Uludağ Üniversitesi`nde Yeni Akademik Yıl Başladı

Uludağ Üniversitesi`nde yeni akademik yıl açılışında bir grup öğrenci tarafından protesto edilen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bu tür eylemleri demokratik bir tepki olarak gördüğünü söyledi.

Uludağ Üniversitesi`nde Yeni Akademik Yıl Başladı
Uludağ Üniversitesi`nde 2011-112 eğitim ve öğretim yılı açılış törenine katılan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, bir grup öğrenci tarafından protesto edildi. Ellerinde pankartlarla salona girmek isteyen öğrencilerden önce 13`ü, ardından da salonda bulunan 3`ü gözaltına alındı. Konuşmasına protestoları değerlendirerek başlayan Arınç, "Protesto gösterileri büyük merak uyandırıyor ve herkesi telaşlandırıyor. Toplantımızın başında, dışarıda 15-20 kişilik bir genç, 44 bin öğrencininbulunduğu bir üniversitede bekli de beni protesto ediyor. Bir saldırıya dönüşmedikçe bunları demokratik buluyorum. Bunlardan üzülmüyorum, sıkılmıyorum. Lütfen siz de rahat edin. Bu protesto gösterisi ne sebeple olursa olsun, herkes herkesi beğenmek zorunda değil, herkesin tavrını ortaya koyması normal. Belki de çok güzel bir şekilde tepkisini ortaya koyan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. İçeride de birkaç kişinin slogan atması lütfen keyfinizi kaçırmasın" dedi.

Arınç, Uludağ Üniversitesi`nin Bursa`nın bir AR-GE laboratuvarı gibi olduğuna işaret ederek, "Yetişen mühendisler, iktisatçılar, hocalarımız el birliği ile yıllardır sanayimizin gelişmesine ciddi katkılarda bulunmaktadır. Üniversitemiz yarım asra yakın bir maziye sahip. 2 bin 200 akademik, 2 bin 400 idari personel, 45 bin örencisiyle ülkemizin öncü bilim yuvalarından biridir. Üniversitemiz bir taraftan bilgi üretip gençler yetiştirirken, bir taraftan da şehrimizin değişimine öncülük etmiştir. Türkiye`ninher anlamda kalkınmasında büyük roller üstlenecektir. Bulunduğunuz bu okulu, bu sıraları, dünyanın önde gelen üniversiteleri ile karşılaştırıp küçümsemeyin, onu en ücra köşelerine kadar tanımaya çalışın. Gençler, kendinizi lütfen popüler kültürle sınırlamayın. Bu, sizin hemen yanınızdaki eşsiz medeniyeti fark etmenize engel olmasın. Derslerinizden arta kalan zamanda şehri dolaşın, çarşılarda, medreselerde, tarihinde muazzam bir medeniyetin izlerini sürün. Tophane`ye, Muradiye`ye çıktığınızda, 600 yıl öncebirkaç yüz çadırdan oluşan imparatorluğun, Osman Gazi`nin, Yıldırım Beyazıd`ın nasıl bir medeniyete sahip olduğunu göreceksiniz. Kapalıçarşı ve Koza Han`da binlerce yıllık ticari geleneği göreceksiniz. Bunlar modern bilimle donanan sizlere, doğru bilgiye uluşmada yardımcı olacaktır" diye konuştu.

Bir ülkenin kalkınmasında eğitimin payının çok büyük olduğunu anlatan Arınç, "Bu konuda özellikle üniversiteler çok önemlidir. Üniversiteler ülkelerin medeniyet yarışındaki itici gücüdür. Tarih, bilginin peşinde koşan insanoğlunun macerasını anlatır. Bilginin üretildiği yerler bu eğitim yuvalarıdır. Anaokulundan üniversiteye kadar eğitimin her kademesine yatırımlar yapıyoruz. Bir diğer zenginliğimiz de genç nüfusumuzdur. Onların olduğu her yerde dinamizm ve bereket vardır. Gümbür gümbür yaşanan bir hayatvardır. Gençlerin soluğunun olmadığı ülkeler, yağmurunu yitirmiş çorak topraklar gibidir. Çok şükür ülkemiz tuttuğunu koparan gençlere sahip. Bugün Avrupa nüfusu yaşlanırken, biz gençlerimizle övünüyoruz. Bugün yaşlanan dünyanın başarı iksirini gençlerimizin varlığı oluşturuyor. Bu genç nüfusun mutlaka nitelikli eğitim alması gerekiyor. Üniversite bilgi ve gençlerin buluştuğu bir yerdir. 21. yüzyıl bilgi ve gençlerin olduğu ülkelerin yüzyılı olacaktır. Üniversiteler topluma yeni bir vizyon kazandıranyerlerdir. Üniversitelerin sorumlulukları da bulunuyor. Toplumun ihtiyaçlarına cevap vermeleri lazım. Dogmatik bir bilimsel zihniyete üniversitede yer yoktur, olamaz. Maalesef geçmişte üniversitelerimizin bir kısmı büyük yanlışlıkların yapıldığı yerler oldu. Bilim üretmesi gereken üniversiteler ideolojik kavganın, tek tipleştirici toplum mühendisliğinin laboratuvarı gibi görüldü. Özgürlüklerin hakim olması gereken bu mekanlar yasakların kol gezdiği karakollara dönüştürüldü. Bunlar çok geride kaldı" diyereküniversitelerin aklın ve bilimin merkezi olması gerektiğini ifade etti.

