MHP'nin eli BDP'nin cebinde, BDP'nin eli CHP'nin

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana AK Parti Milletvekili Adayı Ömer Çelik, seçim sürecinde bazı gerçekleri daha iyi gördüklerini söyleyerek, "MHP'nin eli BDP'nin cebinde, BDP'nin eli CHP'nin cebinde. BDP'ye verdiğin oy MHP'ye gidiyor, MHP'ye verdiğin oy CHP'ye gidiyor. CHP'ye verdiğin oy BDP'ye gidiyor" dedi.

MHP'nin eli BDP'nin cebinde, BDP'nin eli CHP'nin
Çelik, seçim çalışmaları kapsamında Adana‘da gittiği bir mahallede coşkuyla karşılandı. Çelik, burada yaptığı konuşmada, seçim sürecinde bazı gerçekleri daha iyi gördüğünü belirterek, "Bir aydır bütün televizyon ekranlarında, mitinglerde, mahallelerde tek tek liderlerin söylediklerini izliyorsunuz. Bizleri dinliyorsunuz. Şu soruyu kendinize soruyorsunuz, siyaset ne için yapılır. Siyaseti şunun için bir millet ister; kendi hayatını devam ettirirken, geleceğe yürürken ve çocukları için mutlu bir gelecek

inşa ederken siyasetin bir ülkede maliyetleri azaltmasını bekler. Şimdi bakıyorsunuz. AK Parti, siyaseti sizin hayatınızı kolaylaştırmak için 8.5 yılda yaptıklarının üstüne her gün yeni yeni projeler eklerken, muhalefetin yaptığı tek şey var. Yalan ve iftira üretmek. Bir seçim kampanyasına girdik. Bir takım gerçekleri daha net gördünüz. MHP‘nin eli BDP‘nin cebinde, BDP‘nin eli CHP‘nin cebinde. BDP‘ye verdiğin oy MHP‘ye gidiyor, MHP‘ye verdiğin oy CHP‘ye gidiyor. CHP‘ye verdiğin oy BDP‘ye gidiyor. Büyük

Türkiye‘nin kurulmasından bahsediyoruz, onlar da gizli ittifaklarla, çetelerle Türkiye‘nin önünü kesmeye çalışıyorlar" diye konuştu.

MHP ADAYLARINA SERT ELEŞTİRİ

AK Parti seçim bürolarına yapılan saldırıları kendisinin yaptırdığı iddialarına değinen Çelik, şöyle devam etti:

"MHP‘nin iki adayı Seyfettin Yılmaz ve Cahit Öztok. Bir aydır seçim kampanyası yürütüyorum. Yerel siyaset yapan hiç kimseyle polemiğe girmedim. Liderler düzeyinde parti politikalarını eleştirdim. Bugün ilk defa isim veriyorum. Yılmaz ve Öztok bir iddiada bulunuyorlar. Diyorlar ki, -Ömer Çelik‘in seçim büroları ve arabaları başkaları tarafından molotoflanmıyor, Çelik bunu kendi kendine yaptırıyor, kendi reklamını yapmak için‘. İlk defa Adana‘da şu üslubu kullanıyorum. Bunu söyleyen, söylediğini ispat

edemezse şerefsizdir. Eğer bu ikisinin zerre kadar şerefi varsa, zerre kadar haysiyeti varsa çıksın, bunu ispat etsin, yoksa BDP‘nin kulu olduklarını ben buradan iddia ediyorum. Sen Seyfettin Yılmaz, devlet memuruyken, devlet memurluğunda ettiğin yemine ihanet etmiş bir adamsın. Devlet memuruyken, bu Adana‘ya hizmet etmek varken, tuttun belli bir partiye elindeki yetkiyi peşkeş çektin. Şimdi senin arkanda kimlerin olduğunu, Adana‘da seni kimlerin desteklediğini çok iyi biliyoruz. Adana‘yı 25 yıldır soyan

çetenin senin arkanda olduğunu çok iyi biliyoruz. Ama bugün bir şey daha ortaya çıktı. Arkanda BDP‘nin de olduğu ortaya çıktı. Arkanda seçim bürolarımızı, arabalarımızı bombalayanların da senle beraber olduğu ortaya çıktı."

İstanbul‘da Star Gazetesi binasına yapılan saldırıya değinen Çelik, "En son Star Gazetesine saldırttılar. Bunlar o çocuklara ‘milliyetçilik‘ derler, ‘Türkiye bölünüyor, vatan elden gidiyor‘ derler. Bu bakımdan BDP ile MHP‘nin kafası aynıdır. Bunlar yumuşak koltuklarda otururlar, çocukları en iyi okullarda okur, ama vatandaşın çocuklarını başkalarına saldırtırlar. Ben onlar gibi çocukların arkasına saklanmam. Ben yalana ve iftiraya başvurmuyorum. Eğer seçim bürolarımızın bombalanmasında, araçların

tahrip edilmesinde bunları bizim kendi kendimize reklamımımız yapmak için yaptırdığımızı söylüyorsa, bunu iddia ediyorsa, bunu ispat etmesi lazım. İspat etemezse herkes bilecek ki Seyfettin Yılmaz ve Cahit Öztok, MHP‘nin değil BDP‘nin, KCK‘nın ve PKK‘nın adayıdır" dedi.

