Babacan: Türkiye Her Türlü Senaryoya Hazır
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, şu anda 3-4 ay öncesine göre küresel ekonomide ikinci dip ihtimalinin daha yüksek göründüğünü; Türkiye`nin her türlü senaryoya karşı hazır olduğunu söyledi.
Babacan, Bloomberg HT Televizyonunda katıldığı bir programda soruları yanıtladı.Ali Babacan, dünya ekonomisindeki küresel belirsizlik süreciyle ilgili bir soru üzerine, dünyadaki pek çok ülke ekonomisinin ciddi bir kamu borç stoku sorunuyla karşı karşıya olduğunu söyledi. Piyasalarda belirsizlik arttıkça, güven ortamı bozuldukça bunun resesyon riskini beraberinde getirdiğini anlatan Babacan, ekonomideki en önemli unsurun güven olduğunu vurguladı. Dünyada ciddi bir belirsizlik olduğunu, genel tablonun pek iç açıcı görünmediğini, büyük ekonomilerde siyasi kararların geç alındığını ifade eden Babacan, bütün bu tablo içerisinde Türkiye`nin attığı ve atacağı adımların önemine işaret etti.Babacan, Türkiye`deki ekonomi yönetiminin bütün bu olumsuz tablolara karşı hazırlıklı olduğunu ve zamanında tedbir aldıklarını kaydetti.Kur konusunun hassas olduğunu ifade eden Babacan, ``Türk lirasındaki değer kaybının böyle bir konjonktürde şikayet etmemiz gereken değil, tam tersine genel ekonomik dengeler açısından daha olumlu bulduğumuz bir tablo`` dedi. Babacan, resmi politikalarının serbest kur rejiminin devam etmesinden yana olduğunu hatırlattı
-İkinci dip riski- ``Küresel ikinci dip riski var mı?`` şeklinde bir soruya da Başbakan Yardımcısı Babacan, ``Şu anda bundan 3-4 ay öncesine göre ikinci dip ihtimali daha yüksek görünüyor`` yanıtını verdi. Ancak bu ikinci dip denilen gelişmenin, 2009 yılındaki gibi küresel ekonominin bir daralması şeklinde mi yoksa sadece büyüme hızında bir düşüş şeklinde mi ortaya çıkacağının henüz belirsiz olduğunu kaydeden Babacan, ``Bu ara ülkelerin liderlerinin, kendi siyasi bekasını ya da partisinin siyasi bekasını düşünmeden ülkenin geleceği için doğrusunu yapmaları gerekiyor. Yoksa yapılacaklar belli. Şu anda Türkiye`deki kadar güçlü bir hükümet ve güçlü bir siyasi irade olsun bu sorunların hepsi çözülür. Yeter ki hükümetler iradelerini ortaya koyabilsinler`` diye konuştu.Babacan, küresel resesyon beklentilerinin olduğu bu dönemde Türkiye ekonomisinin nasıl bir politika izleyeceğine ilişkin soru üzerine de kurumların her türlü senaryoya karşı hazır olduğunu, bundan sonraki gelişmelere bağlı olarak sıkılaştırma veya gevşetme yönünde politika belirleyeceklerini bildirdi.Önümüzdeki dönemde emniyetli bir duruş için para politikalarında belki biraz daha rahat, ama öte yandan da sağlam bir kamu maliyesi duruşu benimsemeleri gerektiğini anlatan Babacan, ``Yani para politikalarında genişleme varken aynı anda maliye politikalarında da bir gevşeme olursa o bizi çok daha riskli bir tablo ile karşı karşıya bırakabilir. Dolayısıyla bu dengeyi çok iyi kurmamız gerekiyor. Bu dönemde hiç bir şeyi otomatik pilota bağlayamayız. Yani bütün kumanda manüel olmak zorunda`` şeklinde değerlendirmede bulundu.Bu sürecin, yapısal reformların hızlandırılması için bir fırsat olabileceğini belirten Babacan, örneğin istihdam konusu ile ilgili bir paket hazırladıklarını, yatırım ortamının iyileştirilmesi noktasında hazırlıklar yaptıklarını, İstanbul`un uluslararası finans merkezi olabilmesiyle ilgili yasal düzenleme paketi hazırladıklarını söyledi.Uzun vadeli olarak bakıldığında eğitim konusunun önemine işaret eden Babacan, Türkiye`nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi haline gelmesi için eğitimde çok köklü değişiklikler yapılması gerektiğini kaydetti. Mevcut