Davutoğlu: Türkiye-Ab İlişkilerinden Artık Stratejik Kararlar Alma Vakti Geldi

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye- Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinden artık stratejik kararlar alma vaktinin geldiğini söyledi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye- Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinden artık stratejik kararlar alma vaktinin geldiğini söyledi. Hedeflerinin Kıbrıs‘ta bir çözüme ulaşılması ve dönem başkanlığının barış sonrası oluşacak yeni Kıbrıs tarafından, Türklerin de içinde olduğu Kıbrıs tarafından üstlenilmesi olduğunu dile getiren Davutoğlu, bunun olmaması halinde ise sadece bir çözümsüzlük anlamına gelmeyeceğini, aynı zamanda Türkiye-AB ilişkilerinin tıkanıklığının ötesine donma noktası anlamına geleceğini vurguladı.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Konstantin Grişçenko ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Davutoğlu, Türkiye AB ilişkilerinden artık stratejik kararlar alma vaktinin geldiğini belirtti. Türkiye için bu kararın açık olduğunu ve Başbakan Erdoğan‘ın hükümet programını Meclise okurken bu konudaki tutumu açık bir şekilde birkez daha ortaya koyduğunu hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Zaten AB Bakanlığı ihsas etmek süretiyle bu konudaki kararlılığımızın ne kadar güçlü olduğunu vurgulamış olduk. Ancak aynı kararlılığın AB tarafından da gösterilmesi lazım. Bu noktada gördüğümüz iki önemli engel var: Birisi maalesef Kıbrıs sorununda bir çözüme ulaşılmış olmaması ve AB‘nin tek taraflı siyasal bir parametre olarak Kıbrıs konusunu bazı şeylerle irtibatlandırmış olması bazı müzakere fasıllarıyla bu tabi AB‘yi olumsuz etkiliyor. İkincisi de başta Fransa olmak üzere bazı ülkelerin tutumları ve blokaşları dolayısıyla gelinen nokta. Bu tıkanıklığın aşılmasının kilidi, anahtarı bir anlamda Kıbrıs‘ta alınacak mesafedir. Ben geçen hafta Kıbrıs‘ta yaptığım ilk ziyarette bu mesajları çok açık bir şekilde verdim. Sayın başbakanımızın da önümüzdeki günlerde tekrar Kıbrıs‘a seyahatleri olacak. Bizim eskiden beri pozisyonumuz açıktır. Ben o pozisyonumuzu da orada tekrar ettim. Biran önce kapsamlı çözüme ulaşması. Bizim hedefimiz Kıbrıs‘ta bir çözüme ulaşılması ve dönem başkanlığının barış sonrası oluşacak yeni Kıbrıs tarafından Türklerinde içinde olduğu Kıbrıs tarafından üstlenilmesi. Bu olursa bütün yolları açılacak. Bu olmazsa yani Kıbrıs Rum tarafı bu müzakereleri geciktirerek gelecek sene 2012 temmuzunda tek taraflı olarak dönem başkanlığını alırsa; bu sadece adada bir çözümsüzlük anlamına gelmez, aynı zamanda Türkiye-AB ilişkilerinin tıkanıklığının ötesine donma noktası anlamına gelir. Biz Güney Kıbrıs Rum yönetiminin çözüm olmadan üstleneceği bir dönem başkanlığında Türkiye AB ilişkilerinin sürdürülebilir kanaatinde değiliz. Bunu açık bir şekilde Sayın Stefan Füle‘ye de söyledim. Bizim herhangi bir şekilde Güney Kıbrıs Rum yönetimi dönem başkanlığını muhatap almamız söz konusu değildir. Bu tıkanıklığı aşmanın tedbirlerini şimdiden almalıyız. Bu tedbirde açık bir şekilde çözümün bu sene sonuna kadar gerçekleşmesi ve gelecek sene içinde karşılıklı onaylarla yeni Kıbrıs devletinin dönem başkanlığını alması. Bu iki vizyon arasında bir tercihle karşı karşıyadır AB ve Kıbrıs Rum yönetim."