Tayyar: Ölüm Orucuna Başlanacaksa İmralı'dan Başlanmalı

AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, cezaevlerinde terör örgütü PKK'lı hükümlülerin başlattığı ölüm orucunun sona erdirilmesi gerektiğini belirterek, "Bu tezgâh çok iyi okunmalı.

Tayyar: Ölüm Orucuna Başlanacaksa İmralı'dan Başlanmalı
Eğer maksatları gerçekten tecrit iddiasının bertaraf edilmesi, ana dilde eğitim ise PKK'nın üst düzey yetkililerinin de ölüm orucuna başlaması gerekir. 615 PKK'lıyı değil, sadece Abdullah Öcalan İmralı'da ölüm orucuna başlasa daha fazla yankı uyandırırlar." dedi.

AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine yaptığı açıklamada, cezaevlerinde bulunan terör örgütü PKK'lı hükümlülerin, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması ve anadil üzerindeki baskıların kaldırılması istemi başlatılan ölüm orucunun bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini ifade etti.

Tayyar, "615 PKK'lıyı değil, sadece Abdullah Öcalan İmralı'da ölüm orucuna başlasa daha fazla yankı uyandırırlar. Kamuoyu da bunu merak ediyor, niye Abdullah Öcalan, Selahattin Demirtaş veya Osman Baydemir gibi PKK ve BDP hareketinin öncü isimleri, lider kadroları ölüm orucuna başlamıyorlar. Ben inanıyorum ki Abdullah Öcalan ölüm orucuna başlasa kamuoyunda daha fazla ses getirir. Eğer etkinlik açısından böyle bir eylemi planlıyorlarsa İmralı'dan başlamaları daha fazla bir sonuç getirebilirdi." diye konuştu.

"KÖŞEYE SIKIŞAN PKK ÖLÜM ORUÇLARINA SARILIYOR"

Ölüm oruçları ile Türkiye’nin köşeye sıkıştırılmasının hedeflendiğini ifade eden Tayyar, bu fikirden bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini söyledi.

Tayyar, “PKK, kış ayına girerken hem eylem yapabilme kabiliyetinin sınırlandığı, hem ağır kayıplar verdiği bir dönemde yeni bir taktikle hem hükümeti köşeye sıkıştırmayı planlıyor hem de iç ve dış kamuoyunda yankı uyandırma gayreti içerisinde. Bu çerçevede 53 cezaevinde 615 PKK’lı ölüm orucuna başladı.

Ölüm oruçları tartışılıyor ve bunların bir an önce sonlandırılması gerekir." diye ifade etti.

Kamuoyunda yer alan terörist başı Abdullah Öcalan ile hükümetin görüştüğü iddialarını da değerlendiren Tayyar, eğer akan kan durdurulacaksa bu yolda şeytanla bile görüşülebileceğini savundu. Tayyar, " Başbakanımız açıkladı.

Akan kanın durdurulması, şiddetin sonlandırılması ve barış ortamının tesis edilmesi için gerekiyorsa devlet, şeytanla bile görüşebilir. Abdullah Öcalan'la da görüşülmesi gerekiyorsa görüşülebilir. Dolayısıyla MİT başta olmak üzere devletin ilgili ve yetkili kurulları Abdullah Öcalan'la görüşebilir. Şu aşamada henüz bir görüşmenin olmadığını biliyorum. Ancak yarın olduğu zaman da hiç kimse için bu sürpriz sayılmaz." ifadelerine yer verdi.

"TERÖRLE MÜCADELEDE TARİHTE EN BAŞARILI OPERASYONLAR YAPILDI"

Suriye’deki son gelişmelerden sonra terör örgütü PKK'nın Şemdinli ve Hakkâri üzerinden büyük kalkışma hareketi içerisinde olduğunu belirten Tayyar, bunda başarılı olamadıklarına dikkat çekti. Terörle mücadele tarihinde asker ile polisin en başarılı operasyonları gerçekleştirdiğini ifade eden Tayyar, "Sadece son 4 ayda yaklaşık 700 terörist öldürüldü. Dolayısıyla teröristle mücadelede büyük bir başarı sağlandı.” dedi.

