Tanık Astsubay: 1995’te Silopi'de Jitem ve Farklı İstihbarat Grupları Vardı
Diyarbakır’da devam eden faili meçhuller davasında 1995 yılında evinden alınarak öldürülen Abdullah Eyfelti olayı ile ilgili, Bartın İl Jandarma Komutanlığı'nda görevli Astsubay Başçavuş Tufan Aras tanık olarak dinlendi.
Aras, 1995’te yılında Silopi’de görev yaptığını belirterek o tarihte JİTEM ve farklı istihbarat gruplarının olduğunu doğruladı.Şırnak’ın Cizre ilçesinde 1993-95 yılları arasında işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili eski Kayseri Jandarma Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz, eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığın yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davanın bugün ki duruşmasına tutuklu sanıklar Kamil Atağ, Abdulhakim Güven, Adem Yakin ile tutuksuz yargılanan Temer Atağ katıldı.
Tutuklu sanıklardan Cemal Temizöz ile Hıdır Altuğ ise katılmadı. Duruşmada mahkeme başkanı Ömer Yıldırım, tanıkların dinlenmesine devam edileceğini söyledi.
1995 yılında Abdullah Eyfelti’nin ikamet ettiği köye gelen iki toros marka aracın Eyfelti’yi köyden aldığı ve götürüp öldürdüğü iddia ediliyor. Bu olayla ilgili daha önce tanık olarak dinlenen Eyfelti’nin eşi, oğlu ve bazı vatandaşlar olayın yaşandığı günü sınır Karakolunda görevli Tufan astsubayın iki araca evi gösterdiğini dile getirmişti. Bunun üzerine tanık olarak çağrılan Bartın İl Jandarma Komutanlığında görevli astsubay başçavuş Tufan Aras ifade verdi. Aras, ilk görev yerinin Silopi olduğunu belirterek, 1993 - 95 yılları arasında Silopi Yankale Sınır Jandarma Karakol Komutanlığı'nda takım komutan yardımcısı olarak 7 - 8 ay görev yaptığını kalan süreyi ise Silopi merkezde tamamladığını söyledi.
Abdullah Eyfelti’yi tanıdığını anlatan Aras, “Bizim adli görevimiz yoktu. Sadece sınır güvenliği görevimiz vardı. Bazen köyü gezer, kimlerin köyde olup olmadığını kontrol ederdik. Ama o döneme ilişkin çok şey hatırlamıyorum. Köy devlet yanlısıydı.” diye konuştu.
Mahkeme başkanı Ömer Yıldırım’ın ‘Sizin Karakoldaki kontrol noktasını geçmeden köye girmek ve birini alıp götürmek mümkün müydü?” şeklinde soruya Aras, “ Mümkün değildi. Ama kontrol noktasının yanında boş bir ev vardı. Oradan alıp götürebilirlerdi” diye yanıt verdi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Yıldırım, “ O ev boşaltılmış ve Karakolda görevli uzman çavuşlar kalmıyor muydu?” diye sordu. Tanık Aras, “ Doğrudur efendim” dedi.
Olay ile ilgili daha önce verilen tanık ifadelerini okuyan mahkeme heyeti, bölük komutanı Serdar Güngör’ün Abdullah Eyfelti’yi ölümünden birkaç gün önce Karakola çağırdığının belirtildiği söyledi.
Bunun üzerine tanık Aras, “ Ben bölük komutanının Eyfelti’yi çağırdığını biliyorum. Diğer vatandaşları da çağırır, terör ve istihbarat üzerine görüşürlerdi. “ diye konuştu.
