Bdp Eş Genel Başkanları Basın Mensupları İle Biraraya Geldi

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanları Hamit Geylani ve Filiz Koçali, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Diyarbakır‘da BDP il binasında basın mensupları ile biraraya gelen Geylani ve Koçali, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Hamit Geylani, seçime çeyrek kala ülke gündeminin allak bullak olduğunu, bunun nedeninin sistem ve sistemin anlayışını uygulayan partiler olduğunu savundu. Geylani, partilerine bir saldırı dalgasının başladığını ve parti seçime girmediği halde sistemin ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan‘ın korkulu rüyası olduğunu da söyleyerek, Başbakanın her mitinginde hedefe koyduğu partinin BDP

olduğunu kaydetti. 13 Haziran‘da her şeyin bu günkü gibi olmayacağını ve tüm bunların Başbakan Erdoğan‘ın son çırpınışları olduğunu savunan Geylani, "Biz BDP olarak bütün dinlere, mezheplere, inançlara, cinsiyetlere, etnik yapılara aynı mesafedeyiz. Onların özgürlüğünün, onların sosyal yaşam düzeyinin en iyi olması konusunda onlarla beraberiz. Kürtler en fazla bunu siyasete alet etmeden kendi dini inançlarına sahip, ibadeti en içten şekilde yerine getiren bir toplumdur. Bundan sonra da öyle devam

edecektir" dedi.

"EZANIN DEĞİŞMESİ YÖNÜNDE BİR ÇALIŞMANIN OLMASI DÜŞÜNÜLEMEZ"

Ezanın tüm İslam aleminde aynı olduğunu aktaran Geylani, ezanın değişmesi yönünde bir çalışma olmasının düşünülemeyeceğini, bunun BDP açısından da değiştirilemeyeceğini söyledi. Dört kutsal kitabın olduğunu ifade eden Geylani, "Kur‘an-ı Kerim, İncil, Zebur ve Tevrat. Bunlar kutsaldır. Değişmeyen bir şey sadece budur. Aslında diyalektik olarak değişmeyen şeyin değişim olduğunu söylüyoruz. Ancak çağa, uygulama biçimine göre yorumu değişebilir. Ama bu yorumdan ezanın değişmesi anlamını da kimse çıkarmasın.

Biz bu dini de Erdoğan kadar biliyoruz. Suruç‘ta sözde Kürtçe ezan. Böyle bir şey yok. Yok ispat etsinler. Nerde bunun kanıtı, nerde bunun tanığı, nerde bunun kaseti" diye konuştu.

Kürt halkının Öcalan‘ı peygamber değil milyonlarca irade beyanı ile halk önderi olarak belirlediğini söyleyen Geylani, en büyük ihanetin 30 yıldır devam eden ‘kirli savaş‘ın ortaya koyduğu sonuçlar olduğunu söyledi.

"KİRLİ SİYASİ SENARYO ÖNCEDEN HAZIRLANMIŞ, SAHNEYE KONMUŞ VE PERDELERİ İKİ GÜN KALA AÇILIYOR"

Geylani, yargının tepeden tırnağa siyasileştiğini savunarak şöyle devam etti:

"Son siyasileşmeyi Yüksek Seçim Kurulu‘nun (YSK) kararlarında gördük. Siyasi yargı sürecine paralel olarak, bu sefer bir Yargıtay siyasallaşması karşımızda. Hatip Dicle arkadaşımızın sözüm ona kesinleşmiş bir cezası vardır. Peki bu kesinleşme cezası neden bugün bu sabah tarih itibarı ile gündeme düşüyor? Basına servis ediliyor? Nedeni ortada. 2 gün önce Tayyip Erdoğan efendi diyor ki ‘Hapiste olanlar, tutuklu olanlar, seçilseler dahi Meclis‘e girecekleri anlamını taşımamalıdır.‘ İşte bu günkü komplonun

ipucunu veriyordu. Demek böylesi bir kirli siyasi senaryo önceden hazırlanmış, sahneye konmuş ve perdeleri iki gün kala açılıyor. Ama bakınız. Hatip Dicle ve diğer tüm siyasi parti adayları, şimdi seçime katılanlar ve adaylığı kesinleşenler, tümü için diyoruz, hiçbir hukuki engel kalmamıştır. Aday olmuşlardır. Adaylıkların önünde hiçbir engel kalmamıştır. Ve halkın seçip seçmeme durumuna kalmıştır. Onun için biz diyoruz ki 12 Haziran‘da Diyarbakır halkı Hatip Dicle arkadaşımızsa, belirlenen bölgede hiçbir

oy fire vermeden kendi özgür iradesi ile kendi adayını seçecektir. Ve Meclis‘e gönderecektir. Meclis‘e gidemez, adaylığı mümkün değildir diyecek hiçbir siyasi merci, hiçbir hukuki karar ve durum da olamaz. Bu nedenle Hatip arkadaşımız gidecektir. Ve halkın özgür iradesini de gereği gibi o Meclis‘te temsil edecektir. En kötü ihtimal dokunulmazlık fezlekesinin gündeme gelmesidir. Ama ondan da hiçbir kuşkumuz yok. Çünkü yolsuzluk, sahtekarlık fezlekeleri Meclis‘in raflarında çürümeye tutulmuş. Hatip Dicle‘ye

sıra gelene kadar bir dahaki döneme de rastlar."

BDP Eş Genel Başkanı Filiz Koçali ise, herhangi bir olaydan doğudaki halkın zarar görmeyeceğini, onların örgütlü davrandığını belirterek, batıdaki kardeşliğin zarar gördüğünü söyledi. Kürtçe ezanın olmadığını da kaydeden Koçali, Kürtçe hutbelerin okunduğunu, bunu da herkesin bildiğini kaydederek, bu yoldan propaganda yapıldığını ifade etti. Koçali, "Bu süreçte sabrımız sınanıyor. Biz hala bu sorunu demokratik yöntemlerle çözmek istiyoruz. Başbakan seçim sürecinde bir zalimdir. Seçim bürolarımız kimse

yokken basılarak talan ediliyor. Molotof bırakılıyor. Sandıkların güvenliğinden emin değiliz" diye konuştu.

Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Hatip Dicle‘nin avukatı Fethi Gümüş, Dicle‘nin bu durumdan haberinin olmadığını, Dicle hakkında sayısını bilmedikleri miktarda dava bulunduğunu söyledi. Hukuki açıdan kesinleşen bu cezanın onun milletvekilliğine engel Türkiye mevzuatlarında tek bir madde, bir fıkranın söz konusu olmadığını belirten Gümüş, "YSK onun adaylığını kabul ettikten sonra seçilinceye kadar Türk hukukunda bunu engelleyen hiçbir mevzuat yoktur. Hiçbir hukuk mevzuatı buna engel

değildir. Mazbatasını da alacaktır, Meclis‘e de girecektir. Ondan sonraki süreç Meclis‘in görevi dahilindedir. Anayasa‘nın ilgili maddeleri söz konusu olabilir. Ancak o zaman hukuk söz konusu olabilir. Yani ancak Meclis‘in vereceği karar sonrası olabilir. Bunun dışında bir engel yoktur. Hatip Dicle bu halkın iradesi ile milletvekili olacaktır" dedi.

Kaynak: İHA