Mersin Tabip Odası`ndan Muayenehane Yasağına Tepki

Hükümetin, çıkardığı kararnameyle bir kez daha hekimlere muayenehane açma yasağı getirmesi tepki çekti.

Mersin Tabip Odası`ndan Muayenehane Yasağına Tepki
Mersin Tabip Odası Başkanı Tayyar Şaşmaz, muayenehane açma yasağının anlaşılır bir durum olmadığını belirterek, sağlık çalışanlarının kararlı olduğunu ve buna direnç göstereceklerini söyledi.

Hükümetin, 26 Ağustos 2011 tarihinde çıkardığı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapan Kanun Hükmünde Kararname içinde yer alan, kamuda çalışan hekimlerin muayenehane açmasına sınırlama getirilmesini İHA muhabirine değerlendiren Tabip Odası Başkanı Tayyar Şaşmaz, `torba kararname` olarak nitelendirdiği Kanun Hükmünde Kararname ile Tam Gün Yasası`nda bazı değişiklikler yaptığını kaydetti. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay`ın, Tam Gün Yasası`nda yaptığı kısmi iptallerle kamuda çalışanhekimlerin mesai saatleri dışında çalışabilmelerine olanak sağladığını anlatan Şaşmaz, ancak Hükümetin, çıkardığı `torba kararname` ile kamuda çalışan bütün hekimlerin mesai saatleri sonrasında muayenehane açmasını ya da özel bir klinikte çalışmasını yasakladığını ifade etti. Sadece üniversite hastanelerindeki öğretim üyeleri ve kurum hekimliği yapan hekimlere istisna getirildiğine işaret eden Şaşmaz, "Kurum hekimliği yapan hekimler işyeri hekimliği yapabilecekler. Üniversitede çalışan öğretim üyeleri içinde `mesai saatleri dışında muayenehane açabilir` pozisyonu korundu. Fakat bu o kadar zor bir muayenehane açma durumu ki, eğer bir öğretim üyesi şu an muayenehane açmak isterse, üniversite hastanesinde sadece eğitim ve araştırma etkinliğine katılacak. Döner sermaye geliri getirecek bir aktivite, muayene, tanı, tedavi yapmayacak ve bir ek gelir almayacak. Ayrıca ana bilim dalı başkanı, enstitü müdürü, dekan ya da rektör gibi noktalara seçilemeyecek. Bu aslında, öğretim üyesine de `kesinlikle muayenehane açmaya da özel bir kurumda çalışma` demektir. Şu an devletin verdiği maaş doçent için 2 bin 500 lira, profesör için 3 bin-3 bin 500 lira aralığındadır. Yani hiçbir öğretim üyesi o ek gelir olmadan kendi sosyal, eğitimsel, gelişimsel aktivitelerini sağlayacak bir gelire sahip değildir. O anlamda öğretim üyelerine de muayenehaneyi yasaklamış oluyor" dedi.