Tanık olarak daha önce dinlenen Mehmet Eyfelti, 1995'te öldürülen ağabeyi Abdullah Efelti’nin pamuk ekmek için Cizre-Silopi arasında Salih Şık'tan bir arazi kiraladığını ancak dönemin Jandarma Komutanı Cemal Temizöz'ün buna karşı çıkarak, "Bu araziyi ekmeyeceksin. Yoksa zarar görürsün." dediğini anlatmıştı. Eyfelti, " Bölük komutanı ona 'yarın sana kahve içmeye geleceğiz' demiş. Ağabeyim köyde Karakol komutanını beklerken 2 tane toros marka otomobil gelip ağabeyimi alıp götürmüş. Köyün girişinde nizamiye var. Köye girmek için mutlaka nizamiyeye uğramak gerekliydi. Aksi taktirde köye girilmezdi. Askerin haberi olmadan köye birinin girmesi mümkün değildi. Ağabeyimi götürenleri bölük komutanı ve Karakol komutanı mutlaka biliyordur. Bir süre sonra ağabeyimin cesedi Silopi-Cizre karayolunda bulunan Katran Karakolu yakınlarındaki bir çukurda bulundu. Bu olaydan 3 gün önce araçla Silopi'den Cizre'ye giderken kimlik kontrolü yapan astsubay bana 'Abdullah Eyfelti'yi tanıyor musun?' diye sordu. Bende 'Benim ağabeyim olur. Ancak bir süredir kayıp' dedim. Ağabeyimin cesedini bulduktan sonra onu almaya giden babama, 'bu cesedi alırsan diğer oğlunda ölür' demişler. Ağabeyimin cesedini belediye mezarlığına gömdüler." 'ifadelerini kullanmıştı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 104 sayfalık iddianamede, sanıkların TCK'nın 'adam öldürmek', 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak' ve 'adam öldürmeye azmettirmek' suçlarından cezalandırılmaları isteniyor. Sanıklardan Cemal Temizöz'ün 9, Kamil Atağ'ın 7, Tamer Atağ'ın 2, Adem Yakin'in 7, Hıdır Altuğ'un 3, Fırat Altın'ın (Abdulhakim Güven) 6, Kukel Atağ'ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor. Sanık Temizöz'ün 1993'te Cizre'de 'terörle mücadele ediliyor' görüntüsü altında 'korucu, itirafçı ve uzman çavuşlardan bir grup oluşturduğu, grubun, süreç içerisinde asli görevinden ayrılarak, terör örgütü PKK'ya yardım ettiğinin değerlendirildiği ya da özel sebeplerden dolayı gözaltına aldıkları kişileri sorguladığı' ileri sürülen iddianamede, grubun sorgulanan bu kişilerden bir kısmını öldürdüğü öne sürülüyor.
Tutuklu sanıklardan Cemal Temizöz ile Hıdır Altuğ ise katılmadı. Duruşmada mahkeme başkanı Ömer Yıldırım, tanıkların dinlenmesine devam edileceğini söyledi.
1995 yılında Abdullah Eyfelti’nin ikamet ettiği köye gelen iki toros marka aracın Eyfelti’yi köyden aldığı ve götürüp öldürdüğü iddia ediliyor. Bu olayla ilgili daha önce tanık olarak dinlenen Eyfelti’nin eşi, oğlu ve bazı vatandaşlar olayın yaşandığı günü sınır Karakolunda görevli Tufan astsubayın iki araca evi gösterdiğini dile getirmişti. Bunun üzerine tanık olarak çağrılan Bartın İl Jandarma Komutanlığında görevli astsubay başçavuş Tufan Aras ifade verdi. Aras, ilk görev yerinin Silopi olduğunu belirterek, 1993 - 95 yılları arasında Silopi Yankale Sınır Jandarma Karakol Komutanlığı'nda takım komutan yardımcısı olarak 7 - 8 ay görev yaptığını kalan süreyi ise Silopi merkezde tamamladığını söyledi.
Abdullah Eyfelti’yi tanıdığını anlatan Aras, “Bizim adli görevimiz yoktu. Sadece sınır güvenliği görevimiz vardı. Bazen köyü gezer, kimlerin köyde olup olmadığını kontrol ederdik. Ama o döneme ilişkin çok şey hatırlamıyorum. Köy devlet yanlısıydı.” diye konuştu.
