Tanık Engin: Tüsiad'ın Üzerine Gidilmedi, Encümen-i Daniş’ten Bir Kişi Alınmadı
Ergenekon davasında tanık sıfatıyla ifade veren emekli Binbaşı Zahit Engin, Ergenekon yapılanmasının dimdik ayakta olmasa bile hala var olduğunu söyledi.
Engin, TÜSİAD’ın üzerine gidilmediğini, Encümen-i Daniş’ten de bir kişinin bile yargılanmadığını ileri sürdü. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasında, Diyarbakır’da jandarma istihbarat komutanı olarak görev yapan emekli Binbaşı Zahit Engin tanık olarak dinlendi. 1999’da Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde 10 tutuklunun öldürüldüğü operasyondan da yargılanan tanık Zahit Engin, Ergenekon adını ilk kez 1999 ya da 2000 tarihinde kendisinin de bulunduğu bir içki masasında duyduğunu belirtti.
Bingöl’de 33 askerin şehit edildiği olayda yol güvenliğinden sorumlu komutan olması nedeniyle ‘Görevi ihmal’ suçundan da yargılanıp ceza alan, ancak Yargıtay tarafından kararın bozulmasından sonra beraat eden Engin, "Ben ölümü yaşamış insanım. Şemdin Sakık ‘Ben yapmadım’ diyor. Genelkurmay’ın arşivi olsa da telsiz konuşmalarını açıklasalar. Apo, 33 askerin şehit edilmesinden sonra Şemdin Sakık’a telsizde teşekkür etti." ifadesini dile getirdi.
TANIK ZAHİT ENGİN, YEŞİL'İ TANIDIĞINI SÖYLEDİ'
Yeşil' kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım’ı da tanıdığını söyleyen Zahit Engin "Yeşil, telefon ile konuşmalarımızda Cem Ersever’i öldürdüğünü ima etti. ‘Beni deşifre edecekti’ dedi.
" iddiasında bulundu.Ankara’da Zeki isimli devre arkadaşı bir subayla yolda karşılaştığında "Eli ile belimi yoklayarak 'Silahsız dolaşıyorsun, sana bir şey olursa üzülürüm.' diyerek beni tehdit etti. Başka bir arkadaşım da 'Çok konuşuyorsun, Cem Ersever’in başına gelenleri bilmiyor musun?' diye tehdit etti beni. Ben de ‘Karıma çocuklarıma bir şey olur da ben sağ kalırsam Genel Komutanı ve Kurmay Başkanını vurmazsam şerefsizim’ dedim." diye konuştu.
‘ERGENEKON HALA DURUYOR’
Ergenekon'un dimdik olmasa da korkmuş ya da sinmiş bir şekilde hala durduğunu belirten Zahit Engin, "Soruşturma sırasında Zekeriya Öz’e anlattım, ‘Encümeni Daniş’in üzerine gidin, Ergenekon’un beyni Encümeni Daniş’tir’ dedim. Savcı Öz’e yol gösterdim. Üzerine gidildi mi? Amaç Ergenekon’u bitirmek miydi yoksa korkutup sindirmek miydi bilemiyorum. Ben ölümü göze alarak söylüyorum. Ergenekon soruşturmaları maalesef yolundan çıktı. Kurunun yanına yaşı koyma yoluna gidildi." dedi.
‘TÜSİAD'DAN BİR KİŞİ BİLE YARGILANMIYOR’
Tanık Engin "TÜSİAD’dan bir kişi bile geldi mi buraya? Bir sürü suçsuz günahsız adam da burada yatıyor." diye konuştu.
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel ise "Ergenekon adını ne zaman duydunuz? Encümen-i Daniş ile nasıl bağlantı kurdunuz?" diye sordu. Zahit Engin, "2002’den sonra, Rahip Santora cinayetinden sonra bir koro vardı. Santora cinayetiyle başlayan ve devam eden olayların arkasında Ergenekon’un olduğunu düşündüm." cevabını verdi. Pekgüzel, "2006’daki Danıştay olayından sonra gazeteci Uğur Dündar ile telefonda konuştuğunuzu ve Ergenekon’a bakılması gerektiğini söylemişsiniz. Bu bağlantıyı nasıl kurdunuz, somut deliliniz var mı?" diye sordu.Zahit Engin, emekli olduktan sonra internette araştırmalar yaptığını, çok okuyup değerlendirmeler yaptığını ifade ederek "Okudum, araştırdım." dedi.
