Paris'te Erdoğan Paris'te Gökçek

Profesör Doktor Ünsal Ban, Paris gezisi sırasında yaşadığı ilginç anektodları okuyucuları ile paylaştı.

Türkiye ile Fransa arasında yaşanan soykırım krizi iki ülke arasındaki geçtiğimiz günlerde doruk noktası ulaşmıştı. Fransa meclisi, 'soykırım'ı inkar edenlere ceza verilmesini öngören yasa teklifini kabul etmiş, Türkiye ise buna karşı Cezayir'de yaşanan Fransız soykırımını gündeme getirmişti.

İki ülke arasında yaşanan gerilim sonrası Paris'e giden Profesör Doktor Ünsal Ban, Başbakan Erdoğan ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında Fransızların övgü dolu sözlerini okuyucuları ile paylaştı.

İşte Ünsal Ban'ın kaleme aldığı o yazı:

Paris’te Erdoğan, Paris’te Gökçek!..

Şaşırdım dostlar!..
Zannederdim ki, internet haber sitelerinde kaleme alınanlar, suya yazılmış gibidir…
Sanal alemde yazılanlara ya hiç bakılmaz ya da göz ucuyla bakılır…
Haberevet okuyucuları muazzam; sitedeki ilk yazımız hakkındaki mektup ve mesaj yoğunluğu; daha da önemlisi gelen iletilerdeki güçlü muhteva, ziyadesiyle şaşırttı beni…
Bu durumda, “misafir yazar” olarak “devam”ı bir borç bildim…
“Şike”nin ekonomik boyutunu ayrıntılı olarak ele aldığım ilk “haberevet” yazımda, “aynı gemideyiz” vurgusu öne çıkmıştı…
Aynı gemideyiz ve işimiz icabı başka gemilere çıkmamız da gerekiyor..
Kısa bir süre önce, Paris’teydim.
Bir grup meslektaşla birlikte, Türkiye-Fransa ilişkileri ve Fransız Parlamentosu’nun “soykırım çirkinliği” üzerine lafladık bir müddet.
Hiç şüphesiz olmasın ki, bir Türk İşletme Profesörü olarak kendilerine en “kalın” mesajları en “ince” üslupla verdim dostlar…
Benim neler söylediğimi tahmin edersiniz…
Ama…
Fransız profesörlerin neler söylediğini tahmin etmeniz zor olabilir...
Bir Anadolu insanı olarak mutluluk duymamak elde değil…
Türkiye’nin öyle olumlu bir imajı var ki oralarda, bu kadar olur!..
Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, oralarda da fenomen.
Avrupa’nın göbeğinde...
“Özenti” vurgulu romanlarımıza "Başkent"lik etmiş Paris’te…
Eyfel’in karşısında…
“Sayın Erdoğan gibi dirayetli ve vizyonel bir liderimiz olsaydı, ekonomik krize yenilmezdik” sözlerini hem de “iktisat” profesörlerinden duymuş olmak az mutluluk mu?..
Recep Tayyip Erdoğan salt Ortadoğu halklarının gıptayla baktığı bir lider değil; “Batı”lıların da, dahası “entelektüel” batılıların da “kıskançlığını” çeken bir büyük devlet adamı.
Bizden biri, bizim değerimiz ve bir Dünya Lideri.
Büyük Devlet Adamı Atatürk ile gurur duyuyorum…
Ve bir “Anadolu İnsanı” olarak Paris’te, iktisat profesörlerine “Keşke bizim de böyle bir liderimiz olsaydı!” dedirten Sayın Başbakan’la da gurur duyuyorum.
Hiç şüpheniz olmasın ki, günün birinde Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Sayın Devlet Bahçeli hakkında da böyle övgüler duyduğumda, mutluluğum daha da artacak.
Hepsi bizim insanımız ve her yükseliş, aslında bizim yükselişimizdir.
Paris’teki sohbet sırasında, daha da fazla ilgimi çeken bir diyalog söz konusu oldu.
Fransız akademisyenlerden biri, sohbet esnasında “Ankara’da ikamet ettiğimi” söylemem üzerine, “Oooo! Melih Gökçek ile görüşür müsünüz?” diye sordu.
“Evet görüşürüm.” demem üzerine...
“Ankara’daki Büyükelçiliğimizin önüne soykırım anıtı dikecekmiş!” diyerek bir çentik attı akademisyen…
Bir başkası çıktı:
“O da sıkı adam!” dedi.
Ve ekledi:
“Altı ay önce Ankara’daydım. Bu şehre ion yıl önce de gitmiştim. Bambaşka bir Ankara olmuş…Paris’te böyle bir gelişme yok!..”
Bir Recep Tayyip Erdoğan, bir Melih Gökçek…
Gündem Türkiye
Gündem Ankara
Paris’ten, çalışma iradem daha da bilenmiş halde döndüm…
Bu iş olacak; yeter ki bir olalım, beraber olalım…
Yeter ki üretelim…
Yerli otomobil, çok daha önemlisi yerli uçak…
Tamamen bizim olan, bize ait olan…
Yerli Uçak…
Dönüşte, Paris’te yaşadığım mutluluğu Rektörlüğünü yürütmekle gurur duyduğum Türk Hava Kurumu Üniversitemizin Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Osman Yıldırım Paşa ile paylaştım…
Paris’in imrendiği “Ankara” ikimizi de gururlandırdı.
Büyük Atatürk’ü birkez daha saygı ve minnetle andık.
Sayın Erdoğan ve Sayın Gökçek’e de, gıyaplarında “teşekkür” ettik.

Kaynak: Haberevet