Türkçe Sevdalıları: İş Yerlerimize Türkçe İsim Vererek Dilimize Sahip Çıkalım
Türkçe sevdalısı sivil toplum kuruluşları, turizm sezonu öncesi iş yeri, otel ve konaklama tesislerine Türkçe isim verme kampanyası başlattı. Türkçe sevdalıları, sezon öncesi otel, dükkan ve konaklama tesisi yenileme çalışması için iyi bir fırsat olduğunu belirtti.
Türkçe sevdalısı sivil toplum kuruluşları, turizm sezonu öncesi iş yeri, otel ve konaklama tesislerine Türkçe isim verme kampanyası başlattı. Türkçe sevdalıları, sezon öncesi otel, dükkan ve konaklama tesisi yenileme çalışması için iyi bir fırsat olduğunu belirtti.
Manavgat Kültürler Arası Diyalog Merkezi(MAKDİM) Başkanı Erol Güldal, yaptığı açıklamada Anadolu insanının kendine özgü yaşam kültürünü yerelden evrensele taşımanın yegane yolunun Türkçe‘nin konuşma ağını geniş alana yaymaktan geçtiğini kaydetti.
Turistik yörelerde her geçen gün artan kültürel yozlaşmanın Türkçenin kullanımını olumsuz etkilediğini belirten Güldan, bir caddede 10 dükkân isminin yabancı dilde yazılı olmasının turistler için hiçbir cazip tarafının olmadığını ifade etti. Güldal, işyerlerine, dükkanlara, konaklama tesisleri ve plajlara İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Rusça isim vermenin kültür turizmi adına bir yararının olmadığını kaydetti.
Dünyanın dört bir yanında açılan Türk okullarının Türkçe‘nin kullanım alanını her geçen gün genişlettiğine dikkat çeken Güldal, eğitim gönüllülerinin her yıl gerçekleştirdiği Türkçe Olimpiyatları‘nın dilin kullanımını etkin ve cazip hale getirdiğini söyledi. Güldal, Türk okulları sayesinde önümüzdeki 10 yıl içinde dünyada en fazla konuşulan diller arasında Türkçe‘nin ilk üçe gireceğini savundu.
Güldal, "Uzun yıldır turizmle uğraşıyorum. 15 yıldır da Almanya‘da kaldım. MAKDİM aracılığıyla her yıl binlerce turistle tanışıyoruz ve konuşuyoruz. Turistler, Türk kültürünü bizden orijinal haliyle öğrenmek istiyor. Biz ise turiste kendi kültürümüzü onların diliyle anlatıyoruz. Yabancı konuklar bu davranışı samimi bulmuyor. Turistler, kendi ülke cadde ve sokaklarında aynı dilde yazılı dükkan isimlerini Side‘de görmek istemiyor. Avrupa toplumu yalın, doğal ve kendisi olma hayat tarzını seviyor. Ayran ve Türk kahvesi bize özgü. İş yerimize ve konaklama tesislerine Türkçe isim vermemiz bölgemizde kültür turizmini daha etkin hale getirecektir." diye konuştu.
Toros Yörükleri Kültür ve Diyalog Derneği (TOYÖKÜD) Başkanı Ömer Gürler de yaptığı açıklamada turizm yörelerinde iş yerlerine Türkçe isim vermeyle ilgili 15 yıldır çalışma yaptıklarını belirtti. Türkçe‘nin dünyada yaygın dil kullanımı alanına girmesinde 115 ülkede faaliyet gösteren Türk okullarının çok büyük katkısının olduğunu kaydeden Gürler, yabancı dilde iş yeri, dükkan, plaj ve konaklama tesisi yazımının turistlerin tatil yaptığı bölge hakkında bilgi sahibi olmasında katkısının olmayacağını ifade etti. Gürler, Türkçe isimli bir dükkanın yabancı konukların belleğinde daha kalıcı olacağını kaydetti.
Kültür emperyalizminin önüne geçmenin yolunun kendi öz değerlerine sahip çıkmakla mümkün olacağını anlatan Gürler, dilini kaybeden milletlerin eninde sonunda milli varlıklarını da yitirerek modern köle haline geleceğini dile getirdi. Gürler şöyle konuştu: "Esnafın, turistle İngilizce, Almanca ve Rusça konuşması yabancı konuğun cesaretini kırıyor. Dünya turizminde belirli seviyeye gelmiş Fransa, Portekiz, İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerde böyle bir uygulama yok. Yerel yönetimler Türkçe isim veren dükkanları teşvik amaçlı ödüllendirmeli. Böylece Karamanoğlu Mehmet Bey‘in ruhu da şad olur."
Atalarının Doğu Türkistan‘dan asırlar önce Anadolu‘ya göç ettiğini belirten tiyatro ve sinema sanatçısı Sümer Tilmaç, turistik yörelerde işletmelere Türkçe isim konulması taraftarı olduğunu belirtti. İş yerleri ve konaklama tesislerine Türkçe isim verilmesinin o destinasyon alanını özel hale getireceğini aktaran Tilmaç, bunun da turizmde markalaşmayı sağlayacağını kaydetti.