Genelkurmay İstihbarat Şubesi’nde görevli olan Hidayet Vahapoğlu’nun, kendisine bazı konuları aktardığını belirten Engin, "Bana iki projeden bahsetti. Biri zor durumdaki Cumhuriyet gazetesinin borçlarının ödenmesiydi. MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın da bu konuda bir proje hazırladığını söyledi.
MGK'nin Cumhuriyet gazetesini ya zengin bir iş adamına aldıracağından ya da kendi aralarında para toplayarak gazete yönetimine vereceğinden bahsetti." ifadelerini kullandı. Necip Hablemitoğlu cinayetinin tarikatlar ve cemaatler tarafından işlendiği şeklindeki söylentilere de katılmadığını belirten Engin, "Harekete dayalı saat ayarlı bombaydı. Çift düzenekli bombayı ilk defa orada duydum. Yakalanan adamların yapacağı bir iş değildi. 1 hafta İran'da bomba eğitimi gördük diyorlardı." değerlendirmesini yaptı.Mehmet Ali Pekgüzel, "Görev yaptığınız dönemlerde JİTEM'i duydunuz mu ve böyle bir oluşumun varlığına şahit oldunuz mu?" diye sordu. Tanık Zahit Engin bu soruya "Eskiden herkes 'Ben kurdum' diyordu. Şimdi herkes bu isimden kaçıyor. Kendisini tanımam ama bir Arif Doğan albay var kurduğunu söyleyen. Ben de bilmiyorum." dedi.
1985 yılında jandarma okulunda kendisi öğrenciyken Hulusi Sayın’ın okula ziyarete geldiğini belirten Engin, "Güçlü, cesur ve operasyonları alandan takip eden bir generaldi. Jandarmada daha önceleri istihbarat yuvaları olduğunu, bu yuvaların kaldırılmasından sonra jandarmanın görevini yapamaz hale geldiğini söyledi.
Güneydoğu'da kolordu kuracağını ve istihbarat yuvalarına benzer yeni yapılanma oluşturacaklarını söyledi.
Bu dediklerini 1987 Haziran ayından sonra yaptı. Herkes JİTEM'i kendisinin kurduğunu söylüyor ama 1987 ve 1988 yıllarında güneydoğu'da JİTEM ismi kullanıldı. Sonra da yasaklandı. Bu nedenle asıl fikir babası Hulusi Sayın General'dir." ifadesini kullandı.‘
JİTEM İSMİNİ HERKES KULLANIYORDU’
Güneydoğu'da görev yaptığı yıllarda jandarma istihbarat komutanlıkları ile grup komutanlıkları olduğunu belirten Engin, savcı Pekgüzel'in JİTEM isminin kullanılıp kullanılmadığı şeklindeki sorusu üzerine de "Bazı jandarma, polis, korucu, itirafçı ve jandarmanın sivil unsurları tarafından bu ismi kullanılıyordu. Ancak bizim kullanmamız kesinlikle yasaktı." dedi.
Arif Doğan tarafından 10 bin kişi ile böyle bir JİTEM oluşumunun varlığından bahsedildiğinin hatırlatılması üzerine tanık Engin, "10 bin kişiyi bir arada kim görmüş ki. Mitinglerde filan belki. Arif Albay'ı tanımam ama böyle bir şeyi neye istinaden söylemiş bilmiyorum." diye konuştu.