Arınç sözlerini şöyle sürdürdü: "İlme, bilgiye, öğrenmeye ve öğrendiklerini insanlığın hizmetine sunmaya önem veren bir kültürün temsilcileri olarak bizim bilimde bir adım önde olmamız gerekiyor. Bir ülkenin gelişmesinde ve ilerlemesinde üniversiteler ve eğitimin rolünün ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz için, iktidar olarak önceliğimiz eğitim oldu. 9 yılda 163 bin 612 yeni derslik açtık. Her il ve ilçede okullar açtık. Birçok dalda orta ve yüksek öğretim kurumları kurduk. Önemli yatırımlar yaptık, destekler sağladık. Okullarımızıbilgisayarla tanıştırdık. 89 yeni üniversite açtık. Yurtlar açtık. İsteyen her öğrenciye katkı kredisi verdik. Kredi ve burs ücretini artırdık, yiyecek yardımını artırdık. Bu 9 yıl Türkiye Cumhuriyeti tarihinde eğitime yapılmış en büyük yatırımların dönemidir ve bunlar devam edecektir." Türkiye`de AR-GE`ye yapılan yatırımların katlanarak artığını kaydeden Arınç, "Eğitim bütçesindeki artışlar, yeni üniversitelerin kurulması, bunun yanında üniversitelerin siyasetten uzak durması için yaptığımız çabaların meyvesi ileride alınacak. Eğitime yaptığımız yatırımlar kısa zamanda meyvelerini vermeye başlayacak. Dışarıya giden beyin göçü kısa zamanda geri dönecek. Bu beyin göçünün tersine olarak daha da hızlanacağına inanıyorum. Vizyon son derece önemlidir. Geleceğe yatırım önemlidir. Biz umutettik ve hayal kurduk, şimdi onların gerçekleştiğini görüyoruz. Bu ülkenin güzel genmleneği göreceksiniz. Bunlar mçlerinin insanlık adına büyük hayaller kurup bunları gerçeğe dönüşeceğine inancım tamdır" dedi.

Değişen dünyada üniversite diplomasının ömür boyu hayat sigortası sayıldığı dönemlerin geride kaldığını savunan Arınç, şunları dile getirdi: "Her geçen gün daha da zorlaşan bir yarışın içindeyiz. Küresel rekabetin olduğu dünyada başarılı olmak zorundayız. Sizlerin rakibi artık Tokyo`da, Avrupa`da bulunuyor. Küreselleşen dünyada rakiplerinizin dünyanın başka ülkelerindeki akranlarınız olduğunu bilerek bu sıralarda oturmalısınız. Bizim size inancımız tamdır. Kendinizden ve değerlerinizden emin olun. Hiçbir ülkenin karşısında komplekse girecek durumumuz yok. Artık Türkiye dünyada bir aktör haline gelmiştir. Geleceğin Avrupa`sını vize kuyruğundaarayan, özgüvenini yetirmiş bir kuşak değilsiniz. Bugün her yerde saygı gören bir Türkiye var. Afrika`da açlık çekenleri, zulme uğrayanları himaye eden, demokrasinin bayraktarlığın yapan bir Türkiye var. Artık büyük hayaller kurun. Bir devlet dairesinde memur olmayı düşünmeyin. Dünyanın en büyük şirketlerinde CEO olmayı amaçlayın. Bunları boş bir hayal sanmayın. Az önce sayın rektörümün konuşmasında bir yeri çok alkışladınız. Dikkatimizden kaçmadı. Aşil`in topuğuna dokunduğu yeri çok iyi tespit etmişsiniz.D/c kapsamında çalışan insanların aldığı maaş bin 700 liradır. Bu yaman bir çelişkidir. Bunu düzeltmeli ve bu yanlışlıkları kaldırıp öğretim üyelerimizin ve diğer üniversite görevlilerimizin maaş farklarını gidermemiz gerektiğini sayın rektörümüz bize hatırlattı. Bunu çözmek boynumuzun borcudur. UÜ ile iftihar ediyoruz. Bir teknik üniversitemiz daha var. Orhangazi Üniversitesi de var. Yaptıklarımızı yeterli görmüyoruz. Daha çok fazla destek vereceğimizi bilmenizi istiyorum. YÖK konusunu da bu anayasada elealıp daha özgürlükçü hale getireceğimizi bilmenizi istiyorum." Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek ise, adalet, ortak akıl, şeffaflık, hesap verebilirlik ve hoşgörü temelinde bir yönetim anlayışı sergilediklerini ifade ederek, "Adalet duygusunun olmadığı kurumlarda hiçbir şey yapmak mümkün değil. 44 bin öğrencimiz ve 5 bin çalışanımız var. Böyle bir kurumu ortak akılla yönetebiliriz. Üniversitemizi hak ettiği yere getirebilmek için var gücümüzle çalışacağız. Son 6 ayda kalite çalışmalarına hız verdik. Birçok fakültemizde akredite çalışmaları yapıyoruz.Tıp fakültemizin birkaç bölümü birkaç ay içinde akredite olacak. Üniversitede bürokratik ayağımıza dolanan dağlar var. Elektronik evrakla ilgili çalışmalarımızı tamamlıyoruz. Amacımız kurumumuzun daha hızlı çalışması. Barış ve huzur için bu anayasa taslağını geçirebilmeleri ve Türkiye`ye sunmaları gerekir diye düşünüyorum. Üniversite hastanelerinin yaşadığı sıkıntılar yüzünden Sağlık Bakanlığına devri bizi üzüyor. Tıp fakültelerinin amacı uzman hekim, pratisyen hekim yetiştirmektir. Son zamanlarda bunlarabir hastane gözüyle bakmak ve kar-zarar hesabı yapmak doğru değil. Geçen yıl 92 yoğun bakım yatağı açtık" dedi.
Kaynak: İHA