"ESED REJİMİ ER YA DA GEÇ SONA ERECEK"

Beşşar Esed’in er ya da geç devrileceğini ifade eden Şamil Tayyar, bu konuda şunları söyledi: “Suriye'deki iç çatışma, sadece Suriye'nin iç meselesi değil, aynı zamanda uluslararası bir sorun ve kilitlenmiş bir vaziyette. Sonuçta kim hangi hesabı güderse gütsün, Suriye'de hiç bir şey eskisi gibi olmayacak ve mutlaka Esed rejimi sonlanacak ve Esed'in yönetimden ayrılacağını düşünüyorum. Esed, yönetimde asla kalmayacak. Uluslararası toplum da asla buna müsaade etmeyecektir. Çünkü her gün yüzlerce insanı çoluk çocuk demeden katleden bir rejimin orada varlık sürdürmesi insanlık adına da büyük bir ayıp olur.”

"3-5 BAKAN BÜYÜKŞEHİR BAŞKANI ADAYI OLABİLİR"

Kabinede yer alan bazı bakanların, yaklaşan yerel seçimlerde belediye başkanı adayı olacağı söylemlerini değerlendiren Tayyar, böyle bir konunun var olduğunu dile getirdi. Tayyar, şöyle devam etti: “Bu konunun somutlaşıp somutlaşmayacağını önümüzdeki dönem görebiliriz. Binali Yıldırım, Fatma Şahin, Ali Babacan, Suat Kılıç gibi üçüncü döneminin sonuna gelen bakanın, kendi seçim bölgelerinde ya da farklı illerde büyükşehir belediye başkanı adayı olacağı ifade ediliyor. Sayın Başbakan, farklı kriterleri de gözönüne alarak bir değerlendirme yapacaktır. Ben çok fazla bakanın büyükşehir adayı olacağını çok zannetmiyorum. 3 ya da 5'i geçmez diye düşünüyorum.” "YEREL YÖNETİMLER YASASI İLE FEDERATİF YAPIYA GEÇİLECEĞİNİ İDDİA ETMEK YANLIŞ OLUR"Yerel yönetimlerle ilgili yapılacak yeni düzenlemelere de değinen Tayyar, bu kanun tasarısının imar bütünlüğünün sağlanmaya yönelik olduğunu kaydetti.

Bu kanun tasarısından federatif bir yapıyı düşünmek, eyalet sistemine geçildiğini iddia etmenin doğru olmayacağını belirten Tayyar, kanun metni iyi okunduğu zaman, oradaki mesajın çok net bir şekilde anlaşılacağını söyledi.

Tayyar, “Temel amaç, hizmetlerin daha etkin ve kısa sürede yürütülmesine yöneliktir. Bu konudaki uygulama uzun süredir İstanbul ve İzmit'te devam etmektedir. Mülki sınırlarla belediye sınırları eşitti. Yeni dönemde 27 ilde uygulanacak model zaten 2 ilde uygulanıyordu. Ne İstanbul'da ne de İzmit'te federatif bir yapı doğmadı.” diye ifade etti.

Muhalefet partilerinin, siyaseten istismar etmek için bu argümanı kullandıklarını dile getiren Tayyar, zaman içerisinde bunların ne kadar yanlış olduğunun daha iyi anlaşılacağını söyledi.

Şamil Tayyar, sözlerine şöyle devam etti: “Şu anda BDP'nin Diyarbakır, Van ve Mardin'de seçimleri alma ihtimaline dayanılarak bu tür yorumlar yapılıyor. Ancak tabloya baktığınızda bu illerden Mardin hariç diğerleri BDP'de. Korkularla, vehimlerle hareket ederek bu meseleyi çözemezsiniz. Türkiye'nin Kürt meselesinin çözümüne ilişkin bir stratejisi, yol haritası var. Sizin getirdiğiniz bu yeni kanun, meselenin çözümüne katkı sunabilir, aksi olabileceğini ben asla düşünmüyorum. Devletin denetleyici kurumları söz konusudur. BDP seçim kazandığı yerlerde bunu istismar etmeye kalkarsa devletin denetim mekanizmaları devreye girecektir.”