Cemil İpekçi Hayatı ve İsyanını Yazdı: “affedin Beni”
Moda tasarımcısı Cemil İpekçi birçok sıkıntılar içinde geçen hayatını ve toplumun kendisine karşı takındığı tutumu kaleme aldı.
İpekçi’nin “Affedin Beni” adlı kitabı Destek Yayınları arasında yerini aldı. Moda tasarımcısı Cemil İpekçi birçok sıkıntılar içinde geçen hayatını ve toplumun kendisine karşı takındığı tutuma isyanını yazdı. “Affedin Beni” adlı kitap Destek Yayınları arasında yerini aldı. Hayatı pek çok başarılarla dolu olan İpekçi, kitabında kendini sadece tasarımcı olarak tanımlıyor. İpekçi kitabında, “Evet, olmak istediğim kimliklerden, yapmak istediğim işlerden biriydi bu ama sadece biri. Ne kadar balet, piyanist olmak istemiştim! Ne kadar çok klasik baleyle oryantal dansı bir arada öğrenip, ikisinin karşımı bir dansçı olmak istemiştim! Hep o doğduğum bedenin adı önledi hayallerimi” satırlarına yer veriyor.
Kitabında anılarını da anlatan İpekçi, ilkokula adım attığı yıllarla ilgili anısını şöyle anlatıyor: “Okulda benimle ‘Kız Cemile!’ diye alay edenlerin, yıllar sonra değil erkek ya da adam olmak, insan bile olamadıklarını gördüm. Paraları ve gençlikleri bittiğinde, toprağa girmeden, bedenleri de ruhları gibi çürümüştü hepsinin. Ne kendilerine ne etraflarına bir faydası olmuştu sözde erkek olmalarının.” “Aldattım da, aldatıldım da... Ağladım da, ağlatıldım da...” diyen İpekçi sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu yaşamın oyunlarından biri olan aşk senaryosunda hepsi yok mu? Aşkımı ellerimle başkasına teslim ettiğim de oldu, beni bırakıp giderken arkalarından ne kadar acınası olduğumu o an görmeseler de içimdeki o ateş sönene kadar sevmeye devam ettiğim de... Onlar benden vazgeçti diye ben onlardan vazgeçmedim. Yıllar sonra dönüp geçen yıllara baktığımda bir de gördüm ki; ben zaten aşkla doğmuşum, kişiler bahane olmuş duygularımı yaşamam için.” İpekçi, Zeki Müren’le ilgili bir anısını da şöyle anlatıyor: “Hiç unutmuyorum, yaşım herhalde 33 idi. O anki bir beraberliğimden ayrılmış, Bodrum’a kaçmıştım. Rahmetli Zeki Müren’le sabaha karşı Halikarnas Kalesi’ne giden yolda içkilerimizi yudumluyorduk. Ağlayarak ona sevgilimin benden 5 yaş genç olmasından dert yanıyordum. Kararlı gözleriyle gözlerime baktı ve ‘Merak etme yavrum. Bir gün şöhret olacaksın. O zaman artık gençliğine gelmeseler de şöhretine gelecekler, yalnız kalmayacaksın’ dedi.
” İpekçi kitabının önsözünde, tercihlerini anne-babasına anlatmaya karar verdiği o ilk günü de şöyle anlatıyor: “Kimliğimi fark edip anneme, babama söyleyeceğim gün, ikisinin de oturmalarını ve de onlara önemli bir açıklamada bulunacağımı söylediğim günü hatırlıyorum. İkisi de oturmuş, şaşkın ve meraklı gözlerle beni izlerken, eşcinsel olduğumu söyledim. Annemin her zamanki sakin, duygularını dışa vurmayan o saraylı edası ile hafif, acı gülümsediğini hatırlıyorum. Babamın ise, gözlerimin içine sevgi dolu gözlerle bakıp, ‘Beni dört duvar arasında yaptıkların değil, hayatta neler yapacağın alakadar ediyor’ demesi. Sonra da eklemesi: ‘Kalk gidelim Sahire. Ben de mühim bir şey söyleyecek zannettim’. Onun bu sözleri başımın ilk dik duruşunu sağladı. Halbuki her şeye hazırdım. Kapının arkasında küçük bavulumu hazırlamıştım; karşı çıkarlarsa evi terk etmek için.” İpekçi, okuyucularına “Eğer bu yaşamın oyununda kendime seçtiğim rolü iyi oynayamamışsam veya repliklerinizi karıştırmanıza sebep olmuşsam ve sizin olduğunu zannettiğiniz sahne ışıklarını bazen kendime çevirdiysem affedin beni” diyor. CEMİL İPEKÇİ KİMDİR? Moda tasarımcısı Cemil İpekçi köklü bir aileden geliyor. Soprano Leyla Gencer'in akrabası, baba tarafından İsmail Cem ve Abdi İpekçi ile kuzeni. Cemil İpekçi İngiltere'deki Royal Academy of Art’tan (Kraliyet Sanat Akademisi) 1971 yılında mezun oldu. 1972-75 yılları arasında stilist olarak çalıştı. 1975 yılında Tzagane isimli moda evini kurdu. 1979 yılında Tzagane'ın bir şubesini Nis'de açtı. 1984'e kadar her iki moda evinde birden Türk ve Anadolu kültürünü işleyen çalışmalar yaptı. 1984'de İstanbul'da Haute Couture moda evini kurarak çağdaş gece modasına dönüş yaptı .