Yılmaz‘ın devlet memuruyken devletin imkanlarını bir partinin emrine verdiğini öne süren Çelik şunları kaydetti:

"Bir kere daha yalancı, iftiracı hainleri uyarıyorum. Devlet memuruyken ettiği yemine sadakatsizlik etmiş bu hainleri uyarıyorum. ASKİ genel müdürüyken Adanalının parasını ona buna peşkeş çekmiş bu şahsı uyarıyorum. Beni daha fazla konuşturma, sokağa çıkamaz hale getiririm seni. Bunların genel başkanı çıkıyor, ‘AK Parti‘nin dış politakası yok‘ diyor. Bunlar güya milliyetçi ama milletten haberi yok. Çıksın, Bahçeli Başbakan yardımcısıyken TOKİ kendisine bağlıydı değil mi? Kaç tane konut yaptı, çıksın

söylesin. Söyleyebilir mi? Hiç bişey yapmadı çünkü. AK Parti hükümeti 8.5 yılda 490 bin konut yaptı. 360 binini teslim etti. Biz 490 bin konut yaptırmışız, sayın Bahçeli diyor ki ‘ben bu yaptırılan TOKİ konutlarını inceleyeceğim‘, daha sonra Sayın Başbakanı ‘yüce divana göndereceğim‘ diyor. Sayın Bahçeli, senin Recep Tayyip Erdoğan‘ı yüce divana göndermeye, eleştirmeye de yüreğin de yetmez, milletten aldığın oy da yetmez. Sen ‘milliyetçiyim‘ diyeceksin, bu millete iki konut yapamayacaksın. Sonra çıkıp

yüce divandan bahsedeceksin. Sen aslında milletin yüce divanında mahkum olmuşsun."

CHP‘YE ELEŞTİRİLER

CHP‘nin bir adayının, aday olmadan önce Türkiye‘nin ABD büyükelçiliğini yaptığını ve o zaman Türkiye‘nin dış politikasına yönelik eleştiri yapmadığını hatırlatan Çelik, "Faruk Loğoğlu, emekli büyükelçi. Bu, emekli olmadan önce hükümetin emrinde çalışıyordu. Hükümetin dış politikasını defalarca övdüğüne ben şahidim. Şimdi çıkmış, ‘Hükümet çok aktif oldu, her soruna karışmak zorunda değil‘ diyor. Çıkıp deseki hükümet bazı konularda pasif oldu, bazı konulara eğilemedi‘, bunu anlayacağım. Ama, ‘çok aktif

oldu‘ diyor. Yani şunu söylüyor, hükümetin çok çalışmasını, Türkiye‘nin bölgesel güç olmasını eleştiriyor. Niye? Çünkü, bunlar büyük Türkiye‘nin büyüklüğünden korkarlar. İstiyorlar ki Türkiye küçük olsun, CHP‘nin olsun. Ama bu devir bitti" dedi.

Konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunu‘da eleştiren Çelik şöyle devam etti:

"Kılıçdaroğlu, geçenlerde İngiltere‘ye gitti.‘ AK Parti hükümeti, batıyla ilişkileri bozdu, ben İsr n de olduğu ortaya çıkail‘le ilişkileri düzelteceğim‘ diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, biz Adanalılar olarak Mavi Marmara gemisinde şehit vermişiz. Daha yeni şehidimizin şahadet yıldönümünü andık. Kılıçdaroğlu, sana soruyorum, uluslararası sularda Mavi Marmara gemisine İsrail askerleri bir eşkıya baskını yaparak, bizim kardeşlerimizi katletti. BM İnsan Hakları Konseyi bunun bir katliam olduğunu belirterek

kınadı. Şimdi İsrail-Türkiye ilişkilerini biz mi bozduk? Yoksa Mavi Marmara gemisine saldırarak, kardeşlerimizi şehit eden İsrail mi bozdu? Sayın Kılıçdaroğlu, o şehitlerin kanı yerde dururken, ilişkileri nasıl düzelteceksin? Bir anlat bakalım. Bu işler güçlü olana selam çakarak olmaz. Biz sana tavsiyede bulunurduk, ama senin vicdanın körelmiş. Mazlumdan yana ol. İktidarın olup olmaması önemli değil, yeter ki mazlumun kalbinde ol. Zalimin yanında olursan o iktidarın sana da hayrı olmaz, bu millete de

hayrı olmaz. 8.5 yıldır dokunulmazlıktan bahsediyorlar, şimdi tutmuşlar Ergenekon‘dan tutuklanan, darbe yapmak suçuyla yargılanan kişileri meclise taşımak, onlara dokunulmazlık zırhı giydirebilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu millet düşmanlığı nedir? CHP‘ye bunun hesabını sandıkta çok güçlü sormamız gerekiyor. 12 Haziran kader seçimidir, bu MHP‘nin, CHP‘nin BDP‘nin sandığa gömülmesi lazım. Çünkü bunlar sizin iradenizi gasp etmek istiyorlar. Güya üç ayrı part. ama, bunların üçünün birbirinden farkı yok. Bunlar tek yumurta üçüzü."

Kaynak: İHA