sistemde devam edilmesi halinde 2023 yılına gelindiğinde Türkiye`nin en büyük 10 ekonomiden biri olmasının mümkün görünmediğini ifade eden babacan, ``Çünkü en büyük 10 ekonomiden biri olmak, yüksek katma değer üretmek demektir. Yüksek katma değer de ancak kaliteli iş gücü ve yetişmiş insanla mümkün`` diye konuştu.Babacan, para politikalarında günlük manüel bir yönetim, maliye politikalarında sağlam bir duruş ve yapısal reformların da hızlı bir tempoyla gerçekleştirilmesinin bu dönemdeki politikalarının genel çerçevesini oluşturduğunu belirtti
-Büyüme tahmini- Babacan, Türkiye`nin 2011 yılının ikinci yarısı ve 2012 yılında ne kadar büyüyeceğine ilişkin bir soru üzerine, 2011 yılının ikinci yarısı ve 2012 yılındaki büyüme hızının, 2010 yılı ya da 2011 yılının birinci çeyreğine göre daha yavaş olacağını bildirdi. Büyüme hızının düşeceğini ifade eden Babacan, ``Hatta 2012`nin tümü için yüzde 5`in daha altında bir büyüme rakamı kimse için sürpriz olmamalı. Çünkü 2012 öyle bir yıl olacak ki herhangi bir ülke için yüzde 3-4 büyüme gıpta edilecek bir rakam olabilecek`` diye konuştu.Babacan, yapılan tahminlerin ve piyasa beklentilerinin 2012 yılı itibariyle hedef olan yüzde 5 civarında enflasyonun tutturulabileceği yönünde olduğunu söyledi.Ali Babacan, 2012-2014 Orta Vadeli Programın ne zaman açıklanacağıyla ilgili soruya da Anayasa gereği 2012 yılı bütçesini TBMM`ye sevk etmeleri gereken tarihin 17 Ekim olduğunu ancak Orta Vadeli Programı bu tarihten bir süre önce açıklamayı planladıklarını kaydetti. Eylül sonu Ekim başı gibi bunun açıklanabileceğini belirten Babacan, önümüzdeki haftalarda G20 Bakanlar toplantısına ve ardından Dünya Bankası-IMF yıllık toplantılarına katılacağını, Orta Vadeli Programa son noktayı koymadan önce dünyadaki son gelişmeleri değerlendireceklerini söyledi.``Büyümeyle ilgili Türkiye bu yılı nasıl kapatacak, öngörünüz nedir`` şeklindeki soru üzerine Babacan, 2011 için yüzde 6 civarında büyüme tahmin ettiklerini ancak bu rakamın 2 ay sonra belki değişebileceğini bildirdi
-Bankaların uyguladığı komisyon oranları- Babacan, bankaların kredi kartlarına uyguladıkları komisyonlar ve ücretlendirmeyle ilgili bir soruyu yanıtlarken, kredi kartı komisyonlarının çerçevelerinin yasayla belirlendiğini anlattı. Bazı oranların bankadan bankaya değişebildiğini ifade eden Babacan, ``Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun web sitesinde tüm bankaların farklı kategorilerde almış olduğu ücretleri yayınlayarak, bir bakıma rekabet ortamını biraz sağlamaya yönelik bir adımı atmış olduk. Vatandaşlarımız bu siteye girip bakacak hangi işlem için hangi banka daha düşük ücret talep ediyorsa o bankaya yönelebilecek. Bankalar da rekabet çerçevesinde mümkün olduğunca bu ücretlerini makul seviyelerde tutmaya çalışacaklar`` diye konuştu.Başbakan Yardımcısı Babacan, cari açıkla ilgili olarak da ekonominin büyüme hızının düşmesinin ve iç taleple ilgili yavaşlama sinyallerinin cari açık üzerinde olumlu etki yapacağını söyledi. Babacan, ``Biz gelecek yılın cari açığını, bu yılın cari açığından daha düşük bir rakam olarak bekliyoruz`` dedi.Üst kurulların bağımsızlığına ilişkin bir soru üzerine de Babacan, söz konusu kurulların, modern ekonomi yönetiminin bir gereği olduğuna inandıklarını söyledi. Bağımsızlığın sınırlarının iyi tayin edilmesi gerektiğini anlatan Babacan, ``Bir de bu kurumların Türkiye Cumhuriyetinin kurumları olduğunu unutmamak gerekiyor. Bunlar özerk bağımsız bir cumhuriyet değil. Dolayısıyla bu kurumların hareket ederken bizim genel ekonomik bakışımıza uyumlu politikalar uygulaması gerekiyor`` dedi.
