Çelik: Toprak Bölünmesine İnanmadım, Asıl Bölünme Gönüllerdeki Bölünmedir

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Türkiye’de toprak bölünmesi olacağına hiç bir zaman inanmadığını belirterek, “Türkiye’de esas tehlikeli olan gönüllerdeki ve zihinlerdeki bölünmedir. Bu gönüllerdeki ve zihinlerdeki bölünmeye bizim karşı koymamız lazım.” dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Türkiye’de toprak bölünmesi olacağına hiç bir zaman inanmadığını belirterek, “Türkiye’de esas tehlikeli olan gönüllerdeki ve zihinlerdeki bölünmedir. Bu gönüllerdeki ve zihinlerdeki bölünmeye bizim karşı koymamız lazım.” dedi.

Çelik, Gaziantep’te seçim çalışmaları kapsamında ziyaretlerini sürdürüyor. Çelik’in uğradığı duraklardan biri de Gaziantep’te bulunan Diyarbakırlılar Derneği oldu. Burada dernek üyelerine seslenen Çelik, Türkiye’de eskiden ırkçı ve jakoben bir devlet anlayışının bulunduğunu, bunun da darbelerle pekiştiğini ifade etti. Bunları tarihe gömdüklerinin altını çizen Çelik, AK Parti olarak bölgede gerçekleştirdikleri hizmetleri anlattı. Çelik, “Doğu ve Güneydoğu’da bütün bunları yapan bir partinin genel başkanı, bir ülkenin Başbakan’ı Hakkari’ye gidiyor. Şimdi normalde oradaki insanların ona daha çok saygı duyması lazım değil mi? Şimdi Kılıçdaroğlu gidiyor. Fakat bütün bu Kürt meselesinin bu hale gelmesinin müsebbibi, inkar, red ve asimilasyon politikalarını esas sahibi CHP değil mi? Fakat CHP’nin genel başkanını BDP’liler orada bağırlarına basıyorlar. Orada PKK’lı militanlar ona alkış çalıyorlar. Ama ben Başbakanımla beraberdim, kepenk kapatmışlardı, kontak kapatmışlardı. İnsanlar evlerine kapatmışlardı.” ifadelerini kullandı.

İnsanların önceden HADEP’liyim, DEHAP’lıyım gibi partisini söylemesinin cesaret işi olduğunu kaydeden Çelik, “İnsanların bunları demesi cesaret işi miydi, değil miydi bölgede Allah aşkına? İnsanlar diyemezdi. AK Parti’nin getirdiği özgürlükçü ortam, yaptığı demokratikleşme hamlesi sayesinde BDP’liler kendilerini çok daha özgür hissettiler. Şimdi, bizim AK Partilileri baskı altına alarak onları mahkûm etmeye başladılar. AK Partili olanlar bu defa kendinden çekinir hale geldi. Niye? AK Parti hükümetleri döneminde herkes biliyor ki, artık yargısız infaz yoktur, faili meçhul yoktur, artık Reno’ların kapıya dayanıp adam alıp götürüp kaybetmesi yoktur. Ergenekoncusu, Jitem’i gelip benim çocuğumu alıp götürecek korkusu yok. Fakat insanların PKK’dan korkusu var bu sefer. Şimdi ben bunu siz hemşerilerimiz ferasetine havale ediyorum.” şeklinde konuştu.

BİZİM HİÇBİR HEMŞEHRİMİZ ANTALYA’YA PASAPORTLA GİTMEK İSTER Mİ?

Bazı kesimleri karşılarına almak pahasına Milli Birlik ve Beraberlik Projesi’nin başladığını anlatan Çelik, Gayrimüslimler, Aleviler, Kürtler ve mütedeyyin insanların devlet tarafından küstürüldüğünü hatırlatıp sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz kırılan gönülleri onarmak zorundayız, dedik. Şimdi Meclis’e giren BDP’liler bakın defalarca gelmişlerdi, benimle de konuşmuşlardır. Ne zaman ‘Ya arkadaş siz de bu sürece katkıda bulunun.’ denildiyse, ‘Gidin Apo’yla konuşun.’ Bize İmralı’yı, Kandil Dağı’nı adres göstermişlerdir. Peki, sizin iradeniz nerede? Şunu ifade edeyim ki; BDP diye müstakil bir irade yoktur. BDP dediğimiz parti aslında PKK’ya bağlıdır. Bunu herkes biliyor. Dolayısıyla Türkiye aslında bir yol ayrımındadır. Biz ya 74 milyon insan ırkı, mezhebi, dini, ana dili, bölgesi ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olarak hayatına devam edecek, farklılıklarımıza rağmen bir arada huzur ve barış içerisinde yaşayacağız. Ya da birbirimizin gırtlağını sıkmaya devam edeceğiz. Bakın sizler Diyarbakır’dasınız ama Gaziantep’te yaşıyorsunuz. Gaziantep Diyarbakırlılarındır ama Diyarbakır da Gazianteplilerindir. Muğla Vanlılarındır. Ama Van da Muğlalılarındır. Bizim hiçbir hemşerimiz Antalya’ya pasaportla gitmek ister mi sizce? Mesela Hakkârililer İstanbul’a vize alarak gitmek isterler mi?"

