Eğitim-bir-sen'den Kayıt Parası Çıkışı

Eğitim-Bir-Sen Mersin Şube Başkanı Atilla Olçum, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'e tepki göstererek, kangren haline gelen kayıt parası sorununu çözmek yerine, okul masraflarını karşılamak için bağış kabul etmek zorunda kalan okul müdürlerinin kurban edilmeye çalışılmasını kabul etmeyeceklerini söyledi.

Eğitim-bir-sen'den Kayıt Parası Çıkışı
Memur Sen Konfederasyonu'na bağlı Eğitim-Bir-Sen adına açıklama yapan Şube Başkanı Olçum, Bakan Dinçer'in, okulların ihtiyaçları için okul aile birlikleri aracılığı ile bağış kabul eden okul müdürlerine inceleme başlatmasını sert dille eleştirdi. Bakandan tehdit değil çözüm beklediklerini belirten Olçum, Dinçer'in, okulların onlarca sorunu varken icraatlarına bağış genelgesiyle başladığını kaydetti. Bir çözüm önerisi getirmesi beklenen bakanın, okulların ihtiyaçlarının karşılanması yönünde hiçbir somutadım atılmadan hesap sorma aşamasına geçmiş olmasının birtakım soru işaretlerini gündeme getirdiğini vurgulayan Olçum, "Bakanlığa gelen şikayetler üzerine harekete geçen Sayın Bakan, bu işin kurulan timlere bırakılamayacak kadar önemli olduğunu düşünmüş olmalı ki, duruma müdahale ederek ülke çapında bütün okulların bankalardaki aile birlikleri hesap hareketlerini istemiş ve kendine kurban aramaya başlamış görünmektedir. Müfettişlere emirler verilip okullara gönderilerek müdür avına çıkılmıştır. Merakediyoruz. Yıllardır çözülemeyen köklü problemlere yeni bakanımızın bulduğu çözüm bu mudur? Nereye kadar kendimizi kandırmaya devam edeceğiz? Her yıl kayıt döneminde yaşanan bu ikiyüzlülüğü ne zaman okul idarecilerinin üzerinden kaldıracaksınız? Okul müdürleri bu uygulamaları hak etmemiştir" ifadelerini kullandı.

Sendikanın velilerden para toplanmasını, zorla bağış alınmasını savunmadığının altını çizen Olçum, "Eğitimciler olarak sadece işimizle uğraşalım, bizi parasal işlerden uzak tutacak sistemi kurun diyoruz. Her kesimde olduğu gibi eğitim camiasında da olabilecek çürükleri ayıklayarak cesaretle ve dürüstçe, 'Biz devlet olarak okulların problemlerini çözemedik, devleti küçültelim derken emekli olan hizmetlilerin yerine yenisini almadık, okullara beş kuruş ödenek ayıramadık, bu ağır yükü okul müdürlerininomuzlarına yükledik' diyerek kendi payına düşen sorumluluğu üzerine alan ve gereğini yapan bir bakanlık görmek istiyoruz" diye konuştu.

Eğitimcilerin duygusal, onurlu ve gururlu insanlar olduğuna dikkati çeken Olçum, kirlenmiş üç beş meslek mensubu gündemde tutularak bütün eğitim camiasının motivasyonunun bozulmasına ve çalışma azminin kırılmasına isyan ettiklerini dile getirdi. Çözümün eğitimin tüm taraflarının katkılarıyla geliştirilebileceğine işaret eden Atilla Olçum, "Bakanlık merkez teşkilatında yaptığı radikal yenilikle dikkatleri üzerine çeken Sayın Bakandan, önce okulların problemlerine çözüm üretmesini, ondan sonra halavelisinden zorla bağış alan okul müdürleri varsa gerekli işlemleri yapmasını talep ediyoruz. Sayın Bakan bu anlayışla bağış konusunu çözeceğine inanıyor ve hala ısrar ediyorsa önerimiz; okul aile birliklerinin feshedilmesi, TEFBİS sisteminin kaldırılması, parasal tüm iş ve işlemlerin okul idarelerinden alınmasıdır" ifadelerini kullandı.

Okulların hizmetli, güvenlik elemanı, temizlik malzemesi, kırtasiye, fotokopi, faturalar gibi masraflarının karşılanması için ne kadar para gerektiğini de örnekleyen Olçum, Mersin'de bin 500 öğrencili, ikili öğretim yapan, dört katlı binası olan bir okulun asgari masrafının her ay 9 bin 500 lirayı bulduğunu, okulun bir kadrolu elemanı ve kantinden 2 bin lira kira geliri olduğu düşünülse bile ortaya ayda 6 bin 500 lira gibi bir miktarın çıktığını anlattı. Bu örnekten hareketle, 10 ay eğitim yapılan birokulda giderler toplamının, boya-badana giderleri hariç 65 bin liraya ulaştığının altını çizen Olçum, Milli Eğitim Bakanı Dinçer'den şu soruların yanıtını istedi: "Okul, bu kaynağı nerden sağlayacak? Atayacağınız yeni müdüre çözüm öneriniz nedir? SGK Yasası'na göre kanunen işveren olarak gözüken ve maaş ödemesi yapan okul müdürleri ve aile birlikleri başkanları hangi ürünü satıyorlar ki işveren statüsündedir? Eğitimin temel felsefesinde sevgi, merhamet, araştırma, tartışma varken bu yönde hiçbir gündemoluşturulmadan, eğitimcilere otoriter ve baskıcı bir anlayışla yaklaşmak doğru mudur? Sistemin çürümüşlüğüne çözüm aranırken, özel sektör mantığını ve liberal bakış açısını referans noktası olarak görmektense, 'Etkin Denetim' sistemine geçiş yaparak yaşla kuruyu ayırmanın yoluna gidilemez mi? Sorunların çözümünde insan harcama yerine, insan kazanma yolu aranması daha doğru olmaz mı?" Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Olçum, yıllardır kangren halini almış problemlerin çözümünde doğru atılmış her adımın yanında olurken, yanlış uygulamalara "dur" diyeceklerini sözlerine ekledi.
Kaynak: İHA