Pakistan ABD'den uzaklaşıp Çin'e yöneliyor

Pakistanlı yetkililer ABD'nin Pakistan'a yaptığı, Usame Bin Ladin'in öldürülmesiyle sonuçlanan baskından birkaç gün sonra Pekin'e giderek, 'Çinli kardeşlerinden' Umman Denizi'ndeki stratejik bir limanı işletmelerini istedi.

Pakistan ABD'den uzaklaşıp Çin'e yöneliyor
ABD-Pakistan ilişkilerinin açıkça zorda olduğu bir ortamda, İslamabat başka müttefiklere göz kırpmaya hazır olduğunun işaretini veriyor. Pakistanlı yetkililer ABD'nin Pakistan'a yaptığı, Usame Bin Ladin'in öldürülmesiyle sonuçlanan baskından birkaç gün sonra Pekin'e giderek, "Çinli kardeşlerinden" Umman Denizi'ndeki stratejik bir limanı işletmelerini istedi. Yetkililer ayrıca iki ülkenin petrol boru hatları, demiryolları ve hatta Pakistan'da Çin donanması için askeri üsler yapmayı planladığını söylüyor.

Pakistanlı yetkililer daha önce, Amerikalıların 2001'den beri milyarlarca dolar para harcadığı ve bin 500'den fazla askerini kaybettiği komşuları Afganistan'a, uzun dönemli hesaplarını gerileyen ABD'den ziyade yükselen Çin üzerine kurmalarını tavsiye etmişti. Bin Ladin'in öldürüldüğü ve Beyaz Saray'ın Afganistan'daki askerlerini çekmeye kararlı olduğu bir dönemde Washington'daki bazı çevreler, ABD ile Pakistan'ı birleştiren bağların artık pek güçlü olmadığını iddia ediyor. Artık farklı dinamikler iş başında.

Washington merkezli Brookings Enstitüsü'nden eski CIA çalışanı Bruce O. Riedel, "Afganistan'a ikmal malzemeleri nakletme konusunda Pakistan'a daha az bel bağladıkça, ABD'nin Hindistan'la olan ittifakı güçlenecek" diyor. Riedel Pakistan'ın bu durumda, iki eski müttefiki ve ticaret ortağı Çin ve Suudi Arabistan'la daha fazla yakınlaşmasının doğal olduğunu belirtiyor. Savaş şiddetle devam ettiği sürece, ABD askeri malzemeleri nakletmek için Pakistan'daki yollara bel bağlayacak ve Pakistan'ın aşiretler bölgesine uyguladığı baskıyı sürdürecek. Pakistan da her yıl Washington'dan gelen milyarlarca dolara hâlâ ihtiyaç duyacak. Ancak savaş hafifleyince bu ilişki değişebilir.

Bazı uzmanlar, bölgede hâkimiyet için yeni bir Büyük Oyun yürütüleceğini öngörüyor. Bu oyunda, Afganistan'ın milyarlarca dolar değerindeki madenleri, önemli nakliye yollarına erişim ve Hindistan ile Pakistan arasında uzun süredir var olan gerilimleri denetleme ihtiyacı gibi çıkarlar var. 11 Eylül 2001'den sonraki 10 yılda hem Bush hem de Obama yönetimleri, Pakistan'ın militan gruplarla ilişkilerini sıfırlaması için rica, zorlama ve hatta azarlama yöntemlerini denedi.

Pakistan'ın buna tepkisi, kısmen Çin gibi yeni bir ortakla çalışacağını ima ederek bağımsız bir çizgi izlemek oldu. Ancak Çin'in bu ortaklığa Pakistan'ın gözüyle bakıp bakmadığı belirsiz. Washington merkezli araştırma merkezi Dış İlişkiler Konseyi'nden Daniel Markey, Pekin'e yaptığı ziyarette Çinlilerin Pakistanlılarla aynı hisleri taşımadığını açıkça gördüğünü söylüyor. Markey'e göre Çinliler, "ABD'ye karşı bir koz olarak kullanılmak istemiyor". Ancak Çinliler bölgeyi güvenli kılmak için yaratıcı yeni yöntemlerle işbirliği yapabilir.

Çin ve diğer ülkeler farklı çıkarlara sahip olduklarından, Pakistan'daki tehlikeli gelişmeleri kontrol altında tutmaya ek olarak Afganistan'daki savaşı bitirmek gibi zorlu bir görev için, ABD'den ziyade bölgesel güçlerle birlikte çalışabilir. Hindistan, Çin ve Pakistan kadar İran ve Rusya da bölgede nüfuz mücadelesi veriyor. Çoğu uzmana göre bu ülkeler, ABD'nin aceleyle asker çekmesinin yaratacağı kaotik bir iktidar boşluğundan korkuyor. Bu korkuların güvenlik kadar ekonomik boyutu da var. Örneğin Çin, Hindistan ve Rusya, Afganistan'daki büyük maden yataklarını değerlendirmenin yolunu arıyor. Bu ülkeler Afganistan'ı yeniden bölgesel bir ulaşım merkezi yapacak büyük yol projelerine destek verdi. Ama bu ancak çatışma sona erdiğinde gerçekleşebilir. Bu yüzden, savaşan Afgan gruplarını barışa yöneltmek bütün tarafların çıkarına.

Nisan'da ABD Dışişleri Bakanlığı'ndaki görevinden ayrılan Veli Nasır, ABD-Pakistan ittifakının "tıkandığını" ve ABD'nin Pakistan üzerinde eskiden sahip olduğu baskı gücünü kullanamadığını söylüyor. Nasır'a göre Çin, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi diğer ülkeleri Pakistan'ın çökmesinin korkunç sonuçlar doğuracağına ikna etmek daha iyi bir strateji. Nasır bunun bir korkutma taktiği olduğunu kabul ediyor. Ama radikallerin ve ılımlı orta sınıfın ülkenin kaderini belirlemek için savaştığı Pakistan'ın dağılabileceğini söylüyor. Bölgede nükleer silahlar bulunduğu düşünülürse, bu durum tehlikeli olabilir. Nasır, "Sanki Bin Ladin'i ortadan kaldırmakla Pakistan'da yapacak işimiz kalmadı gibi davranıyoruz. Oysa bu çok tehlikeli" diyor.