Kılıç: Aym’ye Bireysel Başvuru Tüm Yargı Yolları Tüketildikten Sonra Yapılabilir
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç, bireysel başvuru hakkı ile AYM’nin temyiz mahkemesi gibi çalışması söz konusu olmayacağını söyledi.
Kılıç, bireysel başvurunun ancak tüm yargı yolu tüketildikten sonra yapılabileceğini vurguladı. Erzurum Atatürk Üniversitesi’nin 2012-2012 akademik yılının açılış töreninde konuşan Haşim Kılıç, 2010 yılında yapılan değişiklikle AYM’nin görev ve yetkilerini düzenleyen Anayasa’nın 148. maddesine eklenen yeni bir fıkra ile herkesin Anayasa’da güvence altına alındığını belirtti.
Kılıç, “Temel hak ve özgürlüklerinden AİHM sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla AYM’ye başvurma imkânına kavuşmuştur” dedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’e yapılan başvurular ve sonuçlandırılan davalar bakımından Türkiye’nin istatistiklerinin bilinmesinde fayda olacağını kaydeden Kılıç, “AİHM’in faaliyet raporuna göre; 2011 yılı sonunda mahkemenin önünde bulunan 120 bin derdest dosyanın 20 bin adedini Türkiye aleyhine yapılan başvurular oluşturmaktadır. Dolayısıyla mahkemenin bakmakta olduğu dosyaların çok önemli bir bölümü Türkiye ilişkindir. Bu rakamlardan anlaşılıyor ki Türkiye Rusya’da sonra AİHM’ en çok başvuru yapan ülke konumundadır. Son 10 yıl AİHM’in verdiği 10 bine yakın ihlal kararının 2 bin 475’i ülkemize aittir. Daha da önemlisi bu kararların yarıdan fazlası adil yargılanma hakkının ihlaliyle ilgilidir. Köklü bir anayasa yargısı geleneğine sahip olan ülkemiz açından bu tablo, bağımsız, tarafsız, hızlı, etkili, verimli, adalet dağıtan bir yargı sisteminin önündeki engellerin kaldırılmasının hayati bir yükümlülük olduğunun göstermektedir.” şeklinde konuştu.
Bireysel başvuru hakkının hangi durumlarda kullanılabileceğine ilişkin yanlış anlaşılmaların önüne geçmek isteyen Kılıç, “Anayasamızda açıkça belirtildiği gibi bireysel başvuru ancak tüm yargı yolu tüketildikten sonra yapılabilecek. AYM’nin denetimi ise yasaların uygulanmasında tercih edilen yorumun, kişinin anayasa yer alan temel hak ver özgürlüğünün ihlal etmediği ile sınırlı olacaktır.” ifadelerini kullandı. AYM’nin hiçbir koşulda olay incelemesi, eylem tanımlanması veya uygulanacak yasanın saptanması ile ilgili hüküm kurmayacağını açıklayan Kılıç, “Uzman mahkemelerin yetkilerine AYM’nin müdahalesi söz konusu olmayacağından yeni bir temyiz yolundan söz edilemeyecektir.” dedi.
Bireysel başvurunun etkin bir şekilde uygulaması hak ve özgürlük standartlarının evrensel düzeye çıkartılmasını sağlayacağını aktaran Anayasa Mahkemesi Başkanı, “Bu usulün işlemeye başlamasıyla bireylerin hak sahibi oldukları temel hak ve özgürlüklerinin daha iyi korunması sağlanacak. Ayrıca kamu otoritelerinin temel hak özgürlüklere daha duyarlı bir davranış ve tutum sergilemesinin yolu açılacaktır.” diye konuştu.
Kılıç, bireysel başvuru yolunan başarılı olabilmesi için diğer hak arama yollarının etkin bir şekilde işletilmesi ve bütün devlet organlarının ortak irade ile hareket etmesi gerektiğini söyledi.