Kaynak: İHA
Kitabında anılarını da anlatan İpekçi, ilkokula adım attığı yıllarla ilgili anısını şöyle anlatıyor: “Okulda benimle ‘Kız Cemile!’ diye alay edenlerin, yıllar sonra değil erkek ya da adam olmak, insan bile olamadıklarını gördüm. Paraları ve gençlikleri bittiğinde, toprağa girmeden, bedenleri de ruhları gibi çürümüştü hepsinin. Ne kendilerine ne etraflarına bir faydası olmuştu sözde erkek olmalarının.” “Aldattım da, aldatıldım da... Ağladım da, ağlatıldım da...” diyen İpekçi sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu yaşamın oyunlarından biri olan aşk senaryosunda hepsi yok mu? Aşkımı ellerimle başkasına teslim ettiğim de oldu, beni bırakıp giderken arkalarından ne kadar acınası olduğumu o an görmeseler de içimdeki o ateş sönene kadar sevmeye devam ettiğim de... Onlar benden vazgeçti diye ben onlardan vazgeçmedim. Yıllar sonra dönüp geçen yıllara baktığımda bir de gördüm ki; ben zaten aşkla doğmuşum, kişiler bahane olmuş duygularımı yaşamam için.” İpekçi, Zeki Müren’le ilgili bir anısını da şöyle anlatıyor: “Hiç unutmuyorum, yaşım herhalde 33 idi. O anki bir beraberliğimden ayrılmış, Bodrum’a kaçmıştım. Rahmetli Zeki Müren’le sabaha karşı Halikarnas Kalesi’ne giden yolda içkilerimizi yudumluyorduk. Ağlayarak ona sevgilimin benden 5 yaş genç olmasından dert yanıyordum. Kararlı gözleriyle gözlerime baktı ve ‘Merak etme yavrum. Bir gün şöhret olacaksın. O zaman artık gençliğine gelmeseler de şöhretine gelecekler, yalnız kalmayacaksın’ dedi.
” İpekçi kitabının önsözünde, tercihlerini anne-babasına anlatmaya karar verdiği o ilk günü de şöyle anlatıyor: “Kimliğimi fark edip anneme, babama söyleyeceğim gün, ikisinin de oturmalarını ve de onlara önemli bir açıklamada bulunacağımı söylediğim günü hatırlıyorum. İkisi de oturmuş, şaşkın ve meraklı gözlerle beni izlerken, eşcinsel olduğumu söyledim. Annemin her zamanki sakin, duygularını dışa vurmayan o saraylı edası ile hafif, acı gülümsediğini hatırlıyorum. Babamın ise, gözlerimin içine sevgi dolu gözlerle bakıp, ‘Beni dört duvar arasında yaptıkların değil, hayatta neler yapacağın alakadar ediyor’ demesi. Sonra da eklemesi: ‘Kalk gidelim Sahire. Ben de mühim bir şey söyleyecek zannettim’. Onun bu sözleri başımın ilk dik duruşunu sağladı. Halbuki her şeye hazırdım. Kapının arkasında küçük bavulumu hazırlamıştım; karşı çıkarlarsa evi terk etmek için.” İpekçi, okuyucularına “Eğer bu yaşamın oyununda kendime seçtiğim rolü iyi oynayamamışsam veya repliklerinizi karıştırmanıza sebep olmuşsam ve sizin olduğunu zannettiğiniz sahne ışıklarını bazen kendime çevirdiysem affedin beni” diyor. CEMİL İPEKÇİ KİMDİR? Moda tasarımcısı Cemil İpekçi köklü bir aileden geliyor. Soprano Leyla Gencer'in akrabası, baba tarafından İsmail Cem ve Abdi İpekçi ile kuzeni. Cemil İpekçi İngiltere'deki Royal Academy of Art’tan (Kraliyet Sanat Akademisi) 1971 yılında mezun oldu. 1972-75 yılları arasında stilist olarak çalıştı. 1975 yılında Tzagane isimli moda evini kurdu. 1979 yılında Tzagane'ın bir şubesini Nis'de açtı. 1984'e kadar her iki moda evinde birden Türk ve Anadolu kültürünü işleyen çalışmalar yaptı. 1984'de İstanbul'da Haute Couture moda evini kurarak çağdaş gece modasına dönüş yaptı .