Başbakan Yardımcısı Arınç: Görüşmeleri Kilitlemek İlkel Bir Tutum Olur
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, MİT Kanunu’nda yapılacak değişikliğe muhalefetin tepkisi ile ilgili, “Hukuk devletindeyiz, görüşmeleri kilitlemek, bağırmak-çağırmak, işgal etmek ilkel bir tutum olur.Hiçbir muhalefet üyesinin de bunu aklından geçirdiğini düşünmüyorum.” dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AB-Türkiye Kültürlerarası Diyalog Müzeler Hibe Programı çerçevesinde, ilk ayağı Türkiye ' de gerçekleştirilecek olan ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından organize edilen ' Müze Profesyonelleri İçin Çok Taraflı Eğitim ' programının açılış törenine katıldı. Arınç, program sonunda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevapladı.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve bazı MİT görevlilerinin ifadeye çağrılması ve sonrasında yaşanan gelişmelerle ilgili soru üzerine, Arınç, “MİT ' in başkanı, bazı mensupları ve emekli mensupları ile ilgili olarak İstanbul ' da özel yetkili savcının bir talebi oldu. Bu talebin yasaya uygun olmadığı konusunda görüşler ifade edildi. Çünkü, MİT Kanunu ' nun 26. maddesi gereğince Başbakanımızın izin vermesi halinde bir soruşturma yapılabileceği yazılı. Ancak özel yetkili savcı, Ceza Muhakemesi Kanunu ' ndan aldığı yetki ile böyle bir soruşturma başlattığını ifade etti. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ' na haber vermemesi ve yetkisini kötüye kullanması sebebi ile elinden bu soruşturma dosyası alındı ve başka savcılar görevlendirildi.” dedi. Arınç, konunun İstanbul cumhuriyet başsavcısının yetkisinde olduğunu, HSYK ile bir ilgisi olmadığını söyledi.
“KANUN TEKLİFİNİN AMACI, HERKESİN BİLDİĞİNİN DAHA BÜYÜK HARFLERLE HAYATA GEÇİRİLMESİDİR”
MİT Kanunu ' nda yazılı olan bu hükmün hayata geçirilmesi, kötüye kullanılmaması, yanlış anlaşılmaması amacı ile bir kanun teklifi verildiğini söyleyen Arınç, “Bu kanun teklifi sanıyorum ki yarın Adalet Komisyonu ' nda görüşülecek. Daha sonra da genel kurulda son şeklini alacak. Bu kanunla amaçlanan şey aslında herkesin bildiği, kanunda yazılı olan hususun daha büyük harflerle ve daha çok anlaşılır biçimde hayata geçirilmesidir.” diye konuştu.
İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcısı Fikret Seçen ' in açıklamalarından haberi olmadığını söyleyen Arınç, şöyle devam etti: “Bugün yapıldığı ifade edilen açıklamadan haberim yok. Eğer görevlerini kötüye kullanma şeklinde tanımlanabilecek bir husus varsa, aslında bu konu da MİT Kanunu ' nun 26. maddesi içerisinde sayılmış hususlardır. Demek ki yeni bir kanunun, yeni bir maddenin gerekçesi ile birlikte daha anlaşılır hale getirilmesi gerekiyor. Bu da kanun teklifinin aslında ne kadar yerinde olduğunu da gösteriyor.”
Başka bir gazetecinin, “Adalet Bakanı Ergin ' in, sadece MİT yöneticilerinin değil, aynı zamanda üst düzey bürokratların, askerlerin de ifadesinin alınması için Başbakan ' ın izni gerekecek şeklinde açıklamaları vardı.” şeklideki sözleri üzerine Arınç, “Bu bir açıklama değil. Sayın Taha Akyol ' la görüşmesinden gazeteye haber olarak yansıyan bir husus. Bunun ne kadar gerçek olduğunu yarınki komisyon görüşmelerinde hep birlikte göreceğiz. Olabilir ya da olamaz diye kanaatimi belirtmiyorum ama bu kanun teklifinin görüşülmesinde sayın Adalet Bakanımızın önplanda ve belirleyici olacağını söyleyebilirim.” dedi.