Savcı Pekgüzel, "Sanıklardan JİTEM içinde görev yaptıklarını söyleyenler var." hatırlatmasının ardından tanık Engin, "Benim görev yaptığım Diyarbakır Grup Komutanlığı’nda da 5 itirafçı vardı. Birisi de Abdülkadir Aygan'dı. Yanılmıyorsam bunlardan 3'ü Jandarma Genel Komutanlığı’nın sivil memur kadrosunda, 2'si de işçi kadrosundaydı. OHAL valiliğinin lojmanlarında kalıyorlardı. Ancak ben komutanlıkta bu kişilerle irtibat kurulmaması ve birlikte çalışılmaması konusunda emir çıkarttım." iddiasında bulundu.
Bingöl’de 33 askerin şehit edildiği olayda yol güvenliğinden sorumlu komutan olması nedeniyle ‘Görevi ihmal’ suçundan da yargılanıp ceza alan, ancak Yargıtay tarafından kararın bozulmasından sonra beraat eden Engin, "Ben ölümü yaşamış insanım. Şemdin Sakık ‘Ben yapmadım’ diyor. Genelkurmay’ın arşivi olsa da telsiz konuşmalarını açıklasalar. Apo, 33 askerin şehit edilmesinden sonra Şemdin Sakık’a telsizde teşekkür etti." ifadesini dile getirdi.
TANIK ZAHİT ENGİN, YEŞİL'İ TANIDIĞINI SÖYLEDİ'
Yeşil' kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım’ı da tanıdığını söyleyen Zahit Engin "Yeşil, telefon ile konuşmalarımızda Cem Ersever’i öldürdüğünü ima etti. ‘Beni deşifre edecekti’ dedi.
" iddiasında bulundu.Ankara’da Zeki isimli devre arkadaşı bir subayla yolda karşılaştığında "Eli ile belimi yoklayarak 'Silahsız dolaşıyorsun, sana bir şey olursa üzülürüm.' diyerek beni tehdit etti. Başka bir arkadaşım da 'Çok konuşuyorsun, Cem Ersever’in başına gelenleri bilmiyor musun?' diye tehdit etti beni. Ben de ‘Karıma çocuklarıma bir şey olur da ben sağ kalırsam Genel Komutanı ve Kurmay Başkanını vurmazsam şerefsizim’ dedim." diye konuştu.
‘ERGENEKON HALA DURUYOR’
Ergenekon'un dimdik olmasa da korkmuş ya da sinmiş bir şekilde hala durduğunu belirten Zahit Engin, "Soruşturma sırasında Zekeriya Öz’e anlattım, ‘Encümeni Daniş’in üzerine gidin, Ergenekon’un beyni Encümeni Daniş’tir’ dedim. Savcı Öz’e yol gösterdim. Üzerine gidildi mi? Amaç Ergenekon’u bitirmek miydi yoksa korkutup sindirmek miydi bilemiyorum. Ben ölümü göze alarak söylüyorum. Ergenekon soruşturmaları maalesef yolundan çıktı. Kurunun yanına yaşı koyma yoluna gidildi." dedi.
‘TÜSİAD'DAN BİR KİŞİ BİLE YARGILANMIYOR’
Tanık Engin "TÜSİAD’dan bir kişi bile geldi mi buraya? Bir sürü suçsuz günahsız adam da burada yatıyor." diye konuştu.
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel ise "Ergenekon adını ne zaman duydunuz? Encümen-i Daniş ile nasıl bağlantı kurdunuz?" diye sordu. Zahit Engin, "2002’den sonra, Rahip Santora cinayetinden sonra bir koro vardı. Santora cinayetiyle başlayan ve devam eden olayların arkasında Ergenekon’un olduğunu düşündüm." cevabını verdi. Pekgüzel, "2006’daki Danıştay olayından sonra gazeteci Uğur Dündar ile telefonda konuştuğunuzu ve Ergenekon’a bakılması gerektiğini söylemişsiniz. Bu bağlantıyı nasıl kurdunuz, somut deliliniz var mı?" diye sordu.Zahit Engin, emekli olduktan sonra internette araştırmalar yaptığını, çok okuyup değerlendirmeler yaptığını ifade ederek "Okudum, araştırdım." dedi.
