Kürt siyasetçi ve yazar 31 yıl sonra Türkiye'ye geliyor

31 yıldır İsveç'te yaşayan ve Türkiye'ye dönme kararı alan Kürt siyasetçi ve yazar Kemal Burkay, bugün İstanbul'a geliyor. Peki Burkay, dönme kararını nasıl aldı? İşte yanıtı...

Kürt siyasetçi ve yazar 31 yıl sonra Türkiye'ye geliyor
Türkiye'nin, 43 yaşındayken ayrıldığı eski Türkiye olmadığını ifade eden Burkay, yeni anayasa çalışmaları, demokratik açılım ve Ergenekon davası gibi önemli süreçlere dikkat çekiyor. Kendisinin de artık memleketinde bu süreçlere destek vereceğini belirtiyor. Kemal Burkay İsveç'teki son gününde Zaman gazetesine konuştu.

ÖNYARGILARI BIRAKTIM, ÇOĞULCULUĞU SAVUNUYORUM

"Birçok önyargıyı bıraktık. Daha demokratik ve çoğulcu bir sosyalizmi savunuyoruz. Diktatörlüğe karşıyız ve demokrasi, diyoruz. Sosyalizm olacaksa bile halk istemeli, halka rağmen olmamalı." görüşlerini ifade ediyor. Türkiye'deki solcu ve ulusalcı çevrelerin dünyanın değişimini okuyamadığını belirtiyor. Avrupa Ekonomik Topluluğu'ndan (AET) Avrupa Birliği'ne (AB) geçiş sürecini yaşayan biri olarak, "Avrupa sadece kapitalizm ve emperyalizm değil. Aynı zamanda bilim, sanat ve demokrasi. Emekçisiyle, işvereniyle bir bütün." diyor.

Türkiye'ye dönmenin heyecanını yaşarken bir taraftan da psikolojik olarak kendini hazırlamış: "İçinde yaşamak, soluk almak farklı bir şey. Gidip gelenler bazıları olumlu bazıları düş kırıklıklarını dile getiriyorlar. İnsan ilişkilerindeki olumsuz gelişmeler gibi... Herhalde doğaldır. Ama gitmeden, yaşamadan büyük laf etmek zor. Yine de şaşıracağımı zannetmiyorum."

Türkiye'de nerede yaşayacağına henüz karar vermemiş. İstanbul, Ankara ve Diyarbakır'dan sonra Tunceli'de baba ocağını ziyaret edecek. Kararsızlığını şu sözlerle yansıtıyor: "Dostlarım, arkadaşlarım var. İkiz kızlarım ülkede. Çocukları var. Gidince onları da göreceğim. Onun dışında orada kız kardeşim ve onların çocukları var. Seher Dilovan benim yeğenim, kız kardeşimin çocuğu. Köyde ağabeyim ve yeğenlerim var Tunceli'de."

STATÜKO CANAVARI SON ANLARINI YAŞIYOR

Türkiye'ye döner dönmez sıcak politik ortamla ve anayasa tartışmaları içinde kendini bulacağının bilincinde. "Elbette yeni anayasaya destek olacağım." vurgusunun ardından şunları söylüyor: "Ülkemin ihtiyaç duyduğu tümüyle yeni, çağdaş standartlarda demokratik bir anayasa. CHP ve diğer partiler buna hazır değil, hükümetten cesaret bekliyor. Döndüğümde aktif siyasette olmak istemem. Asla milletvekili olmayacağım. Daha çok yazmak, gezmek ve dinlenerek ömrümü tamamlamak isterim. Ama buna imkân olmadığını biliyorum. Bizim de sorumluluklarımız var. Köyüme çekilemem ama yolu ne olur bilemem."

Son yaşanan Silvan saldırısı ve tırmandırılan terör hadiseleri ile ilgili olarak, "Bunlar beni korkutmuyor, üzüyor." ifadesini kullanan Burkay, şu tespitleri yapıyor: "Tam düze çıkacağınızı düşünürken yeni engeller ve tuzaklar bunlar. Türkiye eskisi gibi ve eski yöntemlerle yönetilemez. İnişli çıkışlı ve sancılı olacak. Ama sonuna geldik. Bu bir anlamda canavarın son anlarını yaşarken can havliyle kuyruğunu oynatması. Eski statüko yıkılıyor ve büyük bir değişimden geçiyoruz."

ŞİDDET SARMALI YAŞANMAYABİLİRDİ

Devletin sola ve Kürt hareketine sert yaklaştığı için şiddet sarmalının bugünlere geldiğini de şu sözlerle dile getiriyor:

Kürt hareketi 60'lı ve 70'li yıllardan başlayarak demokratik ve barışçı bir şekilde gelişiyordu. Ne yazık ki sistem sola karşı olduğu gibi Kürt hareketine de sert yaklaştı. O kadar sert olmasaydı, yani demokratik, barışçı bir şekilde örgütlenerek devam etseydi büyük bir ihtimalle bu şiddet sarmalını yaşamazdık. 30-40 yıldan bu yana ülkeyi perişan eden, ülkenin kaynaklarını tüketen on binlerce can kaybına yol açan bu süreci yaşamayabilirdik."

Burkay BDP'ye Ergenekon davasına destek vermediği için tepki gösteriyor ve değişen Türkiye için herkesi el ele vermeye çağırıyor:

BDP ERGENEKON DAVASINA BİLE DESTEK VERMEDİ

"Kürtlerin bir kesimi 'devletten ve hükümetten gelecek her şey Kürtlerin zararınadır' diye düşünüyor. Daha çok politize olan ve iddia sahibi olan Kürtleri kastediyorum tabii. PKK çevresi, BDP falan... Ben bunu çok yanlış buldum. Bir Ergenekon davasını bile desteklemediler. Halbuki bu dava Türkiye için bir şans. Çetelerden kurtulmak için bir fırsat. Alevi kesimi örneğin, AK Parti'nin İslamcı bir gelenekten geldiğini söyleyerek destek vermediler. 'Bunlar İslamcı, Sünni' diye düşündüler. O halde bizim için tehlikeli olabilir önyargısıyla yaklaştılar.

HERKES EL ELE VERMELİ

Değişimden yana olan herkesin el ele vermesi lazım. Bu sol olur, emekçiler olur, işçi kesimi olur, Kürtler ve Aleviler, Müslüman inancı ağır basanlar olur herkes el ele vermeli"