Erdoğan: İnsanı Değil Petrol Kuyularını Görmek Avrupa’Nın Da Vicdanını Yaralar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Afrika’da binlerce yıllık şehirlerin yıkılışını, yağmalanışını, tahribatını izlemenin Avrupa ruhu ile bağdaşmadığını söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Afrika’da binlerce yıllık şehirlerin yıkılışını, yağmalanışını, tahribatını izlemenin Avrupa ruhu ile bağdaşmadığını söyledi. Erdoğan, “Bir takım çıkarlar, bir takım ekonomik kaygılar ile hareket etmek, bu ülkelerde insan unsurunu değil, petrol kuyularını görmek Avrupa halkının da vicdanını yaralayan bir siyaset tarzı olmuştur.” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Ödülü Kazanan Kentler Birliği 2011 Yılı Genel Kurulu ve Gençlik Komitesi toplantısına katıldı.

Başbakan Erdoğan, programda yaptığı konuşmada, Doğu ve Batı’da medeniyet kelimesinin şehir anlamına gelen sözcükten türediğine dikkat çekerek, “Medeniyet yoksa şehir de yoktu. Şehir yoksa biliniz ki medeniyet de yoktur.” diye konuştu. Bir çocuğun zekâsını ve ruhunu, doğduğu mekânın da şekillendirdiğini kaydeden Erdoğan, “Tarihin, estetiğin, temiz sokakların, gülen, gülümseyen insanların içine doğmuş bir bebek ile çöpün, çirkinliğin içinde doğmuş bir bebek aynı geleceği tasavvur edemezler.” şeklinde konuştu. Erdoğan, belediye başkanlarının bu noktada çok büyük ve tarihi bir misyon üstlendiğini vurguladı.

Necip Fazıl Kısakürek’in, ‘Bana gözü olmayan şoför mü, yoksa estetik idraki olmayan belediye reisi mi yararlı? diye sorsalar ikincisini gösteririm.’ sözünü hatırlatan Erdoğan, “Olay bu kadar açık ve net ortada.” ifadesini kullandı.

Erdoğan, estetikten, medeniyet tasavvurundan, tarih bilincinden yoksun bir belediye başkanının başında bulunduğu şehir için felaket boyutunda neticeler doğuracağını belirtti.

Türkiye’deki her bir ili daha yaşanılabilir marka şehir haline getirmek için yoğun bir çaba sarf ettiklerini belirten Erdoğan, İstanbul’da edinilen tecrübenin 81 ilde uygulandığını aktardı. Erdoğan, “İstanbul, Ankara’nın konut sorununa, kentsel dönüşümüne çözümler ürettiğimiz gibi tüm Türkiye’ye yaptığımız 490 bin konutla kentsel dönüşüm ve değişimi gerçekleştiriyoruz.” dedi.

    "KANAL İSTANBUL İLE DEPREM TEHDİDİ OLAN BÖLGELERİ TEHDİDİ YOK EDECEK ŞEKİLDE İSKÂN EDECEĞİZ"

    Kanal İstanbul projesine değinen Erdoğan, boğazda yoğun bir gemi trafiği yaşandığına dikkat çekti. Bunların, kuru yük gemisi ya da turistik seyahat gemileri olmadığını söyleyen Erdoğan, “Zaman oluyor 150 bin metre tonluk tankerler boğazdan geçiyor.” dedi. Geçmişte bu bölgede yaşanan tanker kazalarını da hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: “4 ay kadar bu gemi orada yandı. Bir tehdit oluşturdu. Geniş bir bölgede bu yangın başladığı için İstanbul çok ucuz atlattı. Fakat boğazın dar bir bölgesinde bir dümen kilitlenmesi olsa, orada böyle bir felaket ile karşı karşıya İstanbul kalacak olsa bunu dünya hiçbir şekilde ödeyemez… Özellikle insanımıza ve ülkemize sahip çıkmanın sorumluluğu altında böyle bir adım atıyoruz.”

    İstanbul Boğazı‘ndan yılda yaklaşık 358 milyon 590 bin ton yük geçtiğini kaydeden Erdoğan, “Bu kazaları tekrar yaşamak istemiyoruz. İstanbul Boğazı‘nı, tarihi, kültürü insanlığı tehdit eden bu trafikten kurtarmak için yaklaşık 50 kilometre uzunluğunda bir kanal için hazırlıklara başladık.” şeklinde konuştu.

    Kanal sayesinde olacak kentsel dönüşüm ile de İstanbul’un farklı bir anlam kazanacağını dile getiren Erdoğan, “Deprem tehdidi olan bölgeleri de, bu tehdidi yok edecek şekilde iskân edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

    Erdoğan, projenin Türkiye ile birlikte yakın coğrafyayı da çok yakından ilgilendirdiğini vurguladı. 12 Haziran seçimlerinden sonra plan ve etüt çalışmalarına başlanacağını kaydeden Erdoğan, “Yaklaşık, 10 yıl içinde de bu büyük projeyi tamamlamış olacağız.” açıklamasında bulundu.

