Nuray Mert, Viyana’Da ‘Başı Bezli‘ Tabirine Sert Çıktı

Milliyet Gazetesi Yazarı Nuray Mert, Avusturya Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’nin davetlisi olarak geldiği Viyana’da Türkiye’deki seçim sürecini ve siyasi gündemi değerlendirdi.

Nuray Mert, Viyana’Da ‘Başı Bezli‘ Tabirine Sert Çıktı
Milliyet Gazetesi Yazarı Nuray Mert, Avusturya Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’nin davetlisi olarak geldiği Viyana’da Türkiye’deki seçim sürecini ve siyasi gündemi değerlendirdi. Yoğun olarak AK Parti iktidarının tartışıldığı programda ilginç diyaloglar yaşandı. AK Parti politikalarını ve özellikle 2. AK Parti iktidarını eleştirdi. Partinin Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olduktan sonra içe kapandığını söyleyen Mert, “muhafazakar kesim ile laikçi korku çeken insanlar arasında bağların koptuğunu” öne sürdü.

    TÜRKİYE’DE DOMUZ GRİBİ AŞISI OLMAK BİLE SİYASALLAŞTI

    Nuray Mert, Türkiye’de domuz gribi aşısı olmanın bile siyasallaştığını, aşı olmak gerektiğini AK Partili Sağlık Bakanı söylediği için kendi aile üyelerinin bile aşı olmak istemediğine şahit olduğunu anlattı. Yeni anayasadan herkesin farklı beklentileri olduğunu belirten Mert, mevcut anayasadan herkesin memnuniyetsizliğinin farklı olduğunu savundu.

    Mecliste yeni seçimden sonra iktidarın 330 sandalyeden az bir sayı elde etmesinin AK Parti’nin işine yarayacağını öne süren siyaset bilimci, bu durumda Başbakan Erdoğan’ın “anayasayı değiştiremediğini söyleyeceğini, o zaman Cumhurbaşkanı olacağını ve başkanlık sistemine gidilmek isteneceğini” iddia etti.

    ERGENEKON İLE GLADİO’NUN KONTRAGERİLLA ANLAMINDA AYNI ŞEY

    AK Parti döneminde ordunun siyasetteki rolünün azaltıldığını kaydeden Mert, Ergenekon ile Gladio’nun kontragerilla anlamında aynı şey olduğunu, ancak Ergenekon davasıyla geçmişle hesaplaşılmadığını ve iktidarın, canını sıkanlarla hesaplaştığını ileri sürdü.

    MERT’TEN ‘BAŞI BEZLİ’ SÖZÜNE SERT TEPKİ

    Nuray Mert ile dinleyiciler arasında başörtüsü tartışması yaşandı. Bir dinleyicinin ‘‘Başlangıçta siz de Türkiye’ye yerleştirilmek istenen ılımlı İslam’ın militanı olmuş başı bezli kadınları özgürlük hareketi olarak görüyordunuz. Toplumun makul çoğunluğuna korku veren, dayatma yaratan bu insanların dayatmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz. Bugün bir vicdan muhasebesi yapma durumunda mısınız?’’ sorusuna, “Bu konuda vicdanım gayet rahat. Başı bezli kadın ifadesini hiç hoş bulmuyorum, sizi programdan öncede kınamıştım, yine herkesin önünde kınıyorum. Kendi anlayışınızı kültür normlarınızı başkalarını hizaya sokmak için kullanıyorsunuz. Başı bezli ne demek? Başörtülü kadınlar var.” cevabını verdi.

    Salondan ‘türban’ sözlerinin yükselmesi üzerine, “Ben yirmi yılımı bu konulara harcadım. Bana başörtüsü nedir, türban nedir öğretmeye kalkmayın.” cevabını veren Mert, başı örtülü insanlarında en az diğerleri kadar eşit şartlarda yaşama hakkı olduğunu belirtip “Beni o döneme ışınlasanız aynı şeyleri söylerim.” dedi.

    LAİK KAYGILARI OLANLAR, TÜRKİYE’DEKİ SORUNUN OTORİTERLİK VE DEMOKRATİK ANLAYIŞ EKSİKLİĞİ OLDUĞUNU GÖRMÜYORLAR

    Nuray Mert, Türkiye’deki laiklik adına kaygı duyan çevrelerin en büyük probleminin, Türkiye’deki sıkıntılı meselenin din ve başörtüsü olmadığını, sorunun otoriterlik ve demokratik anlayış eksikliği olduğunu görmemeleri olduğunu söyledi. “Sağ muhafazakar çevrede korkulacak şeyin muhafazakar dindar olmaları, namaz kılmaları, başörtüsü takmaları değil, sağ otoriter bir zihniyetin otoriterlikle birleşerek kemik bir ideoloji haline gelmesidir” ifadelerini kullanan Mert, “Siz laik çevreler bir bezdir tutturmuş gidiyorsunuz, Açar kapatır insanlar başını, sembolik veya değil niye rahatsız oluyorsunuz” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

    BAŞÖRTÜSÜ POLİTİK DE OLSA BENCE SORUN YOK

    Bugün Avrupa’da bile bazı hedefler doğrultusunda semboller takamazsınız tepkisini veren bir dinleyiciye tepki veren Mert, “Başörtüsü ile gamalı haça aynı diyorsanız ben İslamcıları savunduğum noktaya dönerim.” cevabını verdi. İzleyiciler bunu demek istemediklerini ancak sorunlarının politik simge olarak gördükleri türbanla olduklarını yinelemelerine “Politik de olsa bence sorun yok, buradaki neyi sembol ettiği net değil, spekülatif, siz bir şey atfediyorsunuz.” cevabını verdi.

    Mert, kendi ailesinin çok laik olduğunu “Bizimkilerin gözünde başörtüsü köylülük, alt sınıflığın sembolüydü ve bu Türkiye’de hakir gören ve hakim olan bir anlayıştı. Başörtüsü takanların bu şekilde kendilerine bir kimlik buluyor.” dedi.

    SOSYAL TABANI OLAN BİR HAREKET TERÖR ÖRGÜTÜ OLAMAZ

    Kürt sorununa dair oldukça radikal açıklamalarda bulunan Mert, AB’nin Türkiye’den beklentiler konusunda çıtayı oldukça düşürdüğünü söyledi. PKK’yı “direniş örgütü” olarak gördüğünü belirten Mert, sosyal tabanı olan bir hareketin terör örgütü olamayacağını kaydetti.