Kılıç sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Zira insan onurunda derin yaralar açan sanıkların makul bir sürede yargılnma hakkı, masumiyet karinesi, tutukluluk süresi, etkin savunma hakkı, özgürlüğünden yoksun bırakılan kişinin hakkındaki suçlamaları öğrenme ve bilgilendirilme hakkı başlıkları altında ifade edebileceğimiz adil yargılanma konusundaki ihlallerin Türkiye’yi AİHM nezdinde çok ciddi sıkıntılara soktuğunun göz ardı edemeyiz.”
Kılıç, “Temel hak ve özgürlüklerinden AİHM sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla AYM’ye başvurma imkânına kavuşmuştur” dedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’e yapılan başvurular ve sonuçlandırılan davalar bakımından Türkiye’nin istatistiklerinin bilinmesinde fayda olacağını kaydeden Kılıç, “AİHM’in faaliyet raporuna göre; 2011 yılı sonunda mahkemenin önünde bulunan 120 bin derdest dosyanın 20 bin adedini Türkiye aleyhine yapılan başvurular oluşturmaktadır. Dolayısıyla mahkemenin bakmakta olduğu dosyaların çok önemli bir bölümü Türkiye ilişkindir. Bu rakamlardan anlaşılıyor ki Türkiye Rusya’da sonra AİHM’ en çok başvuru yapan ülke konumundadır. Son 10 yıl AİHM’in verdiği 10 bine yakın ihlal kararının 2 bin 475’i ülkemize aittir. Daha da önemlisi bu kararların yarıdan fazlası adil yargılanma hakkının ihlaliyle ilgilidir. Köklü bir anayasa yargısı geleneğine sahip olan ülkemiz açından bu tablo, bağımsız, tarafsız, hızlı, etkili, verimli, adalet dağıtan bir yargı sisteminin önündeki engellerin kaldırılmasının hayati bir yükümlülük olduğunun göstermektedir.” şeklinde konuştu.
Bireysel başvuru hakkının hangi durumlarda kullanılabileceğine ilişkin yanlış anlaşılmaların önüne geçmek isteyen Kılıç, “Anayasamızda açıkça belirtildiği gibi bireysel başvuru ancak tüm yargı yolu tüketildikten sonra yapılabilecek. AYM’nin denetimi ise yasaların uygulanmasında tercih edilen yorumun, kişinin anayasa yer alan temel hak ver özgürlüğünün ihlal etmediği ile sınırlı olacaktır.” ifadelerini kullandı. AYM’nin hiçbir koşulda olay incelemesi, eylem tanımlanması veya uygulanacak yasanın saptanması ile ilgili hüküm kurmayacağını açıklayan Kılıç, “Uzman mahkemelerin yetkilerine AYM’nin müdahalesi söz konusu olmayacağından yeni bir temyiz yolundan söz edilemeyecektir.” dedi.
Bireysel başvurunun etkin bir şekilde uygulaması hak ve özgürlük standartlarının evrensel düzeye çıkartılmasını sağlayacağını aktaran Anayasa Mahkemesi Başkanı, “Bu usulün işlemeye başlamasıyla bireylerin hak sahibi oldukları temel hak ve özgürlüklerinin daha iyi korunması sağlanacak. Ayrıca kamu otoritelerinin temel hak özgürlüklere daha duyarlı bir davranış ve tutum sergilemesinin yolu açılacaktır.” diye konuştu.
Kılıç, bireysel başvuru yolunan başarılı olabilmesi için diğer hak arama yollarının etkin bir şekilde işletilmesi ve bütün devlet organlarının ortak irade ile hareket etmesi gerektiğini söyledi.
Kılıç sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Zira insan onurunda derin yaralar açan sanıkların makul bir sürede yargılnma hakkı, masumiyet karinesi, tutukluluk süresi, etkin savunma hakkı, özgürlüğünden yoksun bırakılan kişinin hakkındaki suçlamaları öğrenme ve bilgilendirilme hakkı başlıkları altında ifade edebileceğimiz adil yargılanma konusundaki ihlallerin Türkiye’yi AİHM nezdinde çok ciddi sıkıntılara soktuğunun göz ardı edemeyiz.”