Mahkeme başkanı Ömer Yıldırım’ın ‘Sizin Karakoldaki kontrol noktasını geçmeden köye girmek ve birini alıp götürmek mümkün müydü?” şeklinde soruya Aras, “ Mümkün değildi. Ama kontrol noktasının yanında boş bir ev vardı. Oradan alıp götürebilirlerdi” diye yanıt verdi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Yıldırım, “ O ev boşaltılmış ve Karakolda görevli uzman çavuşlar kalmıyor muydu?” diye sordu. Tanık Aras, “ Doğrudur efendim” dedi.
Olay ile ilgili daha önce verilen tanık ifadelerini okuyan mahkeme heyeti, bölük komutanı Serdar Güngör’ün Abdullah Eyfelti’yi ölümünden birkaç gün önce Karakola çağırdığının belirtildiği söyledi.
Bunun üzerine tanık Aras, “ Ben bölük komutanının Eyfelti’yi çağırdığını biliyorum. Diğer vatandaşları da çağırır, terör ve istihbarat üzerine görüşürlerdi. “ diye konuştu.
Tanık olarak daha önce dinlenen Mehmet Eyfelti, 1995'te öldürülen ağabeyi Abdullah Efelti’nin pamuk ekmek için Cizre-Silopi arasında Salih Şık'tan bir arazi kiraladığını ancak dönemin Jandarma Komutanı Cemal Temizöz'ün buna karşı çıkarak, "Bu araziyi ekmeyeceksin. Yoksa zarar görürsün." dediğini anlatmıştı. Eyfelti, " Bölük komutanı ona 'yarın sana kahve içmeye geleceğiz' demiş. Ağabeyim köyde Karakol komutanını beklerken 2 tane toros marka otomobil gelip ağabeyimi alıp götürmüş. Köyün girişinde nizamiye var. Köye girmek için mutlaka nizamiyeye uğramak gerekliydi. Aksi taktirde köye girilmezdi. Askerin haberi olmadan köye birinin girmesi mümkün değildi. Ağabeyimi götürenleri bölük komutanı ve Karakol komutanı mutlaka biliyordur. Bir süre sonra ağabeyimin cesedi Silopi-Cizre karayolunda bulunan Katran Karakolu yakınlarındaki bir çukurda bulundu. Bu olaydan 3 gün önce araçla Silopi'den Cizre'ye giderken kimlik kontrolü yapan astsubay bana 'Abdullah Eyfelti'yi tanıyor musun?' diye sordu. Bende 'Benim ağabeyim olur. Ancak bir süredir kayıp' dedim. Ağabeyimin cesedini bulduktan sonra onu almaya giden babama, 'bu cesedi alırsan diğer oğlunda ölür' demişler. Ağabeyimin cesedini belediye mezarlığına gömdüler." 'ifadelerini kullanmıştı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 104 sayfalık iddianamede, sanıkların TCK'nın 'adam öldürmek', 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak' ve 'adam öldürmeye azmettirmek' suçlarından cezalandırılmaları isteniyor. Sanıklardan Cemal Temizöz'ün 9, Kamil Atağ'ın 7, Tamer Atağ'ın 2, Adem Yakin'in 7, Hıdır Altuğ'un 3, Fırat Altın'ın (Abdulhakim Güven) 6, Kukel Atağ'ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor. Sanık Temizöz'ün 1993'te Cizre'de 'terörle mücadele ediliyor' görüntüsü altında 'korucu, itirafçı ve uzman çavuşlardan bir grup oluşturduğu, grubun, süreç içerisinde asli görevinden ayrılarak, terör örgütü PKK'ya yardım ettiğinin değerlendirildiği ya da özel sebeplerden dolayı gözaltına aldıkları kişileri sorguladığı' ileri sürülen iddianamede, grubun sorgulanan bu kişilerden bir kısmını öldürdüğü öne sürülüyor.