'uludere'nin Hesabını Vermeden Dokunulmazlığı Gündeme Getirmek Aymazlıktır'
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Uludere'de hayatını kaybeden 34 kişinin hesabını vermeden dokunulmazlığı gündeme getirmenin tam bir aymazlık olduğunu savundu.
Kışanak, vergilerin savaş harcamaları, güvenlik giderlerine harcandığını ileri sürerek, "Savaş politikası, ölüm ve zulüm olarak geri dönüyor." dedi.
Bütçenin, insan odaklı olmaktan uzak olduğunu öne süren Kışanak, hesabı verilmeyen her kuruşun 'haraç' olacağını vurguladı.Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda bütçe maratonu başladı.
2013 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı görüşmeleri 11 gün sürecek. İlk gün Meclis'te grubu bulunan partilerin genel başkanlarının konuşmaları yapılıyor. BDP adına konuşan Kışanak, bir durumun değişmesi için para harcandığını, bölgede ihalelerin kime, hangi kritirlerle verildiğini çok iyi bildiklerini kaydetti.
Türkiye'de ayrımcılığın sadece Kürtlere karşı değil emekçilerine de yapıldığını savunan Kışanak, Diyanet'e ayrılan bütçenin birçok bakanlığa ayrılan bütçeden daha fazla olduğunu söyledi.
Din hizmeti sunan bir kuruma bu kadar bütçenin ayrılmasını eleştiren Kışanak, eşitsizliği daha da artıran bir politika izlendiğinin göstergesi olduğunu iddia etti. Üretirken, tüketirken verginin kendilerinden alındığını ifade eden Kışanak, vergilerin savaş harcamaları, güvenlik giderlerine harcandığını ve böylece emekçilere ikinci bir mağduriyet yaşattığını savundu. Savaş politikası, ölüm ve zulüm olarak geri döndüğünü savunan Kışanak, insan odaklı bir bütçe olmaktan uzak olduğunu ileri sürdü. Halka hesap vermeden halkı soymanın bir yolunun arandığını savunan Kışanak, hesap vermeden iktidar anlayışının nasıl tanımlanacağını sordu. Hesap vermemenin adının otoriter olduğunu anlatan Kışanak, otoriter bir hükümet ve yönetim anlayışı ile karşı karşıya kalındığını kaydetti.
Hesabı verilmeyen her kuruşun 'haraç' olacağını belirten Kışanak, harcamanın nereye yapıldığı söylenmeden yeniden para istendiğini öne sürdrü. Bütçede kadının adının hiçbir şekilde olmadığını idida eden Kışanak, istihdam açısından kadınların erkeklere göre üçte bir oranında daha dezavantajlı olduğunu savundu. Anadilde eğitim talebinin demokratik ve çağa uygun bir talep olduğuna dikkat çeken Kışanak, anadilde eğitim hakkının gasp edildiğini savundu. Karşı çıkılmasının bir insanlık suçu olan asimalüsyon politikasını savunmak olduğunu dile getiren Kışanak, ölmesine izin verilmeyen ama geliştirilmesine de fırsat verilmeyen bir dil kategorisine sokulmak istendiğini ileri sürdü.İş kazalarının iş cinayetlerine dönüştüğünü anlatan Kışınak, mevsimlik işçi sorununun ise çocuk sömürüsü olduğunu kaydetti.
Çözülemeyen Kürt sorunu nedeniyle yine çok ağır bedeli çocukların ödediğini belirten Kışanak, son 10 yılda 183 çocuğun ya güvenlik kuvvetleri veya patlayıcı maddelerin hedefi olduğunu öne sürdü. Bunlarla ilgili hiçbir hukuki yasal süreç işletilmediğini savunan Kışanak, "'Bu hükümetin yaptığı bütçeden halka hayır gelmez' sözünü boşuna söylemiyoruz." dedi.
Suriye'ye müdahalenin elinin kulağında olduğunu dile getiren Kışanak, askeri müdahalenin önünün açılacağını ve Türkiye'nin de bunda yerini alacağını savundu. Esed'i savunmak gibi birşeyin asla söz konusu olmayacağını vurgulayan Kışanak, AK Parti'nin "Esid'ten yanasınız" diyerek tartışmaların önüne geçtiğini ileri sürdü. Demokratik Suriye'ye yönelik hiçbir söylem göremediklerini anlatan Kışanak, Suriye'de tüm halkların 'demokratik Suriye' anlayışı içinde yönetimde yer almasını istediklerini kaydetti.