Kaynak: AA
-İkinci dip riski- ``Küresel ikinci dip riski var mı?`` şeklinde bir soruya da Başbakan Yardımcısı Babacan, ``Şu anda bundan 3-4 ay öncesine göre ikinci dip ihtimali daha yüksek görünüyor`` yanıtını verdi. Ancak bu ikinci dip denilen gelişmenin, 2009 yılındaki gibi küresel ekonominin bir daralması şeklinde mi yoksa sadece büyüme hızında bir düşüş şeklinde mi ortaya çıkacağının henüz belirsiz olduğunu kaydeden Babacan, ``Bu ara ülkelerin liderlerinin, kendi siyasi bekasını ya da partisinin siyasi bekasını düşünmeden ülkenin geleceği için doğrusunu yapmaları gerekiyor. Yoksa yapılacaklar belli. Şu anda Türkiye`deki kadar güçlü bir hükümet ve güçlü bir siyasi irade olsun bu sorunların hepsi çözülür. Yeter ki hükümetler iradelerini ortaya koyabilsinler`` diye konuştu.Babacan, küresel resesyon beklentilerinin olduğu bu dönemde Türkiye ekonomisinin nasıl bir politika izleyeceğine ilişkin soru üzerine de kurumların her türlü senaryoya karşı hazır olduğunu, bundan sonraki gelişmelere bağlı olarak sıkılaştırma veya gevşetme yönünde politika belirleyeceklerini bildirdi.Önümüzdeki dönemde emniyetli bir duruş için para politikalarında belki biraz daha rahat, ama öte yandan da sağlam bir kamu maliyesi duruşu benimsemeleri gerektiğini anlatan Babacan, ``Yani para politikalarında genişleme varken aynı anda maliye politikalarında da bir gevşeme olursa o bizi çok daha riskli bir tablo ile karşı karşıya bırakabilir. Dolayısıyla bu dengeyi çok iyi kurmamız gerekiyor. Bu dönemde hiç bir şeyi otomatik pilota bağlayamayız. Yani bütün kumanda manüel olmak zorunda`` şeklinde değerlendirmede bulundu.Bu sürecin, yapısal reformların hızlandırılması için bir fırsat olabileceğini belirten Babacan, örneğin istihdam konusu ile ilgili bir paket hazırladıklarını, yatırım ortamının iyileştirilmesi noktasında hazırlıklar yaptıklarını, İstanbul`un uluslararası finans merkezi olabilmesiyle ilgili yasal düzenleme paketi hazırladıklarını söyledi.Uzun vadeli olarak bakıldığında eğitim konusunun önemine işaret eden Babacan, Türkiye`nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi haline gelmesi için eğitimde çok köklü değişiklikler yapılması gerektiğini kaydetti. Mevcut sistemde devam edilmesi halinde 2023 yılına gelindiğinde Türkiye`nin en büyük 10 ekonomiden biri olmasının mümkün görünmediğini ifade eden babacan, ``Çünkü en büyük 10 ekonomiden biri olmak, yüksek katma değer üretmek demektir. Yüksek katma değer de ancak kaliteli iş gücü ve yetişmiş insanla mümkün`` diye konuştu.Babacan, para politikalarında günlük manüel bir yönetim, maliye politikalarında sağlam bir duruş ve yapısal reformların da hızlı bir tempoyla gerçekleştirilmesinin bu dönemdeki politikalarının genel çerçevesini oluşturduğunu belirtti
