Chp'li Pavey: Türkiye'de Siyasi Şiddet Artıyor
CHP Genel Başkan Yardımcısı Şafak Pavey, 2011'de dünyada en fazla siyasi şiddet içinde olan 11. ülke olan Türkiye'nin, Ağustos 2012 itibariyle 5. ülke konumuna geldiğini savundu.
Ağır ölüm bilançolarının yaşandığını iddia eden Pavey, Başbakan'ı da idam çığlığı atmakla eleştirdi.
Şafak Pavey, 'iş kazaları ve siyasi şiddet nedeniyle hayatını kaybedenlerin' fotoğraflarının yer aldığı, üzerinde 'Hatırlıyoruz' yazılı dövizlerle TBMM'de basın toplantısı düzenledi.
24. Dönem milletvekilleri olarak, içinde bulundukları siyasi ve sivil şiddetin bir parçası olmaktan ağır sorumluluk duyduklarını ifade eden Pavey, bu nedenle Ekim 2011'den bu yana hayatını kaybeden vatandaşların fotoğraflarını topladıklarını söyledi.
Fotoğraflarını bulamadıkları ve unuttukları için özür dileyen Pavey, ''Onları hatırlamak ve hatırlatmak istedik. İstedik ki nasıl bir durumun içinden geçtiğimizle yüzleşelim'' dedi.
Bunu birer siyasetçi olarak değil, bu acıyı derinden hisseden insanlar olarak yaptıklarını belirten Pavey, her sabah uyandıklarında, ''Bugün, dün kadar kötü geçmemeli'' dediklerini söyledi.
Pavey, sözlerine şöyle devam etti: ''Ne yazık ki gün, öncekinden kötü geçiyor. Dünyanın en çatışmalı bölgelerinden biri olan Afganistan'da siyasi şiddet nedeniyle 2010'da günde ortalama 7 sivil ölürken, 2011'de bu sayı 5'e düştü. Oysa ne acıdır ki Türkiye 2011'de dünyada en fazla siyasi şiddet içinde olan 11. ülkeyken, Ağustos 2012 itibariyle 5. ülke konumuna geldi. Bu dehşetli sonuç nedeniyle insan hayatının kutsallığı, hatırlamak ve yüzleşmek en acil ulusal sorunumuzdur.''Açlık grevlerine de değinen Pavey, “Açlık grevleri 2. ayını doldurdu. Hükümete düşen ölüm orucu olup olmadığını tartışmak değil, çareleri açıklamaktır. Geri dönüşü olmayan bir felaket halinde kayıplarımızı kim geri verecek? Ayrıca idam mektuplarını okurken döktüğü gözyaşı henüz kurumamış başbakan büyük bir şevkle idamı teşvik etmek için çok tuhaf bir dönem seçti. Zaten ağır ölüm bilançosunu taşıyamadığımızdan ulusal travma içindeyiz.” ifadelerini kullandı. Sorunları ölerek ve öldürerek çözmeyi tercih edenler arasına Başbakan'ın da katıldığını ileri süren Pavey, sözlerine şöyle son verdi: “Bunun çaresi idam çığlıkları atmak olabilir mi? İş Güvenliği Meclisi'ne göre eylül ayında 83, ekim ayında 78 işçimiz öldü. 2011'e kıyasla işçi ölümlerindeki artış yüzde 66. 2000- 2009 rakamlarına baktığımızda 10 binden daha fazla işçimiz iş kazalarında ölmüş. Yanlış kurulmuş iskeleden düşerek, kontrol edilmeyen gaz tüpleriyle patlayarak, ağır makinelerin altında ezilerek, göçüklerde kaybolarak... Savaştan daha fazla insanın öldüğü çalışma koşulları olabilir mi? Ve biz daha ne kadar bunca ölümü ağır bir sessizlikle geçiştireceğiz? Daha ne kadar bu ölümleri bir şey olmamış gibi taşıyacağız?”
Şafak Pavey, 'iş kazaları ve siyasi şiddet nedeniyle hayatını kaybedenlerin' fotoğraflarının yer aldığı, üzerinde 'Hatırlıyoruz' yazılı dövizlerle TBMM'de basın toplantısı düzenledi.
24. Dönem milletvekilleri olarak, içinde bulundukları siyasi ve sivil şiddetin bir parçası olmaktan ağır sorumluluk duyduklarını ifade eden Pavey, bu nedenle Ekim 2011'den bu yana hayatını kaybeden vatandaşların fotoğraflarını topladıklarını söyledi.
Fotoğraflarını bulamadıkları ve unuttukları için özür dileyen Pavey, ''Onları hatırlamak ve hatırlatmak istedik. İstedik ki nasıl bir durumun içinden geçtiğimizle yüzleşelim'' dedi.
Bunu birer siyasetçi olarak değil, bu acıyı derinden hisseden insanlar olarak yaptıklarını belirten Pavey, her sabah uyandıklarında, ''Bugün, dün kadar kötü geçmemeli'' dediklerini söyledi.
Pavey, sözlerine şöyle devam etti: ''Ne yazık ki gün, öncekinden kötü geçiyor. Dünyanın en çatışmalı bölgelerinden biri olan Afganistan'da siyasi şiddet nedeniyle 2010'da günde ortalama 7 sivil ölürken, 2011'de bu sayı 5'e düştü. Oysa ne acıdır ki Türkiye 2011'de dünyada en fazla siyasi şiddet içinde olan 11. ülkeyken, Ağustos 2012 itibariyle 5. ülke konumuna geldi. Bu dehşetli sonuç nedeniyle insan hayatının kutsallığı, hatırlamak ve yüzleşmek en acil ulusal sorunumuzdur.''Açlık grevlerine de değinen Pavey, “Açlık grevleri 2. ayını doldurdu. Hükümete düşen ölüm orucu olup olmadığını tartışmak değil, çareleri açıklamaktır. Geri dönüşü olmayan bir felaket halinde kayıplarımızı kim geri verecek? Ayrıca idam mektuplarını okurken döktüğü gözyaşı henüz kurumamış başbakan büyük bir şevkle idamı teşvik etmek için çok tuhaf bir dönem seçti. Zaten ağır ölüm bilançosunu taşıyamadığımızdan ulusal travma içindeyiz.” ifadelerini kullandı. Sorunları ölerek ve öldürerek çözmeyi tercih edenler arasına Başbakan'ın da katıldığını ileri süren Pavey, sözlerine şöyle son verdi: “Bunun çaresi idam çığlıkları atmak olabilir mi? İş Güvenliği Meclisi'ne göre eylül ayında 83, ekim ayında 78 işçimiz öldü. 2011'e kıyasla işçi ölümlerindeki artış yüzde 66. 2000- 2009 rakamlarına baktığımızda 10 binden daha fazla işçimiz iş kazalarında ölmüş. Yanlış kurulmuş iskeleden düşerek, kontrol edilmeyen gaz tüpleriyle patlayarak, ağır makinelerin altında ezilerek, göçüklerde kaybolarak... Savaştan daha fazla insanın öldüğü çalışma koşulları olabilir mi? Ve biz daha ne kadar bunca ölümü ağır bir sessizlikle geçiştireceğiz? Daha ne kadar bu ölümleri bir şey olmamış gibi taşıyacağız?”