AK Parti'nin, Suriye konusunda Kürt karşıtı bir politika izlediğini savunan Kışanak, ortaya çıkan tablodan AK Parti'nin de sorumlu olduğunu savundu. Ortadoğu'nun bir bütün olduğunu, bir parçayla oynanması halinde bütün taşların oynayacağını dile getiren Kışanak; Fars, Arap, Kürt ve Türklerin, Ermenilerin, yerel ve yerinden özerkliğin güçlü olduğu bir demokratik 'Ortadoğu Halklar Birliği'ni savunmak gerektiğini ileri sürdü. Kışanak, bunun dışındakilerin ise çıkmaz sokak olduğunu ifade etti.
Hükümetin dış politikasının çöktüğünü Ortadoğu ve Avrupa Birliği politikalarından da görüldüğünü savunan Kışanak, içeride siyasetin de çok iyi yürümediğini öne sürdü. KCK operasyonlarını da eleştiren Kışanak, gözaltına alınanların elleri kelepçeli fotoğraflarını gösterdi. AK Parti'nin bununla Kürtleri siyasetten uzaklaştırmak istediğini iddia eden Kışanak, dokunulmazlıkları kaldırma girişimlerini eleştirdi.
"Demokrasinin birinci dersi; halkın verdiği görevi, sadece ve sadece halk alır." diyen Kışanak, AK Parti'nin daha birinci derste çaktığını ileri sürdü. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının halkın iradesinin gasp edilmesi anlamına geleceğini dile getiren Kışanak, bunun adının da faşizm olacağını söyledi.
"Buyursun devam etsinler." diyen Kışanak, kendilerinin barış, demokrasi ve çözüm yolu olacağını ifade etti.
"Birileri varsın bu umutları küçültmek için istediği yolu takip etsin." diyen Kışanak, ancak yürüdükleri yolda yine kazananın barış ve demokrasi olacağını, kaybedenin ise kendileri olacağını vurguladı. Uludere'de hayatını kaybeden 34 kişinin fotoğrafını gösteren Kışanak, bu olayın hesabını vermeden dokunulmazlıkları gündeme getirmenin ise tam bir aymazlık olduğunu söyledi.
Bütçenin, insan odaklı olmaktan uzak olduğunu öne süren Kışanak, hesabı verilmeyen her kuruşun 'haraç' olacağını vurguladı.Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda bütçe maratonu başladı.
2013 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı görüşmeleri 11 gün sürecek. İlk gün Meclis'te grubu bulunan partilerin genel başkanlarının konuşmaları yapılıyor. BDP adına konuşan Kışanak, bir durumun değişmesi için para harcandığını, bölgede ihalelerin kime, hangi kritirlerle verildiğini çok iyi bildiklerini kaydetti.
Türkiye'de ayrımcılığın sadece Kürtlere karşı değil emekçilerine de yapıldığını savunan Kışanak, Diyanet'e ayrılan bütçenin birçok bakanlığa ayrılan bütçeden daha fazla olduğunu söyledi.
Din hizmeti sunan bir kuruma bu kadar bütçenin ayrılmasını eleştiren Kışanak, eşitsizliği daha da artıran bir politika izlendiğinin göstergesi olduğunu iddia etti. Üretirken, tüketirken verginin kendilerinden alındığını ifade eden Kışanak, vergilerin savaş harcamaları, güvenlik giderlerine harcandığını ve böylece emekçilere ikinci bir mağduriyet yaşattığını savundu. Savaş politikası, ölüm ve zulüm olarak geri döndüğünü savunan Kışanak, insan odaklı bir bütçe olmaktan uzak olduğunu ileri sürdü. Halka hesap vermeden halkı soymanın bir yolunun arandığını savunan Kışanak, hesap vermeden iktidar anlayışının nasıl tanımlanacağını sordu. Hesap vermemenin adının otoriter olduğunu anlatan Kışanak, otoriter bir hükümet ve yönetim anlayışı ile karşı karşıya kalındığını kaydetti.