Genelkurmay İstihbarat Şubesi’nde görevli olan Hidayet Vahapoğlu’nun, kendisine bazı konuları aktardığını belirten Engin, "Bana iki projeden bahsetti. Biri zor durumdaki Cumhuriyet gazetesinin borçlarının ödenmesiydi. MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın da bu konuda bir proje hazırladığını söyledi.
MGK'nin Cumhuriyet gazetesini ya zengin bir iş adamına aldıracağından ya da kendi aralarında para toplayarak gazete yönetimine vereceğinden bahsetti." ifadelerini kullandı. Necip Hablemitoğlu cinayetinin tarikatlar ve cemaatler tarafından işlendiği şeklindeki söylentilere de katılmadığını belirten Engin, "Harekete dayalı saat ayarlı bombaydı. Çift düzenekli bombayı ilk defa orada duydum. Yakalanan adamların yapacağı bir iş değildi. 1 hafta İran'da bomba eğitimi gördük diyorlardı." değerlendirmesini yaptı.Mehmet Ali Pekgüzel, "Görev yaptığınız dönemlerde JİTEM'i duydunuz mu ve böyle bir oluşumun varlığına şahit oldunuz mu?" diye sordu. Tanık Zahit Engin bu soruya "Eskiden herkes 'Ben kurdum' diyordu. Şimdi herkes bu isimden kaçıyor. Kendisini tanımam ama bir Arif Doğan albay var kurduğunu söyleyen. Ben de bilmiyorum." dedi.
1985 yılında jandarma okulunda kendisi öğrenciyken Hulusi Sayın’ın okula ziyarete geldiğini belirten Engin, "Güçlü, cesur ve operasyonları alandan takip eden bir generaldi. Jandarmada daha önceleri istihbarat yuvaları olduğunu, bu yuvaların kaldırılmasından sonra jandarmanın görevini yapamaz hale geldiğini söyledi.
Güneydoğu'da kolordu kuracağını ve istihbarat yuvalarına benzer yeni yapılanma oluşturacaklarını söyledi.
Bu dediklerini 1987 Haziran ayından sonra yaptı. Herkes JİTEM'i kendisinin kurduğunu söylüyor ama 1987 ve 1988 yıllarında güneydoğu'da JİTEM ismi kullanıldı. Sonra da yasaklandı. Bu nedenle asıl fikir babası Hulusi Sayın General'dir." ifadesini kullandı.‘
JİTEM İSMİNİ HERKES KULLANIYORDU’
Güneydoğu'da görev yaptığı yıllarda jandarma istihbarat komutanlıkları ile grup komutanlıkları olduğunu belirten Engin, savcı Pekgüzel'in JİTEM isminin kullanılıp kullanılmadığı şeklindeki sorusu üzerine de "Bazı jandarma, polis, korucu, itirafçı ve jandarmanın sivil unsurları tarafından bu ismi kullanılıyordu. Ancak bizim kullanmamız kesinlikle yasaktı." dedi.
Arif Doğan tarafından 10 bin kişi ile böyle bir JİTEM oluşumunun varlığından bahsedildiğinin hatırlatılması üzerine tanık Engin, "10 bin kişiyi bir arada kim görmüş ki. Mitinglerde filan belki. Arif Albay'ı tanımam ama böyle bir şeyi neye istinaden söylemiş bilmiyorum." diye konuştu.
Savcı Pekgüzel, "Sanıklardan JİTEM içinde görev yaptıklarını söyleyenler var." hatırlatmasının ardından tanık Engin, "Benim görev yaptığım Diyarbakır Grup Komutanlığı’nda da 5 itirafçı vardı. Birisi de Abdülkadir Aygan'dı. Yanılmıyorsam bunlardan 3'ü Jandarma Genel Komutanlığı’nın sivil memur kadrosunda, 2'si de işçi kadrosundaydı. OHAL valiliğinin lojmanlarında kalıyorlardı. Ancak ben komutanlıkta bu kişilerle irtibat kurulmaması ve birlikte çalışılmaması konusunda emir çıkarttım." iddiasında bulundu.