunamadığını savundu. Henüz o bilince ulaşılamadığını anlatan Arıboğan, şöyle devam etti: ' Biz hala babadan, dededen kalma usullerle milattan önce 200 yılında nasıl satılıyorsa bir ürün, aynı usullerle satma arzusuyla dolanıyoruz ve bunun üzerinden gidiyoruz. '
' HERKES FİYATINA GÖRE TOPLUMDA STATÜLENİYOR '
İnsanlara, değerlerin dayatıldığını vurgulayan Arıboğan, annesinin hayatında dahi olmayan selietün şimdi kadınların hayatını kabusa çeviren bir şey haline geldiğini kaydetti. Dünyadaki kozmetik endüstrisinin silah ve otomotiv endüstrisinin çok daha üzerinde bir performansa sahip olduğunun altını çizen Arıboğan, genç ve güzel kalınması için bunların yapıldığını belirterek, aslında bunun insanlar açısından çok büyük bir travma olduğunu söyledi.
İnsanların, buzağı kalmasını zorlayan bir yasa gibi olduğunu savunan Arıboğan, bütün buzağıların bir gün inek olduğunu ama insana 'sen inekleşmeyeceksin' diye dayatma yapıldığını, bunun yolunun da normal şartlara direnmek olduğunu ifade etti.
Erkekler için ise ' sürekli ful performans, sürekli para kazanmak zorunlu ' denilerek baskı uygulandığını anlatan Arıboğan, şu an meselenin, satın alacak insanları, bunu satın alması için ikna etmek olduğunu vurguladı.
Herkesin fiyatına göre toplumda statülendiğini, katmanlandığını ve bu değerin insanlara empoze edildiğini dile getiren Arıboğan, ' İnsanlara diyorlar ki burnumuz şu şekilde olacak. Bütün kadınlar estetik olur. Alıyor hurra birden herkes estetiğe gidiyor. İnsanlara şu acayip dudak şekilleri var ya kadınları şişirtiyorlar; onu satabilen zihniyet insanlara her şeyi satabilir. ' diye konuştu.
' İSLAMİFOBİA, İSLAM'DAN TEMİZLENMİŞ AVRUPA PROJESİNİN BAŞLANGICI OLACAK '
Türkiye'nin, uluslararası düzeyde büyüyen bir ülke olduğunu ve bir bölge gücü haline geldiğini, dünya çapında da rol oynamaya talip bir ülke olduğunu dile getiren Arıboğan, Türkiye gibi, dünyanın bir çok yerine dağılmış ve politika uygulayan ülkeler olduğunu ifade etti.
İslamifobia'nın önümüzdeki dönemin ' İslam'dan temizlenmiş Avrupa Projesi ' nin başlangıcı olacağını savunan Arıboğan, Avrupa'nın böyle bir yöne gireceğini düşündüğünü savundu. Ekonomik krizin de bunu tetiklediğini ileri süren Arıboğan, çekirdek Avrupa'da İslamifobia nedeniyle baskıların uygulanacağını iddia etti. Arıboğan, burada tek tek değerler sistemine en aykırı olanların yakalanıp üzerinde giyim kuşamından ibadet biçimine kadar her şeyin üzerinde nokta atışı uygulanabileceğine dikkat çekti.
' Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile bir vesileyle görüşmeye gitmiştik. Tam o sırada Kuzey Irak'a kara operasyonu yapılıyordu. Bu meşhur Emre Taner ordayken başlatılan kara operasyonu. Emre Taner ile askerin arasını biraz açmıştı o dönemde. Bir eğitim programı için birkaç kişi gitmiştik. Tam tarihini hatırlamıyorum, üç gün sonra falan biz çekilmeye başladık, çekilmeyi tamamlayacağız dedi. Ben de tabi birikmiş sorularımı sordum. Niye bu kadar yoğun kış şartlarında böyle birşey başlatıyorsunuz. O zaman çok eleştiriliyordu, vay bir anda kış şartlarında askeri soktu diye. Hocam dedi, bir mayın şeyinden kurtuluyoruz. Kar dedi üstüne bastığınız zaman, o basıncı alıyor mayın tehlikesini bertaraf ediyor. İki, biz çok avantajlıyız dedi. Onlar dedi, üstünde başında bir donanımı yok. Bizimkiler her şeyiyle donanımlı gidiyorlar, onlar mecburen mağaralara saklanıyorlar. Çıkıp ortalıkta savaşmalarına imkan yok. İki saat içinde donarak ölürler zaten. Biz bile bu kadar yoğun bir şekilde giydirilmiş kuşatılmış askerimizi tutamıyoruz orada, sürekli değiştirerek şey yapıyoruz dedi. Mağaraların içerisine çok tehlikesiz bir biçimde, hakikaten kayıpsız çıktık oradan, bombaları bırakıyoruz dedi ve aslında çok avantajlı şartlarımız. Bahar olduğunda kola kol mücadele oluyor falan dedi. Çekiliyoruz ama dedi, daha fazla kış şartlarını zorlayamayız dedi. Hedeflerimize ulaştık çekiliyoruz, çekilmeye başladık dedi. Ha iyi falan dedik biz de. İki gün sonra Amerikan Büyükelçiliği 'Türk askeri oradan çekilsin' ya da Savunma Bakanlığı'ndan bir yetkiliydi. Evet biz zaten çekiliyorduk ve o gün çekilme tamamlanmak üzereydi. O da onu biliyor, uydudan takip ediyor zaten. Bu arada, bir anda bizim iki muhalefet partimiz, kıyameti koparmaya başladı 'Amerikalılar dediği için çekildiğiniz de ordan onu yaptınız da hükümet Amerikalıların emrinde operasyon yapıyor, şudur budur.' ve o çok başarılı Kuzey Irak operasyonu rezil rüsvay edildi. Çıkıp da böyle bir operasyon yaptık olmadı. Zavallılar, sürekli , 'vallahi Amerikalılar dedi diye çıkmadık, biz aslında ordan çıkıyorduk, iyi yaptık aslında falan', rezil oldu gitti operasyon. Şimdi bu çok önemli bir şey. Medya kanallarını kullanabiliyorsanız her şey yapabilirsiniz. Kimin kazandığını ilan edebilirsiniz. '
' MALI SATAN BİR TOPLUM DEĞİLİZ '
Bütün hayalinin, Türkiye'nin sanayi toplumu olduğunu görmek olduğunu dile getiren Arıboğan, ' Kendi televizyonunu üreten, radyosunu, buzdolabını üreten bir ülke olabilir miyiz? ' diye düşündüğünü ifade etti.
