Kemal Derviş: 'türkiye 2023'te Dünyanın En Büyük 10 Ekonomisi İçinde Yer Alabilir'
Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi, İstanbul Politikalar Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi ve Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, Türkiye’nin 2023’te dünyanın 10 en büyük ekonomisi arasında yer alabileceğini belirtti.
Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde her yıl Atatürk’ü anmak amacıyla düzenlenen konferansta “Cumhuriyet’in 100. Yıldönümü Yolunda Türkiye” konusu ele alındı. Büyükelçi Namık Tan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen konferansta konuşan Kemal Derviş, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarından günümüze kadar Türkiye’nin neler başardığını anlattıktan Sonra 2023 yılına hazırlanış süreci üzerinde durdu. Derviş, “Uzun vadede ekonomik başarının mutlaka toplumsal ve siyasal barış ortamına ihtiyacı var” diye konuştu.
2023 yılında geleceğe güvenle bakan bir 21. yüzyıl Cumhuriyetini ve demokrasisini kutlayabilmek için yeterli ölçüde iç kaynaklar tarafından finanse edilebilen yüksek bir yatırım oranının öneminin altını çizen Derviş, yeterli yatırım ve iç tasarrufa dayalı sürdürülebilir hızlı bir büyüme için de toplumsal barışın ve ulusal bütünlüğün şart olduğunu söyledi.
Kemal Derviş, barışı amaçlayan, başka ülkelerle ekonomik, kültürel ve siyasal ilişkileri geliştiren, komşu ülkelere yardım elini uzatan ama onların olası iç çekişmelerinde taraf olmaktan kaçınan bir politikanın ekonomik açıdan yararlı olacağını ve Atatürk’ün yaklaşımını devam ettireceğini belirtti
İç barışın köklü biçimde yerleşmesi için de her türlü şiddetin dışında ve Türkiye’nin bütünlüğü içinde Kürt kökenli vatandaşların kendi kimlik ve kültürlerini Türkiye vatandaşı olarak çok rahat bir biçimde yaşayabilecekleri bir yasal ve siyasal çerçevenin bir an önce gerçekleşmesi gereğine dikkat çeken Derviş, bunun da ancak terörün Sona erdiği, herkesin sadece ve gerçekten demokratik yöntemlerle hedefine varmaya çalıştığı bir ortamda mümkün olacağını söyledi.
Derviş, ister laikliğin tanımı etrafındaki tartışmaların, ister Kürt kimliği ile ilgili yenilikçi önerilerin, Atatürk’ün her zaman cesur ama gerçekçi, çözüme odaklı ve çağın koşullarına uyan yaklaşımını hatırlayarak, ileriye götürülmesinde yarar gördüğünü belirtti.
Kemal Derviş konuşmasını şöyle sürdürdü: “Başarılı bir demokrasi, seçimleri kazananların her istediğini yaptığı bir 'kazanan hepsini alır' sistemi değildir. Bireysel olarak vatandaşları, muhalefeti ve azınlıkta olanları koruyan bir denge ve denetleme sistemi içermek zorundadır. Cumhuriyet’in 100. yıldönümüne doğru giderken Türkiye artık kurucularının, uygulamaya geçirememiş olsalar da nihayetinde arzu ettikleri gibi ülkenin tam ve normal olarak işleyen bir demokrasi haline geldiğini, kendi vatandaşlarına ve dünyaya gösterme şansına sahiptir." Son olarak Derviş, uzun vadede ekonomik başarının mutlaka sosyal ve siyasal barışı sağlayan bir ortama ihtiyaç duyduğunu ve bunu Türkiye’nin bütün dünyaya dönük biçimde ama kendini yeniden tanımlayan bir Avrupa’nın güçlü bir üyesi olarak çok daha iyi sağlayabileceğine inandığını vurguladı .
Kaynak: İHA
2023 yılında geleceğe güvenle bakan bir 21. yüzyıl Cumhuriyetini ve demokrasisini kutlayabilmek için yeterli ölçüde iç kaynaklar tarafından finanse edilebilen yüksek bir yatırım oranının öneminin altını çizen Derviş, yeterli yatırım ve iç tasarrufa dayalı sürdürülebilir hızlı bir büyüme için de toplumsal barışın ve ulusal bütünlüğün şart olduğunu söyledi.
Kemal Derviş, barışı amaçlayan, başka ülkelerle ekonomik, kültürel ve siyasal ilişkileri geliştiren, komşu ülkelere yardım elini uzatan ama onların olası iç çekişmelerinde taraf olmaktan kaçınan bir politikanın ekonomik açıdan yararlı olacağını ve Atatürk’ün yaklaşımını devam ettireceğini belirtti
İç barışın köklü biçimde yerleşmesi için de her türlü şiddetin dışında ve Türkiye’nin bütünlüğü içinde Kürt kökenli vatandaşların kendi kimlik ve kültürlerini Türkiye vatandaşı olarak çok rahat bir biçimde yaşayabilecekleri bir yasal ve siyasal çerçevenin bir an önce gerçekleşmesi gereğine dikkat çeken Derviş, bunun da ancak terörün Sona erdiği, herkesin sadece ve gerçekten demokratik yöntemlerle hedefine varmaya çalıştığı bir ortamda mümkün olacağını söyledi.
Derviş, ister laikliğin tanımı etrafındaki tartışmaların, ister Kürt kimliği ile ilgili yenilikçi önerilerin, Atatürk’ün her zaman cesur ama gerçekçi, çözüme odaklı ve çağın koşullarına uyan yaklaşımını hatırlayarak, ileriye götürülmesinde yarar gördüğünü belirtti.
Kemal Derviş konuşmasını şöyle sürdürdü: “Başarılı bir demokrasi, seçimleri kazananların her istediğini yaptığı bir 'kazanan hepsini alır' sistemi değildir. Bireysel olarak vatandaşları, muhalefeti ve azınlıkta olanları koruyan bir denge ve denetleme sistemi içermek zorundadır. Cumhuriyet’in 100. yıldönümüne doğru giderken Türkiye artık kurucularının, uygulamaya geçirememiş olsalar da nihayetinde arzu ettikleri gibi ülkenin tam ve normal olarak işleyen bir demokrasi haline geldiğini, kendi vatandaşlarına ve dünyaya gösterme şansına sahiptir." Son olarak Derviş, uzun vadede ekonomik başarının mutlaka sosyal ve siyasal barışı sağlayan bir ortama ihtiyaç duyduğunu ve bunu Türkiye’nin bütün dünyaya dönük biçimde ama kendini yeniden tanımlayan bir Avrupa’nın güçlü bir üyesi olarak çok daha iyi sağlayabileceğine inandığını vurguladı .