"ALLAH GÖSTERMESİN MEMLEKETİN BAHÇELİ TARAFINDAN, KILIÇDAROĞLU TARAFINDAN İDARE EDİLDİĞİNİ DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ?"

Türkiye’de toprak bölünmesi olacağına hiçbir zaman inanmadığının altını çizen Çelik, şunları söyledi: “Türkiye’de esas tehlikeli olan gönüllerdeki ve zihinlerdeki bölünmedir. Bu gönüllerdeki ve zihinlerdeki bölünmeye bizim karşı koymamız lazım. AK Parti 81 vilayetin 80’inde milletvekili çıkarıyor. Niye? Çünkü, Türk de, Kürt de, Çerkez de, Laz da, Abhaza da diyor ki, ‘Bu kadro, AK Parti ırkçı bir parti değil. Halkına saygı duyan, halkının farklılıklarına saygı duyan, farklılıklara rağmen, halkını bir gökkuşağı güzelliğinde o renkleri bir arada tutan armonik bir anlayıştır. ’7 bölgede AK Parti’nin birinci olmasının sebebi budur. Bir de ülkemiz için bir talihtir. Allah göstermesin memleketin Bahçeli tarafından idare edildiğini, Kılıçdaroğlu tarafından idare edildiğini düşünebiliyor musunuz? Şimdi Türkiye’de bir Türk faşistler var. Türk ırkçılar var. Bir de Kürt ırkçılar var. Biz dünyaya gelmeden haşa Allah’a sipariş mi vermişiz? Bizi Türk yarat, Kürt yarat, Çerkez yarat, Acem yarat, Abhaza yarat, Arnavut yarat deme hakkımız var mı bizim? Biz anne babamızı tayine etme hakkına, yetkisine sahip olmadığımız gibi, kendi ırkımızı da tayin edemeyiz. Kendi doğduğumuz memleketi de biz tayin edemeyiz. Bu açıdan ben Gaziantep’te şöyle bir güzellik görüyorum. Tabi burada olumsuzluk yaratmak isteyenler de var. Buranın nüfusu 1 milyon 700 bin. Önemli bir göç kitlesi var. Şimdi Diyarbakırlısı, Siirtlisi, Şanlıurfalısı Adıyamanlısı, Muşlusu, Bitlislisi, burada neredeyse Türkiye’nin 80 vilayetinden insan var. Gaziantep adeta Türkiye’nin fihristi. İstanbul gibidir. Bütün çabalara rağmen Türkiye’de Kürt Türk kavgası çıkmadı. Bu çok önemli bir şeydir. Türklerle Kürtlerin ortak paydası yöneldiği kıbledir. Aynı Allah’a inanıyoruz. Aynı Peygamberin ümmetiyiz. Aynı kitaba inanıyoruz. Camide yan yana saf duruyoruz. Bu ortak payda bugüne kadar bunu sağlamıştır. Ama general Doğu Aktulga Cumhuriyet’te yazdığı yazıda diyor ki, ‘Türklerin esas dini şamanizmdir. İslam dini Türkleri uyuşuk hale getirmiştir.’ Hatip Dicle diyor ki, ‘Kürtlerin esas dini Zerdüştlüktür.’ ‘Kürtler kılınç zoruyla Müslümanlaştırılmış, Kürtleri sömürmek için Müslümanlaştırmışlar.’ diyor. Şimdi birisi Kürtlerin Müslümanlığını bir tarafa çekmeye çalışıyor. Birisi Türklerin Müslümanlığını çekmeye çalışıyor. Kürtler ile Türkler arasındaki manevi bağları kopardığınız zaman zaten bu işin sonu gelmiş demektir.”