Emre Uslu: CHP'ye oy vermeyeceğim çünkü...

Seçime 1 gün kala, CHP'ye neden oy vermeyeceğini madde madde sıraladı.

Emre Uslu: CHP'ye oy vermeyeceğim çünkü...
Bu seçimde oy vermeyi en çok istediğim parti Yeni CHP. Seçim vaatlerine, siyasal söylemine, demokratik diline bakınca ne yalan söyleyeyim içimden “işte budur” diyorum. Özellikle Kürt sorunu konusunda her ne kadar sorunun adını koymuyorsa da önerdiği AB Yerel Yönetimler Şartı çerçevesinde sorunun çözümü, açıkladığı anayasa taslağı, AB sürecine bakışı, bedelli askerlik, askerlik sürelerinin kısaltılması veGenelkurmayBaşkanlığı'nın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması gibi demokratikleşmeye yönelik projelerinin AKP'den ileri projeler olduğunu kabul etmeliyim. Kılıçdaroğlu CHP'nin başına geçince yakın çevreme söylediğim “CHP samimi bir şekilde demokratik dilin ve taleplerin lokomotifi olursa kazanır” görüşüme CHP'nin en azından söylem noktasında yaklaştığını görüyorum. CHP'nin sadece söylem noktasındaki bu tutumu bile birçok sorunun çözüm yoluna girmesine neden oldu. Bu hakkı takdir etmem gerek.

Ancak bütün bunlara rağmen CHP'ye oy veremiyorum çünkü:

1)CHPlideri apaçık bir proje çerçevesinde CHP liderliğine oturdu. Liderliğe oturduktan sonra takındığı tutum bana bir türlü güven vermedi. Bir yandanErgenekonsanıklarına sağlam bir sahip çıkışı, bir yandan demokratik bir dili, Kürt sorununun çözümüne yönelik pozitif tutumu bir kareye sıkıştıramıyorum. Dahası gün geçtikçe Kılıçdaroğlu'nu o koltuğa oturtan projenin sahipleri de “Beykoz Konaklarından” başlarını göstermeye başladı. Projenin sahiplerine bakınca bu kişilerin geçen 50 yıl boyunca Türkiye'de demokrasiden başka her şeyi istemiş kişiler olduğunu görüyorum. Eğer projeyi dizayn eden bizzat Kılıçdaroğlu'nun kendisi olsa veya liderlik gösterip dizaynırlara posta koyabilse kendisine inanmam için iyi bir nedenim olurdu. Bu nedenle de Kemal Kılıçdaroğlu'nun kolamıza katılmış birilaçolduğunu düşünüyorum. Nuri Alço kim tam bilmiyorum ama o ilacın Kılıçdaroğlu olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle CHP'ye oy veremiyorum.

2) CHP'nin üst yapısına bakıyorum ve bana ait bir obje, bana benzeyen bir kimseyi göremiyorum. CHP'nin üst yönetiminde gördüklerim birinci/ikinci nesil CHP'lilerin çocukları ve torunları. Dedeler modernleşme projesi olarak CHP'yi bir enstrüman olarak kullanmış kişiler, yine CHP'nin en güzel yerlerinde oturuyor ama bu sefer faklı dil kullanıyor. Düne kadar televizyon televizyon dolaşıp, darbeci bir dille Ergenekon sanıkların sahip çıkan Süheyl Batum'un “demokratik anayasa paketi” açıklamasını neden inandırıcı bulayım ben? Batum'dan daha demokrat kimseyi bulamadı mı CHP demokratik anayasa açıklayacak? Yeni CHP yönetimi eğer dedelerinin çocuklarıysa bizzat antidemokratik devlet projelerinin ilk ürünü, ilk halkası onlardı. Dolayısıyla jakobenlik ilacının damarlarına ilk vurulan bu nesilden demokrat olmasını beklemiyorum ben. CHP yönetimine baktığımda Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanında eşantiyon olarak dağıtılmış demokrasi maskeler giymiş bir düzüne jakoben görüyorum ben. Seçimler sürecinde takındıkları demokrat tutumu adeta bir Masonik ayin gibi izliyorum.