“ÇOK BÜYÜK BİR ENDİŞE OLSAYDI SAYIN KILIÇDAROĞLU İŞİNİ GÜCÜNÜ BIRAKIP DEVE GÜREŞİNE GİTMEZDİ”
Yasa değişikliği ile ilgili muhalefetten gelen tepkinin hatırlatılması üzerine Arınç, “Muhalefetin bu konudaki eleştirilerini ben de okuyorum. Bu eleştiriler elbette olacaktır, bunlar değerlendirilecektir. Ancak çok büyük bir endişe veya çok büyük bir hukuka uymazlık, çok büyük bir hukuk ihlali olduğunu herhalde onlar da düşünmüyorlar. Eğer böyle bir tehlike böyle bir endişe olsaydı Sayın Kılıçdaroğlu işini gücünü bırakıp deve güreşine gitmezdi.” diye konuştu.
“GÖRÜŞMELERİ KİLİTLEMEK, BAĞIRMAK-ÇAĞIRMAK, İŞGAL ETMEK İLKEL BİR TUTUM OLUR”
Başka bir gazetecinin, “Muhalefet, genel kuruldaki görüşmeleri kilitleyebileceğinin sinyalini veriyor. Değerlendirmeniz nedir?” sorusu üzerine Arınç, şöyle dedi:
“Ne münasebet, niçin kitlensin. Bu, bir alışkanlık haline gelmemeli herhalde. İç tüzük görüşmelerinde kürsüyü işgal ederek bu eylemlerini, yasa tanımazlık, Meclis'in iradesine büyük saygısızlık olarak değerlendiren muhalefetin bir kanun görüşmesini niçin yapılamaz hale getireceklerini anlamakta güçlük çekiyoruz. Komisyondan geçer, eleştirilerini yaparlar. Önergelerini verirler, ondan sonra da topluca Anayasa Mahkemesi ' ne giderler, Genel Kurul ' dan çıktığı zaman. Anayasa Mahkemesi ' de, Anayasa ' ya aykırılık görürse bu kanunu elbette iptal eder. Hukuk devletindeyiz, görüşmeleri kilitlemek, bağırmak-çağırmak, işgal etmek ilkel bir tutum olur. Hiçbir muhalefet üyesinin de bunu aklından geçirdiğini düşünmüyorum.”
MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve bazı MİT görevlilerinin ifadeye çağrılması ve sonrasında yaşanan gelişmelerle ilgili soru üzerine, Arınç, “MİT ' in başkanı, bazı mensupları ve emekli mensupları ile ilgili olarak İstanbul ' da özel yetkili savcının bir talebi oldu. Bu talebin yasaya uygun olmadığı konusunda görüşler ifade edildi. Çünkü, MİT Kanunu ' nun 26. maddesi gereğince Başbakanımızın izin vermesi halinde bir soruşturma yapılabileceği yazılı. Ancak özel yetkili savcı, Ceza Muhakemesi Kanunu ' ndan aldığı yetki ile böyle bir soruşturma başlattığını ifade etti. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ' na haber vermemesi ve yetkisini kötüye kullanması sebebi ile elinden bu soruşturma dosyası alındı ve başka savcılar görevlendirildi.” dedi. Arınç, konunun İstanbul cumhuriyet başsavcısının yetkisinde olduğunu, HSYK ile bir ilgisi olmadığını söyledi.
“KANUN TEKLİFİNİN AMACI, HERKESİN BİLDİĞİNİN DAHA BÜYÜK HARFLERLE HAYATA GEÇİRİLMESİDİR”
MİT Kanunu ' nda yazılı olan bu hükmün hayata geçirilmesi, kötüye kullanılmaması, yanlış anlaşılmaması amacı ile bir kanun teklifi verildiğini söyleyen Arınç, “Bu kanun teklifi sanıyorum ki yarın Adalet Komisyonu ' nda görüşülecek. Daha sonra da genel kurulda son şeklini alacak. Bu kanunla amaçlanan şey aslında herkesin bildiği, kanunda yazılı olan hususun daha büyük harflerle ve daha çok anlaşılır biçimde hayata geçirilmesidir.” diye konuştu.
İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcısı Fikret Seçen ' in açıklamalarından haberi olmadığını söyleyen Arınç, şöyle devam etti: “Bugün yapıldığı ifade edilen açıklamadan haberim yok. Eğer görevlerini kötüye kullanma şeklinde tanımlanabilecek bir husus varsa, aslında bu konu da MİT Kanunu ' nun 26. maddesi içerisinde sayılmış hususlardır. Demek ki yeni bir kanunun, yeni bir maddenin gerekçesi ile birlikte daha anlaşılır hale getirilmesi gerekiyor. Bu da kanun teklifinin aslında ne kadar yerinde olduğunu da gösteriyor.”
Başka bir gazetecinin, “Adalet Bakanı Ergin ' in, sadece MİT yöneticilerinin değil, aynı zamanda üst düzey bürokratların, askerlerin de ifadesinin alınması için Başbakan ' ın izni gerekecek şeklinde açıklamaları vardı.” şeklideki sözleri üzerine Arınç, “Bu bir açıklama değil. Sayın Taha Akyol ' la görüşmesinden gazeteye haber olarak yansıyan bir husus. Bunun ne kadar gerçek olduğunu yarınki komisyon görüşmelerinde hep birlikte göreceğiz. Olabilir ya da olamaz diye kanaatimi belirtmiyorum ama bu kanun teklifinin görüşülmesinde sayın Adalet Bakanımızın önplanda ve belirleyici olacağını söyleyebilirim.” dedi.
“ÇOK BÜYÜK BİR ENDİŞE OLSAYDI SAYIN KILIÇDAROĞLU İŞİNİ GÜCÜNÜ BIRAKIP DEVE GÜREŞİNE GİTMEZDİ”
Yasa değişikliği ile ilgili muhalefetten gelen tepkinin hatırlatılması üzerine Arınç, “Muhalefetin bu konudaki eleştirilerini ben de okuyorum. Bu eleştiriler elbette olacaktır, bunlar değerlendirilecektir. Ancak çok büyük bir endişe veya çok büyük bir hukuka uymazlık, çok büyük bir hukuk ihlali olduğunu herhalde onlar da düşünmüyorlar. Eğer böyle bir tehlike böyle bir endişe olsaydı Sayın Kılıçdaroğlu işini gücünü bırakıp deve güreşine gitmezdi.” diye konuştu.
“GÖRÜŞMELERİ KİLİTLEMEK, BAĞIRMAK-ÇAĞIRMAK, İŞGAL ETMEK İLKEL BİR TUTUM OLUR”
Başka bir gazetecinin, “Muhalefet, genel kuruldaki görüşmeleri kilitleyebileceğinin sinyalini veriyor. Değerlendirmeniz nedir?” sorusu üzerine Arınç, şöyle dedi:
“Ne münasebet, niçin kitlensin. Bu, bir alışkanlık haline gelmemeli herhalde. İç tüzük görüşmelerinde kürsüyü işgal ederek bu eylemlerini, yasa tanımazlık, Meclis'in iradesine büyük saygısızlık olarak değerlendiren muhalefetin bir kanun görüşmesini niçin yapılamaz hale getireceklerini anlamakta güçlük çekiyoruz. Komisyondan geçer, eleştirilerini yaparlar. Önergelerini verirler, ondan sonra da topluca Anayasa Mahkemesi ' ne giderler, Genel Kurul ' dan çıktığı zaman. Anayasa Mahkemesi ' de, Anayasa ' ya aykırılık görürse bu kanunu elbette iptal eder. Hukuk devletindeyiz, görüşmeleri kilitlemek, bağırmak-çağırmak, işgal etmek ilkel bir tutum olur. Hiçbir muhalefet üyesinin de bunu aklından geçirdiğini düşünmüyorum.”