-Büyüme tahmini- Babacan, Türkiye`nin 2011 yılının ikinci yarısı ve 2012 yılında ne kadar büyüyeceğine ilişkin bir soru üzerine, 2011 yılının ikinci yarısı ve 2012 yılındaki büyüme hızının, 2010 yılı ya da 2011 yılının birinci çeyreğine göre daha yavaş olacağını bildirdi. Büyüme hızının düşeceğini ifade eden Babacan, ``Hatta 2012`nin tümü için yüzde 5`in daha altında bir büyüme rakamı kimse için sürpriz olmamalı. Çünkü 2012 öyle bir yıl olacak ki herhangi bir ülke için yüzde 3-4 büyüme gıpta edilecek bir rakam olabilecek`` diye konuştu.Babacan, yapılan tahminlerin ve piyasa beklentilerinin 2012 yılı itibariyle hedef olan yüzde 5 civarında enflasyonun tutturulabileceği yönünde olduğunu söyledi.Ali Babacan, 2012-2014 Orta Vadeli Programın ne zaman açıklanacağıyla ilgili soruya da Anayasa gereği 2012 yılı bütçesini TBMM`ye sevk etmeleri gereken tarihin 17 Ekim olduğunu ancak Orta Vadeli Programı bu tarihten bir süre önce açıklamayı planladıklarını kaydetti. Eylül sonu Ekim başı gibi bunun açıklanabileceğini belirten Babacan, önümüzdeki haftalarda G20 Bakanlar toplantısına ve ardından Dünya Bankası-IMF yıllık toplantılarına katılacağını, Orta Vadeli Programa son noktayı koymadan önce dünyadaki son gelişmeleri değerlendireceklerini söyledi.``Büyümeyle ilgili Türkiye bu yılı nasıl kapatacak, öngörünüz nedir`` şeklindeki soru üzerine Babacan, 2011 için yüzde 6 civarında büyüme tahmin ettiklerini ancak bu rakamın 2 ay sonra belki değişebileceğini bildirdi
-Bankaların uyguladığı komisyon oranları- Babacan, bankaların kredi kartlarına uyguladıkları komisyonlar ve ücretlendirmeyle ilgili bir soruyu yanıtlarken, kredi kartı komisyonlarının çerçevelerinin yasayla belirlendiğini anlattı. Bazı oranların bankadan bankaya değişebildiğini ifade eden Babacan, ``Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun web sitesinde tüm bankaların farklı kategorilerde almış olduğu ücretleri yayınlayarak, bir bakıma rekabet ortamını biraz sağlamaya yönelik bir adımı atmış olduk. Vatandaşlarımız bu siteye girip bakacak hangi işlem için hangi banka daha düşük ücret talep ediyorsa o bankaya yönelebilecek. Bankalar da rekabet çerçevesinde mümkün olduğunca bu ücretlerini makul seviyelerde tutmaya çalışacaklar`` diye konuştu.Başbakan Yardımcısı Babacan, cari açıkla ilgili olarak da ekonominin büyüme hızının düşmesinin ve iç taleple ilgili yavaşlama sinyallerinin cari açık üzerinde olumlu etki yapacağını söyledi. Babacan, ``Biz gelecek yılın cari açığını, bu yılın cari açığından daha düşük bir rakam olarak bekliyoruz`` dedi.Üst kurulların bağımsızlığına ilişkin bir soru üzerine de Babacan, söz konusu kurulların, modern ekonomi yönetiminin bir gereği olduğuna inandıklarını söyledi. Bağımsızlığın sınırlarının iyi tayin edilmesi gerektiğini anlatan Babacan, ``Bir de bu kurumların Türkiye Cumhuriyetinin kurumları olduğunu unutmamak gerekiyor. Bunlar özerk bağımsız bir cumhuriyet değil. Dolayısıyla bu kurumların hareket ederken bizim genel ekonomik bakışımıza uyumlu politikalar uygulaması gerekiyor`` dedi.
