Kck`da Nakil Krizi Başladı

Terör örgütü PKK`nın şehir yapılanması olarak bilinen Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) ana davası 26`ıncı duruşmasında savcı davanın başka bir şehre nakli için gerekli mütaalanın hazırlanması amacıyla süre isterken, mahkeme duruşmayı erteledi.

Kck`da Nakil Krizi Başladı
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi`nde görülen KCK davası 26. duruşmasına katılan Cumhuriyet Savcısı, CMK 19. maddesine istinaden mahkemenin işleyemediği gerekçesiyle davanın ertelenmesi talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, savcıya mütaalasını hazırlaması için süre vererek duruşmayı 25 Ağustos 2011 tarihine ertelediğini duyurdu. 104`ü tutuklu, toplam 152 sanığın yargılandığı KCK davası bugün de devam etti. Duruşmaya sanıklardan İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey, NizamettinOnar, Zeynel Mat, İhsan Sevitek, Abdurrahman Tanrıverdi, Adnan Bayram ve Veysi Akar getirildi. Sabah saatlerinde başlayan duruşmaya Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP`li milletvekilleri, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Çoşar, Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyesi Erol Aras ve yabancı gözlemcilerden oluşan kalabalık bir grup katıldı. Mahkeme salonundan ayrıldıktan sonra bir açıklama yapan BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, bu davanın KCK değil, Kürtçe anadilin yargılandığı bir dava olduğunu söyledi. Demirtaş, "Bu dava bir KCK davası değildir, bu dava Kürtçe anadilin yargılandığı bir davadır. Kürtçe`ye karşı devlet bir bütün olarak nasıl bakıyor öğrenmek isteyenlerin gelip ibretle izlemesi gereken bir davadır. Savcının nakil talebi için süre istemesine karşı süre verildi ve dolayısıyla mahkeme belki Diyarbakır`dan nakledilir.Mahkeme şuan kanunu, kamuyu, halkı ve sanıkları korumuyor, sadece devletin köhnemiş 80 yıllık zihniyetini koruyor" dedi

Bu yargılamanın kamuoyu vicdanında çoktan bittiğini belirten Demirtaş, sanıkların aklandığını ve mahkemenin ise mahkum olduğunu söyledi. Demirtaş, "Gün gelecek ve çocuklarımız, torunlarımız o salonu gezerken `bir zamanlar burada insanların kendi anadilinde savunma yapmaları yasaktır` deyip tüyleri diken diken o müze salonunu gezecekler. Yapılması gereken tek şey sanıkların derhal serbest bırakılmasıdır. Bu yargılama artık yargılama olmaktan çıkmış bir siyasi çekişmeye dönüşmüştür. Mahkeme de bu siyasiçekişmenin tarafı olmuştur. Sayın mahkeme bu davadan çekilmelidir. Mahkemenin fiilen görevini yapamamasından dolayı ancak nakil gerçekleşebilir. Şuan mahkemenin fiilen görevini yapamamasının sebebi mahkemenin kendisidir" şeklinde konuştu.

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise 12 Eylül yargılamalarının bundan çok daha haysiyetli olduğunu ileri sürdü. Önder, "Hükümet yargıdan elini çeksin. Çünkü bu bağımsız bir yargı değil. Bu ülkede asimilasyon yok, inkar yok diyenlerin gerçekten gelip bu mahkemeye seyretmesi lazım. Güvenlik meselesine gelince CMK 19. maddeye istinaden savcı nakil talebinde bulundu. Bu davanın güvenliği yoktur, çünkü bu davada hukuk yoktur. Bence nakledilmesi gereken başta mahkeme heyeti olmak üzere bu hukukanlayışıdır" diye konuştu.

"MAHKEME SANIKSIZ, AVUKATSIZ YARGILAMA YAPIYOR" Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, Adliye Sarayı önünde yaptığı açıklamada, baro olarak yasaya aykırı olduğu için avukat görevlendirmesi yapmayacaklarını söylediklerini ifade etti. Aktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz yasaya aykırı olduğu için avukat görevlendirmesi yapmayacağımızı söyledik. Ama bugün geçen haftaki suç duyurusu ile ilgili olarak Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar ile birçok baro başkanı ve yönetim kurulu üyeleri burada bize destek veriyorlar. Bugün Cumhuriyet Savcısı davanın nakliyle ilgili olarak süre istedi. Bu çok garip. Mahkeme burada sanıksız, avukatsız yargılama yapıyor. Biz buna alet olmayacağımızı söyledik. Şimdi mahkeme başka bir yol bulmaya çalışıyor." Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar ise her zaman baroların yanında olduklarını söyledi. Coşar, Diyarbakır barosunun çağrısı üzerine destek vermek için geldiklerini açıkladı.
Kaynak: İHA