    "GECEKONDULAŞMAYA ASLA MÜSAADE EDİLMEMELİ"

    Gecekondulaşma ve kaçak yapılaşmanın bir dönem Ankara’nın âdete kaderi haline geldiğini dile getiren Erdoğan, “Bu kader Melih Gökçek ile birlikte değişti. Aynı şeyleri diğer belediyelerimize de tavsiye ediyoruz. Asla gecekondulaşmaya, kaçak yapılaşmaya müsaade etmemeliyiz. İnsanların şehirlerde hakları olduğu gibi, şehirlerin insanlar üzerinde hakkı da var. Bu hakkı insan olarak korumak zorundayız.” diye konuştu.

Şehirlerin medeniyetler ittifakının yaşatıldığı yerler olmasını arzu ettiklerini belirten Erdoğan, “Demokrasi yerelden başları. Şehirlerimizde hoşgörüyü tesis ettiğimizde, ırkçılıkla, ayrımcılık ile mücadele ettiğimizde şehirlerimizi her birini birer çok kültürlü yaşam alanına dönüştürdüğümüzde, dünya çok farklı bir dünya olacak.” dedi.

Avrupa’nın kimi ülkelerinde, artış eyleminde olan ırkçılık ve ayrımcılığın hem şehirleri hem de medeniyetleri tehdit eden bir hale geldiğini söyleyen Erdoğan, “Şehirlerin tek tek bu sorunlarla mücadele etmesi, bugün her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Dost ülkelerden, kardeş ülkelerden, kardeş şehirlerden bu noktada çok daha büyük bir hassasiyet göstermelerini özellikle rica ediyorum.” şeklinde konuştu.

"KUZEY AFRİKA’DA BİNLERCE YILLIK ŞEHİRLERİN YIKILIŞINI İZLEMEK AVRUPA RUHU İLE BAĞDAŞMAZ"

Türkiye’nin AB’ye üyelik kararlığını ilk günkü gibi muhafaza ettiğini belirten Erdoğan, “Biz üzerimize düşeni fazlasıyla yerine getiriyoruz.” diye konuştu.

    AB içinde bazı ülkelerin iç siyaset malzemesi olarak Türkiye’nin önüne çıkardığı kimi engeller olduğunu kaydeden Erdoğan, şunları dile getirdi: “AB üyeliğinden kazançlı çıkacak olan sadece Türkiye değil. AB de en az Türkiye kadar bundan kazançlı çıkacaktır. Vizyondan uzak kimi politikacıların Türkiye önüne koydukları engeller, bizzat Avrupa ruhuna zarar veriyor. Biz Avrupa’nın kendi ilkelerine, kendi temellerini oluşturan evrensel değerlere ahde vefa göstermesini bekliyoruz. Avrupa’nın özellikle kendi vatandaşlarına hak gördüğü değerleri tüm insanlık için hak olarak gördüğüne inanıyoruz. Ne yazık ki, Tunus, Mısır, Yemen, Bahreyn, Libya ve Suriye konusunda Avrupa o evrensel değerleri öne çıkaran demokrasiyi yücelten bir tavır takınmaktan kaçınmış, tepki koymakta çok geç kalmıştır.”

Kuzey Afrika’da binlerce yıllık şehirlerin yıkılışını, yağmalanışını, tahribatını izlemenin Avrupa ruhu ile asla bağdaşmadığını vurgulayan Erdoğan, “Bir takım çıkarlar, bir takım ekonomik kaygılar ile hareket etmek, bu ülkelerde insan unsurunu değil, petrol kuyularını görmek Avrupa halkının da vicdanını yaralayan bir siyaset tarzı olmuştur.” dedi.

Basra, İskenderiye ve Saraybosna’nın kütüphaneleri yakıldığında sadece kitapların değil, vicdanların, değerlerin ve ilkelerin de yanarak kül olduğunu belirten Erdoğan, “Bugün aynı şekilde şehirlerin yanmasına, şehirlerde canların ve kitapların, insanlığın ve insanlık birikiminin yanmasına seyirci kalamayız. Onun için diyorum ki, yerelden başlayarak demokrasiyi yeniden güçlendirelim. Yerelden başlayarak ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı daha güçlü bir mücadele verelim. Yerelden başlayarak teröre karşı ortak bir tavır takınalım. Şehirlerimizden başlayarak medeniyetlerimizin ittifakını yeniden tesis edelim.” diye konuştu.

EGEMEN BAĞIŞ: TÜRKİYE ENİNDE SONUNDA AB ÜYESİ OLACAKTIR

Toplantıda konuşan Başmüzakereci ve AB’den Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış ise AB sürecinin yerelde başladığına dikkat çekti.

    Türkiye’nin, AB üyeliği konusunda bazı ülkelerden hak ettiği desteği görme konusunda hayal kırıklığı yaşadığını söyleyen Bağış, “Bazı ülkeler tarafından bu mesele iç politika malzemesi yapılıyor. Akan su yolunu bulur. Türkiye eninde sonunda AB üyesi olacaktır. Bundan hiçbir kuşkum yok.” dedi.