Bütün ideallerinin bunun üzerine inşa edildiğini belirten Arıboğan, ' Savaş uçağı, deniz altı üreten, uydu fırlatabilen bir ülkeye dönüştük. Her şey üretebiliyoruz. Sanayi toplumunu fazlasıyla yakaladık. Burdaki temel mesele, biz otobüsü yakaladık ama otobüs gidiyor başka yere. Başka devletler, başka araçlara binmişler ve başka yerlere gitmişler. Sanayi sonrası denilen başka bir uygarlığa sıçramışlar. ' dedi.
' Önce malı talep eden toplumduk, sonra ürettik, şimdi malı satabilen toplum olmanın zamanı. ' diyen Arıboğan, malı satabilen bir toplum olunamadığını savundu. Henüz o bilince ulaşılamadığını anlatan Arıboğan, şöyle devam etti: ' Biz hala babadan, dededen kalma usullerle milattan önce 200 yılında nasıl satılıyorsa bir ürün, aynı usullerle satma arzusuyla dolanıyoruz ve bunun üzerinden gidiyoruz. '
' HERKES FİYATINA GÖRE TOPLUMDA STATÜLENİYOR '
İnsanlara, değerlerin dayatıldığını vurgulayan Arıboğan, annesinin hayatında dahi olmayan selietün şimdi kadınların hayatını kabusa çeviren bir şey haline geldiğini kaydetti. Dünyadaki kozmetik endüstrisinin silah ve otomotiv endüstrisinin çok daha üzerinde bir performansa sahip olduğunun altını çizen Arıboğan, genç ve güzel kalınması için bunların yapıldığını belirterek, aslında bunun insanlar açısından çok büyük bir travma olduğunu söyledi.
İnsanların, buzağı kalmasını zorlayan bir yasa gibi olduğunu savunan Arıboğan, bütün buzağıların bir gün inek olduğunu ama insana 'sen inekleşmeyeceksin' diye dayatma yapıldığını, bunun yolunun da normal şartlara direnmek olduğunu ifade etti.
Erkekler için ise ' sürekli ful performans, sürekli para kazanmak zorunlu ' denilerek baskı uygulandığını anlatan Arıboğan, şu an meselenin, satın alacak insanları, bunu satın alması için ikna etmek olduğunu vurguladı.
Herkesin fiyatına göre toplumda statülendiğini, katmanlandığını ve bu değerin insanlara empoze edildiğini dile getiren Arıboğan, ' İnsanlara diyorlar ki burnumuz şu şekilde olacak. Bütün kadınlar estetik olur. Alıyor hurra birden herkes estetiğe gidiyor. İnsanlara şu acayip dudak şekilleri var ya kadınları şişirtiyorlar; onu satabilen zihniyet insanlara her şeyi satabilir. ' diye konuştu.
' İSLAMİFOBİA, İSLAM'DAN TEMİZLENMİŞ AVRUPA PROJESİNİN BAŞLANGICI OLACAK '
Türkiye'nin, uluslararası düzeyde büyüyen bir ülke olduğunu ve bir bölge gücü haline geldiğini, dünya çapında da rol oynamaya talip bir ülke olduğunu dile getiren Arıboğan, Türkiye gibi, dünyanın bir çok yerine dağılmış ve politika uygulayan ülkeler olduğunu ifade etti.
İslamifobia'nın önümüzdeki dönemin ' İslam'dan temizlenmiş Avrupa Projesi ' nin başlangıcı olacağını savunan Arıboğan, Avrupa'nın böyle bir yöne gireceğini düşündüğünü savundu. Ekonomik krizin de bunu tetiklediğini ileri süren Arıboğan, çekirdek Avrupa'da İslamifobia nedeniyle baskıların uygulanacağını iddia etti. Arıboğan, burada tek tek değerler sistemine en aykırı olanların yakalanıp üzerinde giyim kuşamından ibadet biçimine kadar her şeyin üzerinde nokta atışı uygulanabileceğine dikkat çekti.