Hesabı verilmeyen her kuruşun 'haraç' olacağını belirten Kışanak, harcamanın nereye yapıldığı söylenmeden yeniden para istendiğini öne sürdrü. Bütçede kadının adının hiçbir şekilde olmadığını idida eden Kışanak, istihdam açısından kadınların erkeklere göre üçte bir oranında daha dezavantajlı olduğunu savundu. Anadilde eğitim talebinin demokratik ve çağa uygun bir talep olduğuna dikkat çeken Kışanak, anadilde eğitim hakkının gasp edildiğini savundu. Karşı çıkılmasının bir insanlık suçu olan asimalüsyon politikasını savunmak olduğunu dile getiren Kışanak, ölmesine izin verilmeyen ama geliştirilmesine de fırsat verilmeyen bir dil kategorisine sokulmak istendiğini ileri sürdü.İş kazalarının iş cinayetlerine dönüştüğünü anlatan Kışınak, mevsimlik işçi sorununun ise çocuk sömürüsü olduğunu kaydetti.
Çözülemeyen Kürt sorunu nedeniyle yine çok ağır bedeli çocukların ödediğini belirten Kışanak, son 10 yılda 183 çocuğun ya güvenlik kuvvetleri veya patlayıcı maddelerin hedefi olduğunu öne sürdü. Bunlarla ilgili hiçbir hukuki yasal süreç işletilmediğini savunan Kışanak, "'Bu hükümetin yaptığı bütçeden halka hayır gelmez' sözünü boşuna söylemiyoruz." dedi.
Suriye'ye müdahalenin elinin kulağında olduğunu dile getiren Kışanak, askeri müdahalenin önünün açılacağını ve Türkiye'nin de bunda yerini alacağını savundu. Esed'i savunmak gibi birşeyin asla söz konusu olmayacağını vurgulayan Kışanak, AK Parti'nin "Esid'ten yanasınız" diyerek tartışmaların önüne geçtiğini ileri sürdü. Demokratik Suriye'ye yönelik hiçbir söylem göremediklerini anlatan Kışanak, Suriye'de tüm halkların 'demokratik Suriye' anlayışı içinde yönetimde yer almasını istediklerini kaydetti.
AK Parti'nin, Suriye konusunda Kürt karşıtı bir politika izlediğini savunan Kışanak, ortaya çıkan tablodan AK Parti'nin de sorumlu olduğunu savundu. Ortadoğu'nun bir bütün olduğunu, bir parçayla oynanması halinde bütün taşların oynayacağını dile getiren Kışanak; Fars, Arap, Kürt ve Türklerin, Ermenilerin, yerel ve yerinden özerkliğin güçlü olduğu bir demokratik 'Ortadoğu Halklar Birliği'ni savunmak gerektiğini ileri sürdü. Kışanak, bunun dışındakilerin ise çıkmaz sokak olduğunu ifade etti.
Hükümetin dış politikasının çöktüğünü Ortadoğu ve Avrupa Birliği politikalarından da görüldüğünü savunan Kışanak, içeride siyasetin de çok iyi yürümediğini öne sürdü. KCK operasyonlarını da eleştiren Kışanak, gözaltına alınanların elleri kelepçeli fotoğraflarını gösterdi. AK Parti'nin bununla Kürtleri siyasetten uzaklaştırmak istediğini iddia eden Kışanak, dokunulmazlıkları kaldırma girişimlerini eleştirdi.
"Demokrasinin birinci dersi; halkın verdiği görevi, sadece ve sadece halk alır." diyen Kışanak, AK Parti'nin daha birinci derste çaktığını ileri sürdü. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının halkın iradesinin gasp edilmesi anlamına geleceğini dile getiren Kışanak, bunun adının da faşizm olacağını söyledi.
"Buyursun devam etsinler." diyen Kışanak, kendilerinin barış, demokrasi ve çözüm yolu olacağını ifade etti.
"Birileri varsın bu umutları küçültmek için istediği yolu takip etsin." diyen Kışanak, ancak yürüdükleri yolda yine kazananın barış ve demokrasi olacağını, kaybedenin ise kendileri olacağını vurguladı. Uludere'de hayatını kaybeden 34 kişinin fotoğrafını gösteren Kışanak, bu olayın hesabını vermeden dokunulmazlıkları gündeme getirmenin ise tam bir aymazlık olduğunu söyledi.