DEİK İcra Kurulu Başkanı Yırcalı Açıklaması

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı, ''Türkiye yükselen ekonomiler arasında da rekabet olsun işbirliği olsun küresel ekonomik düzene, belki de siyasi düzene yeni, değişik bir bakış getiriyor'' dedi.

Yırcalı, 11. Sanayi Kongresi ve İnovasyon Sergisi'nin 2. gününde ''Bölgesel Pazarlara Yenilikçi Bakış'' konulu oturumda yaptığı konuşmada, yaşanılan hızlı küreselleşme sürecine paralel olarak güç dengelerinin yeniden şekillendiğini belirterek, bütün dünyanın da bu dünyadaki sistemde çok kutupluluğa doğru ilerlediğini kaydetti.

Yırcalı, Bu güç dengeleri içerisinde Türkiye'nin de içinde bulunduğu yükselen ekonomiler arasında ağırlığının giderek artmakta olduğunu söyledi.

Türkiye'nin yükselen ekonomiler arasında da rekabet olsun işbirliği olsun küresel ekonomik düzene, belki de siyasi düzene yeni, değişik bir bakış getirdiğini ifade eden Yırcalı, ''Türkiye sahip olduğu fiziki ve sosyal sermayesi İtalya ile Çin - Hindistan arasındaki bölgedeki en büyük serbest piyasa ekonomisine sahip olması, demokratik yapısı ile bölgesinde bir cazibe merkezi olmaya devam etmektedir. Bu da son ekonomik gelişmelerde Türkiye'ye gelen küresel yabancı sermayeden de belli oluyor'' diye konuştu.

Yırcalı, şirketlerin de bu değişime kendilerini adapte edebilmeleri ve bu değişimin yaratmış olduğu fırsatları iyi değerlendirip risklerini iyi yönetmeleri gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Bunun için de planlarımızın, üretim modellerimizin, dağıtım kanallarımızın, yeni ve akılcı yaklaşımlarla düzenlenmesi gerekmektedir. Hemen ifade etmek istiyorum ki küresel ekonominin ağırlık merkezi Atlantik'den Asya - Pasifik bölgesine kayarken, Afrika ekonomileri de doğal kaynakları, hızlı büyüyen ekonomileri, küresel oyuncuları ile Türkiye için olduğu gibi bütün dünya için de daha cazip bir pazar haline gelmektedir. Bu bölgelerde Türk şirketlerinin pazarlara yenilikçi bakışlarla küresel zincirlerdeki konumlarını ileri noktalara almak için yaklaşım yapmalarında büyük fayda görüyoruz.''

-Renault-Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar-

Renault-Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, ''Küresel Ölçekte Yeniden Şekillenen Üretim'' konulu konuşmasında dünyada gelecek 15 senede otomotiv sektöründe ne gibi eğilimlerin olacağını, üretimin ve tercihlerin nereye doğru gideceğini anlattı.

Aybar, motorlu taşıtlarda seri üretimin 1900 yıllardan beri devam ettiğini hatırlatarak, önceleri çok az sayıda yapılan üretimin 1960'larda yıllık 16 milyonluk mertebeye, günümüzde 80 milyonluk üretime kadar geldiğini söyledi.

Aybar, ''2013'de ise dünyada 88 milyon üretim hedefleniyor ve 2020'de ise yıllık 100 milyon üretim rakamı konuşulmakta'' dedi.

Sınai gelişmeler ve çevre ile ilgili sıkıntılar devam ederken gelecekteki 15 yıla bir perspektif konulduğunda birtakım yeni eğilimlerin de görülmeye başladığını ifade eden Aybar, bu eğilimleri üç aşamada değerlendireceğini belirtti.

Birinci aşamada artık üretimde otomotiv sektörünün çevreyi ön plana çıkaran yeni gelişmeleri takip etmek gereğini yakaladığını kaydeden Aybar, ''Bu doğrultuda üretimler gelişmeye başladı.

Örneğin bildiğimiz fosil yakıt kullanan içten yanmalı motorlar da boyutsal küçülmeye başladı.

Buradaki en büyük avantaj hem yakıt ekonomisi hem de çevreye bırakılan zehirli gazların çok çok daha düşük seviyeye indirgenebilmesi'' diye konuştu.

Aybar, 2. gelişmenin ise daha hafif malzeme olarak karbon fiber ağırlıklı otomobillerin ortaya çıkmaya başlaması olduğunu belirterek, ''Burada yakıt ekonomisinin ve çevre standartlarının gelişmesine dayalı olarak çıkan yenilikler bunlar. Bu arada çevreyle duyarlı olarak yine alternatif yakıtlı araçları yollarda görmeye başladık. Bu gelişmeler devam ederken şehirlerde de gelişmeler olmaya başladı.

Özellikle trafik sıkışıklığını şehirlerde yaşam zorluğunun getirdiği yeni şartlarda özellikle yeni park yerlerinin düzenlenmesi otomobil dizaynlarında kalabalık şehirlere uygun araçların aranması gündeme geldi. Özellikle iç mekanlarının daha geniş ama dış boyutlarının daha küçük olması üzerinde durulmaya başlandı'' ifadelerini kullandı.

3. eğilim olarak da tüketicilerin davranışlarında değişiklikler görülmeye başlandığını dile getiren Aybar, ''Tüketiciler otomobillerde daha fazla elektronik aksam arar oldular. Yapılan anketlerde de çok çıkmaya başladı ki dünyanın her noktasında pazarlar birbirlerine benziyor. Yani eskisi gibi gelişen pazarlarda farklı gelişmiş pazarlarda farklı gibi, ciddi farklılıklar yok. Önümüzdeki 15 yıl için de olgun pazarlarla gelişmekte olan pazarları demografik olarak da birbirlerine çok yakın göreceğiz'' dedi.

Bu eğilimler gerçekleşirken 2025'de tüketici davranışlarını etkileyecek en önemli unsurun araçlardaki elektrik elektronik aksam olacağını da kaydeden Aybar, ''Hafif malzemeler, bilişim teknolojileri de çok önemli olacak, diğer konular ise nispeten daha az önemli olacak'' diye konuştu.

İbrahim Aybar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Ama şu bir gerçek ki önümüzdeki 15 yılda çok daha fazla petrol dışında enerji kaynağını kullanan araçları göreceğiz. Çünkü Çin'in bu konuda büyük bir atağı var. Çin petrole bağımlı olmak istemiyor. 2020 yılında Çin'in elektrikli araç üretiminin yıllık 5 milyonu aşacağına dair tahminler geliyor.

Mega kentler bu araçların tasarımlarında değişiklikler getirmeye devam edecek. Bilhassa boyutlarında ve şekil değişimi olacak. Şu anda toplam nüfusun yüzde 45'den fazlası şehirlerde yaşıyor. Türkiye'de bu oran çok daha fazla. Şehirleşme oldukça da insanların otomobilleri sahiplenme değil insanların otomobilleri kullanma isteği ortaya çıkıyor. Şu anda yani 'Otomobili sahiplenmesem de olur. Alırım istediğim yere ihtiyacım olduğu zaman götürürüm, orada bırakırım, onun bakımı, sigortası, yakıtı ile uğraşmam' böyle bir insan tercihi geliyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu tercihi de iyi kullanacak pazarlama teknikleri başarılı olacak.''

Muhabir: Ziya Altunbaş

Yayıncı: Affan Kulunyar
Kaynak: AA