Hekimlere muayenehane açma yasağı getirilmesinin bir hükümet politikası olduğunu savunan Şaşmaz, "Hükümet politikası şunu istiyor; kamuda çalışan hiçbir hekimin serbest çalışmasını istemiyor, bu çok net bir çizgi. Bunu her ne şekilde olursa olsun sağlamak istiyor. Ama evrensel hukuk kuralları, hekimlik sanatı, ülkemizin sağlık mevzuatı ve diğer mevzuatlar dikkate alınınca hekimin serbest çalışması da gerekiyor. Ama bunu olabildiğince kısıtlayıp, daraltıp fiilen bütün hekimleri tek bir noktada çalışmayazorluyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve tabip odaları meslek örgütü olarak biz hep dedik ki, hekimler tek yerde çalışsınlar, 8 saat devlette, 3 saat bir klinikte, 3 saat bir başka poliklinikte çalışmasın, sonuçta bu çok zor bir çalışma şekli. Fakat bu yapılırken tam gün çalışması isteniyorsa hekimlerin özlük haklarını sağlayacak şekilde, maddi gelirleri sosyal ihtiyaçlarını sağlayacak şekilde sağlanmalı. Bu sağlanmadan Hükümet, bu çıkardığı yasalar ve mevzuatla hekimleri tam gün çalışmaya zorluyor. Yanidüşük bir devlet maaşı, bu maaşı 5 katına kadar artırabilecek döner sermaye geliri, performans sistemi" diye konuştu. "PERFORMANS SİSTEMİ HEKİMLERİ MUTSUZ ETTİ" Performans Sistemi`nin, kulağa hoş gelse bile sağlık hizmetlerinde çok kötü bir uygulama olduğunu savunan Tayyar Şaşmaz, şu an için Türkiye`de kamu kurumunda çalışan bütün hekimlerin mutsuz olduğunu iddia ederek, bu sistemin bütün hekimleri sürekli hasta muayene etmeye zorladığının altını çizdi. Şaşmaz, "Çünkü `ne kadar çok hasta bakarsan, ne kadar çok tanı-tedavi yapar, cerrahi operasyon yaparsan o kadar çok sana ek gelir veririm` diyor. `Düşük bir maaş veririm, bu düşük maaşı ek gelirle artırırım`diyor. Bugün devlet ve üniversite hastanelerinde bir hekimin günde 100-150 hasta bakması anormal bir durum olarak görülmüyor. Bir hekimin günde 100-150 hasta bakması iyi bir şey değildir. Hemen diyeceklerdir ki; `önceden de bu kadar bakıyordun`. Eğer iyi bir şey yapıldığı iddia ediliyorsa önceki yapılan kötü şeyi düzeltmesi lazımdı. Yani bir hekim poliklinik hizmetlerinde günde 20-30 kişiden fazla hasta kabul etmemeli" şeklinde konuştu. "TTB BU KHK`YI YARGIYA TAŞIYACAKTIR" TTB`nin, mutlaka hukuken hekimliğin kazanımlarını sınırlayan bu türlü mevzuat değişikliklerine yargı yoluyla müdahale edeceğine dikkat çeken Şaşmaz, TTB hukuk bürosunun, bu KHK`yı değerlendirerek, hekimin daha önceden kazandığı özel muayenehane açabilme hakkını sınırlayacak mevzuat çalışmalarını yargıya taşıyacağını bildirdi. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay`ın da zaten bu yönde karar verdiğini anımsatan Şaşmaz, Hükümetin yüksek yargı kararlarına rağmen bu konuda ısrar etmesini eleştirdi. Şaşmaz şöylekonuştu: "Üzücü olan şudur; ülkenin en yüksek yargısı `kamuda çalışan hekim, mesai saatleri dışında özel muayenehane çalıştırabilir` derken ve bu ortalık yerde duruyorken, Hükümetin hala bunu kısıtlayan mevzuat yapması anlaşılır gibi değil. Bizim bütün sıkıntımız hekimlerin muayenehane açması değildir. Bu, Tam Gün Yasası ile gelen çok ayrıntı bir durumdur. Asıl sorun; tam gün çalışma anlayışı hekimleri düşük ücrete, yüksek performansa doğru ve ileride 3-5 yıl sonra belki de çalışma güvencesini de ortadankaldırarak, sözleşmeye dayalı çalıştırıp her an işsiz kalabilecek bir çalışma şekline de sürükleyecektir. Bu yapılanlar ufak ufak ayak sesleridir. Onun için bugünden yarına çok hızlı bir değişiklik olmaz ama ileride hekimler ve sağlık çalışanları iş güvencesi olmadan, her an işsiz kalabilen, tamamen performans ve sözleşmeye dayalı çalışanlar olacaktır, gözüken odur". "SAĞLIK ÇALIŞANLARI ZORLAYICI KARARLARA DİRENÇ GÖSTERECEKTİR" Sağlık sistemindeki bu dayatmalara karşı sağlık çalışanlarının da kararlı olduğunun altını çizen Mersin Tabip Odası Başkanı Şaşmaz, sağlık hizmetlerinin sıradan değil, en temel hizmetlerden biri olduğunu belirtti. Sağlık çalışanlarının taleplerini de, `bu alanın muhakkak kamu hizmeti ağırlıklı olarak sürdürülmesi, çalışanların kamunun bir üyesi olarak özlük haklarının korunarak çalışması ve sağlık hizmeti için finansmanın genel vergilerden sağlanması` olarak sıralayan Şaşmaz, taleplerinin tam aksinegelişmeler olduğunu öne sürdü. Şaşmaz, sözlerini şöyle bitirdi: "Önümüzdeki süreçte bu türlü zorlayıcı kararlar üst üste geldikçe sağlık çalışanları da direnç gösterecektir, eylemler olacaktır; 19-20 Nisan eylemi bunun göstergesidir. Çünkü her geçen gün daha kötüye doğru bir gidiş var. Sağlık çalışanları yönünden, toplumun sağlık hizmetleri yönünden, finansman yönünden iyiye giden bir şey yok. Hükümet yaptıklarının iyi olduğunu iddia etse de aslında biz daha teknik olarak değerlendirdiğimiz zaman sağlıkhizmetleri ticarileşen bir alana kayıyor. Ticarileşen alanda parası olan iyi sağlık hizmeti alır. Biz istiyoruz ki; Türkiye Cumhuriyeti`nin her vatandaşı, yoksul-zengin, dini, dili, ırkı ne olursa olsun 1. sınıf vatandaş muamelesi ile sağlık hizmeti alsın. Asıl sorun burada bizim açımızdan".
Kaynak: İHA