18 yıldır Side‘de deri ürünleri satıcılığı yaptığı belirten esnaf Ramazan Tecer, bölgede turistler arası Türkçe konuşmanın yaygınlaşması için 25 kelime bilen yabancı konuklara deri çanta hediye ettiklerini dile getirdi.
Manavgat Kültürler Arası Diyalog Merkezi(MAKDİM) Başkanı Erol Güldal, yaptığı açıklamada Anadolu insanının kendine özgü yaşam kültürünü yerelden evrensele taşımanın yegane yolunun Türkçe‘nin konuşma ağını geniş alana yaymaktan geçtiğini kaydetti.
Turistik yörelerde her geçen gün artan kültürel yozlaşmanın Türkçenin kullanımını olumsuz etkilediğini belirten Güldan, bir caddede 10 dükkân isminin yabancı dilde yazılı olmasının turistler için hiçbir cazip tarafının olmadığını ifade etti. Güldal, işyerlerine, dükkanlara, konaklama tesisleri ve plajlara İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Rusça isim vermenin kültür turizmi adına bir yararının olmadığını kaydetti.
Dünyanın dört bir yanında açılan Türk okullarının Türkçe‘nin kullanım alanını her geçen gün genişlettiğine dikkat çeken Güldal, eğitim gönüllülerinin her yıl gerçekleştirdiği Türkçe Olimpiyatları‘nın dilin kullanımını etkin ve cazip hale getirdiğini söyledi. Güldal, Türk okulları sayesinde önümüzdeki 10 yıl içinde dünyada en fazla konuşulan diller arasında Türkçe‘nin ilk üçe gireceğini savundu.
Güldal, "Uzun yıldır turizmle uğraşıyorum. 15 yıldır da Almanya‘da kaldım. MAKDİM aracılığıyla her yıl binlerce turistle tanışıyoruz ve konuşuyoruz. Turistler, Türk kültürünü bizden orijinal haliyle öğrenmek istiyor. Biz ise turiste kendi kültürümüzü onların diliyle anlatıyoruz. Yabancı konuklar bu davranışı samimi bulmuyor. Turistler, kendi ülke cadde ve sokaklarında aynı dilde yazılı dükkan isimlerini Side‘de görmek istemiyor. Avrupa toplumu yalın, doğal ve kendisi olma hayat tarzını seviyor. Ayran ve Türk kahvesi bize özgü. İş yerimize ve konaklama tesislerine Türkçe isim vermemiz bölgemizde kültür turizmini daha etkin hale getirecektir." diye konuştu.
Toros Yörükleri Kültür ve Diyalog Derneği (TOYÖKÜD) Başkanı Ömer Gürler de yaptığı açıklamada turizm yörelerinde iş yerlerine Türkçe isim vermeyle ilgili 15 yıldır çalışma yaptıklarını belirtti. Türkçe‘nin dünyada yaygın dil kullanımı alanına girmesinde 115 ülkede faaliyet gösteren Türk okullarının çok büyük katkısının olduğunu kaydeden Gürler, yabancı dilde iş yeri, dükkan, plaj ve konaklama tesisi yazımının turistlerin tatil yaptığı bölge hakkında bilgi sahibi olmasında katkısının olmayacağını ifade etti. Gürler, Türkçe isimli bir dükkanın yabancı konukların belleğinde daha kalıcı olacağını kaydetti.
Kültür emperyalizminin önüne geçmenin yolunun kendi öz değerlerine sahip çıkmakla mümkün olacağını anlatan Gürler, dilini kaybeden milletlerin eninde sonunda milli varlıklarını da yitirerek modern köle haline geleceğini dile getirdi. Gürler şöyle konuştu: "Esnafın, turistle İngilizce, Almanca ve Rusça konuşması yabancı konuğun cesaretini kırıyor. Dünya turizminde belirli seviyeye gelmiş Fransa, Portekiz, İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerde böyle bir uygulama yok. Yerel yönetimler Türkçe isim veren dükkanları teşvik amaçlı ödüllendirmeli. Böylece Karamanoğlu Mehmet Bey‘in ruhu da şad olur."
Atalarının Doğu Türkistan‘dan asırlar önce Anadolu‘ya göç ettiğini belirten tiyatro ve sinema sanatçısı Sümer Tilmaç, turistik yörelerde işletmelere Türkçe isim konulması taraftarı olduğunu belirtti. İş yerleri ve konaklama tesislerine Türkçe isim verilmesinin o destinasyon alanını özel hale getireceğini aktaran Tilmaç, bunun da turizmde markalaşmayı sağlayacağını kaydetti.
18 yıldır Side‘de deri ürünleri satıcılığı yaptığı belirten esnaf Ramazan Tecer, bölgede turistler arası Türkçe konuşmanın yaygınlaşması için 25 kelime bilen yabancı konuklara deri çanta hediye ettiklerini dile getirdi.