3) Düne kadar ülke bölünüyor ve Kürtler ayrılıyor diye sokakları dolduran Cumhuriyet mitinglerinin kızgın katılımcılarının bugün AB Yerel Yönetimler Şartı'na evet diyen coşkulu CHP taraftarlarına dönüşmesini ve bu dönüşümün dokuz ay içinde gerçekleşmesini herhangi bir sosyolojik kurama oturtamıyorum. Bu nedenle ben Kürtler için özerkliğe asla evet demeyecek kitlelerin de zaten Yeni CHP'nin “Yeni” kısmının geçici ve taktiksel bir takiyye olduğunu bildiklerini, bu nedenle de 13 hazirana kadar partilerini desteklediklerini düşünüyorum. Bizzat kendi tabanı tarafından inanılmayan bir dizi demokratik vaatlere ben neden inanayım?

4) Kılıçdaroğlu'nun bir tv programında seçim sonrasında Kürt sorununun çözümü için adım atıp atmayacakları sorusuna “Erdoğan benden özür dilemezse ben bu sorunun çözümü için AKP'ye destek vermem” açıklamasından ürktüğüm için CHP ye oy veremiyorum. Bir yandan en ilerici ve en demokrat bir dil ile Kürt sorununu ben çözeceğim diyeceksiniz, seçimden sonra da “ben oynamıyorum o benden özür dilesin” diyeceksiniz. Bu tutarsızlığı gördüğüm için yukarıdaki kuşkularım pekişiyor ve CHP'ye oy vermeye elim gitmiyor.

5) Bilgin Balanlı tutuklandığında “Sakın ses çıkarmayın AKP'ye yarar” diyen Kılıçdaroğlu'nun sivil mahkemenin kararını desteklemek yerine askerin olası çıkışının rakibi partiye oy getireceğini hesap eden ucuz kurnazlığı ortadayken, CHP'nin TSK'yı Milli Savunma Bakanlığı'na bağlayacağına neden inanayım. Halka “Askerliği dokuz aya indireceğim, TSK'yı MSB'ye bağlayacağım” derken perdenin arkasında askerlere “Sakın ses çıkarmayın bu enayi halkı kandırıyorum yok böyle bir planımız” demediğini nerden bileyim?

6) Tabanı bir darbe provası olan Cumhuriyet mitinglerinin kurşun askeri, tavanı jakoben çocukları, adayı Ergenekon sanıkları, dizaynırı “Beykoz Konakları” olan bir partinin altı ayda full-demokrat olması kuşkulandırır beni. Ortada bir kukla tiyatrosu var ve ben bu tiyatroda sahnelen şeyin bir oyundan başka bir şey olduğunu düşünmüyorum. Tiyatro bitip sahne 12 haziranda kapanınca biz kendi gerçeğimize ve kendi CHP'mize döneceğiz. Bunu bildiğim için CHP'ye oy veremiyorum.

Bütün bu nedenlerle ben CHP'nin demokrasi, Kürt sorunu, yeni anayasa ve sivil-asker ilişkilerindeki vaatlerini samimi bulmuyorum. İçimde bir kuvvetli bir his var; CHP ikram ettiği kolalara ilaç koyuyor. Son on yılda kazandığımız demokratik kazanımların ırzına geçmek için sinsi bir plan yapıyor. Bu hisleri anlattığım bir arkadaşım “Yasalarımızda evlilik vaadiyle kızlık bozmak diye bir suç var. CHP'nin vaatleri bana da bunu çağrıştırıyor bu nedenle ben de oy vermeyeceğim” dedi. Sanırım halkın çoğunluğu da CHP'nin demokrasiye ilişkin vaatlerinin kutlu ve mutlu bir evlilik için değil kızlık bozmak için verilen vaatler olduğunu düşünüyor.

Emre Uslu - Taraf